Günümüzde değil; hiçbir devirde ve hiçbir çağda sahabelere yetişilmez; sahabe gibi olunmaz. Fakat her çağda ve her zamanda sahabeler örnek alınırlar, model alınırlar.
Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, peygamberlerden sonra insanoğlunun en faziletlileri Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın sahabeleridir. Sahabelerin mertebesine hiçbir şekilde yetişilmez. Çünkü onlar Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâmı peygamber olarak görmüşler, iman etmişler ve sohbeti ile müşerref olmuşlardır. Peygamber sohbeti onlara, sair evliyanın senelerle seyr ü sülûkla elde ettikleri feyze ve nura, bir dakikada ulaştıran bir mertebe ve yükseliş vermiştir.1
Ebû Musa el-Eş ârî radiyallahü anh anlatmıştır: Bir gün evden çıktım ve içimden: Vallahi bu gün Resûlullah Aleyhissalâtü Vesselâmdan ayrılmayacağım ve bütün gün onunla birlikte olacağım diye ahdettim. (Ebû Musa mescide geliyor, Hazret-i Peygamberi (asm) soruyor. Ona: Resûlullah mescitten çıktı ve şu yöne doğru gitti diyorlar.) Bunun üzerine ben de mescitten çıktım ve Resûlullahı (asm) sora sora izi üzerinde gittim. Nihayet Resûlullahı (asm) Erîs kuyusunun bahçesinde buldum. Bu bahçenin kapısı hurma dalından yapılmıştı. Resûlullah (asm) abdest aldı ve Erîs Kuyusunun ağzına serinlemek için oturdu. Ben de kalkıp Resûlullahın (asm) yanına vardım. Resûlullaha (asm) selâm verdim. Sonra geri dönüp kapının yanına oturdum. Kendi kendime:
Bu gün ben Resûlullahın (asm) kapıcısı olayım diye karar verdim. Bu sırada Ebû Bekir (ra) geldi. Kapıyı itti. Ben:
Kimdir o? dedim. O:
Ebû Bekir dedi. Ben:
Biraz müsaade et dedim. Sonra gittim:
Ya Resûlallah! Kapıda bekleyen Ebû Bekirdir. Yanınıza gelmek için izin istiyor dedim. Resûlullah (asm):
Ona izin ver ve kendisini Cennetle müjdele! buyurdu. Hemen geriye döndüm ve:
Gir! dedim. Sonra: Resulullah seni Cennetle müjdeliyor dedim.
Ebû Bekir girdi ve Hazret-i Peygamberin (asm) sağ yanına oturdu.
Ben kapıya döndüm. Kapı tekrar çaldı. Ben:
Kimdir o? dedim. O:
Ömer bin Hattabtır dedi. Ben:
Biraz bekle! dedim. Sonra Resûlullaha (asm) geldim, selâm verdim ve:
Ya Resulallah! Ömer bekliyor. Yanınıza gelmek için izin istiyor dedim.
Resulullah (asm):
Ona izin ver ve kendisini Cennetle müjdele buyurdu.
Ömere geldim ve:
Buyur dedim. Sonra: Resulullah seni Cennetle müjdeliyor diye haber verdim.
Ömer girdi ve Resûlullahın (asm) sol yanına oturdu. Ben kapıya döndüm.
Az sonra kapı yeniden çaldı. Kardeşim abdest alıp bana yetişecekti. Gelenin o olmasını diledim.
Kimdir o? dedim. O:
Osman bin Affan dedi. Ben:
Biraz bekle dedim. Ve Hazret-i Peygambere (asm) gelip haber verdim. Resulullah (asm):
Ona izin ver ve kendisine isabet edecek olan belâ ve musibetle birlikte Cennetle müjdele buyurdu.
Döndüm ve Hazret-i Osmana (ra):
Gir dedim. Resûlullah (asm) seni, sana isabet edecek olan belâ ve musibetle birlikte seni Cennetle müjdeliyor diye ilâve ettim.
O da girdi ve Resûlullahın (asm) karşısına oturdu.2
Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâma en zor zamanlarında yardım eden, onun (asm) nurlu sohbetlerinden yüksek feyiz alarak doğrudan ve hiç aracısız zahirden hakikate geçen sadık arkadaşları, yani sahabeler, yani Ashab-ı Güzin, tam mânâsıyla birer Peygamber Yıldızıdır. İnsanlık tarihinde Peygamberlerden sonra gelmiş en şerefli nesil ve en hayırlı topluluktur. Bedîüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, her biri hak, hakkaniyet, sıdk ve doğruluk için, canlarını, mallarını, anne ve babalarını, kavim ve kabilelerini feda eden birer fedaidirler.3 Günümüzde elbette onlar örnek alınarak yaşanabilir.
Allah feyizlerini üstümüzden eksik etmesin. Âmin.
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 451
2- Müslim, Fadâilis-Sahâbe, 29
3- Mektûbât, s. 121
Alıntı