Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: tuz ve saglimiz
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 1392
Google Özel Arama

Gönderen Konu: tuz ve saglimiz  (Okunma sayısı 1392 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    SIBELIM17

  • Süper Üye
  • ***

  • İleti: 111
  • Rep: +9/-1
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
tuz ve saglimiz
« : 20 Haziran 2007, 09:46:22 »


 

Tuz ve sağlığımız
Muammer Kaya (*)
Bitkiler mineralleri topraktan alır. İnsanlar da bitkileri (tahıl, sebze, meyve) yiyerek mineralleri alırlar. Son 50 yılda, insanoğlu doğal sistemi/dengeyi suni gübrelerle (azot, fosfor ve potasyum içeren) bozarak daha fazla ürün aldı, daha fazla alanı ekti-biçti, verimini ve gelirini artırdı. Ancak toprağın mineral içeriğini bilinçsizce tüketti. Bilimsel çalışmalar bugünkü sebze ve meyvelerin 50 yıl öncekilerine nazaran ancak yüzde10 kadar besin içerdiğini göstermektedir.
Neden çok tuz isteriz?
Tuz insanların ilk bulduğu ve kullandığı maden/minerallerden (doğal kaynak) biridir. Eski çağlardan beri besinleri saklamakta ve tatlandırmakta yaygın olarak kullanılmaktadır. İnsanlar vücutları için besinlerden yeteri kadar mineralleri alamayınca, günlük beslenmemizde çoğumuz daha fazla tuz kullanırız. Onu şiddetle arzularız. Bunun nedeni vücudumuzun 82 eksik elemente/minerale olan isteğidir. İnsanlar mineral ihtiyaçlarını iki kaynaktan temin edebilirler: Bitkiler ve tuz.
Doğal rafine edilmemiş deniz tuzu insan vücudu için gerekli minerallerin çoğunu gerekli oranlarda içermektedir. Doğal tuz vücut sıvılarının hücrelerden serbest geçişine yardımcı olurken, rafine tuz sıvıların geçişini engelleyerek kronik böbrek sorunlarına neden olabilmektedir. Rafine edilmemiş ve işlem görmemiş doğal deniz tuzu sağlık için önemlidir.
Kanımızın ve tuzlu sıvıların kimyasal ve mineral bileşimleri ile deniz suyu arasında şaşırtıcı benzerlikler vardır. Annesinin karnındaki embriyo tuzlu su ile dolu bir kese içinde bulunur. Deniz suyu 84 mineral elementi içerir ve bu elementler insan vücudunda bulunur. İyon kaybı dengesizliklere, hücre yaratma ve büyümede bozulmalara, hücre kayıpları da sinir bozuklukları, beyin kusurları, kas hasarları ve hastalıklara neden olur. Bu yüzden kandaki tuz ve iyonların uygun mineral dengesi sağlık için hayati öneme haizdir.
Birçok hastalıklar ve kötü sağlık şartları mineral eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Bu minerallerin çoğu deniz suyunda bulunmaktadır. Bugün kullanılan tuzların çoğu büyük endüstriyel firmalarca üretilmektedir. Üretilen tuzun yüzde 93’ü sanayi proseslerinde ve yüzde 7’si besin olarak kullanılmaktadır. Tuz ya geniş yeraltı yataklarından ya da deniz/göl sularından rafine edilerek elde edilmektedir. Tuz içindeki safsızlıkları uzaklaştırmak ve mineralleri çıkararak tuzu daha çekici ve homojen yapmak için rafine edilir. Rafinasyon ile tuzun görünümü güzel ve akışı kolay olur, ancak içerdiği 84 minerallin 82’si uzaklaştırılmış olur.
Endüstriyel prosesler sadece sodyum ve klor içeren tuz gerektirir. Uzaklaştırılan 84 elementin 82’si yan ürün olarak ilave gelir getirdiğinden ayrı satılır. Örneğin bor motorlarda vurmayı azaltmak için petrol katkısı, kimyasal gübre vs. olarak kullanılır. Tuzdan uzaklaştırılan kimyasallar ve mineraller plastik yapımında kullanılır. Sonuç olarak, rafine sofra tuzları sadece sodyum klorürdür, diğer tüm yararlı element mineralleri uzaklaştırılmıştır.
Kimyasal katkı maddeleri alüminyum hidroksit ve alüminyum silikat (%1) tuzu beyazlatmada ve paketlemede su emmesini önlemek için ilave edilir. Böylece tuz kolay akar, iyot ve iyotlu (potasyum iyodür) dengeleyiciler (50 mg/kg) de ayrıca ilave edilir. Rafine tuzun su emmemesi, tuzun vücudumuz tarafından uygun şekilde absorplanmasını da engeller. Bu yüzden rafine sofra tuzu zararlıdır. Rafine tuz içindeki kimyasal katkılar, vücudumuzun tuzu emmesi ve işlemesini zorlaştırır. Sonuç olarak rafine tuz vücudumuzda birikir. Tuzun bir kısmı damar duvarları, arterler, beyin, idrar yolları, cinsel organlar, bez sistemleri veya kemiklerin eklemlerinde birikerek problemlere yol açabilmektedir. Sonuçta bu bölgelerin kırılgan olmasına ve hayati vücut fonksiyonlarının zayıflamasına neden olabilmektedir.
Modern tıbba göre tuz, alkol ve sigara gibi diyetten uzaklaştırılması gereken bir madde olarak görülür ve yüksek tansiyonun en önemli sebeplerinden biri olarak kabul edilir. Yüksek tansiyon ve kalp hastaları için düşük tuz diyeti rafine tuzlar için geçerlidir. Doğal deniz tuzu birçok mineral içeren sodyum klorürün birikimini engelleyen ve kan basıncını düşüren bir madde olmaktadır. Deniz tuzu fazla sodyumu uzaklaştırmaktadır. Tuz diyeti/azlığı aynı zamanda insanlarda hücre dejenerasyonu ve yaşlanmasını hızlandırmakta ve biyokimyasal açlığa neden olmaktadır. Tuz azlığı böbrek zayıflığı, karaciğer stresi ve adrenal tükenmesine yol açabilmektedir. Ayrıca kalp kasları kapakçıklarının yorulması olabilmektedir. İyi doğal deniz tuzunun iyileştirme gücünün C ve E vitaminleri ve diğer besinlere eşit olduğu savunulmaktadır.
İyi tuz yüzde 100 el ile hasad edilmiş, beyazlatılmamış, kekleşme reaktifleri ilave edilmemiş, yıkanmamış, düşük sodyum klorür seviyeli, katkı maddesiz, 84 mineral içeren, rafine edilmemiş doğal deniz tuzudur.
Kaynaklar
1- Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap
2- Endüstriyel Hammadde Yatakları ve Madenciliği, 1992.
*Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi Müdürü
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter