Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapFenerbahçe, 29 yıl alamadığı Türkiye Kupası’nı iki sezondur üst üste Başkent’teki final maçıyla kazanıyor ve müzesine götürüyor. Bu durum aslında en çok sosyal medyayı vurdu. Fenerbahçe ile 29 sezondur kupa kazanamama nedeniyle yaşanan dalga geçmeler, alaycı mesajlar bir anda bıçak gibi kesildi. Neyse sosyal medyacılar kendine yeni uğraşlar bulur mutlaka.
ERHAN SEVEN/ ANKARA
22 Mayıs 2011. Sivas’ta Fenerbahçe, çok zorlu bir maçın ardından Sivasspor’u 4-3 yendi ve şampiyonluğunu ilan etti. Bir anlamda Trabzonspor’un elinden şampiyonluk kupasını kaptı adeta. O tarihten tam 730 gün sonra, yani 22 Mayıs 2013 tarihinde, yani dün de Ankara’da Fenerbahçe ile Trabzonspor karşılaştı. İki yıl önce iki takım arasındaki amansız mücadele sonunda Fenerbahçe lig kupasını kazanmıştı. İki yıl sonra Trabzonspor için yeni bir kupa kazanma fırsatı doğmuştu. Ama Bordo-Mavililer son yıllardaki geleneği bozmadılar ve Fenerbahçe’ye yine yenilerek kupayı Fenerbahçe’ye hediye ettiler. İki yıl arayla yaşanan 22 Mayıs geceleri Trabzonspor için kabus olurken, Fenerbahçe için eğlencenin tarihi oldu. Ha bir de tesadüfü aktarayım size. Fenerbahçe’nin Sivas’taki şampiyonluk maçını da, Trabzonspor ile oynadığı dünkü maçı da Fırat Aydınus yönetti. Bu da ilginç bir ayrıntı.
TRABZONSPOR NEDEN KAYBEDİYOR?
22 Mayıs 2011’deki Fenerbahçe’nin şampiyonluğu kazandığı maçtan sonra malum bir 3 Temmuz süreci yaşandı. Şampiyonluk maçından 42 gün sonra. Ve o 3 Temmuz’dan bugüne Trabzonspor Fenerbahçe’yi yenemiyor. O günden bu yana lig ve kupada 7 maç oynadı iki takım. Bunlardan 5’ini Fenerbahçe kazandı, ikisi ise berabere bitti.
İki takım arasındaki son maçı izlemek üzere Ankara 19 Mayıs Stadı’na ulaşmak hakikaten zor oldu. Ankaralı gazeteciler olarak, her zaman rahatlıkla ulaştığımız stadyuma abartılı güvenlik tedbirleri ve atlı polislerin atlarının arasından güçlükle ulaşabildik. E tabi maç Fenerbahçe-Trabzonspor maçı olunca ve iki takım taraftarı da 3 Temmuz’dan sonra ilk kez aynı stadda rakip olarak maç izleyince bu tedbirler normal karşılanabilir. Ama vur deyince de öldürmeyelim, abartmayalım lütfen.
Güçlükle ulaştığımız stadda Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki maçın nasıl geçeceği konusunda büyük bir merak vardı doğrusu. Bende de bu merak had safhadaydı. Maç öncesi 20 bin kişilik Ankara 19 Mayıs Stadyumu’ndaki görüntü ise ilginçti. Trabzonspor taraftarı kendisine ayrılan yerleri stad kapıları açılır açılmaz doldurmuştu. Fenerbahçe taraftarı ise maç saatine yakın tribündeki yerini almıştı. Maç öncesi daha coşkulu taraf kimdi derseniz, kesinlikle Trabzonspor taraftarıydı.
Ancak 19 Mayıs Stadı’nın üstünde, Trabzonspor taraftarının bulunduğu tarafta coşku fazla olsa da, bir negatif hava, bir olumsuzluk, bir kontrolsuz güç görüntüsü de hissediliyordu futbolseverlerin iliklerinde. Maç başlamaya yakın Trabzonspor taraftarlarının kendi futbolcularını desteklemek yerine Fenerbahçe kulübüne yönelik içinde ‘şike, para’ sözcüklerinin bolca bulunduğu tezahüratları yapması, aralara da sos olarak sinkaflı sözler sarfetmesi Trabzonluların Türkiye Kupası’ndaki kupayı almaya gelmediklerini, 2011 sezonundaki lig şampiyonluğu kupasını almak istediklerini gösteriyordu. Yani kafalar ve yürekler 22 Mayıs 2013’deki Türkiye kupası finalinde değil, 3 Temmuz’daydı. Yani 1-0 yenik başlamak için her şey yapılıyordu.
ZOKORA-EMRE GERİLİMİ
Bu negatif hava maçın başlama düdüğünden önceki selamlamada da fazlasıyla hissedildi. Zokora ile Emre arasında Trabzonsporlu futbolcunun deri rengiyle ilgili söylenen gereksiz bir sözle başlayan ve hatta Türk mahkemelerine kadar taşınan tartışmanın alevinin sönmediği bir kez daha ortaya çıktı. Ancak bu tartışmanın gerginliğini sürekli olarak arttıran Zokora, belki kendi ırkı, belki kendi deri renginden olanların namusu adına doğru yapıyor olabilirdi ama futbol olarak hiç da doğru yapmadığı ortadaydı. Seromonide Emre’nin elini sıkmayarak mesajını veren Zokora, sahaya futbol oynayıp takımına katkı sağlamak düşüncesinde olmadığını, bir fırsatını bulup tenha bir yerde sıkıştıracağı Emre’ye infaz yapmak için kollama yapan sinsi bir havası vardı. Nitekim bu infazı golü de erken yemenin etkisiyle henüz 15. dakikada yaptı.
