Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Kozmik takvimde insan
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 852
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Kozmik takvimde insan  (Okunma sayısı 852 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    by-rajon

  • Süper Üye
  • ***

  • İleti: 209
  • Nerden: heryer
  • Rep: +238/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • TUTSAK DÜŞTÜM BİR İSYAN GECESİNE....
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
Kozmik takvimde insan
« : 26 Şubat 2011, 04:42:38 »


 

Kozmik Takvimde İnsan

(Bu yazı aylık Popüler Bilim ve Yeni Dünya Dergilerinde, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'nin Ağustos 1998'de güncellenen web sitesinde, aylık SignGraphic dergisinin Nisan/Mayıs-1999 sayısında ve 21 Aralık 1999 sayılı Akşam Gazetesinde yayınlanmıştır.)
 

Altmış iki yaşında kemik kanserinden ölen, 20. yüzyılın en popüler bilim adamlarından ünlü astronom ve biyolog Carl Edward Sagan'a göre; eskiden Samanyolu, şimdi ise Gökada ya da Galaksi tabiri ile bilinen sistemde tam 400 milyar güneş mevcut. Gökadamız, diğer Galaksilere nisbetle orta boy büyüklükte sayılıyor. Ondan daha da büyükleri mevcut. Güneş sisteminin içinde bulunduğu Galaksi, merkezinden ise otuz iki bin ışık yılı uzaklıkta...

Gökadamız, Andromeda ve Güney üçgeni sarmallarıyla beraber yanlarına otuza yakın Gökadayı da katarak yerel Gökadalar takımını meydana getirmektedir.

Her bir Gökadada milyarlarca yıldızın uydularıyla beraber olduğu düşünüldüğünde, insanoğlu mantığın ve aklın ulaşamayacağı rakamlar ve büyüklüklerle karşılaşmış oluyor.

Sagan, son kitabı "Soluk Mavi Nokta"da, sınırları bilinmeyen evrende, galaksiler arasında ve güneş sisteminde dünyamızın yerini, uzaktan soluk mavi nokta olarak dahi fark edilemeyen ve matematiksel bir bütünlük ifade etmeyen toz tanesi (1) olarak kabul etmekte. Bu akıl almaz uzantı içinde Güneş Sistemimizin varoluş tarihi ile ilgili bilgiler ise kısaca şöyle:

Evrenin genişlemesini, bir balonun küçülmesindeki ya da film makinasındaki gibi geriye saran bilimadamları, kainatın 15 milyar yıl önce yüksek sıcaklık ve yoğunluktaki bir yapıdan patlama ile doğduğunu saptadılar. Ünlü Gökbilimci Hobble; "Eğer kainat giderek büyümekte ise, insan ister istemez bu tarifi mümkün olmayan kütlenin bir zamanlar çok küçük miktarda olduğu kanaatine varıyor. Büyük patlamanın başladığı öyle bir an var ki, o an kainatın doğumu olmaktadır" diyor.

"Big bang"i açıklamaya yardımcı olan başka bir gözlem de, 15 milyar yıl sonra, uzayın en ufak noktasında var olan kozmik ışınlar oldu. Kısa dalga boyu radyo ya da mikrodalgalar şeklinde yayılan bu ışınlar, bilimadamlarına evrenin doğuşu hakkında önemli ipuçları verdi... Dahi bilimadamı Hawking, yeni kitabında evrenin büyük patlamadan önce bir bezelye tanesi kadar olduğu görünüşü yansıtıyor. Bize göre ise Evren bir tek Big Bang ile sınırlı olmayıp sonsuz big-bang'lar ile, yani 'boom' larla var olmuştur. Dolayısıyla kainat sonsuz ve sınırsız bir şekilde mevcuttur. Dünyamız insanından öncesine ait notlar bunlar. Güneş'ten 149 milyon 596 bin km. uzaklıktaki Dünya, Radyoaktif ölçümlere göre tam 4.6 milyar yaşında. Bu aynı zamanda sonu Pluto olan Gezegenlerin de yaşıdır.

Evet; Belirli ritimlerle dönüşler neticesinde, yani Dünya kendi ekseni etrafında dönüşüyle, gündüz gece kavramlarını ortaya koyarken Güneş etrafındaki turuyla da seneyi oluşturuyor. Astronomi yönünden sonsuzluğa varan ölçülere ve süreye karşılık, zaman da izafiliğini koruyor. Ve biz asla zamanın neresinde olduğunu saptayamıyoruz. Yaşantımızdaki süre "zamandan ve mekandan" münezzeh yaratıcı güç tarafından globalleştirilmiş bir sınır ve bir kesit olacak hale getirilerek bizlere sunulmuş; "Asr" kavramıyla...

