Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Mutluluğunu Kederde Ara...
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 840
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Mutluluğunu Kederde Ara...  (Okunma sayısı 840 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    MAT_ROCK23

  • Sevdalı Üye
  • *****

  • İleti: 1966
  • Nerden: ELAZIĞ_23
  • Rep: +79/-5
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
Mutluluğunu Kederde Ara...
« : 17 Ekim 2008, 19:29:42 »


 

Kendini boş yere çaresiz hissetme. Her acının, derdin bir çaresi vardır illa ki, yeterki sen çaresiz olmadığını bil. İçinde bulunduğun her anı sevinçle karşıla, ki o anlar iyi olmasalar bile. O anları kutla, kutlayarak yaşa. Unutma ki sen, yaşadığın o anın dışında, yalnızca bir rüyadan ibaretsin.Çünkü aklın ve gönlün, anın dışına çıktığında, geçmişe özlem duyar ve geleceğe karamsar bakmaya başlarsın çoğu zaman. Aslında ikisi de bir hayalden ibarettir. Seni mutluluğa ulaştırmazlar bu hayaller. Gerçek değillerdir. Çünkü gerçek sadece ŞİMDİ'dedir. Huzur ŞİMDİ'dedir. İstikrar ŞİMDİ'dedir. Şimdi bu huzura ulaşman için, önce dinginliği yakalaman, sonrada dinginliği kavraman gerek. Şindi zamanın içinde nereye akacağını bilen ve derinden çağıldayan bir şelele gibi


. Acelesiz, sakin ve kararlı bir dinginlik. Bu dinginlik için kendini tanıman, kendini tanıman için ruhunla barışık olman, ruhunla barışık olman için o ruhu anlaman gerekir. Onu anlamak demek, bunları anlayacağını bilmek demektir. Bunlarıda bilmek anlamamanın olmadığını bilmek demektir. İşte bu da ÇAREdir. Çare de SEN'dir. Çereyi istiyorsan, olur. Ve sen nasıl istiyorsan öyle olur. Kendini çaresiz hissedersen çaresiz, çareli hissedersen çareli olursun.


 Çareli olursan, çare sen olursun, o zaman ki çaresizliğinde olmadığını da hatırlarsın. Asıl o zaman yaşamaya başlar, ruhunu belirsizliklerden kurtarır ve kendine eziyet etmezsin. Ruhunun belirsizliğini kendin yaptığını anlarsın. Şimdiye kadar onu hor gördüğünü ve onu hiç anlamıyormuş gibi yaptığını anlarsın. Acı çektiğini ama acı çekiyormuş gibi hissettiğini... Dingin olduğunu ama dingin olmamış gibi yaptığını... Bildiğini ama bildiğini bilmemezlikten geldiğini anlarsın dahası. Ve eğer bunları farkettiğinde, içindeki azabı yok etmek istersen bunu nasıl yapacağını, yola nasıl çıkacağını düşünme. Bu kaybetmek olur; daha henüz başlamadan. Başaramayacağını düşünme. Ahlanma, vahlanma.

İçinde zerre kadar kaygı taşıma. Taşıma ki, önündeki ışıklı yolu görebilesin. İstiyorsan eğer, yapacağını bilmen kafidir. Yapamıyorum dersen zaten yapamazsın. Sorunlarından korkup kaçmaya karışırsan, onlar bu defa senin peşini bırakmazlar. Unut kaçmayı, yüzleş. Tıpkı ruhunla yüzleştiğin gibi. Rahatla ve dök içini tamamiyle. Kimseden hiçbirşey gizlemeden, ruhunda hissettiğin her şeyi açığa çıkar. Çıkar ki, ruhundan çıkanları görebilesin. Çıkar ki kendini tanıyıp anlayabilesin. Çıkar ki, ruhunu belirsizliklerden kurtarıp, kendine acı çektirmekten vazgeçesin. Çıkar ki, insanların seni anlayabilmelerine izin verebilesin. Ve sen kendine yetebilesin. İşte o zaman kendini çaresiz hissetmezsin. İşte o zaman, çağıldayan koca bir nehir gibi hangi okyanusa akacağını bilirsin; ve giderken karşına nelerin çıkacağını...

Mutluluğunu kederde ara...


Alıntıdır...



Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter