Şeker hastalığı nedir?
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapŞeker hastalığının tedavisini kavramak isteyenler, bu hastalığın ne olduğunu bilmelidirler. Bu hastalık, ırsî istidada dayanır ve bir iç ifraz bezinde bozukluktan ve o bezi idare eden sinirlerin te-şevvüseuğramasmdan ileri gelir. Şeker hastalığının bütün şekillerinde ağırlık merkezi, pankreas bezi işleyişinin bozulmasıdır.
Bezler, çeşitli vazifeler gören bir takım maddeleri meydana getirirler. Bunların iki çeşidi vardır.
1) Meydana getirdikleri maddeyi, bir özel kanalla uzvun dışına akıtan bezler. Bunlara (dış ifraz bezleri) denir. Meselâ tükrük bezleri, tükrüğü ağız boşluğuna dökerler. Mide bezleri, mide usaresini meydana getirerek mide boşluğuna dökerler. Daha fazla…Böylece meydana gelen maddeler, mayalardır. Bu sayede gıda maddeleri yapı taşlarına parçalanırlar, kana karışacak hale gelirler. Şeker hastalığında hazım umumî suretle bozulmuş değüdir.2) Hasıl ettikleri maddeyi özel bir kanalla uzvun dışına akıtmadan derhal kana veren bezler: bunlara «iç ifraz» veya «hormon» bezleri denir. Boyundaki katkan bezi böbrek üstü bezi, hipofiz, tenasül bezleri gibi. Bu hormonlar vücutta önemli vazifeler görürler.
Pankreas, özel ve karışık yapılı bir guddedir. Bir taraftan mayalar meydana getirerek barsağa döker, bir yandan da bir hormon yaparak kana verir. Bu hormona «insülin» derler. «İnsülin», adada meydana gelen demektir. Bu adı almasının sebebi, pankreasın Jüagerhans tarafından keşfedildiği için onun adiyle anılan adacıklarında hasıl olmasındandır.
Şeker hastalığı, pankreasın yeter derecede inüsülin yapamamasından ileri gelir.
înüsülinin vazifesi gıda ile alınan şeker ve karbonhidratlı maddeleri (un, hamur işleri, ekmek, patates, süt) gereği gibi değerlendirmek vücutta yanıp kalori meydana getirmelerini sağlamaktır. Bu yapılmazsa maddelerin yanması bozulmuş demektir. Böylece şeker hastalığı meydana gelir.
Son senelerde anlaşılmıştır ki, insülin teşekkülünün bozulmasında öteki hormon bezleri ve sinir cümlesi bozukluklarının da rolü vardır. Hormon bezleriyle nebatî sinir cümlesi (Bunlar kalb, mide, karaciğer gibi uzuvlar cümlesini birbiriyle ayarlı işleten iki büyük sinir ve onların dallarından ibarettir. Bu sinirlerin adı vagus ve sempatikustur.) bir bütün teşkil eder irademize tâbi olmadan işleyen uzuvları idare eden sinirlerdir. Nebatî Hipofiz bezi bütün öteki bezlere hâkimdir. Onun için buna bezlerin başı denebilir. Nebatî sinir cümlesinin merkezi arabeyindedir. Bunların ikisi de «Türk eğeri» denilen yerde beyinin kaidesinde ve çok mahfuz bir durumdadır. Bu arabeyinden bütün iç uzuvlara sempatik ve vagus yolu ile nebatî sinirler gider. Hipofizin ön bölümünde meydana gelen hormonlar başka bezlere hızlandırıcı veya yavaşlatıcı tesirler yaparlar. Böbrek üstü bezinin kabuk tabakası bu tesirlere aracılık eder. Sağlam bir vücutta bütün bu hormon uzuvları arasında tam birahenk ve iş birliği vardır. Şeker hastalığı, işte bu tanzim sisteminde her hangi bir bozukluk baş gösterdiği zaman görülür ki, buna istidat irsidir. Bu uzuvlardan biri senelerce iyi işledikten sonra günün birinde bozuk işlemeye başlar. Böylece meselâ tenasül bezleri veya böbreküstü bezinin az çalışmalarda şişmanlama, kalkan bez faaliyetinin bozulmasında meydana gelir. Bütün bu hastalıklar, Hormon bezlerinin nizamlanma bozukluklarıdır. Şeker hastalığında pank-reasdan başkahormon bezleri de bozulmuştur. Bu yüzden şeker iyi yanmadığı gibi vücutta başka bozukluklar da başgösterir. Bu bezlerin hastalıklarında dış tesirler de rol oynayabilir. Meselâ şeker hastalığında besleniş kusurları mühim rol oynar. En başta, fazla yağlı yemek gelir.
Ruhi sebepler de mühimdir. Her iki âmil daha ziyade medeni memleketlerde rol oynayacağından bu hastalıklara «medeniyet hastalıkları» da diyenler vardır.
Şeker ve nişasta hayat motorunun benzini gibilir. Bu maddeler adalelerimizde yanarak onların hareketine ve böylece iş görmemize imkân verir. Bu yanmada şeker tamamen yanarak asit karbonik ve su haline çevrilir. Asit karbonik nefese havasiyle su da idrarla dışarı atılır. Böylece vücutta zararlı olabilecek bir artık kalmaz.
Şekerin böyle tam yanabümesi işin kanda yeter derecede instt-lîn bulunması lâzımdır. Şeker hastalarında kâfi insülin bulunmadığı için şeker tam olarak yanmaz. Böylece vücutta toplanır. Vücutta şekerin haddinden fazla çoğalışı kandaki miktarın artmasıyle tes-bit edilir.
Kanda daima azcık şeker bulunur ki, buna «kan şekeri» denir Bunun miktarı, sağlam insanda aç karnına hiç bir zaman yüz gramkanda 120 - 130 miligramı geçmez. Yani bir litre kanda 1,2 -1,3 gr. kadar şeker bulunur.
Sağlam insan şekerli gıda yediğinden kan şekeri 0,18 i bulabilir fakat bunu geçmez. Ve iki saat sonra tekrar normal seviyesine düşer. Çünkü kana insülin gelir ve bu da şekerin yanmasını temin eder.
Şeker hastasında durum başka türlüdür. Bunlarda pankreas- yeter derecede insülin vermez. Bu hastalarda aç karnına kandaki miktarı yüzde 0,15 - 0,30 dur. Bazan daha da fazladır. Gıda aldıklarında bu miktar daha da artar. Ve iki saat sonra tabiî haddine düşmez. Çünkü kâfi insülin yoktur. Bu yüzden şeker yanamaz. Tam zamanında tedavi başlamazsa vücut şekerle öyle dolar ki, bir nevi, şekerle zehirlenme hali başgösterir.
Şeker hastalığının en emin alâmeti kanda şeker miktarının artmasıdır. İdrarda şeker aranması ve bulunması o kadar emin bir delil değildir. İnsanlar vardır ki, senelerce, idrarlarında yüzde beşe kadar şeker çıkarabilirler. Fakat yine de şeker hastası değildirler.