Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Türklerin en önemli üç veziri
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 1261
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Türklerin en önemli üç veziri  (Okunma sayısı 1261 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    MAT_ROCK23

  • Sevdalı Üye
  • *****

  • İleti: 1966
  • Nerden: ELAZIĞ_23
  • Rep: +79/-5
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
Türklerin en önemli üç veziri
« : 01 Ağustos 2008, 00:44:55 »


 

Vezir Tonyukuk

Adı bilinen ilk Türk yazar ve tarihçisidir. Göktürk Devleti’nin kurucusu Kutlug Kağan başta olmak üzere Kapağan Kağan ve Bilge Kağan’a danışmanlık yapmış meclis başkanlıklarını yürütmüştür.
Tonyukuk’un kendi adına diktirdiği kitabesinden; Göktürkler Juan Juan Devleti’nin elinde esir iken doğduğu anlaşılıyor. Esaretten Kutlug Kağan ile birlikte kurtulmuş ve Göktürk Devleti’nin kuruluşunda görev almıştır.
Bilge Kağan’a vezirlik yapmanın yanı sıra ona kızını vererek kayınpederi de oldu.
İyi bir stratejist ve taktik ustası olmasından ötürü batılı Türkologlar onun için “Türkler’in Bismarc’ı” ifadesini kullanır.
Tonyukuk kendisi adına diktirdiği kitabesinde kendini şöyle anlatıyor:
“Tanrı yarlığadığı (nasip ettiği) için Türk Budun içinde silahlı düşmanı gezdirmedim. Damgalı atı koşturmadım. İlteriş Kağan çalışmasaydı; ona uyarak ben kendim çalışmasaydım il de millet de yok olacaktı. Çalıştığım için il il oldu; millet de millet oldu. Kendim artık kocadım. Şimdi Bilge Kağan Türk Budununu iyi idare ederek tahtında oturuyor.”
Türklerin Budizm dinine girmesini engelleyen Vezir Tonyukuk aynı zamanda Türk milletinin surlarla çevrili şehirlere yerleşerek Çinliler tarafından yeniden köle edilmesini de engellemesiyle bilinmektedir. Milletine her zaman yol gösterici olan Tonyukuk açlıktan tokluğa kölelikten bağımsızlığa erişen milletinin yaşayışını şöyle anlatıyor:
“Karakurum’da tavşan yiyerek geyik yiyerek oturuyorduk. Budunun boğazı tok idi. Düşmanımız çevrede ocak gibi idi. Biz ateş idik.”
Doğum tarihi bilinmese de Tonyukuk’un ölümü 726 yılına rastlar. Tonyukuk’un hatırası ölümünden sonra Bilge Kağan tarafından Bain-Cokto adlı mevkide yaşatıldı.

