Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Müslümanın Duruşu
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 1041
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Müslümanın Duruşu  (Okunma sayısı 1041 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Müslümanın Duruşu
« : 22 Aralık 2008, 01:59:00 »


 

Müslüman her zamanda ve zeminde duruşu, tavrı, kişiliği ile belirginleşerek, kendini ispat eder. Yani toplum içine nazar edildiğinde kimlerin Müslüman, kimlerin gayri Müslim oldukları net ve belirgin olmalıdır. Müslüman’ın diğer insanlardan farkı olmalı.
   
İlk önce Rabbinin huzurunda Müslüman nasıl olmalı ona bakalım. Müslüman Elest bezminde vermiş olduğu “Belâ” sözünün arkasında olmalıdır. Rab olarak yalnız ve yalnız Allah’ı bilmeli, O’ndan gayrisini asla İlah-Rab edinmemelidir. Çünkü Müslüman hergün günde en az kırk defa Allah’a böyle bir söz veriyor. “İyyake ne’budu ve iyyake nestaîn” Yalnız sana kul oluyor ve yalnız Sen’den yardım diliyoruz Rabbimiz” diye Allah’ımıza söz veriyoruz. İşte bu sözümüzün arkasında mıyız?

Acaba Allah’tan gayri kimlerden yardım istiyoruz? Kimin önünde el pençe divan duruyoruz. Müslüman sadece ve sadece Allah’ın huzurunda eğilmelidir.

Oysa bugün düzen maalesef insanları kula kul olur hale getirmiştir. Birileri işlerini gördürmek ve şahsi çıkar sağlamak için birilerine kul köle olmuş durumdadır. İş bununla da kalmayıp, bir de zalimlerin destekçileri olmuş durumdadırlar. Bu herkesin gözleri önünde cereyan eden bir gerçektir.

Müslüman’ın duruşu, Nemrud karşısında Hz. İbrahim (A.S.)’ın duruşu gibi olmalıdır. Ki O, bütün ihtişamına ve dünyalık gücüne rağmen Nemrud’a asla boyun eğmedi ve Sırat-ı Müstakim’den ayrılmadı. Sadece ve sadece Allah’a yönelerek ve Allah’a güvenerek Nemrud’un ateşine gözünü kırpmadan atıldı da Rabbi Teala, O’nu selamete çıkardı. Müslüman da Hz. İbrahim (A.S.)’ın yolunda giderek dünyada hükümranlık kurmaya çalışan zalimlere asla boyun eğmemeli ve yalnızca Allah’a kul olmalıdır.

Güvencesi Allah olan bir kul bilmeli ve inanmalıdır ki, dünyadaki krallığını ilan etmiş zalim bir kişiyi bir topal sivrisinek ile Rabbimiz helak edecek güç ve kuvvetin yegane sahibidir.

Müslüman’ın duruşu, Hz. Musa (A.S.)’ın Firavun karşısındaki duruşu gibi olmalıdır. İlahlık iddiasında olan bir zalim hükümdar Firavun karşısında dimdik durarak, Allah’ın dinini tebliğ eden, bütün güç, kuvvet ve sihirleri karşısında tek güvencesi Allah olan Hz. Musa (A.S.) yine bütün zorluklara rağmen galip gelmiştir.

Bütün mücadelesi Rıza-i İlahi için olan her inanmış kulun önüne çıkan bütün engelleri, Aziz ve Celil olan Allah (cc), denizi ortasından ikiye ayırarak yolundaki bütün engelleri kaldıracaktır. Yeter ki O’na güvensin O’na dayansın.

Yine Müslüman’ın duruşu, Ebu Cehiller ve Ebu Lehebler karşısında “Güneşi bir elime, ayı öbür elime verseniz davamdan vazgeçmem” diyen Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz gibi olmalıdır.

Yolu Sırat-ı Mustakim, Dayanağı Allah (cc) olan Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.), çektiği o kadar çileye rağmen birkez dahi olsun şikayet etmedi, geleceğe hep umutla baktı ve mutlak galibiyetin sahibi oldu.

Günümüze geldiğimizde Müslüman Ayet ve Hadisler ışığında yoluna devam etmeli, asla dosdoğru yolundan ayrılmamalıdır.

Evvela Müslüman korkak olmamalıdır. Çünkü her şeyin Hakimi olan Allah (cc), bütün insanlara olduğu gibi bize de şah damarımızdan daha yakındır. Ne düşündüğümüzü, ne hissettiğimizi, ne yaptığımızı ve ne yapacağımızı herkesten daha iyi O bilmektedir. Kadir’i Mutlak’tır. Her şeye gücü yetendir.

Bugün Müslümanları gerçek kimliklerinden uzakta yaşamaya iten nedir? “Şarkta bir Müslüman’ın ayağına diken batsa, garptaki bunu yüreğinde hissetmezse gerçek iman etmiş sayılmaz” mealindeki hadisi şerif gereği, neden din kardeşlerimizin dertleriyle hemdert olmuyoruz? Dünyanın her bölgesindeki Müslüman din kardeşlerimiz küfrün pençesi altında inim inim inlerken onlar için ne yapıyoruz? Başımızı ellerimizin arasına alıp uzun uzun düşünmeliyiz. Ne kadar Müminiz ve ne kadar Müslümanız?

“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”

Hitap hepimize ve işte Müslüman için duruşunu belirten bir Hadisi Şerif. Gördüğümüz haksızlık karşısında yine Hadisi Şerif ışığında hareket etmek mecburiyetindeyiz. Bakınız ne kadar güzel uyarıyor Allah’ın Resulü (S.A.V.) bizleri…

“Sizden her kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin; buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin, ki bu, îmânın en zayıf derecesidir”

Müslüman hiçbir şekilde tarafsız olamaz. Her zaman ve zeminde tarafını belli etmek zorundadır. İyilikle kötülüğü, haksızlıkla haklılığı ayırt etmek ve her zaman haklının yanında olmak zorundadır. Bu dinimizin bir emridir.

Gördüğü haksızlık, kötülük karşısında dimdik olmalı Müslüman ve o kötülüğü izale etmek için çalışmalıdır. Gücü nisbetinde, eliyle, diliyle, kalbiyle.

Sakın dördüncüsü olmasın ki bundan sonra imandan zerre miskal bulunmadığı yine Hadisi Şerifte buyurulmaktadır. Yani kötülüğün yanında, tarafında olmamalıdır.

Yine Müslüman, iyiliği emredip, kötülükten nehyetmekle mükelleftir. Hadisi Şerifte Efendimiz açık bir şekilde ikaz ediyor:

“Bana hayat bahşeden Allâh’a yemin ederim ki, siz ya iyiliği emreder kötülükten nehyedersiniz ya da Allah kendi katından üzerinize bir azap gönderir de o zaman duâ edersiniz fakat duânız kabûl edilmez”

Herşey açık, ya emri bil maruf nehyi anil münker, ya da azap. Peki Müslüman ne kadar daha kabuğuna çekilmiş olarak yaşayacak. Ne zamana kadar “banane” diyecek. Allah sonumuzu hayır etsin. Ya gidişatımızı düzelteceğiz, ya da azaba uğrayacağız.
   
Müslüman’ın Davranışını belirleyen Hadisi Şerif: "Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah`ın kulları, Allah`ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her Müslüman’ın malı, kanı ve ırzı diğer müslümana haramdır. Allah sizin suretlerinize ve kalıblarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır -eliyle göğsünü işaret etti- : Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah`ın kulları kardeş olun. Bir Müslüman’ın kardeşine üç günden fazla küsmesi helal olmaz."

Müslüman Kuran ve Sünnet ışığında her zaman ve zeminde duruşunu sergilemeli, asla bunların dışına çıkmamalıdır. Aksi halde kaybeden taraftan olur ki Rabbim cümlemizi muhafaza buyursun.


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter