Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapHiç mi gül açmaz, sümbül yayılmaz bağlarında? Hiç mi doğmaz aydınlık sabahlar? Neden hep aynı cümleler ve neden hep aynı yangın vardır göğünde dolaşan? Baktım da seni dinlemek yalnızca hüzün.. Öykün nilüferlere benzer. Bir yerde tutunacak köklerin yoktur da uçsuz bucaksız sandığın bir küçücük gölde değen her rüzgarla savrulur durursun. Ama bilirsin, özgürlüktür sana yakışan. Köklerin olmadığı için mutlusundur. Hiçbir yere ait değilsindir çünkü ve gittiğin her yer biraz sen olur, biraz senin olur. Üstelik, kök salan diğerleri gibi her esen yelde boyun eğmektense razısındır çarpıp çarpıp kırılmalara.. Oysa yorulmuştur seni taşıyan eller ızdırabından, bihabersindir. Oysa ışık olmanı istemiştir senden egemenliğine son verdiğin akıl. Ve sen ışık olmak adına, yanmaktasındır mum misali. Kendine düşmez aydınlığın. Üstelik yetişmez senin cılız alevlerin düştüğün vuslat yolunu bulmaya. Düşer bazı pervaneler ardına; sanırlar ki senin alevini ayakta tutmak için feda eylemelidir kendilerini.. Sanırlar ki bu ateşi diri tutmak için küle dönmek gerekir. Oysa sen yalnızca özümden beslenirsin. Yalnızca can’ı tüketirsin.. Ve canan’ı bulmak içindir bunca yalnızlık, bunca yanmışlık.. Yüreğim sen bilmeden, istemeden yalnızca zulmedersin.. Bırak, hayatı değiştirmek elinde değil. Bırak, merhem değilsin hiçbir yarada.. Bundan böyle yüzleşmek yok kendimle.. Bundan böyle dünya gördüğümden ibaret. Elimin yetmediği hiçbir ağrı için sızı çekmek yok. Hiçbir satıra feryat ve figan eklemek yok.. Uyu yüreğim, artık uyu, bu ömürde sana yer yok.. Artık dizlerimde seni taşıyacak derman yok