Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Sokakta
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 943
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Sokakta  (Okunma sayısı 943 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    sevdaligul

  • Administrator
  • *

  • İleti: 13121
  • Nerden: Konya
  • Rep: +6511/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • GüLe SeVDaLı Bir GeNç
    • MSN Messenger - sevdaligul@gmail.com
    • Profili Görüntüle GüLe SeVDaLı BiR GeNçLiK
  • Çevrimdışı
Sokakta
« : 03 Ağustos 2007, 21:19:25 »


 

Büyük şehrin kalabalık sokaklarında yürüyordu. Gelip geçenlere dikkat etmeden onları akan bir sel gibi algılıyordu. Mağazaların renkli panolarının altından, çeşitli yiyeceklerin dizili olduğu vitrinlerden geçiyordu. Sokakların sadece yürümek için olduğunu sanırdınız. Hep gitmek içindiler. Nereden olduğu önemsiz, nereye doğru yüründüğü de belirsiz bir yürüme haliydi adamınki
Yoluna engel çıkmaması ve yolun hiç bitmemesinden başka dileği yoktu.Uzun bir pardösü giymiş, yakasını dikleştirmişti. Oturduğu küçük apartman dairesinden epey uzaklaşmıştı. Kasvetli, ışık görmeyen ara dairenin aydınlığa bakan mutfağında bulaşıklar yığılmıştı. Acemi işi kırılmış yumurtaların kabukları çöpün en üstündeydi. Evden çıkarken yatağını da toplamamış, kaçar gibi çıkıp yürümeye başlamıştı. Banyodaki tıraş fırçasının üzerinde köpükler kalmıştı. Hoş bir tıraş losyonu kokusu hâlâ banyodaydı. Tek oturma yeri olan küçük salonun perdeleri kapalıydı.
Adam dışarıya çıkar çıkmaz serin ama temiz havayı içine çekmişti. Ve artık sanki ömrü hep bu bitmesin istediği yolda yürüyerek geçecek gibi hevesle yürüyordu. Sokakları seviyor, bir tanesinin sonuna vardığında kıvrılıp sapacak bir yenisini görünce çocuk gibi seviniyordu. İşi yoktu. Acelesi yoktu. Tadını çıkarıyordu adımlarının. Sanki yaptığı önemli ciddi bir işti bu. Aklından geçenlerin bir bir tükenmesini bekliyordu bir yandan da. Kafasında hiçbir düşünce kalmayana dek, çevresini görmeye başlayıncaya dek, sonsuza kadar da olsa yürümek niyetindeydi. Dünyaya yeniden gelmek gibi bir an olacak diye umuyordu. Yürümekten medet umduğunun da farkında değildi. Önceleri bilinçsizce çıkmıştı sokağa. Şimdi sokaklar güçlü halatlar gibi şehri sarmalamış ve bir ucunu da adama vermişti sanki. Kıvrıla kıvrıla, uzanıyorlardı, bazen genişliyor, bazen daralıyorlardı. Bazen ağaçlar beliriyor, bazen ıssızlaşıyordu yürüdüğü caddeler. Kimi zaman da evler seyreliyor, kendini serin dalgalarla yan yana yürür buluyordu.
Kadının biri yanından hızla geçerken kolundaki saate baktı. O sırada içinden gülmek geldi adamın. Ne boş bir telaş diye düşündü. Silik bir hatırlama yaşadı. O da aynı telaşlarla bir buluşmaya geç kalma korkusunu yaşamıştı bir zamanlar. Birden çevresini de görmeye başladığını fark etti. Kafasında yığılı olan, ona sıkıntı veren, huzursuz eden tüm düşüncelerin bir bir akıp temizlenmesine mi borçluydu bunu? Denizin kıyısında kayaların üzerine dizilmiş martıları görmek, eski dostlara rastlamak gibi hoş bir duygu verdi.
Kayalıkların oradaki derme çatma barınaklara takıldı gözü� Öykünün birinden çıkmış da hep orada oturmaktaymışlar gibi geldi, neredeyse selamlaşacak kadar tanıdıktılar� Gördüğü; o iki üç karaltı, masa çevresine tünemiş balıkçılardı. Ara sıra ellerini masadaki çay bardağına uzatıp, bir yudum rakıyla suskunluğu kesiyorlardı. Sussalar da sanki yüzlerinde yıllardır birikmiş sözcükler vardı.
İnsan ne zaman ölür? Böyle bir düşünceyle geçmişe gitti.
Cevapsız mektuplar yığıldı gözünün önüne. Açılmayan telefonların kıvrandırıcı duygusunu anımsadı. İnsan, susunca ölmüş demektir diye sonuca vardı. Ama hayır dedi içinden bir başka düşünce. İnsan unutulunca da ölür. Kendini serin sulara atsa, ya da hızla geçen arabaların önüne fırlasa, aklından ancak çıkacaktı onun anısı. İntihar etmek mi? Hayır. Bunun adı tek unutma yoluydu.
Acı fren sesi duyulduğunda adamın düşüncelerinde yaşayan kadın son nefesini verecekti. Ama adamın böyle bir duruma hazır olması gerekirdi önce. Hiçbir yaşam belirtisi kalmadığından emin olmak gerekiyordu. Umudunu tamamen yitirmiş olmadığını fark etti.
Onun, kumral uzun saçlarını bir yerlerde, ayna karşısında dalgın dalgın taradığından emindi adam. Hatta siyah naylon çorabını giyerken kaçmış olduğunu görüp, söyleniyordu. İşten dönerken markete uğrayıp, en sevdiği meyvelerden tane tane seçip alıyordu. Şeftali, incir ve kiraz� Yok artık ikiz kirazları kulağına küpe gibi takıp kıkırdaşmak yoktu elbet. Mekanik bir tempoyla, televizyona daldırdığı gözlerini hiç kıpırdatmadan yiyordu kirazı belki de artık. Banyodan gelen duş sesini, mis kokan banyo köpüklerini duyumsadı. Pembeleşmiş cildiyle havluya sarınıp çıkışını görür gibi oldu. Bunları her sabah yaşadığını adı gibi biliyordu adam. Radyonun sesi her zaman mutfaktan kızarmış ekmek kokularıyla birlikte eve yayılıyordu yine. Sadece artık susuyordu kadın. Hiç konuşmuyordu. Adamın rüyasında bile susuyordu.


