Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Pentagram
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 1 cevap var
OkumaGösterim: 1850
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Pentagram  (Okunma sayısı 1850 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    Avicenna

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 742
  • Nerden: Kayip Sehir
  • Rep: +73/-2
  • Cinsiyet: Bay
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
Pentagram
« : 10 Kasım 2007, 11:03:12 »


 

Grup Üyeleri:

Vokal: Murat İlkan
Vokal & Gitar: Hakan Utangaç
Gitar: Metin Türkcan
Bas Gitar: Tarkan Gözübüyük
Davul: Cenk Ünnü



Pentagram ilk olarak 1986 yılında gitar ve vokalde Hakan Utangaç ve davulda Cenk Ünnü tarafından kuruldu. Tabii ki Hakan ve Cenk'in bundan önce başka bir grubu vardı. O da "Thunders". Bu grup 1984 yılında elemanların lise çağlarında kurduğu bir gruptu. Grup da Hakan ve Cenk'e Kenan Bozoğlu isminde bir de arkadaşları eşlik ediyordu. Şimdi biz tekrar Pentagram'ın 86'lı yıllarına geri dönelim. 86'da grup iki kişi ile kurulduktan sonra 1987'de bas gitarist olarak Tarkan Gözübüyük'ü gruba dahil ettiler. Tarkan gruba girene kadar onun yerini Kaan adında ki bir başka basçı arkadaşları doldurmaktaydı. Tarkan gruba girdikten sonra ise grubun çekirdek kadrosu oluşmuş oldu. Ardından Ümit Yılbar gruba katıldı solo gitarist olarak. Kadro tamamlandıktan sonra Pentagram İstanbul Moda'da bir düğün salonunda ilk konserine çıktı. Konser sonunda ne yazık ki etrafta kırılmamış masa ve sandalye kalmamıştı. Bu konserden sonra konsere "Efsanevi Moda Konseri" ismini verdiler.

Kuruluş aşamasını grubun elemanlarindan olan Cenk şöle anlatıyor: "O yıllarda şimdiki kadar rock - metal dinleyen insanlar çok çok azdı. Öyle 14 -15 kişi bir araya gelip beraber müzik dinlerdik, müzik yapmaya çalışırdık genellikle. Bakırköy tayfası, Avcılar tayfası gibi kodlamalar vardı. Üstümüze o zamana göre çok ters sayılacak şeyler giyerdik; bilekliklerimizi kendimiz hazırlardık Mercan'dan piramitler alıp. Çok laf yedik, tepki çektik. Öyle bir dönemdi, hatta kolsuz thsort giymenin bile homosexüellik sayıldığı yıllardı. Sonra Rambo çıktı da insanlar alıştılar buna 80'ler güzeldi ama Türkiye için zor yıllardı. Dünya' da da heavy metalin sıçrama yaptığı; enstrümanların kalitesinin arttığı heavy metalin en güzel günlerini yaşadığı dönemlerdi. Türkiye' de, devrim sonrası, yasakların olduğu,; insanlara yapılan baskıların getirmiş olduğu stress ve zorlukları yaşadık bizler. Öyle bir nesil olarak yetiştik...

İlk konserimizi Moda'da verdik bir düğün salonunda. O zamanlar eski Vitamin grubunun solisti Gökhan vardı ( allah rahmet eylesin trafik kazasinda öldü...) işte onun vokal yaptığı şu an ismini hatırlayamadığım Ac/Dc tarzında Türkçe sözlü müzik yapan bir gruba konuk olduk. 5 parça çalıp inecektik ama biz daha 5. parçaya gelemeden birden her şey yıkıldı salonda. Sandalyeler, masalar her şey kırıldı. Türkiye'de verilen ilk speed metal konseriydi ve yaklaşık 150 -200 kişi koskoca düğün salonunu yıkmıştı. Daha sonra düğün salonun sahibi geldi "ne oluyor" filan dedi. Yine biz ödemek zorunda kaldık kırılanların masraflarını

Daha sonra işte Tarkan'la tanışma fırsatı bulduk. Bursa' da konserler verdik. O zamanlar Bursa' da "Hakimiyet Gazetesi" vardı rock konserlerine çok büyük destek olurdu, sponsor olurdu. O yıllar da gerçekten Bursa Rock City'di. İstanbul' dan filan daha iyiydi. İnanılmaz iyi gruplar vardı. Bunu da yapan Sedat Sarıcı' dır. Şu an kendisi İngiltere 'de yaşıyor. O adamın stüdyosu vardı ve gruplara ücretsiz çalışma fırsatı verirdi. Elinden gelen her şeyi yapardı. Ama o gidince, Bursa bence Rock City ünvanını kaybetti. Bu dediğim olaylar 88' e kadar olanlar.

