“Sizler bizleri terörist sanıyorsunuz ama biz terörist değiliz…” diyor yedinci sınıf öğrencisi Recep….
Aynı sınıfta birlikte okuduğu arkadaşı Ömer;
Siz bize terörist diyorsunuz…
Sizin gönderdiğiniz kitapları biz yırtıp çöpe mi atıyoruz?
Biz hiç ağlamadık mı?
Biz hiç üzülmedik mi?
Biz sevdiklerimizi kaybetmedik mi?
Yaşından büyük sorular soruyor…
Aynı okulun sekizinci sınıf öğrencileri Sibel ve Nursaç, Türkiye’nin batısında yaşayanların doğuda yaşayanları küçümseyerek bakışından rahatsızlığını ifade etmek için, “Bizi teşekkür etmeyi bile bilmeyen insanlar sanıyorlar. Doğu Anadolu’yu terörist ve hırsız sanıyorlar. Biz terör değiliz…” diyor…
“Sürekli teşekkür takdir alan bir öğrenciyim ama gönderdiğiniz yardımları gördüğüm zaman sevindiğim kadar hiç sevinmedim” diyerek mutluluğunu ifade ediyor Emrullah…
Bazıları buradaki doğuluları terör, pislik, hain, gaddar sözleriyle tanıyorlar” diyen başka bir öğrenci…
Sekizinci sınıf öğrencilerinden Sümeyye’nin yazdıkları ise yürek burkan cümlelerden oluşuyor…
Doğu Anadolu veya Muş deyince aklınıza teröristler, bölücü örgüt ve vatan hainleri gibi kötü şeyler geliyor. Kürtlerle teröristleri birbirine karıştırmayın lütfen. Çünkü her Kürt terörist değildir.
Bizim ağrımıza giden şey nedir biliyor musunuz? Teröristlerden hem canımızın yanması hem de bize terörist denilmesidir.
Mehmetçiğimize sıkılan her kurşun bize sıkılıyormuş gibi bizde yaralanıyoruz.
Mehmetçik kimdir?
Mehmetçik benim ağabeyimdir, babamdır, amcamdır…
* * * * * *
Bu cümlelerin Muş Kızılağaç Cumhuriyet Yatılı Bölge Okulu öğrencilerinin teşekkür mektuplarından alıntıdır.
Okula yardım kampanyası düzenleyen medeniyet ocağı ekibi. Ekibin kurucusu Mustafa YEŞİLTAŞ Bey’e kuruluş amaçlarını sorduğumda bizim gibi orta yaş insanların bir yarasını gördüm:
Gençliğimiz dünyayı kurtarma hayalleri ve idealleriyle geçti diyor Mustafa Bey. İş hayatına atılınca, kendimize dünya işlerine nasıl kaptırmışsak, her şeyi unuttuk.
İş hayatının yoğunluğuna fırsat bulup insanlara yardıma koşamayınca, utandık.
“Hani hak için halka hizmet edecektik?” sorusunu sorduk kendimize.
Bu soruya aranan cevaplar içinde ortaya çıktı.
Böyle anlatıyor yola çıkma hikayelerini Mustafa Bey. Ve devam ediyor…
Muş’un dağ başında bir köyünde sefil öğrencilerin kırtasiye malzeme bile yokken bizim ocaklarda medeniyet pişirdiğimizi iddia etmeye hakkımızın olmadığını anladık. Bizim ocağımızda pişen aşlar Muş’un dağlarında okuma mücadelesi veren çocukların sofrasına gitmeyecekse, onların içini ısıtmayacaksa ateş boşuna yanıyor demektir.
O çocukların elleri üşürken biz ellerimizde sıcak çaylarla “medeniyet” kurduğumuzu düşünüyorsak, ne medeniyetimizi anlamışız ne de tarihimizi.
Daha yürünecek çok yol, aşılacak çok dağ var.
Yol azığı olarak her şeyimiz var.
Bir tek duaya ihtiyacımız var… Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş Yap