Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Sevgisiz bir ülkede Sevgililer Günü
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 2 cevap var
OkumaGösterim: 1130
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Sevgisiz bir ülkede Sevgililer Günü  (Okunma sayısı 1130 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    orkide

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 5263
  • Nerden: Almanya
  • Rep: +1521/-1
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
Sevgisiz bir ülkede Sevgililer Günü
« : 13 Şubat 2010, 23:16:12 »


 


 Sevgisiz bir ülkede Sevgililer Günü

    15 asrı aşkın bir süredir var olan 14 Şubat Sevgililer Günü’nün bizim ülkemizde de sevginin ve sevgilinin hatırlandığı bir gün olarak kutlanması geleneksel bir hal almıştır. Sevgi ve nefret, yüzyıllardır birbiri ile mücadele eden duygular olmuş; biri var olabilmek için diğerine ihtiyaç duymuştur. Tüm bunlara rağmen bizim toplumumuzun sevgisini gösterme, anlatma ve paylaşma konularında yetenekli olduğunu söylemek mümkün değildir.

    Bu topraklar, Mevlana gibi bir devi, Hacı Bektaş gibi bir veliyi, Yunus Emre gibi bir gönül erini ve Ferhat ile Şirin gibi sayısız sevgi kahramanlarını yetiştirmiştir. Oysa ne yazık ki günümüzde Türkiye tam bir sevgi fukarası haline gelmiştir. Eğer gerçekten sevebiliyor, sevgimizi iliklerimize kadar hissediyor olsaydık Mardin Bilge Köyü’nde 44 kişi, bir düğün günü hunharca katledilmezdi. Gerçekten sevebiliyor ve sevgiyi ruhumuzun merkezine yerleştirebiliyor olsaydık sokak başlarında bu kadar fazla katille yüz yüze gelmezdik. Mesela, Ağca’nın hapisten çıkışı büyük bir ilgi patlamasına neden olabilir, Hrant Dink’in katili gençler arasında rol model haline gelebilir miydi? Gerçekten sevgiyi yaşatabiliyor olsaydık katliam boyutuna ulaşan TV dizileri reyting rekorları kırar mıydı? Hele sevgiye en fazla muhtaç olan çocukların merhametsizce sokaklara itilmesi, çetelerin insafına terk edilmesi ve terörün bir aracı olarak kullanılması mümkün olabilir miydi? Eğer sevgi olabilseydi deprem göçüğü altında can çekişen insanı kurtarmak yerine o insanın ağzındaki dişi çalmaya çalışan yağmacılarla karşılaşılır mıydı? Gerçekten sevebiliyor olsaydık nefret seli bu kadar çabuk etrafımızı alıp götürebilir miydi? Kısacası, sevgisizliğe dair bu kadar çok örnek verebilirken, sevgiye dair örnek bulmakta bu kadar zorlanıyor olur muyduk?

    Ne gariptir ki hırçınlığını, öfkesini ve kinini yansıtmada sorun yaşamazken, sevgisini içine gömen ve dışarı yansıtmaktan utanan bir toplum haline dönüştük. Sanıyorum toplumsal dokumuzda sevgiyi anlama, anlatma, paylaşma konusunda büyük bir sorun var. Eğer bir toplum çocuğunu sevmede dahi üşengeç davranıyor, öfkesini ise fütursuzca paylaşabiliyor ise bu kaygı verici bir durumdur. Bizler çoğu defa “erkekler ağlamaz” ezberinden yola çıkıp gözyaşını zayıflık bildiğimiz gibi sevginin de nedense utanılası, saklanası bir şey olduğunu içselleştirmiş durumdayız.

    Hâlbuki sevgi, insan doğasının ve insan ruhunun en fazla muhtaç olduğu ilaç ve hatta gıdadır. Bunu sadece karşı cinsler arasında bir sevgi ile sınırlamak da yanıltıcıdır. Neden sevginin alanını daraltalım, muhatabını azaltalım? Tüm yönleri ile ruha işlemiş sevgi, çevreye karşı duyarlı olmayı, insanların hak ve hukuklarına saygı duymayı, en nihayetinde ülkemizi daha yaşanır hale getirmeyi sağlayabilir. Bu açıdan bakıldığında toplumumuzun nefreti kovan, hoşgörüsüzlük ve bağnazlığın kapısına kilit vuran kapsayıcı bir sevgi deryasına ihtiyacı vardır.

    Öğretmen-öğrenci, evlat-ebeveyn, birey-toplum ve toplum-devlet ilişkilerinin sevgi merkeze alınarak yeniden değerlendirilmesi birçok sorunumuzu hiç kuşku yok ki çözecektir. Eğer düşmanlığı ve nefreti sevgi ikliminde yalnızlığa mahkûm edebilirsek emin olunuz, katillerin alkışlanmadığı, çocukların dışlanmadığı, aile içi şiddetin azaldığı, mafya ve öldürme dizilerinin daha az rağbet gördüğü, Malatya Misyoner Katliamı veya Mardin Vahşeti gibi olayların yaşanmadığı bir Türkiye’ye ulaşmak mümkün olabilir. Tüm sevenlerin 14 Şubat Sevgililer Günü’nü bir de bu gözle görmelerinde ve sevginin toplumsallaştırılmasında bir fırsat olarak değerlendirmelerinde yarar vardır. Sevebilen toplumlar her zaman insanlık için kalıcı ve yapıcı eserler bırakırlar. Bunun en büyük örneklerinden biri sevginin simgesi olan Tac Mahal değil midir?

    İhsan Bal yazdı..
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

            AÇIK KALPLE KONUŞAN DÜŞMAN, İÇİNDEN PAZARLIKLI DOSTTAN DAHA iyidir.

    kebuter

  • Yeni Üye
  • *
  • Avatar Yok

  • İleti: 3
  • Nerden: istanbul
  • Rep: +0/-0
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
Sevgisiz bir ülkede Sevgililer Günü
« Yanıtla #1 : 14 Şubat 2010, 14:26:18 »
çok güzel ve anlamlı bi yazıydı teşekkürler

    sevdaligul

  • Administrator
  • *

  • İleti: 13121
  • Nerden: Konya
  • Rep: +6511/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • GüLe SeVDaLı Bir GeNç
    • MSN Messenger - sevdaligul@gmail.com
    • Profili Görüntüle GüLe SeVDaLı BiR GeNçLiK
  • Çevrimdışı
Sevgisiz bir ülkede Sevgililer Günü
« Yanıtla #2 : 14 Şubat 2010, 14:27:30 »
çok güğzel arkadaşım emeğine sağlık

tum arkadaşların sevgililer gününü kutluyorum


sevgililer gününüz kutlu olsun

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
0 Yanıt
1419 Gösterim
Son İleti 06 Mart 2007, 00:18:39
Gönderen: YigitCan
2 Yanıt
1379 Gösterim
Son İleti 25 Mayıs 2007, 23:52:15
Gönderen: ђ๏Ŧєєz
4 Yanıt
1635 Gösterim
Son İleti 03 Mayıs 2008, 21:32:45
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
881 Gösterim
Son İleti 13 Şubat 2008, 16:01:35
Gönderen: iğneci
0 Yanıt
830 Gösterim
Son İleti 13 Şubat 2008, 23:40:59
Gönderen: sevdaligul