PEYGAMBERİMİZLE İLGİLİ BİLMEMİZ GEREKENLER
PEYGAMBERİN KİM SORUSUNA HAZIRLANMAK!
Prof. Dr. Ali Akpınar
Kelime-i Tevhîd / Kelime-i Şehadette Peygambe-rimiz:
Lâ ilâhe illallah Muhammedürrasülullah. Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Muhammed, Allah' ın peygamberidir.
Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve rasülüh. Ben tanıklık eder, bilir ve bildiririm ki Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Ben yine tanıklık ederim ki Hz. Muhammed O'nun kulu ve peygamberidir.
İslam'ın temellerini en veciz bir biçimde özetleyen cümlelerden biri de, her gün, tüm yeryüzünde en az beş kere okunan ve İslam'ın şiârı (Müslümanlık göster-gesi) olan ezânda iki kere tekrarlanan "Eşhedü enne Muhammeden Rasülullah" (Ben tanıklık ederim ki Hz. Muhammed Allah'ın Rasülüdür) ifadesidir. Müslü-manlığa giriş göstergesi olan Kelime-i Tevhid ve Ke-lime-i Şehadette de bu cümle tekrarlanır.
Bu cümleler Müslüman olmanın anahtarıdır. İs-lam ve iman bu cümlelerde özetlenmiştir. Bu cümle-lerde Yüce Allah'ın varlığını bildirdikten hemen sonra Hz. Muhammed'in peygamber olduğunu da tekrar etmekteyiz. Çünkü ona inanmak, onun peygamberini kabul etmek de imanın gereklerindendir. Zira biz, dini onun sayesinde kâmilen öğrenir ve yaşayabiliriz.
Sık sık tekrarlanan bu cümleleri, kaçımız bilinçli bir biçimde okuyup söylüyoruz acaba? Sözgelimi ha-yatımızın her alanında 'En büyük Allah' oluyor mu, yoksa başka büyüklere de mi yer veriyoruz? Allah'ın Rasülü/elçisi olan Muhammed gerçekten bizim de önderimiz, rehberimiz oluyor mu? Ezandaki 'Haydin namaza, haydin kurtuluşa' çağrısı bizi Allah ve Rasü-lünün belirlediği zamanlarda bizi namaza/cemaata, kurtuluş dinine götürebiliyor mu?
Peygamberimizin İsimleri
O, çok yönlü, her bakımdan donanımlı bir in-sandır. Onu, bizzat Allah terbiye edip yetiştirmiş, ahlâ-kını bizzat Kur'ân övmüş, onun şanını Yüce Allah yü-celtip övmüştür. Bu yüzden onun özellik ve güzel-liklerini birkaç kelime ile anlatmak mümkün değildir. O nedenle onun yüzlerce isim ve sıfatı vardır. Onun isim ve sıfatını binin üzerinde sayan bile olmuştur. Bunların en meşhurları ise şunlardır: Ahmed, Mah-mûd, Muhammed, Mustafa…
Peki, biz bu isim ve sıfatlarıyla onu ne kadar tanı-yoruz? Çoğumuzun isim olarak taşıdığı bu isimlerle müsemma olmak için, onların gereğini yapmak için ne yapıyoruz? Bugün toplumumuzda adı pey-gamber adı olduğu halde, azgınların yaptıklarını yapmaktan, söylem ve eylemlerini kötülüklerden kurtaramayan bunca insana, taşıdıkları isimlerin hakkını verme erdemini nasıl kazandıracağız?
Kur'ân'da Peygamberimizin İsimleri:
Genel olarak Kur'ân, icraatları konuşur; bu yüzden o çok fazla isimlere yer vermez. Ama bu, onda hiç isim geçmez anlamına gelmez. Kutsal Kitabımız, gerektiğinde bazı şahıs ve yer isimle-rinden bahseder. Sözgelimi o, otuza yakın pey-gamber ve sâlih insanın ismine yer verir. Kur'ân'da ismi geçen bu insanlar, insanlığın her zaman örnek-leri olması gereken evrensel abide kahramanlardır.
Kur'ân'ın muhatabı olan son peygamber Hz. Muhammed'in ismi, dört ayette 'Muhammed', bir ayette de 'Ahmed' olmak üzere toplam beş ayette geçer. Hepsi de Medîne'de inmiş olan bu ayetler şöyledir:
"Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmişti. Ölür veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Ge-riye dönen, Allah'a hiçbir zarar vermez. Allah şükredenlerin mükafatını verecektir."(1)
"Muhammed içinizden her hangi bir ada-mın babası değil, Allah'ın elçisi ve peygam-berlerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilen-dir."(2)
"İnanıp yararlı iş işleyenlerin ve Muham-med'e, Rablerinden bir gerçek olarak indiri-lene inananların kötülüklerini Allah örter ve durumlarını düzeltir."(3)
"Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun be-raberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler.." (4)
"Meryem oğlu İsa: 'Ey İsrailoğulları! Doğ-rusu ben, benden önce gelmiş olan Tevrat'ı doğrulayan, benden sonra gelecek ve adı Ah-met olacak bir peygamberi müjdeleyen, Al-lah'ın size gönderilmiş bir peygamberiyim' demişti. Ama o elçi, kendilerine belgelerle geldiği zaman: 'Bu, apaçık bir sihirdir.' de-mişlerdi."(5)
Kur'ân'da geçen bu iki isim dışında Hz. Pey-gamberin zatı ve sıfatlarıyla ilgili Kur'ân'da yüz kadar kelime zikredilmiştir.(6)
Peygamberimiz Kur'ân ayetlerinin doğrudan ilk muhatabı olduğu için, onun ismi sıkça geçmez. Onun isminin sıkça geçmeyişi, ona verilen değerin de bir göstergesidir. Zira konuşma ve yazı dilinde saygın kimselerin ismi sıkça tekrarlanmaz. Kur'ân, Ey Peygamber diyerek doğrudan ona seslenir. Ona seslenirken on beş ayette “Ey Rasül(7), Ey Ne-bi(Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş Yap”, “Ey örtünüp bürünen!(9)” ifadeleri kul-lanılmıştır.
Peygamberimizin Kimlik Bilgileri
Adı: Ahmed Mahmûd Muhammed Mustafa S.A.V.
Doğum yeri ve tarihi: Mekke-20 Nisan 571/12 Rebiu'l-Evvel
Ölüm yeri ve tarihi: Medine-8 Haziran 632/12 Rebiu'l-Evvel
Anne adı: Âmine
Baba adı: Abdullah
Anne babası: Vehb
Anneannesi: Berre
Dedesi: Abdulmuttalib
Baba annesi: Fatıma
Süt annesi: Halime
Eşleri: Hz. Hatice, Hz. Aişe, Hz. Hafsa…
Oğulları: Abdullah, Kâsım, İbrahim
Kızları: Ümmü Gülsüm, Rukıye, Zeyneb, Fatıma
Torunları: Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Zeyneb
Ümmeti: Kıyamete kadar onun izinde gidecek tüm bağlıları.
Elbette Peygamberi tanımak bu kimlik bil-gileriyle sınırlı olmamalıdır. Biz bu kimlik bilgilerini çocukluk çağımızda öğreniriz. Önemli olan bu bil-gilerden sonra, onun hayatını tanımak, onun sözle-rini öğrenmek, onun bizden istediklerini bilmek ve ona yaraşır bir ümmet olabilmektir.
Namazda Peygamberimiz:
Kutlu huzurda dururken Peygamberi hatırlı-yoruz, onu selamlıyoruz. Çünkü bize Rabbimizi doğru bir şekilde tanıtan, O'na nasıl yaklaşacağı-mızın yollarını gösteren Peygamberimizdir. Bu me-yanda O'na nasıl ibadet edeceğimizi, O'nun huzu-runda nasıl duracağımızı bizzat bize gösteren de odur. “Beni nasıl namaz kılarken görüyorsanız, öy-lece namaz kılın.” buyuran da odur. Bu nedenle o'nun gözünün nuru olan namaz ibadetini kılarken onu hatırlıyoruz. Ondan öğrendiğimiz duaları oku-yoruz. Bu dualardan ikisi de namazın oturuşlarında okuduğumuz tahiyyat ve salavât dualarıdır.
Tahiyyat duasında onu şöyle selamlıyoruz:
Allah'ın selam, rahmet ve bereketi senin üze-rine olsun ey Nebî! Sanki o bizim karşımızda imiş gibi onu selamlıyoruz. Ona bağlılığımız da bu dü-zeyde olmalı. Sanki onun zamanında ve onun hu-zurundayız.
Salavât dualarında ise onu ve ailesini birlikte selamlıyoruz. Böylece aile boyu onu izleyeceğimizi belirtmiş oluyoruz. Ondan öğrendiğimiz salavât dualarında şöyle diyoruz:
Allah'ım Muhammed ve âline selam et. Tıpkı İb-rahim ve âline selam ettiğin gibi. Doğrusu sen övül-meye layık olan ve şanı yüce olansın!