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Daha sonra Grinder'la konser verdik. O zamanların en iyi gruplarından biriydi. Hatta şu an orda çalan davulcu Grave Digger'ın davulcusu. İşte onlarla öyle 2- 3 gün geçirdik çok güzel şekilde. Maç yaptık, o zaman ki imkanlarımız dahilinde "Tekel birası" ikram etmiştik Bende hala plakları var o grubun gerçekten çok sıkıydılar. Hatta o konser TRT' ye de çıkmıştı. Ondan sonra Protector geldi. Onlarla çıktık." Evet, okuduğunuz gibi o ilk yıllardaki paylaşımlar, ilk dostluklar ve ilk konserlerin heyecanı ve atmosferi gerçekten bambaşkaydı. Şimdi biz kaldığımız yerden devam edelim ve grubun ilk albümünün çıkışına yavaş yavaş uzanalım...

Pentagram Ümit Yılbar ile Açık Hava tiyatrosundaki son konserden sonra yollarını ayırdı. Ümit Yılbar, albüm kayıtlarına başlanmadan önce gruptan ayrıldı ve ondan boşalan yere de Murat Net geldi. Bu yeni kadroyla "Sound stüdyosu" na kapanan grup toplam 9 ayda kayıtları bitirdiler. 23 Nisan 1990 yılında vokalde Hakan ile birlikte kendi adlarını taşıyan ilk albümlerini çıkarttılar. Albümün yapımcısı Nezih Kılıçkını; NEPA Müzik Yapım ile birlikte albümü piyasaya sürdüler. Albüm yurtdışında da tanıtılmak istendiği için tüm şarkı sözleri İngilizce idi. Albüme gelen eleştiriler inanılmaz iyiydi. Herkes (tüm metalseverler) albümden 2şer- 3er tane alarak o zamana kadar hiç önemsenmeyen bir kitle olan rock-metal camiasının ne kadar birbirine bağlı ve içten olduklarını cümle aleme kanıtladılar. Ki bunu sadece albümü almakla değil; albümü alıp kimseye vermemeleriyle de kanıtlamış oldular. Böylece kimse başkasından bir Pentagram albümünün çekimini yapmamış oldu. Albümün ilk baskısı 5000 tane yapıldı ve gruptan Hakan eline aldığı bir koli ile albümü daha vapurdan inip Akmar' a gidene kadar yarısını sattı! Daha sonraki baskılarla albümün satışı 30 000 civarında olmuştur ve bu rakam gün geçtikçe artmaktadır. Son yıllarda ise albümün cd olarak da basıldığını eklememiz gerekir aslında. Bu albüm belki de Türkiye'ye metal yolunu açan albümdür çünkü albümün bu kadar çok satmasından sonra Dr. Skull, Objektif, Akbaba gibi isimler albüm yapma fırsatını yakalayacaklardı. Zaten eski bir Boom Müzik dergisine verdikleri röportajda da "Türkiye'de yapılabilecek en sert müziği yapıp, daha yumuşak müzik türlerinin önünü açtık" dediler.

Speed metalin sınırlarını zorlayan albümden "Rotten Dogs, Dimensions Of Death, Los Magandos, Powerstage" gibi bir çok hit çıkmıştı. Özellikle "Powerstage" o zaman ki "bıçkın" Pentagram fanlarına ithaf edilmiş ve kurulacak olan fan cluba bu isim verilmişti. Demin de dediğimiz gibi ilk albümün çıkmasıyla tüm Pentagram Fanları'nı bir araya toplamak amacıyla bir fan club kuruldu. Ve fan cluba ilgi çok büyük oldu.

Albümün çıkışıyla o zamana kadar hiçbir metal-rock grubunun veremediği konserlere çıktılar. Çeşmeden, Bodrum'a; İnci Sineması'ndan, Açıkhava'ya kadar bir çok konserde sahne aldılar. Fanlarıyla o kadar bütünleştiler ki bunu ölümsüzleştirmek istediler.(Bu arada grubun bu konserlerden birkaç da sabıkası olmuştu: İnci sinemasını yakıp, yıkıp bir daha kullanıma sürdürmemek gibi Derken Pentagram bir konser kaydı olan "Live At The Trail" albümünü piyasaya çıkardı. Bu o zamana kadar kimsenin yapmamış olduğu bir şeydi. Grup yine ilklere imza atmakla kalmıyor aynı zamanda Türk Metal fanlarının ne kadar ateşli ve çılgın olduklarını kanıtlıyorlardı. Bir de yasal bir albüm çıkartıp üstüne demo yapan ilk Türk grubu olarak da yine tarihe geçiyorlardı. İlk albümde Hakan hem gitarı çalıyordu hem de vokal bu onun için gerçekten çok zor oluyordu ve gruba bir vokalistin gelmesi kararlaştırıldı. Bu da Bartu Toptaş'dan başkası değildi. Murat Net bu albümde yer almıyordu. İlk albümden sonra gruptan ayrıldı. Onun yerine solo gitar işinde gerçekten çok ustalaşmış biri olan Demir Demirkan geldi.

Albümde ilginç bir şey daha vardı o da ilk albümü ellerine geçiren Kolombiya'lı bir rock programı, grubun ve bizim de hala çözemediğimiz bir ağızla Pentagram'ı anlatıyorlar ve ardından da "Rotten Dogs" adlı parçalarını çalıyorlar. Ne diyelim ilginç ama ne anlattıklarını çözeceğiz :=)) Albüm Trail Blazer albümünün açılışı olan "Secret Missile" adlı parça ile son buluyor. Bu parçanın hepsi o an tamamlanmamıştı ve sonunda "to be continue" deniyordu. Bu albümdeki parçalar grubun Blue Jean ve Yamaha ortaklığıyla düzenlenen "Bodrum Top Rock 3", "Lenetli Konser 1", "Pangaltı İnci Live" konserlerinde kaydedilen parçalarıyla, 88'de kaydedilen "Trail Blazer Part 1", yeni çalışması "Secret Missile" ve Colombia Radyo Show'da yayınlanan bir parçasından oluşuyor.

İkinci albümleri olan Trail Blazer 1992 yılında Nuclear Blast fiması tarafından piyasaya sürüldü. Bu albümün çıkmadan önce Bartu gruptan ayrılıp İsveç'e gitti ve Bartu'nun yerine vokale Ogün Şanlısoy geçti. Pentagram bu albümüyle birlikte kendine yeni ufuklar açmış ve amatörlükten profesyonelliğe doğru hızlı bir şekilde yol almaya başlamıştır. Bu albümde anlatılanlar Türkiye'deki birçok grubunda anlatmaya çalıştığı anateması savaşa hayır, günümüzün dünyasının gittiği kötü yoldu. Bu da albümü üstün kılan bir başka noktaydı tabii ki. Albümün çıkışından sonra birçok konser verildi ve Pentagram'ın fan kitlesi giderek genişlemeye başladı. Bu arada Demir Demirkan 2 yıllığına Amerika'ya gitti. Ogün'de bir süre sonra gruptan ayrılarak kendi solo alüm albümünü yapmak için çalışmalara koyuldu. Ogün'ün yerine 1995 yılında grubun vokaline daha önce Cherokee ve Saw Dust gruplarında vokalistlik yapmış olan Murat İlkan geldi. Murat ile birlikte grubun çekirdek kadrosuna bir eleman daha dahil olmuş oldu. Tarkan, Hakan ve Cenk, Murat için "O artık bizden biri" diye konuşuyorlar.

