Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Sultan II. Murad
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 2453
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Sultan II. Murad  (Okunma sayısı 2453 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    sevdaligul

  • Administrator
  • *

  • İleti: 13121
  • Nerden: Konya
  • Rep: +6511/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • GüLe SeVDaLı Bir GeNç
    • MSN Messenger - sevdaligul@gmail.com
    • Profili Görüntüle GüLe SeVDaLı BiR GeNçLiK
  • Çevrimdışı
Sultan II. Murad
« : 03 Ocak 2008, 21:57:58 »


 

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

MURÂD HAN-II


        Altıncı Osmanlı Sultanı. Babası Çelebi SultanMehmed, annesi Dulkâdir âilesinden Emine Hâtun olup, 1404  teAmasya  da doğdu. Çocukluğu Amasya, Bursa ve Edirne  de geçti. Küçüklüğünden îtibâren devrin büyük âlimlerinden okuyarak yetişti. 1415  te on iki yaşındayken idârî ve askerî bilgileri öğrenip, tecrübe sâhibi olması için, lalası Yörgüç Paşanın yanında Amasya Vâliliğine tâyin edildi.Şehzâde Murâd, ilk vazîfe yeri Amasya  dayken, 1416  da âsi Börklüce Mustafa isyânını bastırdı. 1421  de Anadolu Beylerbeyi Hamza Bey ile İsfendiyaroğullarından Samsun  u aldı. Babasının vefâtıyla 25 Haziran 1421  de Bursa  da tahta çıktı.Sultan İkinci Murâd Han 1422  de Osmanlı Devleti için büyük tehlike arz eden Bizans  ın entrikalarına son vermek ve hazret-i Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem tarafından vaad edilen mânevî müjdelere kavuşmak için İstanbul  u kuşattı. Bunun üzerine Bizans İmparatoru, Anadolu Beyliklerini Osmanlı Devleti aleyhine kışkırttı. Sultan İkinci Murâd Hanın kardeşi Küçük Mustafa isyan ederek Karaman ve Germiyan beylik kuvvetleriyle Bursa  yı kuşatınca, İstanbul  da kâfi miktarda kuvet bırakıp, Edirne  ye gitti. Edirne  den Bursa  ya geçti. Küçük Mustafa yakalanıp, cezâlandırıldı. Karaman, Eflak beyleri ve Venedikliler ile antlaşma yapıldı. Candarlı İsfendiyar Bey itâat altına alındı. İstanbul kuşatmasını hızlandıran Murâd Han İmparatorun şehri Venedik hâkimiyetine teslim edebileceği ihtimâliyle 22 Şubat 1424  te Bizanslılarla antlaşma yaptı. Bu antlaşma ile Ege ve Karadeniz kıyılarınıOsmanlılara terkeden Bizanslılar, yıllık otuz bin düka altın haraç vermeyi kabûl ettiler. Anadolu  da İzmir, Menteşe ve Teke beylikleri Osmanlı hâkimiyetine geçti. Germiyan Beyliği, Osmanlı Devletine katıldı. 1425  teSelânik  i ele geçiren Venedikliler Osmanlılara karşı Macarlar ile ittifâk kurdular. 1426  da Batı Anadolu  dan hareket eden Türk denizcileri, Venediklilere âitEğriboz, Modon ve Koron  a sefer yaptılar. Osmanlı-Venedik Harbi 1425-1430 yılları arasında devâm etti. Venediklilerin batı ve doğu devletleriyle ittifâk kurmasına rağmen, Sultan İkinci Murâd Han Şubat 1430  da Selânik  i fethetti. Venedik donanması Gelibolu  da Türk donanmasına taarruz ettiyse de müthiş bir bozguna uğradı. Temmuz 1430  da Osmanlı-Venedik Harbine son veren Lapseki Antlaşması imzâlandı. Selânik Osmanlılarda kaldı. Venedikliler yıllık vergiye bağlandı.İtalyanların hâkimiyetindeki Yanya  da ahâli despot kavgalarından bıkmıştı. Yanyalılar Selânik  te bulunan Osmanlı Sultanı İkinci Murâd Hana mürâcaat edip, Türk adâletine sığınarak hürriyet istediler. Rumeli Beylerbeyi Sinân Paşa, ahâlinin hürriyetine dâir Sultan Murâd Hanın fermânını getirince, şehrin anahtarı Osmanlılara teslim edildi. Böylece 1431  de Yanya ve çevresi de Osmanlı hâkimiyetine girmiş oldu.Balkanlarda ahâlinin Osmanlı adâletini, kendi ırk, din, dil ve kültüründen olan idâreye tercihi, başta Papalık olmak üzere Hıristiyan kral, despot ve prenslerini telaşâ düşürdü. Balkan milletlerinin Osmanlı idâresini tercih etmelerinin önüne geçmek için, içeride ahâliye zulüm, dışarda da diğer devletlerle ittifak kurdular. Türkü Türke düşürmek için, hâkimiyet mücâdelesindeki Anadolu beyliklerini Osmanlılar üzerine saldırtırken, Papanın da teşvikiyle büyük bir Haçlı ordusu kurmak için hazırlıklara başladılar.1435  te Karamanoğlu İbrâhim Bey yola getirildikten sonra İkinci Murâd Han Rumeli  ye geçti. Akıncı Beyi Ali Bey  e Macaristan  ı vurma emri verildi. 1437  de Ali Bey  in kırk beş gün süren Macaristan akınında, Demirkapı geçilerekErdel  e girildi. Akıncılar Macar şehirlerinin askerî mevkilerini tahrip edip, yetmiş bin esir alarak, pekçok ganîmetle döndüler. Osmanlılara karşı düşmanca tavır alan Sırp Kralı Brankoviç  ten, 1439  da ülkesinin başşehri Semendire  nin anahtarı istendi. Brankoviç, Osmanlı teklifini kabul etmediği gibi ayrıca ordu hazırlattı. Osmanlıların taarruz harekâtını haber alan Brankoviç, Semendire  nin müdâfaasını oğluna bırakıp, Macar Kralına sığındı. Üç ay kuşatmadan sonra Semendire kalesi 27 Ağustos 1439  da fethedildi. Almanya İmparatoru ve Macaristan Kralıİkinci Albert, Semendire  yi kurtarmak için sefere çıktı. Macaristan Seferi kumandanlarından İshak Bey ve Osman Çelebi kumandasındaki Osmanlı ordusuyla karşılaşan İkinci Albert, muhârebe başlamadan ordusuyla kaçmaya başladı. Macar ordusunun müthiş bir bozgun havasıyla kaçışı, İkinci Albert  i de korkuttu. Albert bu telaş içinde canını zor kurtardı. Bu seferden ürken Bosna Kralı Tvartko yıllık yirmi bin düka altın vergisini, yirmi beş bin düka altına çıkardı. 1441  de Belgrad Kuşatmasının netîcesiz kalışı Avrupalıları ümitlendirip, yeni bir ittifaka heveslenmelerine sebep oldu. Macarların millî kahramanı Hunyadi Yanoş  un Bosna  ya girişi, Balkan hükümdârlarının ve Anadolu beyliklerinin Osmanlılara karşı birleşmesine yol açtı. Bu sırada İkinci Murâd Hanın Karamanoğulları meselesiyle meşgul olmasından istifâde eden Haçlı ordusu, 1443  te Tuna  yı aşarak Sofya ve Niş  i aldı. 1444  te Yalvaç Muhârebesinde iki taraf da kesin bir üstünlük kuramadı. Haçlılar, geri çekildiler. Neticede 12 Temmuz 1444  te Macarlarla on yıl süreli Segedin Sulh Antlaşması imzâlandı.Sultan İkinci Murâd Han, Segedin Antlaşmasından sonra; Hacı Bayram-ı Velî  nin İstanbul  u fethedeceğini işâret buyurduğu oğlu Mehmed (Fâtih) lehine; "Sağlığımda oğlumun pâdişâhlığını göreyim." diyerek saltanattan çekildi. Osmanlı tahtına on iki yaşındaki İkinci Mehmed Hanın geçirilmesi on yıllık Segedin Sulh Antlaşmasına rağmen, başta Papalık ve Macarlar olmak üzere Avrupa devletlerini ümitlendirdi. Osmanlılara karşı birleşerek hazırlıklarını süratle tamamladılar. Hunyadi Yanoş Segedin Antlaşmasını bozarak, yanında Papalık kuvvetleri de olduğu hâlde, büyük bir Haçlı ordusuyla hareket etti. On iki yaşındaki Sultan Mehmed Han, ömrünün yirmi sekiz yılını muhârebe meydanlarında geçiren babası İkinci Murâd Hanı yaşından ümid edilmeyecek ifâdelerin bulunduğu târihî dâvet mektubu ile tahta geçmeye