Allah'ım Muhammed ve âline mübarek kıl. Tıpkı İbrahim ve âlini mübarek kıldığın gibi. Doğrusu sen övülmeye layık olan ve şanı yüce olansın!
Bu dualarda, iki peygamber ailesini örnek olarak hatırlıyoruz. İbrahim peygamber ve ailesi… Muhammed aleyhisselâm ve ailesi… Zaten Pey-gamberin ailesi, öncelikle onun yakınları ve genel olarak onun bağlılarıdır.
Peki, bu okumaları sürekli tekrarlayan bizler, ne kadar bu örnek ailelere benziyor ve ne kadar onları izliyoruz? Yoksa bizim onlara bağlılığımız sadece sözde mi kalıyor?
Peygamberimize Salavât
Yüce Rabbimiz, bize bir takım şeyleri emreder, ama ihtiyacı olmadığı için onları kendisi yapmaz. Sözgelimi O, namaz kılmayı bize emreder ama ken-disi kılmaz. Oruç, hac ve diğer ibadetler de öyle. An-cak O'nun bir emri vardır ki önce kendisi onu yapar, sonra bizlere emreder. Bu emir peygamberi selam-lamaktır. Bu konuda O, şöyle buyurur:
"Doğrusu Allah ve melekleri peygambere salât ederler. Ey inananlar, siz de tam bir tes-limiyetle peygambere salât ve selam edin."(10)
Peygambere Yüce Allah salat eder, siz de salât edin. Ona salât etmenin gereğini ve önemini kavra-yın ve ona göre salât edin. Peygambere salât etme-nin sıradan bir şey olmadığını bilin. Tam bir teslimi-yet, içtenlikle ve ciddiyetle ona salât ve selam edin.
Peygambere salât ve selam etmek, onu say-gıyla anmak, onu sevmek, onu tanımak, ona bağlı olmak ve ona dua etmektir. Onun, bunlara ihtiyacı yoktur, bunlara ihtiyacı olan biziz.
Bilelim ki Peygambere salât ve selâm etmek, ona bağlı olduğumuzu, onun izinde olduğumuzu bildirmektir. O halde dilimizle ona selam ederken, yaşayışımızla da ona benzemeli, söz ve davranışla-rımızda onu izlemeliyiz.
Sorularla Peygamberimiz:
Evet, bizzat peygamber tarafından açıklandığı üzere, kabirde herkese yöneltilecek olan Pey-gamberin kim sorusuna gerçek anlamda Müslü-man olanlar “Peygamberim Muhammed'dir, ben onun peygamberliğine tanıklık ederim, o bize Allah katından açık belgeler getirdi, ben onlara inandım ve gereklerini yerine getirdim.” diye cevap verecek-tir. İnanmayanlar yahut münafıklar ise “Ben Mu-hammed'i fazla tanımıyorum, insanların onunla il-gili söyledikleri bazı şeyleri ben de söyledim.” diye-cekler ve bu cevap, onları kurtaramayacaktır.(11)
Bu hatırlatmalardan sonra şimdi, Peygambe-rimizle ilgili şu sorularla, kendimizi test edelim:
• Bir gün hepimize yöneltilecek olan Peygamberin kim, sorusuna ne kadar hazırız?
• Onu ne kadar tanıyoruz?
• Onunla ne kadar tanışıyoruz?
• Peygamberi doğru anlatan kaç cümle biliyoruz?
• Peygamberin hayatını anlatan kaç kitap okuduk?
• Hayatımız, ona ne kadar benziyor?
• O'nun ümmeti olarak ona ne kadar yakışıyoruz?
• Bugün aramıza gelse, onu hayatımıza konuk edebilir miyiz?
• İmam Tirmizî, “Kimin evinde benim kitabım oku-nursa, onun evinde konuşan bir peygamber var, demektir.” diyor. Bizim evimizde konuşan, yaşayan ve yaşanan bir peygamber var mı?
• Hamd Sancağının altında ve Kevser Havuzunun başında onunla buluşmaya hazır mıyız?
_____________________________________________________________________________________
1- 3 Âl-i İmran 144.
2- 33 Ahzab 40.
3- 47 Muhammed 2.
4- 48 Fetih 29.
5- 61 Saf 6.
6- Bkz. Fîruzabâdî, Besâir, VI, 1113.
7- 5/41, 67
8- 8/64, 65, 70, 9/73, 33/1, 28,45, 50,59, 60/12, 66/9.
9- 73/1, 74/1.
10- 33 Ahzab 56.
11- İbn Kesîr, Tefsîr, II, 534-535
(alıntıdır)