Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapKavramlar ve algılar yardımıyla soyut ya da somut nesneler arasındaki ilişkiyi kavrayabilme, soyut düşünme, muhakeme etme ve bu zihinsel işlevleri uyumlu şekilde bir amaca yönelik olarak kullanabilme yetenekleri zeka olarak adlandırılmaktadır.
Zekanın farklı tanımlarının olmasına karşılık zekaya ilişkin kuramların tümü zekanın geliştirilebilecek bir kapasite ya da potansiyel olduğu ve biyolojik temellerinin bulunduğu noktalarında birleşir. Buna göre zeka, bireyin doğuştan sahip olduğu, kalıtımla kuşaktan kuşağa geçen ve merkez sinir sisteminin işlevlerini kapsayan; deneyim, öğrenme ve çevreden kaynaklanan etkenlerle biçimlenen bir bileşimdir.
Hangi zeka türüne sahipsiniz?
Eskiden tek zeka kavramından bahsedilirken bugün 8 farklı zeka türü olduğu kabul ediliyor. Peki siz hangi zeka türüne sahipsiniz? İşte 8 farklı zeka türü…
1- Sözel zeka:
Kelimeleri etkili kullanma yeteneğidir. Dinleyerek öğrenmeyi sever, duygu ve düşüncelerini sözel ifadelerle aktarırlar. İyi yazarlar, iyi anlatırlar, kitap okumayı, kelime oyunları severler. Kavramlarla ve kelimelerle düşünürler. Sözel zekaya sahip insanlar daha çok yazar, gazeteci ve politikacı olurlar.
2- Sayısal zeka:
Sayısal zekası yüksek olanlar sebep-sonuç ilişkisi kurmayı, “neden” demeyi severler, çok soru sorarlar. Olayları kategorize ederek bağlantılar kurmaya kafa yorarlar. Hesap yapmayı, bir makineyi söküp nasıl çalıştığını görmeyi severler. Nedenini bilmediği şeyi fazla akılda tutamazlar. Bilim adamı, matematikçi ve bilgisayar programcısı olma ihtimalleri yüksektir.
3- Görsel zeka:
Görsel zekası yüksek olanlar işittiklerini değil de, gördüklerini akıllarında daha iyi tutarlar. Film ve slayt gösterileri eşliğinde öğrenmeyi severler. Hayal dünyaları geniştir. Resimli kitaplara, sanatsal etkinliklere yatkındırlar. Renklere çok hassastırlar. Mimar, fotoğrafçı ve dekoratör olabilirler.
4- Müzik zekası:
Ritim, nota, ses tonu, ahenk, melodi gibi müziksel unsurlara aşırı duyarlıdırlar. Müziksel unsurları hemen fark ederler, değerli bulurlar ve ifade ederler. Nota, solfej bilmeseler bile, melodileri hemen akılda tutarlar. Müzik eşliğinde çalıştıklarında öğrendiklerinin kalıcılığı artar. Tempo tutma, mırıldanma, ıslık çalma, eşlik etme, müzik dinleyerek kitap okuma sevdikleri şeylerdir.
5- Bedensel zeka:
Bir sorunu çözmek, bir model oluşturmak, bir şeyler üretmek için bedenlerini, ellerini, parmaklarını kullanabilme gücüdür. Bedensel zekası yüksek olanlar, duygu ve düşüncelerini dokunarak, hareketlerle anlatmada beden dilini kullanmaya çok yatkındırlar. Koşmayı, zıplamayı, mimik ve jestleri kullanmayı, bir yerler inşa etmeyi çok severler. El becerileri iyidir, tamir işlerini çok rahat yaparlar. Başkalarının mimik ve jestlerini kolayca taklit ederler. Sporcuların, aktörlerin, heykeltıraşların çoğu bedensel zekası yüksek olan insanlardır.
6- Sosyal zeka:
Çevresindeki insanların duygularını, isteklerini, ihtiyaçlarını anlama, ayırt etme ve karşılaştırma gücüdür. Sosyal zekası yüksek olanlar, insanları tanıma konusunda çok başarılıdırlar. Liderlik özellikleri vardır. Yüz ifadelerine ve seslere, insanlardaki farklılıklara duyarlıdırlar. Yüzleri çok iyi okurlar. Analiz etme, yorumlama ve değerlendirme kapasiteleri yüksektir. Sözlü ve sözsüz iletişimde yetenekleri üstündür. Organize etmeyi, lider olmayı, başkalarına yardım etmeyi, empatik iletişimi ve öğretmeyi severler. Genellikle danışman, öğretmen ve siyasi lider olurlar.