çağırdı. İkinci Murâd Han, Manisa  dan Edirne  ye geldi. Murâd Hanın kumandayı ele almasından sonra, tecrübe, dirâyet ve askerlerin içten bağlılığının da verdiği kuvvetle, Varna  da Haçlılara karşı İslâm-Türk târihinin en muhteşem zaferlerinden biri daha kazanıldı. (Bkz. Varna Muhârebesi)Tekrar tahta çıkan Murâd Han, ilk seferini Bizans İmparatorunun kardeşi, Mora despotu Konstantin  in tecâvüzkârâne faâliyeti üzerine yaptı. Despot Konstantin  den, Mora  da tecâvüzleri durdurması ve işgâl ettiği arâziden çekilmesi istendiyse de reddedildi. Elde edilen bilgiler neticesinde Turahan Bey kumandasında öncü akıncı kuvvetleri gönderildi. Sultan Murâd kumandasındaki asıl Osmanlı ordusu 1446  da Korent ve Balyabadra  yı zaptetti. 1447  de Arnavutluk isyânı bastırıldı.Macarların millî kahramanı Hunyadi Yanoş, Varna Muhârebesi mağlûbiyetinin lekesini silmek için Macarlardan başka Eflak, Bohemya ve Almanya  dan kuvvet toplamıştı. Âsi Arnavutluk Beyi dönme İskender ile de ittifak kuran Hunyadi Yanoş kendisiyle berâber olmayan Sırbistan  ı işgâl edip, Tuna  yı geçti. Osmanlı Sultanı Murâd Han, Haçlı ittifakına karşı lüzumlu hazırlıkları tamamlayıp, Anadolu Beyliklerinden de yardımcı kuvvetler aldı. Kosova  da düşmana karşı cephe alan Murâd Han, Türk-İslâm anânesince Muhârebeden önce antlaşma teklif ettiyse de Haçlılar kabul etmedi. 17 Ekim 1448  de başlayan ve üç gün devam eden meydan muhârebesi Haçlıların bozgunu ile neticelendi (Bkz. Kosova Meydan Muhârebesi). Hunyadi Yanoş canını güçlükle kurtarabildi. Murâd Han, 1450  de Arnavutluk Seferine çıktıysa da tamamlayamadı. 3 Şubat 1451 târihinde vefât etti. Vasiyetnâmesini tanzim edip vezirlere şâhitlik ettirdi. Bursa  ya defnedildi. Türbesi, Bursa  da Murâdiye mahallesinde yaptırmış olduğu câmi yanındadır.Sultan Murâd, büyük bir sarsıntıdan yeni çıkmış olan devletin hükümdârı olduğu zaman çok gençti. Anadolu  da Tîmûr Hanla yeniden ortaya çıkan Türk Beyliklerinin; Rumeli  de ise devletin zaafından istifâde etmek için fırsat gözleyen Balkan ve Avrupa devletlerinin korkunç ihtiraslarıyla karşı karşıya idi. Bizans, devletin başına her gün yeni bir gâile, bir iç buhran açmak için sinsi sinsi çalışıyordu. Böyle buhranlı bir devirde devlet idâresini eline alan Sultan Murâd Han, hayâtı boyunca, Anadolu  da Türk birliğinin kökleşmesi için çalıştı. Rumeli  de tabiî hudutlar içinde yaşamayı tercih etmesine rağmen, memleket menfaatı îcâb ettiği vakit aslâ vazîfeden kaçmayacak ve hayâtını bu uğurda fedâdan çekinmeyecek kadar cesur, metin, irâdeli, azimkâr idi. İç ve dış gâilelerle geçen hükümdârlık hayâtı sonunda, sâdece siyâsî ve askerî bakımdan değil, medeniyet bakımından da yeni çağı açacak olan oğlu Sultan Mehmed  e mâmur ve her türlü ilmî gelişmeye hazır bir ülke bıraktı.Murâd Han, ince rûhlu, hassas, lütûfkâr âdil, merhametli olup sözüne sâdık, cesur ve tedbir sâhibi, kumanda kâbiliyeti yüksek bir devlet adamıydı. On iki yaşında şehzâde iken başlayan muhârebe hayâtı, vefâtına kadar devâm etti.