Grubun üçüncü ve en ses getiren albümleri Anatolia 1997 yılında Raks Müzik tarafından piyasaya çıktı. Bu albümle birlikte Pentagram Türkiye'de ve kendi çapında bir devrim gerçekleştirmiş oldu. Albüm dediğimiz gibi bugüne kadar yaptıkları albümler arasında en ses getiren albüm olmuştu. 2 yıllık sıkı bir çalışmanın ardından böyle bir albüm piyasaya çıktı. Bu albümde Pentagram ilk defa Türkçe sözlü parçalar yapmıştı ve albümde toplam 3 tane Türkçe sözlü parça bulunuyordu.

Anatolia'nın soundu çok sertti tabii parçaların Türk motifleri ile süslü olması da cabası. Murat'ı ilk kez bu albümde dinledik. Murat kendini Pentagram dinleyicisine çok iyi kanıtladı ve o muhteşem vokaliyle grubu zirve denecek yere taşıdı. Ne derler Rock ile gürültü arasında ince bir çizgi vardır işte Pentagram Anatolia albümüyle o ince çizgiyi tutturmuştu. Anatolia albümü Pentagram'ın en çok satan albümü oldu.

Anatolia albümünde yer alan birkaç parçaya klip çekildi fakat sadece Anatolia ve Gündüz Gece isimli parçaların klipleri yayınlandı. Bu kliplerin yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak yaptı.

Albümün çıkmasından sonra Pentagram'da konserlerle boy göstermeye başladı. Pentagram 5 Temmuz 1997'de Harbiye Açık Hava Tiyatrosunda bir konser verdi ve yer yerinden oynadı. Pentagram 1998 yılında Açık Hava Tiyatrosu'nda yapılan bu konseri bir albüme çevirme kararı aldı ve bunu yapdı da. Albümün ismini ise konserde bulunan fanlar belirledi: "Popçular Dışarı". Bu konserde eski parçalara da yer verilmişti. Bir de cover vardı: Slayer - Black Magic. İtiraf etmek gerekirse Pentagram bu parçayı Slayer'dan daha iyi yorumluyor. Tabii bunda Hakan Utangaç'ın vokalide bir etki bence. Bu konser albümünün sahne performansı mükemmeldi. Murat Pentagram ile birlikte ilk defa böyle bir ortama ateşli Pentagram Fanları'nın karşısına çıkıyordu. Konsede yaklaşık 5000 izleyici vardı.

Popçular Dışarı konserinden bir süre sonra grubun solo gitaristi Demir Demirkan gruptan ayrıldı. Grup ile yaptığımız söyleşide sözü Demir Demirkan'a getirdiğimizde şu cevabı aldık: "Bizden farklı bir tarzda solo albüm yaptı ve ayrıldı. Tabii herkesin kendine has bi tarzı vardır. O'da kendi tarzını seçti". Demir Demirkan'ın yerine de Pentagram'da gitar teknisyenliği yapmakta olan Onur Pamukçu geldi. Aslında Onur Pamukçu yeni çıkacak olan albüm için konuk olarak Pentagram'a yardım amacıyla grupla birlikte çalacaktı ama bizim gördüğümüz kadarıyla artık Onur'da Pentagram'ın bir üyesi. Onur'un da gruba dahil olmasıyla birlikte Pentagram yeniden konser vermeye başladı ve Popçular Dışarı'dan ile başlayan konser serisine Bostancı, Rock House ve Bodrum konserleri ile devam edildi. Kemancı'da "Dolunaylı Geceler" adı altında 5 konser vereceklerdi fakat konsere 2 gün kala yaşadığımız deprem bu konserlerin iptal olmasına neden oldu.

Pentagram bu konserler ve albümlerden sonra durakladı derken, 17 Kasım 1999'da AGİT Zirvesi'ndeki üyeleri ve aralarında Clinton'ın da bulunduğu 62 devlet başkanını Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda "Gündüz Gece" ile coşturdu.