7- İçsel zeka:
Kendi ile ilgilenme, kendini tanıma, güçlü zayıf taraflarını fark etme yeteneğidir. Kim olduğu, neyi yapmak istediği, nelere yönelmesi gerektiğini, nelerden uzak durması gerektiğini bilme kapasitesidir. Bir şeyi düşünürken kendi duyguları, ilgisi, ihtiyaçları ve istekleriyle amaçlarını bağdaştırmaya çalışırlar. Bağımsız olma, kendilerini açık ve net dile getirme, olaylardan ders almaya yatkındırlar. Psikolog olmaya yatkındırlar.
8- Doğal zeka:
Çevre, doğa olayları, ekolojik unsurlara aşırı duyarlıdırlar. Düşünürken doğa formları, hayvan-bitki figürleri ile düşünürler. Hayvan beslemeyi, doğayı, toprakla uğraşmayı önemserler. Mevsimler, iklim olayları ile ilgilenirler. Hava tahmin konularına ilgi duyarlar
Üstün Zeka Nedir?
Zeka dağılım eğrisinin bir ucunda zeka geriliği gösteren kişiler yer alırken diğer ucunda ise üstün zekalı kişiler yer almaktadır. Toplumu oluşturan kişilerin ancak %2′lik bir bölümü 130 ve üstündeki IQ derecesine sahiptir. IQ derecesi 140′ın üzerine çıkıldığında bu oran % 0.2 ye düşmektedir.
Üstün zekalıların tipik örnekleri onları sakar, utangaç, sosyal açıdan akranlarıyla uyumsuz gibi gösterse de bir çok araştırma onların tam tersine bir çok şeyi ortalama insandan çok daha iyi yapabilen, iyi uyumlu, sevilen kişiler olduğunu ortaya koymuştur.
Lewis Terman tarafından yapılan ve 1920 yılında başlatılan bir çalışma halen devam etmektedir. Bu çalışmada IQ derecesi 140′ın üzerinde olan 1500 üstün zekalı çocuktan oluşan bir grup 60 yıl boyunca düzenli aralıklarla takip edilmektedir. Başından itibaren bu gruptaki kişiler fiziksel, akademik ve sosyal açıdan, normal akranlarına göre daha ileride olmuşlardır. Genellikle daha sağlıklı, daha uzun, daha ağır ve daha kuvvetli oldukları gözlenmiş, okulda daha başarılı olmuşlar ve normal kişilere göre daha iyi sosyal uyum sergilemişlerdir. Bütün bu avantajlar, kariyer başarısına dönüşmüş, bu kişiler normal insanlara göre daha çok ödül almış, daha fazla maddi gelir elde etmiş, sanat ve edebiyata daha fazla katkıda bulunmuşlardır. Örneğin bu gruptaki kişiler 40 yaşına geldiklerinde, toplam olarak 90 kitap, 375 oyun ve kısa hikaye, 2000 makale yazmışlar, 200 üzerinde patente imza atmışlardır. Hepsinden önemlisi bu kişiler hayattan tatmin olduklarını diğer kişilere göre daha fazla belirtmişlerdir.
Bu çalışma diğer yandan, üstün zekalı olmanın her zaman başarılı bir grafik çizmeyi garantileyemeyeceğini de göstermiştir. Terman’ın incelediği grupta bazı önemli başarısızlıklara da rastlanmıştır. Başka çalışmalardan da anlaşıldığı üzere üstün zeka her alanda düzgün bir dağılım göstermemektedir. Yüksek IQ derecesine sahip bir kişinin akademik konularda ille de başarı göstermesi gerekmemekte, ancak konulardan bir veya bir kaçında olağandışı bir üstünlük sergileyebilmektedir. Yüksek bir IQ derecesi, her şeyde başarı anlamını kesinlikle taşımamaktadır.
IQ Nedir?
