Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Sevginin Sınavı
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 880
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Sevginin Sınavı  (Okunma sayısı 880 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    MAT_ROCK23

  • Sevdalı Üye
  • *****

  • İleti: 1966
  • Nerden: ELAZIĞ_23
  • Rep: +79/-5
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
Sevginin Sınavı
« : 26 Haziran 2008, 17:19:20 »


 

David o gün çok yoğundu, seçim kampanyaları devam

ediyordu. Aceleyle çevirdiği telefonda karşısına çıkan şarkı

gibi bir sesle karşılaşınca şaşırdı. Özür dileyip kapattı.

Ama o hoş ses, aklından çıkmıyordu. Ertesi gün sabah

erkenden o numarayı aradı. Telefon çalarken,

kalbi çok hızlı çarpıyordu. Evet karşısında yine o tatlı

ses vardı. Kendisini tanıttı, konuşmaya başladılar.

Konuştukça kızdan daha da etkileniyordu.



Günler geçti. Hergün onunla konuşuyordu, onun sesini

duymadan güne başlayamıyordu. Kızgın olduğunda

sakinleştiriyor, üzgünken neşelendiriyor, monoton

günlerde yeni heyecanlar aşılıyordu.

O soğuk kış günleri bu sıcacık sesle ısınmış ve

bahar gelmişti. Bu arada seçim kampanyaları da

çetin bir şekilde devam ediyordu.



Bu arada aklından ve kalbinden çıkaramadığı

o kızla evlenmeliyim diye düşünmeye başladı.

Bu, kampanyası için de olumlu olurdu. Danışmanı

başının etini yiyordu "Evlenirsen raitingin 10 puan artar"

diye... Şu ana kadar bu konuyu pek ciddi düşünmemişti.

Neden olmasın dedi ve hızla telefonu çevirdi. Hiç nefes

almadan evlenmek istediğini söyledi, kampanyasını anlattı,

hayallerinden bahsetti, seçimden sonra Karayiplerde bir

balayından bile bahsetti. Onun çoşkusu genç kıza da

geçmişti. Ama bir anda sessizleşti ve mırıltılı bir sesle

"henüz beni görmediniz ya beğenmezseniz." dedi.

David "bu kadar güzel bir sesin ve kalbin sahibi

çirkin olamaz herhalde" dedi. Bu arada eski neşesini ve

çoşkusunu kaybetmişti. O zaman yarın buluşalım dedi.



Buluşacakları yeri konuştular. Ertesi gün David

heyecanla buluşacakları yere geldi. Biraz sonra uzaktan

yanında köpeği ile güzel bir kız geliyordu. Acaba o mu

diye düşündü. Ama parkın o kısmındaki tek kişi

olmasına rağmen ona bakmıyordu. Uzaklara çok

uzaklara bakıyordu. Sanırım o değil dedi. Kızın gözlerinde


güneş gözlükleri vardı. Kızın gözlerinin ne renk olduğunu

düşünmeden edemedi. Kız, David ile telefondaki

meleğin buluşacağı havuzun yanına kadar geldi.

O da ne? Elinde bir beyaz baston vardı.



David şaşkınlıkla ona bakakaldı. Bu o telefonlarda

konuştuğu meleğiydi. Ama o kördü. Ne yapmalıyım

diye düşündü. Kaçıp gitmeli mi? Herşeye rağmen

elini tutup konuşmalı ve onunla evlenmeli miydi?

David yutkundu ve birkaç adım atıp, kızın yanından

geçip sessizce gitti. Parkın dışına çıktığında son

birkez dönüp kıza baktı. Kız hâlâ uzaklara doğru

bakıyor, köpeğiyle konuşuyor ve David 'i bekliyordu.

David, günlerce onu bekleyen kızın hayalini

unutamadı. Sürekli doğruyu yaptığına kendini

inandırmaya çalışıyordu. Bazen eli telefona gidiyor,

"O gün işim çıktı, gelemedim." deyip, herşeye

yeniden başlamayı düşünüyordu.


Günler geçti ve seçimler sonuçlandı. David seçimleri

kaybetti. New Jersey valisi olamamıştı. Yine

avukatlığa devam etmeye başladı. Noel

hazırlıklarının devam ettiği o öğlen, sekreteri içeri

girerek, davanın 25 dk sonra olacağını hatırlattı.


Hızla hazırlandı. Çantasını alıp adliyeye gitti.

Yerine geçti oturdu. Önemli bir tecavüz davası

görülüyordu ve sanığı David savunacaktı, işi zordu.

Biraz sonra karşı taraf ve hakim de yerlerini almıştı.

David, ilk tanığa sorusunu sordu. Moralinin bozulmaması

için karşı tarafın avukatına dönüp bakmamıştı bile.

İkinci tanık ile ilgili notlarına bakarken, yüksek topuklu

bir ayakkabı sesi duydu. Karşı tarafın avukatı tanığın


yanına gidiyordu. Avukat konuşmaya başladı. Bu ses

çok sert, acımasız ama bir o kadar da tanıdık geldi.




Başını kaldırdı daha bir dikkatle baktı. O sırada

saçlarını sımsıkı topuz yapmış, menekşe gözlü,

dudakları bir çizgi gibi kapalı avukatla gözgöze geldi.

İşte o anda gözlerinde birden başka bir görüntü
canlandı. Çağlayan gibi omuzlarından aşağı sarkan sarı

saçlar, her an gülmeye hazır yürek şeklinde dudaklar,

melek gibi bir yüz ve güzel bir vücut. Bu, o parktaki
kız olabilir miydi..? Yoksa halisülasyonlar mı görmeye

başlamıştı. 2 saat sonra dava bittiğinde hiç bir şey

hatırlamıyordu. Yanından hızla geçen avukatın peşinden

koşup bahçede yakaladı. Tam ağzını açıp konuşacaktı ki,

o menekşe göze, ta gözbebeklerinin içine kadar

sımsıcak bir şekilde baktı, o çizgi halindeki dudaklar

güller gibi açarak gülümsedi ve şarkı gibi melodik bir

ses duyuldu. "Merhaba, o gün parkta sana şaka yapmak

istemiştim... Herşeye rağmen beni isteseydin, cesurca


yanıma gelip bana telefondaki meleğim demiş

olsaydın. Ya da, 1-2 saniye daha bekleyebilseydin...

Oraya sana evet demek için gelmiştim. Oysa sen,

kendi kalbini sınavdan geçirdin ve başarısız

oldun. Bu arada, sürekli aradığın ya da, parktaki

günden sonra hiç aramadığın telefon, ofisimdeki direkt

telefondu." dedi ve telefondaki melek yürüyüp gitti..


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
2 Yanıt
1866 Gösterim
Son İleti 12 Mart 2007, 21:31:46
Gönderen: çoban
0 Yanıt
1049 Gösterim
Son İleti 17 Temmuz 2007, 00:47:05
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
836 Gösterim
Son İleti 30 Nisan 2010, 05:21:57
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
783 Gösterim
Son İleti 12 Temmuz 2011, 18:37:00
Gönderen: leydi
0 Yanıt
336 Gösterim
Son İleti 23 Aralık 2015, 20:21:03
Gönderen: zubamba