Âdâb, ahlâk ve nezâket, davranışlarımıza güzellik, kişiliğimize itibar kazandırır. Yemekteki tuz gibidir, hayatı tatlandırır. İnsanı bu anlamda olgunlaştırma İslâm’ın önemli gayelerindendir. Peygamberimizin “ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” hadis-i şerifi hepimizin malumudur. Bu sebepten âdâb ve ahlâka dair hadisler Peygamberimizin sünnetinde geniş yer tutar. Biz bugün bunlardan, sofra âdâbına dair olanlardan bahsedeceğiz.
Değerli Kardeşlerim!
Bildiğiniz gibi yemekten önce ellerin yıkanması sağlığımız açısından önemlidir. Peygamberimiz bunun evimizdeki hayır ve bereketi artıracağını bildiriyor [3].
Sofra âdâbının belki en önemlisi, önümüzdeki nimetleri vereni tanımak, bunların nice merhale ve emekten sonra önümüze konduğunu düşünmektir. Bu bize Rabbimizin emridir. Rabbimiz: “İnsan yediğine bir baksın” dedikten sonra gökten yağmurlar indirip bizim için yerden çeşit çeşit nimetler bitirdiğini [1] bildiriyor. Öyleyse “Bismillah” deyip yemeğe O’nun adıyla başlayalım. Besmeleyi açıktan çekelim ki unutanlar hatırlasın, bilmeyenler öğrensin, çocuklarımız alışsın.
Sağ elle yiyip içmek, önünden yemek de bir başka edeptir. Peygamberimiz sofrasındaki bir çocuğa: “Besmele çek, sağ elinle ye ve önünden ye.” [2] buyurmuştur.
Yemeğin bir sofra etrafında beraberce yenmesi bereketi artırır. Ashabdan birisi Peygamberimize “yiyoruz, doymuyoruz” deyince Resûl-i Ekrem: “Belki ayrı yiyorsunuzdur, sofraya toplanın, Besmele çekin, yemeğiniz bereketlenir.” [4] buyurmuştur.
Az yemek sağlığımız için gerekli olduğu gibi Peygamberimizin de tavsiyesidir. Peygamberimiz: “İnsanoğlu midesinden daha kötü bir kap doldurmamıştır.” dedikten sonra “insana belini doğrultacak (yani sağlığını koruyacak kadar) yemesi yeter. Daha fazla yiyecekse midesinin üçte birini yiyeceğine, üçte birini içeceğine, üçte birini nefesine ayırsın.” [5] buyurur. Bu nebevî aydınlatmanın ne kadar önemli olduğunu modern tıp bilimi göstermektedir.
Yemek kötülenmez. Peygamberimiz, yemekte hiç bir zaman kusur aramazdı. İştahı varsa yer, canı çekmiyorsa yemezdi [6].
Bizim örfümüzde “sünnetlemek” olarak bilinen tabakta bir şey bırakmamak bir görgüsüzlük değil bir sünnettir. Peygamberimiz böyle yapılmasını tavsiye etmiş ve: “Bereketin yemeğin neresinde olduğunu bilemezsiniz.” buyurmuştur [7].
Muhterem Müslümanlar!
Sofrada hep yoklardan bahsetmeyelim, nankörlük olur. Varlardan ve bunları da bulamayanların varlığından bahsedelim ki şükretmiş ve çocuklarımıza da şükretmeyi öğretmiş oluruz. Allah: “Şükrederseniz artırırım.” [8] buyuruyor.
Yemeğin sonunda dua yapılması da müstehabdır. Peygamberimiz: “Yiyip içtikten sonra buna hamd eden kuldan Allah razı olsun.” [9] buyurur. Sofra dualarının özü ve en kısası Elhamdülillah’dir.