Arafat Vakfesi ve Duası
Peygamberimiz Aleyhisselam, namazdan sonra devesi Kasvâ'ya binip Cebelü'r-Rahme'nin dibindeki vakfe yerine vardı.
Kasvâ'nın göğsünü kayalara doğru çevirdi. Kayaların toplu bulunduğu yeri önüne aldı ve kıbleye döndü.
Güneş batıp sarılığı azıcık gidinceye kadar vakfe yaptı . [273]
Müslümanlara da, Arafat vakfesini yapmalarını eliyle işaret buyurdu. [274]
Arafat'ta, uzakça yerlerde bulunanlara da haber göndererek:
"Meşâirinizin (Allah'a ibadete vesile olan ibadet yerlerinizin) üzerinde durunuz!
Çünkü, siz babanız İbrahim'in mirasından bir miras üzere bulunuyorsunuz [275] İşte burası, Araf attır ve vakfe yeridir. [276] Arafat'ın her tarafı vakfe yeridir. [277] Lebbeyk! Allahümme Lebbeyk..." diyerek telbiye etti ve:
"Hayır ancak ahiret hayrıdır!" buyurdu. [278]
Peygamberimiz Aleyhisselam ellerini memelerinin üzerine-omuzları hizasından biraz aşağıya kadar-kaldirdı. Avuçlarının sırtını yere doğru çevirdi. [279]
Kasvâ, başını eğince, yuları düştü.
Peygamberimiz Aleyhisselam, devesinin yularını bir eliyle tutup diğer elini kaldırarak [280] dualarının efdal ve üstünü; en çok yaptığı ve kendisinden önceki peygamberlerin de duası olan şu dua ile [281] dua etmeye başladı:
"Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur! O Birdir, O'nun eşi ortağı yoktur. MülkO'nundur! Hamd O'na mahsustur! Hayır yalnız O'nun elindedir. O diriltir, öldürür. O herşeye kâdirdir. [282] Allah şu gerçeğe şehadet eyledi ki; Allah'tan başka hiçbir ilah yok, ancak O vardır! Bütün meleklerle ilim uluları da, adi ve hakkaniyetle durarak şahittir ki; Allah'tan başka hiçbir ilah yok, ancak A^îz ve Hakîm olan O vardır. [Âl-i İmran: 18]
Ben de bu gerçeğe şahit olanlardanım yâ Rab! [283]
Ey Allah'ım! Senin buyurduğun gibi, bizim söylediğimizden daha üstün olarak Sana hamd olsun!
Ey Allah'ım! Benim namazım, ibadetim, diriliğim, ölümüm Senin içindir!
Dönüşüm Sanadır!
Mirasım da, ey Rabbim, Sana aittir!
Ey Allah'ım! Kabirazabından, kalbin vesvesesinden, işlerin dağınıklığından Sana sığınırım!
Ey Allah'ım! Rüzgârların getirdiği âfetin şerrinden Sana sığınınm! [284]
Ey Allah'ım! Gözümde bir nur, kulağımda bir nur, kalbimde bir nur yarat!
Ey Allah'ım! Göğsüme genişlik ver! İşimi kolaylaştır!
Ey Allah'ım! Göğüslere vesvese veren şeytandan, işlerin karışıklığından, kabir fitnesinin şerrinden, gecenin getirdiği şeylerin şerrinden, gündüzün getirdiği şeylerin şerrinden, korkunç rüzgârların getirdiği âfetlerin şerrinden, zamanın nöbet nöbet gelen mihnet ve belâlarının şerrinden Sana sığınırım! [285]
Ey Allah'ım! Sağlığın hastalığa çevrilmesinden, birdenbire gelip çatacak azabından ve bütün gazabından Sana sığınırım!
Ey Allah'ım! Beni doğru yoluna ulaştır! Geçmişimi, geleceğimi bağışla!
Ey başvurulacakların en hayırlısı! Kendisinden istenilenlerin en keremlisi, en vergilisi, ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah!
Yarattıklarına ve Beytinin hacılarına verdiklerinin en üstününü şu akşam üzeri bana ver!
Ey dereceleri yükselten, bereketleri indiren, ey gökleri ve yeri yaratan Allah!
Sesler türlü türlü dillerle gürüldeyip Sana doğru yükseliyor, Senden dileklerde bulunuyor!
Benim dileğim de; dünya halkının beni unuttuğu imtihan yurdunda Senin beni anmaklığındır! [286]
Ey Allah'ım! Sen sözümü işitiyor, bulunduğum yerimi görüyor, gizli-açık neyim varsa biliyorsun!
İşlerimden hiçbiri Sana gizli değildir!
Ben çaresizim, yoksulum. Senden yardım ve eman diliyorum!
Korkuyorum, kusurlarımı itiraf ediyorum!
Bir çaresiz Senden nasıl isterse, ben de öyle istiyorum!
Zelil bir günahkâr Sana nasıl yalvarırsa, ben de öyle yalvarıyorum!
Senin yüce huzurunda boynunu bükmüş, Senin için gözlerinden yaşlar boşanan, Senin uğrunda bütün varlığını zelil eden, Senin için bumunu topraklara sürten bir kulun Sana nasıl dua ederse, ben de öyle dua ediyorum!
