Seninleyken zamanın nasıl geçtiğini anlamaz gözlerinin derinliğinde
kaybolurdum. Ağa kızına aşık bir çobanın çaldığı kavalı dinleyen kuzular
misali seni dinler Dizlerine uzanırken fırtınadan kaçan bir geminin kendini
sessiz bir limana atışı gibi hayatın tüm zorluklarını ve tüm yorgunluğumu
unutur rahatlardım. Sözlerin hep başka bir fısıltı gibi ayrı bir musiki
tadında kulağıma gelirdi ellerini avuçlarıma aldığımda ellerim yanar ama
bırakamazdım ellerini Ve sen her seferinde daha bir güzel gelirdin bana seni
her gördüğümde biraz daha fazla severdim Gönül limanıma demirleyebilecek tek
geminin sen olduğunu düşünür onun içinde deniz fenerlerinin sadece senin
geleceğin yünü gösterdiğini sanırdım.
Bir kitapta okumuştum. Gök yüzünde insana en yakın gelen ve en çok ışıldayan
göz kırpan sevgilinin yıldızıymış diyordu okuduğum kitap . senden ayrı
olduğum günlerin birinde okumuştum o kitabı. Ve bir gece yarısı yıldızlar
altında sabahladım . bana en yakın olan cıvıl cıvıl göz kırpan ve tebessüm
eden yıldızı buldum . ve o yoldıza bağladım kendimi. Kendimi artık senin
yıldızına bağlamıştım senden önce veya senden sonra ölmek yoktu. Yanımda
olmadığın zaman o eşlik edecekti bana ve o duyacaktı ilk kez şiirlerimi
onunla beraber yiyecektim yemeğimi Birgün aniden her yönünle değiştin
şiirlerimle alay eder beni küçümser incitmeye yaralamaya kalkar bi hale
geldin ve sen sebebini bilmediğin hareketlerden dolayı nereye gittiğini
bilmeden kendinden tiksindirerek gittin. Birgece sana yazıpta okuyamadığım
şiirlerimde aklıma kendimi bağladığım yıldız geldi yıldızı aradım hala
yerinde cıvıl cıvıl ve pırıl pırıl yine göz kırpıyor gülümsüyordu. İşte o an
anladım. Ben seni onlaştırmış sen yerine onun yıldızına bağlamıştım kendimi
Sen o değildin ve ben seni onlaştırmanın cezasını çekiyordum o vardı ve
birgün karşılaşacaktım ve onu sevecektim
Alıntı