İlk zeka testlerinin dayandığı nokta, belirli işler veya test elemanları üzerindeki performansın yaş ile birlikte arttığı, ve bu performansın belirli bir yaş grubunda yer alan daha zeki kişilerin daha az zeki kişilerden ayırt etmede kullanılabileceği varsayımıydı. Alfred Binet’in bu prensipten yola çıkarak, hazırladığı ilk zeka testi, düşük zeka seviyesindeki çocuklara daha iyi bir eğitim sağlayabilmek üzere onları tespit edebilmeyi amaçlıyordu.
Binet, bu zeka testlerini öğretmenleri tarafından ileri ya da geri olarak nitelendirilen aynı yaştaki çeşitli öğrenciler üzerinde uygulamaya başladı. Eğer bir problem ya da iş, ileri olarak nitelenen çocuklar tarafından yapılabiliyor ama geri çocuklar tarafından yapılamıyorsa, bu soru o yaş için test maddesi olmaya uygun kabul ediliyordu, diğer durumda ise test maddesi olarak göz önüne alınmıyordu. Bu işin sonunda Binet, aynı yaştaki ileri ve geri grupları ayırt etmek üzere bir çok sorudan oluşan testler elde etmiş oldu.
Binet testinde, test uygulanan çocukların zeka yaşlarını göstermek üzere bir sayı kullanılıyordu. Zeka yaşı, uygulanan testte aynı puanı alan çocukların ortalama yaşına karşılık gelmektedir. Örneğin, 10 yaşındaki bir çocuk testten 45 puan aldıysa, ve bu puan 8 yaşındaki çocukların ortalama puanına karşılık geliyorsa, bu durumda bu çocuğun zeka yaşını 8′dir. Benzer şekilde 14 yaşındaki bir çocuk eğer testten 88 puan aldıysa ve bu puan 16 yaşındaki çocukların ortalama puanıysa, bu durumda bu çocuğun zeka yaşı 16 demektir.
Öğrencilere bu şekilde bir zeka yaşı verilmesi, onların aynı yaştaki diğer çocuklara göre nasıl olduklarını gösteriyordu, ancak böyle bir sayı aynı yaşta olmayan kişilerin zeka derecelerini karşılaştırmakta problem yaratıyordu. Dolayısıyla, zeka derecesini belirlemek üzere zeka yaşı yerine, zeka bölümü, yani IQ (Intelligence Quotient) olarak adlandırılan bir değer kullanılmaya başlandı. IQ, zeka yaşının, doğum tarihine göre belirlenen gerçek yaşa bölümünün yüzle çarpılmasıyla elde edilmekteydi. Yani;
IQ= (Zeka Yaşı/Gerçek Yaş)*100 formülü ile bulunmaktadır.
Daha önceki örneklerimize bu formülü uygulayacak olursak,
birinci öğrenci için IQ=(8/10)*100=80,
ikinci öğrenci içinse IQ=(16/14)*100=114.2 olarak bulunacaktır.
Yukarıdaki formülden de kolayca anlaşılacağı gibi, eğer bir kişinin gerçek yaşı ve zeka yaşı aynıysa IQ derecesi 100 olacaktır, zeka yaşı gerçek yaşından büyük olanlar için 100′den daha büyük diğerleri içinse daha küçük bir IQ derecesi elde edilecektir.
IQ derecesinin hesaplanmasında temel kavramlar aynı olmasına karşın, günümüzde IQ dereceleri standartlaştırılmış bir grubun ortalama sonuçlarının ve standart sapmalarının kullanıldığı istatistiksel ve matematiksel bir takım hesaplamalar içeren karmaşık bir yöntemle daha anlamlı bir biçimde bulunmaktadır.
İnsanlarda ortalama Zeka Bölümü 100 olarak kabul edilmiştir. Kabaca bir sınıflama yapılacak olursa, 130′un üstündeki IQ değerleri üstün zeka, 70′in altındaki IQ değerleri ise geri zeka olarak nitelendirilir. En çok görülen IQ derecesi ortalamaya karşılık gelen 100′dür. İnsanların %68.3′ü 85 ve 115 arasında ortalamaya yakın bir IQ derecesine sahiptir.
NOT: Bu yazı Hacettepe Üniversitemizin ve (mynet.com) bilgilerinden yararlanılarak hazırlanmıştır.
YILMAZ KARAHAN