Ey Rabbim! Duamı kabul buyurmaktan beni mahrum kılma!
Bana Rauf ve Rahîm ol ey istenilenlerin ey hayırlısı ve verenlerin en keremlisi! [287]
İlâhî! Sana karşı kim kendisini övebilir?
İlâhî! Dilim mâsiyetlerie tutulmuş. Benim Sana vesile kılacakne işe yarar bir amelim, ne de emelden başka bir şefaatçim var!
İlâhî! Biliyorum ki; kusurlarım yüzünden ne huzurunda mevkiim, ne de Senden özür dilemeye yüzüm kalmıştır!
Fakat Sen keremlilerin en keremi isisin!
İlâhî! Ben merhametine yetişmeye ehliyetli değilsem, merhametin Bana yetişebilir! Çünkü Senin rahmetin herşeyi kuşatacak derecelerde geniştir! Ben de o kuşatılacak şeylerdenim!
İlâhî! Benim kusurum ne kadar büyük de olsa, Senin affının yanında küçük kalır!
Sen onları Bana bağışlayıver ey kerem sahibi Allah!
İlâhî! Sen kerem sahibi Allah'sın! Ben ise âciz bir kulum!
Ben günah işler durursam, Sen de bağışlar durursun!
İlâhî! Sen ancak Sana itaatli olanlara rahmet ve merhamet edeceksen, günahkârlar kime sığınacaklar?
İlâhî! Ben bile bile tâatinden uzaklaştım! Sana karşı günah sayılacak yana yöneldim!
Senin şanın, her türlü eksik ve noksan sıfatlardan uzaktır!
Benim üzerimde Senin delilin, af ve keremin büyüktür!
Bana karşı Senin delilin sabittir! Benim ise Sana karşı hiçbir delilim yoktur!
Ben Sana her an muhtacım! Senin ise Bana hiçbir ihtiyacın yoktur!
Sen ancak yaratanım olarak beni bağışlarsın!
Ey duacıların dualarını kabul edenlerin en hayırlısı ve ey ümit bağlananların en üstünü!
İslâmiyet ve Muhammed Aleyhisselam üzerindeki himayen hürmetine Sana yöneliyorum: Benim bütün suçlarımı bağışla!
Benim şu durduğum yerden, bütün hacetlerimi yerine getirmiş, dileklerimi ihsan buyurmuş, temennilerimi gerçekleştirmiş olarak döndür!
İlâhî! Bana öğrettiğin dua ile Sana dua ediyorum!
Bana öğretip verdiğin ümitten beni mahrum etme!
İlâhî! Karşında huşu ve huzû ile eğilen, kusurlarını itiraf ederek Sana sığınan, gözyaşları akıtarak tevbe eden, haksız davranışlarının bağışlanması ve affedilmesi için yalvaran, umduğuna ermeyi ancak Senden bekleyen, bütün kusurlarına rağmen vakfesinde Senin ihsanından ümidini kesmeyen bu kuluna akşam üzeri ne yapacaksın?
Ey bütün canlıların sığındığı ve bütün mü'minlerin yardımcısı ve koruyucusu!
İyilik edenler Senin rahmetinle kurtulurlar, kötülük edenler de kendi günahlarıyla helak olurlar!
Ey Allah'ım! Senin huzuruna çıktık, Senin civarına konduk!
Ümitlerimiz Sensin, dileklerimiz Senin yanındadır!
Senin ihsanını diler, rahmetini umar, azabından da korkarız!
Kusurlarımızın bütün ağırlığıyla yine Sana kaçıp sığındık!
Senin Beyt-i Haramını ziyaret kasdında bulunduk!
Ey istekçilerin ihtiyaçlarının sahip ve maliki olan Allah!
Ey susup duranların içlerinden geçirdiklerini bilen Allah!
Ey yanıbaşında yardım beklenecek başka Rab bulunmayan Allah!
Ey Kendisinin üstünde korkulacak başka bir yaratıcı blunmayan Allah!
Ey yanına varılacak veziri, rüşvet verilecek kapıcısı bulunmayan Allah!
Ey dilekler çoğaldıkça cömertliği, keremi artan; ihtiyaçlar çoğaldıkça fazi u ihsanı artan Allah!
Ey Allah'ım! Sen her misafiri kondurup ağırlarsın!
Bizler de Senin misafirleriniz! Bizleri cennetine kondurup ağırla!
Ey Allah'ım! Her kafileye bahşiş, her isteyene atiyye verilir; her ziyaretçiye ikram edilir! Her sevap umucuya sevap verilir!
Senin katındaki mükâfattan her mükâfat dilenene mükâfat, Senin katındaki rahmetten her rahmet dilenene rahmet, Sana yakın olmayı özleyen her özleyiciye yakınlık... ihsan olunur!
Senin af yollarını her arayana da af ve mağfiret buyuru I ur!
Bizler topluca Senin Beyt-i Haramına geldik!
Şu büyük mesâinde vakfeye durduk!
Şu mübarek yerlerde hâzır bulunduk!
Ümidimiz Yüce katındaki sevap ve mükâfata nail olmaktır!
Ümidimizi boşa çıkarma Allah'ım!" [288]
_________________