SALİH (a.s.)'İN KAVMİ (Semud)
Ad'dan sonra, kavimlerin en azgını olan Semud gelir. Bu kavim de, esas ve ilkeler bakımından Nuh ve Hûd kavimleri gibi sapılmıştı. Allah-u Teala'nın varlığını inkar etmedikleri gibi, bütün yaratıkların Rabbi ve ilâhı olduğunu da inkâr etmiyorlardı. Ona ibâdet etmekten, huzurunda boyun eğmekten de kaçınmıyorlardı. Allah'ın tek ilâh olmasına, ibâdete yalnız O'nun layık görülmesine, bütün anlamları ile rûbûbiyetin başkasına değil de, yalnız O'na tahsis edilmesine karşı çıkıyorlardı. Onlar Allah'la beraber diğer ilâhlara iman etmekte, dualarını duyup, sıkıntılarım kaldırdıklarına, ihtiyaçlarını giderdiklerine inanmakta ısrar ediyorlardı. Medeni ve ahlakî yaşayışlarında uyacakları kanunlarını, Allah'tan değil de, bu ileri gelenlerinden alıyorlardı. Nihayet bu, onları fesatçı bir kavim olmaya sürükledi de, Allah tarafından şiddetli bir azap onları yakalayıverdi. Bütün bunlar hikmet dolu Kur'an'da, aşağıdaki ayetler ile açıklanmaktadır:
"Eğer onlar, bu beyandan sonra yine imandan yüz çevirirlerse, de ki: Ad ve Semud'u çarpan yıldırım gibi, size de bir azabın gelip ^atabileceğini hatırlatırım. Onlara, 'Allah'tan başkasına tapmayın' diye önlerinden ve arkalarından peygamberler geldiği vakit dediler ki: Eğer Rabbimiz dilese idi, elbette üstümüze melekler indirirdi. Onun için biz, sizinle gönderilenlere küfredicileriz" (Fussilet, 3-14)
"Semûd'a kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka hiç bir ilâhınız yoktur" (Hûd, 61).
"Ey Salih dediler! Sen bundan evvel içimizde ümit beslenen bir kimse idin. Şimdi atalarımızın taptığı şeylere tapmamızdan bizi vaz mı geçiriyorsun?" (Hûd, 62).
"O zamanda ki, biraderleri Salih onlara: "Allah'tan korkmaz mısınız? demişti. Şüphesiz ben size gönderilmiş emin bir peygamberim. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin" (Şuarâ, 142-144)
"Müfritlerin emrine boyun eğmeyin. Ki onlar yeryüzünde fesat çıkarır, ıslah etmez kimselerdir" (Şuarâ, 151-152)