Ateşe tapanların tipik bir paganist inanç sistemi olan Mecusi dininin kurucusu Zerdüşt Hz. İsa’dan önce VI. Yüzyılda Doğu İran’da yaşamış. Ansiklopedide verilen bazı kaynaklara göre Maveraünnehir’de yaşayıp hayvancılıkla geçinen biri iken sonra Doğu İran’a göç etmiş ve inancını orada yaymış.
Mecusi dininin tanrısı Mazda’dır. Zerdüşt aslında tek tanrılı ve ahiret inancı da olan bir din öğretiyor ve semavi dinlere yakın bir inanç ve ibadet sistemi yayıyor. Örneğin abdeste benzer bir temizlikten sonra güneş doğarken, öğlen vakti, öğleden sonra, güneş batarken ve gece olmak üzere 5 vakit dua ediliyor. Mecusi dininin en büyük bayramı olan Nevruz dışında 6 tane daha bayramı var.
Persler döneminde bölge ülkelerine ve Anadolu’ya da yayılan Mecusilik daha sonra çok tanrılı bir paganist dine dönüşür. Sasani İmparatorluğu’nun resmi dini haline gelen Mecusiliğin kurucusu Zerdüşt zamanında belli bir ibadet mekânı yoktur. Ancak sonraları inşa edilen ateşgede denilen tapınaklarda sürekli yanar durumda olan ateşe tapınırlar. Ateş erken dönemlerden itibaren Mecusi tapınaklarının olmazsa olmazıdır. Ateşin tanrı tarafından yaratılan saf, temiz ve iyi bir varlık olduğuna inanılır. Bu yüzden Mecusiliğe göre ateş kutsaldır.
Mecusilerde her toplumsal grubun kendine göre bir büyük kutsal ateşi vardır. En önemlisi olan Behram tapınakta 24 saat sürekli yanar. Rahiplerin, askerlerin, çiftçilerin ayrı ayrı ateşleri vardır. Kraliyet hanedanının ateşi ise saltanatları süresince devamlı yanar.
Ölüleri, ruhlarından ayrılan cesetler kirli kabul edildiği için toprağa, suya ve ateşe bulaştırılmaz, dağ başlarında açıkta bırakılarak vahşi hayvanlar tarafından yenilmeleri sağlanır. Sadece geriye kalan kemikler temiz sayılıp gömülür. Bugün de hala İran’da, Azerbaycan’da, Hindistan’da ateşgede denilen Mecusi tapınakları mevcuttur. Mecusilik Tacikistan ve Belucistan’a da yayılmıştır.
Evet… İşte Türkçü ve Kürtçü milliyetçilerin kutlamalarını paylaşamadıkları Nevruz, böyle ilkel paganist bir dinin en büyük bayramından başka bir şey değildir. Bu nedenle de Hz. Muhammed’i peygamber kabul edenlerin Zerdüşt’ün dini Mecusiliğin bu en büyük bayramı olan Nevruz’u kutlamaları hiç kuşkusuz ki çok büyük bir sapıklıktır. Hatta cahiliyye inançlarına geri dönüştür ki bu düpedüz irtidattır.
Açıkçası Nevruz’u kutlayan kişi İslam’a göre mürtet olup dinden çıkmış olur! Bu husus birçok İslami eserde açıklıkla yer almaktadır.
Örneğin Mecusiler gibi Nevruz günü yumurta haşlayıp kırmızıya boyamanın küfür olduğu belirtilir.Nitekim Nevruz kutlayıcısı Türkçü milliyetçiler pek kabullenmeseler de Kürtçü milliyetçiler bu gerçekliği açıkça ifade etmekten çekinmiyorlar. Örneğin, şu Leyla denilen kadının sözde kocası nasipsiz Mehdi Zana, olanca pervasızlığıyla
Kürtlerin en büyük talihsizliği İslam’ı kabul etmeleridir demektedir. Bu küf beyinli eski terzi kalfasının, fetih sembolü onlarca şehit Sahabe’nin yattığı Diyarbakır’a bir dönem belediye başkanı yapılmış olması zaten garabetin en büyüğüdür.
Peki, birbirlerinin amansız karşıtları olan Türkçü milliyetçilerle Kürtçü milliyetçiler neden ilkel bir paganist din olan Mecusiliğin bu en büyük bayramı Nevruz’u kutlamakta birleşiyorlar dersiniz? Çünkü her iki kesimin de asıl ağababaları Yahudilerdir de onun için.