En son konuşmaları yine böyle bir caddenin kaldırımında olmuştu. Hava yine böyle serinceydi. Üçüncü kattaki duruşma salonundan birlikte inmişlerdi. İyi günler diyerek kaldırımda ters yönlere yönelip yürümüşlerdi. Yeni oluşmuş bir bıçak yarası gibi, daha algılanamamış bir sızı, yüreğinde toplanmaya başlamıştı gizlice. Kartopu gibi zamanla büyümüştü.

Neden oldu bunca şey? Düşünüp durmuştu o zamanlar. En sonunda, sevgi yetmezliğinden ilişki kaybı bu diye noktayı koymuştu. Ama sonradan düşündükçe, bencillikten başka bir şey değildi yorumunda karar kıldı. Baskın olan �ben�lerini �biz�de yok edememişlerdi. Şimdi de susmakla ölmek, intiharla unutmak geçiyordu aklından. Kendine gel, diye mırıldandı. Nerede olduğunu anlamak için çevresine baktı. Ortak evlerinin yakınındaki marketin önündeydi. Mevsim, kiraz mevsimi değildi ama.


EVIN OKCUOGLU
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
1 Yanıt
983 Gösterim
Son İleti 08 Mayıs 2010, 22:34:36
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
331 Gösterim
Son İleti 12 Ekim 2016, 18:31:37
Gönderen: Codes
0 Yanıt
485 Gösterim
Son İleti 04 Aralık 2016, 22:17:15
Gönderen: sokaktakalanlar