Emre’nin karın bölgesine yerde kayarak ve herkesin emin olduğu şekilde kasıtlı olarak vurdu. Geçen yıl Avni Aker’de vurduğunda, Emre’nin zürriyetini kaybetmesine neden olabilecek şekilde attığı tekmeden Mustafa Kamil Abitoğlu kurtarmıştı, dün de Fırat Aydınus karın bölgesinden yaptığı ameliyata rağmen kırmızıdan kurtardı. Neyseki, Tolunay Kafkas, 10 kişi oynayan ekibini Zokora’yı ikinci yarı oyundan alarak 11’e 11 hale getirdi. Trabzonspor bu yarıda biraz daha etkili oldu. Zaten Zokora’yı Kafkas oyundan almasa, göreceği kırmızı kartla oyun dışı kalma ihtimali de yüksek görünüyordu.
Trabzonspor taraftarının negatif tezahüratının etkisiyle futbolcular da verimini gösteremezken, Fenerbahçe ise bir o kadar sakin ve sükunetle oynadı. Hatta Emre, elini uzattığında Zokora’nın elini sıkmaması üzerine yüzünde hafif de alaycı bir gülüş beliriyor ve ‘biz bu maçı şimdi kazandık arkadaş’ diyordu içinden.
Aykut Kocaman’ın ‘sakin gücü’ sahada vücut buldu ve Türkiye Kupası üst üste iki sezondur Fenerbahçe’nin müzesindeki yerini aldı.
Taraftarlarının takımı desteklemekten çok rakibi bozmaya yönelik negatif tezahüratları, futbolcularının saha içinde konsantre olamamaları, Zokora’nın futbol maçına değil de bir başka rövanşa gelmesinin yanı sıra maç sonrasında kaleci Tolga’nın şeref tribününde, Teknik Direktör Kafkas’ın basın odasındaki söz ve hareketleri maçın neden Trabzonspor tarafından kazanılamadığını bir kez daha gösterdi.
SİNİRLER ÇOK GERGİN
Tolga’nın madalyasını aldıktan sonra şeref tribününe dönerek ‘şikeciler’ diye bağırması ve demecinde de ‘Allah onların da başına versin’ bedduasının yanı sıra, Kafkas’ın da bir basın mensubu ile yaşadığı ağız dalaşıyla sinir sistemindeki tahribatı görmek mümkündü. Bunların hepsini toparlayınca aslında Trabzonspor’un maçı neden kaybettiği daha iyi anlaşılıyor. Aslında Trabzonspor maçı Aydınus’un bitiş düdüğüyle kaybetmemiş. Stada gelmeden Trabzon’da kaybetmiş. Çünkü akıllar ve yürekler hala orada kalmış. Elindeki kaliteli futbolcuları bir bir satın alarak eriten Galatasaray ile bir sportif hesaplaşma yapmak yerine, 3 Temmuz takıntısıyla Fenerbahçe kan davasına girmiş. Bu da takımı dağıtmış gitmiş, sportif açıdan gerilemesine neden olmuş durumda. Benim gözlem ve tahminim, Trabzonspor bunu aşamazsa önümüzdeki günler ve yıllarda da Fenerbahçe’ye çok maç kaybeder. Çünkü Fenerbahçe maçını kazanmak için yemeden iki gol atması lazım. Trabzonspor, Fenerbahçe karşısında maçlara 1-0 psikolojik yenilgi ile başlıyor.
Trabzonspor ne kadar sıkıntılı başlıyorsa, Aykut Kocaman’ın sakin gücüyle Fenerbahçe de hep üstün başlıyor. Karadeniz insanı çabuk parlar ve parlaması da bir süre sonra diner, kaybolur gider. Kabarık Karadeniz dalgası kenara vurunca, sakinleşir ama Karadeniz’in Trabzon’u dalgayı daha da büyütmek istiyor ve bunun zararını görüyor. Bizden söylemesi kendileri için hayırlı değil. Çünkü daha kazanılacak çok kupa ve lig var. Türkiye’de ligler 2011 yılındaki sezonda bitmedi.
Fenerbahçe’yi geçirdiği başarılı sezonu kupayla taçlandırdığı için tebrik ediyorum. Ayrıca cinsel organını tutarak bağıran, ağzından istemeden de olsa sıvılar çıkartan ve bu nedenle kamuoyunun tepkisi çeken Raul Meireles’in şarkıcı kimliğini ortaya koyan, Ankara’nın bağlarıyla, yatcaz kalkcaz şarkılarını uydurukça ve Portekizce ve nakaratlarını çok da güzelce söylemesini sağlayan Fenerbahçe’ye sadece futbol oynamaya çalıştığı için de teşekkür ediyorum.
kaynak:http://www.aksam.com.tr/spor/trabzonspor-fener-karsisinda-baslarken-kaybediyor/haber-208815