Dünya şu anda orta yaş grubunda sayılır. Güneş bir yıldız olarak daha sonraki evresinde, merkezindeki hidrojenini yakarak bitirecek, yapısı değişmeye genişlemeye başlayacak ve Dünyayı yutacaktır. Şu andaki hidrojen yakıtı yarıda olduğuna göre, büyüyüp bir "süper nova" haline dönüşmesine, kısaca ölümüne 4.5 milyar yıl daha var. Bu aynı zamanda dünyanın da ölümüdür. İnsanın Arz'da yani dünyada ne zaman ortaya çıktığı, hayat bulduğu kesin bilinemiyor. Yapılan tespitler, araştırmalar insanlık tarihinin 200 milyon yıl önceye gittiğini vurgulamakta.

19. yüzyılın ortasından itibaren insanın doğa üstü güçlerce yaratılmadığı, yaşamının diğer canlılar gibi belirli sürecin, yani Evrensel bir oluşumun tabii sonucu olduğu bilimsel verilerle anlaşıldı. Yani insan, evrimleşme sonucu, maden, nebat, hayvan ve insan dizilimiyle var olmuştur. Çeşitli fikirler arasında, insanın maymundan türemiş olduğu gerçeği "Darwinizm görüşü"ne pek itibar edilmemiştir. Aşamalar incelendiğinde, onun bir Homo erectus (dik yürüyen), Homo faber (alet yapan), Homo lingua (konuşan, dili olan), Homo symbolicus (soyutlayabilen), Homo Curiosus (araştıran) ve nihayet bir Homo Sapiens (akıl sahibi) olduğunu görüyoruz. İnsana özgü tüm bu özelliklerin, hiçbir primatta bulunmamasıdır.

Bu evrim süresinde, kayda değer bir şey de, bundan tam 75 milyon yıl önce yaşamış, sonra yok olmuş bir dinazor neslinin olması. Bunlar da Dünyamız sonrasına ait olan bilgiler. İşin ilginç yönü "Kozmik takvim denilen" bu sürede insan yaşamının ne kadar yer tuttuğudur. Dilerseniz bunu da matematiksel işlemlerle saptayalım. Evrenin varolduğu kabul edilen Big-Bang anından, yaşadığımız şu ana kadar geçen 15 milyar dünya yılı, bir "Kozmik Yıl"dır. Güneş, dünya senesiyle 4,5 milyar, kendi senesine göre ise, henüz 8 yaşında bulunmaktadır.

Çünkü, içinde yer aldığı Samanyolu Galaksinin merkezine, bugüne kadar ancak 8 tur atabilmiştir. Güneş'in bir turu, Dünya yılıyla 255 milyon yıldır. (Hesaplamalar sonucunda 2.040 milyon yaşında olması gerekir. Bu rakama, termonükleer tepkimelerle geçen süre ve proto gezegen devresi dahil edildiğinde, Güneşin yaşı 4.500 milyon yıl olmaktadır.) Şimdi, bu astronomik veriler ışığında hesaplayalım. Evrenimizin yaşı varsayılan 15 milyar dünya yılını 12 ay olarak düşünürsek, 4.500 milyon yaşında olan Güneş'in yaşı, 3.6 ay (yaklaşık 4 ay) eder!.. İnsanın dünya üzerindeki varoluş süresini, 200 milyon yıl, 15 milyar dünya yılını da 8766 saat (365 gün x 24 saat= 8760+6= 8766) olarak kabul ettiğimizde, 200 milyon yıldır varolan insanoğlunun kozmik takvime nisbetle, dünya üzerindeki hayatiyeti 5 gün gibi bir süreye sığmaktadır. Buna benzer bir hesaplama ile ortalama 70 yaş ömrü olan bir insanın yine kozmik takvime göre dünya yaşamı 8.6 sn., bilemediniz 9 sn. civarındadır. Ve bizler, hayatımıza bitmez tükenmez bir kavga ve ego ile insanlık onur şeref ve haysiyetine yakışmayacak bir şekilde sıradan, şartlanmaların oluşturduğu değer yargıları ve yorumlarla devam ederken, hiç diyebileceğimiz bir süreye sığan yaşantımızın saliselelerle ifade edilebilecek kesitlerini, nasıl ve ne yönde değerlendirebileceğimizi tekrar gözden geçirelim.

Doğru olan da budur.
(alıntıdır)
SENİ BU KÖŞEDE BEKLERKEN, GÜNLERİ SAYDIM, SAATLERİ SAYDIM, GÜN BİTTİ, GECE BİTTİ, BEN BİTTİM... AMA SEN YİNE GELMEDİN. BEN YİNE BEKLEDİM...Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
1 Yanıt
1203 Gösterim
Son İleti 15 Ocak 2008, 22:43:34
Gönderen: ђ๏Ŧєєz
1 Yanıt
1063 Gösterim
Son İleti 18 Mart 2008, 01:12:10
Gönderen: PERİ
1 Yanıt
1132 Gösterim
Son İleti 20 Mayıs 2008, 18:10:28
Gönderen: reyhan58
0 Yanıt
1210 Gösterim
Son İleti 20 Mayıs 2008, 21:58:41
Gönderen: sevdaligul
1 Yanıt
4743 Gösterim
Son İleti 30 Ocak 2011, 23:42:48
Gönderen: AliCanDosT