Nizamülmülk

Büyük Selçuklu Devleti sultanlarından Alparslan ve oğlu Melikşah’ın veziri büyük devlet adamı. Adı Hâce Kıvâmüddîn Ebû Ali Hasan bin Ali’dir. 1018 yılında İran’ın Tûs şehrinde doğdu ve 1092 yılında Nihavend’de Hasan Sabbah’ın fedâisi bir bâtinî tarafından şehit edildi.
Kardeşi Ebü’l-Kâsım Abdullah ile birlikte çok iyi bir eğitim gördü. Fıkıh hadis edebiyat ve sâir ilimleri çok iyi tahsil etti. Zamânındaki meşhur âlim ve ediplerle devamlı görüştü. Bu onun idârecilik hayâtındaki kâbiliyet ve başarısının büyüklüğünde mühim rol oynadı.
Devlet hizmetindeki hayâtı babası ile berâber Gazne Devletinin Horasan vâlisi Ebü’l-Fâzıl Es-Suri’nin hizmetinde bulunmakla başladı. 1040 yılındaki Dandanakan Savaşından bir süre sonra Alparslan’ın Belh vâlisi Ali bin Şadan’ın maiyetine girerek vilâyet işlerinin yürütülmesiyle vazifelendirildi. Selçuklu Sultanı Tuğrul Beyin vefatı ile Alparslan ve kardeşi Süleyman Bey arasındaki taht mücâdelesi sırasında yerinde görüş ve tedbirleriyle dikkatleri çekti ve 1063 yılında Alparslan’ın yanında hizmete başladı. Alparslan Sultan olunca 1064 yılında Selçuklu Devletine vezir tâyin edildi. Zamânın halîfesi Kâim bi emrillah tarafından Nizâmülmülk unvânı ile taltif edildi. Bu unvânıyla tanındı.
Nizâmülmülk vezir olduğu 1064’ten şehit edildiği 1092 senesine kadar aralıksız yirmi dokuz sene Büyük Selçuklu Devletine tam bir dirâyet ve adâletle hizmet etti. Vazifeli olduğu için katılamadığı Malazgirt Meydan Muhârebesi hâriç bütün Selçuklu fütûhatında bulundu. Sultan Alparslan’ın vefâtıyla veliaht Melikşah’ın tahta geçmesini sağlayıp nizam ve âsâyişin korunmasında muvaffak oldu. Sultan Melikşah’a muhâlefet eden veya başkaldıran Selçuklu prenslerinin itâat altına alınmasında büyük hizmeti geçti. Sultan Melikşah devletin idâresinde ona çok büyük ve geniş yetkiler verdi. Nizâmülmülk’ün akıllı tedbirli ve adâletli idâresi sâyesinde de Melikşâh’ın saltanatı aynı zamanda Büyük Selçuklu Devletinin de en parlak ve en şanlı devri olmuştur.
Nizâmülmülk âlim edip ve kadirşinâs bir zât olduğu için meclisi; ilim ve sanat adamlarının toplandığı bir yer hâline gelirdi. Abbâsi halîfesi de kendisine pek çok hürmet eder meclisinde bulunurdu. Âlimlere şâirlere sanatkârlara karşı çok ikrâm ihsan ve iltifât ederdi. Birçok câmi mescit vakıf eserleri yaptırdı.
Büyük Selçuklu Devletine; idârî adlî askerî mâlî sosyal ve kültürel sâhada pek çok yenilikler ve değişiklikler getirdi. Sarayı merkezî hükümet teşkilâtını İslâm esaslarına dayalı mahkemeleri toprak sistemini sağlam esaslar üzerine yeniden düzenledi. Gerçekleştirdiği yeni sistemler bâzı değişikliklerle berâber bütün Türk-İslâm devletlerince devam ettirildi.
Nizâmülmülk zamânında yayılmaya ve kuvvetlenmeye çalışan bozuk fırkalara karşı Ehl-i sünnet bilgilerinin sistemli bir şekilde öğretilmesi sağlandı. Bunun için Bağdat Belh Nişabur Herat İsfehan Basra ve Musul gibi çeşitli şehirlerde kendi unvanı ile anılan Nizâmiye Medreselerini kurdurdu. Onuncu yüzyılda Ehl-i sünnete muhâlif cereyanların giderek yaygınlaşması sebebiyle İslâm dünyâsında ortaya çıkan karışıklıkların giderilmesinde Nizâmiye Medreselerinin çok büyük hizmeti geçti. Bu medreselerin en meşhurlarından birisi de Bağdat’taki Nizâmiye Medresesi olup asrın büyük âlimlerinden birisi olan Ebû İshak-ı Şirâzî burada ders vermekle vazîfeli idi.
Nizâmülmülk’ün Selçuklu Devletindeki bütün düzenleme ve değişiklikleri ciddî bir şekilde tetkik eden devlet idâresinde kendi görüşlerini icrâatını ve bunların gerekçelerini gelecek nesillere intikal ettirmek maksadıyla Fârisi olarak yazdığı Siyâsetnâme isimli eseri bugün siyâset ilmiyle uğraşanların el kitapları arasında sayılmaktadır. Siyâsetnâme’de Türk-İslâm devletlerinin idârî mâlî siyâsî askerî sosyal ve kültürel yönlerini incelemektedir. Tam doğru metin ve ilâvesiz nüshası İstanbul’da Süleymâniye Kütüphânesi Molla Çelebi kısmında 114 numarada mevcuttur. Siyâsetnâme birçok dillere tercüme edilerek yayınlanmıştır.

Sokullu Mehmet Paşa

1506 yılında Bosna'nın Sokol (Slav dillerinde 'şahin' demektir) kasabasında doğmuştur. Bu nedenle Balkan halkları arasında Mehmet Paşa Sokoloviç olarak anılır. 1519 yılında Devşirme sistemi ile çocuk yaşta Edirne Sarayına getirilmiş Mehmet adı verilerek Türk ve Müslüman kültürü ile yetiştirilmiştir. Ardından İstanbul'a gönderildi. Topkapı Sarayı'nın Enderun Bölümünde çeşitli görevlerde bulundu. 1541'de Kapıcıbaşılığa yükseldi. 1546'da saray hizmetlerinde başarılı olanların dış göreve atanmaları yolundaki gelenek uyarınca Kaptan-ı Derya lığa getirildi. Görevde iken Trablusgarp Seferi'ne katıldı İstanbul Tersanesini genişletti ve yeniledi. 1549'da vezirliğe yükselerek Rumeli Beylerbeyliğine atandı.
Avusturya ile 1547'de imzalanan barış antlaşmasının bozulması üzerine Sokollu Mehmet Paşa 1551'de Erdel üzerinde yapılacak seferin komutanlığına getirildi. 80.000 kişilik orduyla Erdel'e giren Sokollu Mehmet Paşa önemli kaleleri aldı ama Temeşvar Kuşatmasında başarılı olamayarak geri çekildi. Temeşvar 1552'de Macaristan serdarlığına atlan Kara Ahmet Paşa ile alınabildi.Sokullu Mehmet Paşa Kanuni Sultan Süleyman 1553'te Sokollu Mehmet Paşa'yı Rumeli askerlerinin başında Anadolu'ya gönderdi. Aynı yıl başlayan Nahçıvan Seferinde Sokullu komutasındaki Rumeli askerleri büyük başarı gösterdiler. Sefer dönüşünde Sokullu üçüncü kez vezirliğe yükselerek kubbealtı vezirleri arasına katıldı. Sokollu Mehmed Paşa Kanuni'nin oğulları arasındaki mücadeleler sırasında da hep Selim'in yanında oldu. Nitekim taht mücadelesini Selim kazandı. Semiz Ali Paşa'nın sadrazamlığa yükselmesiyle ikinci vezir olan Sokullu onun 1565'de ölmesiyle sadrazamlığa getirildi. Yaşı hayli ilerlemiş olan Kanuni çok güvendiği Sokullu'ya geniş yetkiler vermişti. 1561'de üçüncü vezir iken Kanuni Sultan Süleyman'ın torunu ve Sultan II. Selim'in kızı Esmehan Sultan ile evlendi.
Bu tarihten ölümüne kadarki 15 yıl boyunca Osmanlı devletinin idaresini fiilen elinde tuttu. Kanuni Sultan Süleyman'ın son seferi olan Zigetvar kalesi fethini padişah öldükten sonra o idare etti. Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümünü askerden II. Selim geliceye kadar saklayarak onu tahta çıkarmayı başardı. II. Selim döneminde sürekli sadrazamlıkta kaldı ve devlet işlerini idare etti. Sokullu 1568'de Avusturya ile 8 yıl süren bir barış antlaşması imzaladıktan sonra doğuya yöneldi. Amacı Osmanlı egemenliğini Asya'da ve doğu denizlerinde de güçlendirmekti. Portekiz'in Hint Okyanusu'ndaki artan etkiniğine karşın Kızıldeniz Umman Denizi ve Basra Körfezi'ndeki Osmanlı gemilerinin sayılarını attırdı. Hindistan ve Endonezya ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. Sokollu ayrıca Tunus'u Osmanlı himayesi altına sokarakKuzey Afrika'yı da denetlemek istiyordu. Ama Piyale Paşa ve Lala Mustafa Paşa gibi karşıtların etkisiyle Divan 1570'de Kıbrıs'ın alınması kararını aldı. Sokullu Venediğe karşı böyle bir savaşın Avrupa'yı kendilerine karşı birleştireceği görüşündeydi. Ama Lala Mustafa Paşa Divan'a uyarak 1571'de Kıbrıs'a1 çıktı. Haçlı Donanması'nın misillemesinde Osmanlı donanması İnebahtı'da yenildi. Alınan ağır yenilgi karşısında Osmanlılara gelen bir Venedik elçisine "Biz sizden Kıbrıs'ı alarak kolunuzu kestik siz ise donanmamızı yenmekle yalnızca sakalımızı kestiniz; unutmayın ki kol bir daha yerine gelmez ama sakal eskisindende gür çıkar." dedi. Gerçekten de Sokullu'nun dediği oldu ve Venedikliler barış istemek zorunda kaldılar. Daha sonra Osmanlı Donanması Tunus'u İspanyollardan aldı.
Sokullu 1574'te ölen II. Selim'in yerine geçen III. Murat döneminde de sadrazamlığını sürdürdü. Fakat artık eski gücü yoktu çünkü padişah da artık onun karşıtlarıyla işbirliği halindeydi. Sokullu yine de bazı siyasal başarılara imza attı. Fas'ı Portekiz akınlarından kurtardı Avusturya'nın saray içine dönük oyunlarını etkisiz hale getirdi. Fakat baskılar artık iyice artmıştı amcasının oğlu Budin Beylerbeyi Mustafa Paşa sudan bir nedenle idam ettirildi. 1579 yılında ise 3. Murat' ın eşi Safiye Sultan tarafından tutulan ve derviş kılığına girmiş bir yeniçeri tarafından hançerlenerek öldürüldü ve Eyüp'te defnedildi.
Sokullu Mehmet Paşa 14 yıl süren sadrazamlığı boyunca usta bir siyasetçi olarak öne çıkmış birçok askeri ve siyasal başarının elde edilmesinde birinci derecede rol almıştır. 60 yıllık devlet hizmeti sırasında da hiçbir görevinden alınmamış daima bir üst göreve atanmış olması da ayrı bir özelliğidir. Sokullu bir tanesi İstanbul'da diğerleri Lüleburgaz Havsa (Edirne) ve Payas (Hatay)'ta bulunan beş külliyesi imparatorluğun hemen her yanına yayılmış eserleri vardır.
Don ve Volga ırmakları arasında bir kanal açarak Osmanlı donanmasına Hazar Denizi yolunu açma Süveyş Kanalı'nı açma İzmit Körfezi-Sapanca Gölü-Sakarya Nehri üzerinden Karadeniz'e alternatif bir boğaz açma gibi çağının ötesinde projeleri vardı. Don-Volga kanalı için gerekli işgücü seferber edildi ancak hava şartları nedeniyle çalışmalar sürdürülemedi. Süveyş Kanalı düşüncesiyle ön adım olarak Sudan zaptedildi. Ancak bu proje de sonuca ulaşamadı. Devlet teşkilatı içinde de önemli düzenlemeler yapmıştır.


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
1 Yanıt
1178 Gösterim
Son İleti 07 Nisan 2008, 15:59:33
Gönderen: PERİ
0 Yanıt
1256 Gösterim
Son İleti 25 Haziran 2008, 13:10:04
Gönderen: hayat güzel
3 Yanıt
1215 Gösterim
Son İleti 08 Temmuz 2008, 07:18:44
Gönderen: Felex
3 Yanıt
1283 Gösterim
Son İleti 05 Eylül 2008, 18:14:42
Gönderen: turkuaz
0 Yanıt
1045 Gösterim
Son İleti 18 Ekim 2008, 09:21:32
Gönderen: sevdaligul