İlmî sohbetleri sever, âlimleri himâye eder ve onların ihtiyâçlarını karşılardı. Haftanın iki gününü ilim meclisinde sohbetle geçirirdi. Kendisinin de ilmi ve ibâdeti çok; zühd, verâ ve takvâsı pek fazlaydı. Oğlunu ve kızlarını evlendirdikten sonra, bir gün vezîri Çandarlı İbrâhim Paşaya dönmüş; "Koca Çandarlı! Bu dünyâda arzûlanan nedir ki? Oğul evermek, kız çıkarmak... Bunları Allahü teâlânın izniyle yerine getirdik. Geriye îmân ile gitmek kaldı." demişti. Hemen bütün ömrünü gazâ meydanlarında geçirdiği hâlde, îmâr işlerine ehemmiyet verip çok eser bıraktığı için Ebü  l-Hayrât diye anıldı. Bursa, Edirne ve başka şehirlerde, yoksullar için imâret ve ulemâ için medrese yaptırdı. Edirne  de dârülhadîs ve buna gelir olarak Tahtakale Hamamı, Alacahamam ve Üç Şerefli Câmiini yaptırıp, bunları bir çok vakıflarla destekledi. Bursa  da Murâdiye semtinde câmi, medrese ve imâret yaptırdı. Edirne  de Ergene civârında bir köprü yaptırıp, Uzunköprü kasabasını kurdu. Selânik ve İpsala  da da câmiler inşâ ettirdi. Her yıl Kudüs, Halîl-ür-Rahmân, Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevvere yoksulları için otuz beş bin altın gönderirdi. Ankara bölgesinde Balıkhisarı adlı büyük bir subaşılığın köylerini Mekke yoksullarına vakfetmişti. Bulunduğu şehirde her yıl on bin altını kendi eliyle seyyidlere paylaştırırdı. Tebeasının hakkına ziyâdesiyle riâyet eder, kul hakkından pek sakınırdı. Babası Çelebi Sultan Mehmed Handan kalma, Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevvere fakîrlerine, Resûl-i ekrem efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) komşularına hediye gönderme âdetini devâm ettirdi.Tezkirelerin kendisini şiir söyleyen ilk Osmanlı sultânı olarak zikrettikleri İkinci Murâd Han; Gerçi-kim haddim değüldür bûseni kılmak dilek,Ârif olan çün bilür ânı ne lâzım söylemek.gibi ustaca şiirler yazabilecek kadar kuvvetli bir şâirdi. İlme ve âlimlere çok hürmet edip evliyâya izzet ve ikrâmda kusur etmediği için memleketi âlim ve evliyâ yurdu oldu. Herkesin duâsını aldı, pek kıymetli eserlerin yazılmasına, tercüme edilip Türkçeye kazandırılmasına ve kıymetli ilim müesseselerinin inşâsına vesîle oldu.Yazılan eserlerde açık bir dil kullanılmasını emrederek Türkçe yazmak husûsunda titizlik gösterdi. Devrinde Osmanlı sarayı, âlim ve şâirlerin buluştuğu bir yer oldu. Büyük âlim Molla Yegân bile ona hac dönüşünde hediye olarak, Fâtih  in hocası âlim Molla Gürânî  yi getirmişti. Bu husus hiç bir milletin kültür târihinde rastlanılmayan eşsiz bir hâdise olup, İkinci Murâd Hanın ilme verdiği değeri de gösterir. Osmanlı Devletinde devrinde en çok eser yazılan pâdişâh olması bakımından dikkat çeker. Gerçekten onun devrinde manzûm, mensur pekçok eser yazılmış ve Osmanlı sarayı eserler hazînesi durumuna gelmiştir.Yine tezkirelerin kaydettiğine göre, Osmanlı pâdişâhları içinde şiirleri ilk defâ kaydedilen pâdişâhtır. Devrinde şuarâ tezkirelerinde temel teşkil eden bâzı nazîre mecmûaları da onun adına ithâf edilmiştir. Ayrıca adına ithâf edilen pekçok eser vardır ve hemen hepsinde İrşâdü  l-Murâd ile  l-Murâd, Mesnevî-i Murâdiyye ve Murâdnâme gibi bu pâdişâhın ismi geçer.Devrinde görülen geniş tabanlı bu kültür faaliyeti sonraki asırlara da temel teşkil etmiştir.
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
0 Yanıt
1273 Gösterim
Son İleti 09 Mayıs 2007, 08:54:06
Gönderen: BİTANEM
0 Yanıt
2314 Gösterim
Son İleti 03 Ocak 2008, 21:54:06
Gönderen: sevdaligul
1 Yanıt
2083 Gösterim
Son İleti 12 Ağustos 2008, 22:10:29
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
404 Gösterim
Son İleti 14 Mart 2015, 10:04:22
Gönderen: crocodill
0 Yanıt
419 Gösterim
Son İleti 21 Mart 2016, 20:58:07
Gönderen: crocodill