Sonrasında Pentagram bir EP çıkarmaya karar verdi. "Neden albüm değil de bir EP?" diyeceksiniz şimdi hemen hatırlatalım. Sanırım 1999 sonu gibiydi ve tüm Rock camiasının karalanmasına neden olan bir cinayet işlenmişti. Halk arasında "Satanist olayları" diye geçiyordu. Bir kaç serseri yüzünden uzun saçlı, siyah giyen ve küpeli kişiler satanist ilan edilmişti. Bu olaylardan en çok adı nedeniyle Pentagram etkilenmişti ve bu yaşadığımız olaylara cevap olarak hemen bir EP çıkarmaya karar vermişlerdi. Bu EP 5 parçadan oluşacak ve tamamı Türkçe olacaktı. EP içinde 2 tane de entrumantel parça yer alacaktı. Hatta Radyo dinleyicileri özellikle de Maximum Rock dinleyicileri hatırlayacaklar Güven Erkin Erkal Pentagram'dan Tarkan'ın katıldığı bir program yaptı bu programda EP den de bir parça çalınmıştı: "BİR" program sırasında baya eleştiri ve tartışmalara neden olmuştu. Elemanlarımızın askerliklerini de tamamlamalarıyla EP'yi albüme çevirme fikri ortaya çıktı. Sonra da albümden iki albüme dönme kararı alındı. Albümün bas gitar ve bateri kayıtları Yunanistan'da Sierra adında bir stüdyoda yapıldı. Pentagram dünyanın en ünlü gruplarından Iced Earth ve grubun asistanları ile birlikte bu stüdyoda çalıştı.

Pentagram'ın çıkaracağı albümlerden biri tamamıyla İngilizce sözlü diğeri ise Türkçe sözlü olacaktı. İngilizce sözlü olan albüm Noise Records firması tarafından çıkacak ve tüm dünyada satışa sunulacaktı. Yalnız Pentagram'ın ilk albümü çıkarışndan bu yana yurt dışı için bir isim sorunu vardı. Yurt dışında Pentagram isimli başka bir grubun olması sıkıntı yaratıyordu. Trail Blazer'dan Popçular Dışarı albümüne kadar bu böyleydi. Bu albümlerin çıktığı zaman isme ufak bir ek yaparak olayı halletmeye çalıtılar ve grup o zamanlar "The Pentagram" olmuştu. Ama artık değil çünkü grup yurt dışındaki ismini Mezarkabul olarak belirledi. Mezarkabul (Pentagram)'ın "UNSPOKEN" adlı albümü 24 Eylül 2001 günü Noise Records firması tarafından tüm dünyada satışa sunuldu. Albüm dünyanın ünlü en ünlü Rock dergilerinden olumlu notlar aldı.

Pentagram Anatolia albümüyle Pentagram kendi soundunu oturttu diyenler, bu albümü dinlediklerinde oturan bu soundun ne kadar da ilerilere gittiğini gördüler. Artık bana göre Trash, Heavy, Hard diye sınıflandırdığımız müzik türleri arasında Pentagram'da vardı.

Türkiye'deki albümün çıkışı ekonomik kriz vs. vs. yüzünden hep ileri tarihlere atıldı. Ama en sonunda 14 Kasım Çarşamba günü Türkiye'deki İngilizce albüm yani "UNSPOKEN" piyasaya çıktı. Albüm Böcek Yapım tarafından piyasaya sürüldü, dağıtıcı firma ise Universal Müzik. Albümün çıkışıyla birçok Pentagram fanı muradlarına ermiş oldular. Pentagram "Bir" adını verdiği ful Türkçe albümünü 13 Ağustos 2002 Salı günü Türkiye'de satışa sunarak "ne zaman Türkçe albüm çıkartcaklar" sorusuna da bi anlamda cevap vermiş oldu. Albüm yine Böcek Yapım tarafından piyasaya sürüldü, dağıtıcı firma ise Universal Müzik oldu.[/b]
Kayip bir sehir,
su ömrüm neye esir,
ne olur yanimda kalsana...

Yalnizim, cok yalinizim,
yardimcim,sirdasim yok,
ne olur sesimi duysana...

    MAT_ROCK23

  • Sevdalı Üye
  • *****

  • İleti: 1966
  • Nerden: ELAZIĞ_23
  • Rep: +79/-5
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
Pentagram
« Yanıtla #1 : 22 Mayıs 2008, 16:54:26 »
Avicenna arkadasım emegıne saglık çok guzel bı grub cidden tarzları çok guzel bende bu aralar sonsuz ve bu alemi gören sensin parcalarına takmıs durumdayım pentagramın...saol paylasım için.. Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter