Hoşgeldiniz
Ziyaretçi
. Lütfen
giriş yapın
veya
kayıt olun
.
06 Kasım 2024, 02:00:42
Ana Sayfa
Yardım
Ara
Takvim
Giriş Yap
Kayıt Ol
GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK
»
GENEL KÜLTÜR VE TARİH
»
Genel Kültür
»
Memleketimiz Köşesi
»
KIZ KULESİ EFSANESİ
Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa Başlığı
Konu
: KIZ KULESİ EFSANESİ
Mesaj Sayısı
Mesaj Sayısı
: 2 cevap var
Okuma
Gösterim
: 1110
Google Özel Arama
« -SİMAV-
|
İstanbul Manzaraları »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: KIZ KULESİ EFSANESİ (Okunma sayısı 1110 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
orkide
Özel Üye
İleti: 5263
Nerden: Almanya
Rep: +1521/-1
Cinsiyet:
KIZ KULESİ EFSANESİ
«
:
16 Ekim 2008, 15:56:51 »
Adminimiz, ünlü Kiz Kulesinin fotograflarini eklemis. Ben de, belki ilginizi ceker ümidiyle Kulemizin efsanesini eklemek istedim:
Kız kulesi ile ilgili anlatılan ilk Efsane;
Ovidius'un kaydettiği bir aşk hikayesidir:Zamanında Üsküdar sırtlarında Tanrıça Afrodit adına bir tapınak vardır. Hero'da genç kızların görev yaptığı bu tapınağın rahibelerindendir. Leandros ise karşı kıyıda bir kral oğlu...Durun Leandros ile Hero'nun Kız Kulesi aşkını anlatmadan önce Adonis ile Afrodit'in hikayesini bilmek lazım:"Bir bahar günü Sestos'ta bayram varmış, Afrodit'in çok genç ölen sevgilisi Adonis'in şerefine bir bayrammış bu. Adonis temmuz ağaç kabuğundan doğmuş, çiçek gibi körpe, canlı bir çocukmuş. Afrodit onu görür görmez, güzelliğine vurulmuş, çocuğu yer altı tanrıçası Persophone'ye vermiş, büyütsün diye. Ne var ki, karanlık ülkenin tanrıçası da çocuğa tutulmuş. Afrodit'e geri vermek istememiş. Tanrıların babası Zeus kızlarının arasını bulmak için Adonis yılın üçte birini yeryüzünde Afrodit ile, üçte birini yeraltında Persephone ile, geri kalanını da kendi nerede dilerse orada geçirecek diye kesip atmış. Ama Adonis yılın sekiz ayını Afrodit'in yanında geçiriyor, yalnız dört ay iniyormuş karanlık ülkeye, Persephone kıskançlığından bir yaban domuzu salmış ormanlara, hayvan Adonis'i avlanırken yaralamış, öldürmüş. Can çekişen sevgilisinin yanına koşarken Afrodit'in ayağına bir gül dikeni batmış. O güne kadar beyaz olan gül, tanrıçanın kanıyla al renge boyanmış.Tanrıça, Adonis'in gövdesinde ne kadar kan damlası varsa, o kadar gözyaşı dökmüş, toprağa dökülen her damla kandan bir lale, her damla yaştan bir kırmızı gül fışkırmış. Bundan böyle bahar bayramında kadınlar, "Ah Adonis! Vah Adonis!" diye bağırıp dövünürler, tören yaparlarmış."
GELELIM EFSANEMIRE:
Hero kulede kumrulara bakmakla görevlidir. Aşka yasaklıdır. Her ilkbaharda doğanın uyanışı adına tapınak çevresinde yapılan bu törene çevre şehirlerden insanlar akın akın gelir, yenilir içilir, aşkı bulamayanlar Afrodit'e mabedinde yakararak aşkı yaşayabilmek için yakarırlar.Boğazın karşı kıyısında oturan Leandros'ta Hero'yu bu törenlerin birinde tapınağa geldiğinde tepeden tırnağa kırmızı güllerle donanmış olarak görür ve olan olur. Her ikisinin gönlüne aşk ateşi düşer; düşer ya işte efsane de böyle başlar.Abydos'lu kral oğlu Sestos'lu rahibeye ne pahasına olursa olsun kavuşmak ister. Ancak arada bir engel vardır; Hero'nun rahibe olması. Böyle olunca Hero evlenemez ve sevdiğine kavuşamaz. Ama aşk sınır tanımadığı gibi deniz, deryayı hiç dinlemez elbet. Leandros Boğazın bir kıyısından Kız Kulesine geçmek için yanıp tutuşur. Bir gece dalgalara bakarken, Kız Kulesinin tepesinde bir ateşin yandığını görür. Hero kuleye çıkmış, sevgilisine, "gel, gel!" diye bir meşale sallar. Deniz durgundur, ay suda hafifçe dalgalanan ışıltılarıyla Leandros'a bir yol çizer gibidir. Leandros dayanıklı bir yüzücüdür ve karşı kıyıda Hero'ya varan ışık yolu ise ona oldukça kısa görünür.Dalgacıklar, "gel, biz seni götürürüz" der gibi fış fış ederek, kuledeki meşale ile aynı şarkıyı söyler ve Hero'ya kavuşacağı hayaliyle suya atlar. Var gücüyle kulaç atar, yüzmeye başlar. Hero'nun elinde sallanan meşale de gittikçe yakınlaşır. Aşk sarhoşu Leandros artık yüzmüyor, su fırtınası arasında uçuyor gibidir. Son bir kulaçla karaya ayak basar, soluk bile almadan kumsaldan yukarı koşar. Kulenin kapısı açıktır ve içeriye dalar, merdivenleri tırmanır. İlk defa birbirine sarılacak bir kadınla bir erkek nasıl bir an duraklar, karşılarına çıkan mutluluğa nasıl şaşkınlıkla inanmadan bakarlarsa, Hero ile Leandros da öyle duraklar, bakışırlar. Meşale söner, Kız Kulesi kapkara bir taş yığını gibi yükselir ay ışığında. Ve o gece Hero ile Leandros'un aşkları kutsanır.
Bir gece, bir gece daha, her gece Kız kulesi birbirine aşık iki gencin gizli aşkına tanıklık eder. Her gece Leandros kulede sallanan meşaleye doğru yüzer, her gece Hero'ya kavuşur ve her sabah doymadan, yaz gecelerinin kısalığına üzülerek dönüş yolunu tutar. Ancak yaz geçmiş, boğazda dondurucu poyrazlar esmeye başlamıştır. Ne var ki, Kız Kulesinde meşalenin yandığını gördü mü, ne rüzgar, ne dalga, ne soğuk durdurabilir Leandros'u. Denize dalar dalmaz en yüksek dalgaları yara yara yüzer, yorgunluğunu duymadan varır karşı yakaya.
Hero korkmaya başlamıştır, denizden çıkan sevgilisinin buz gibi bedenini sararken bir tehlike sezinleyerek ürperiyordur. Hızla esen bora meşalesini söndürecek gibi oluyordur bazı geceler. Yine de gelme diyemez Leandros'a. Kavuşmamak, biri boğazın bir kıyısında, öbürü öbür kıyısında bütün bir gece ayrı kalmak akla sığmayan, olmayacak bir şeydir.
Bir gece fırtına daha serttir, Hero'nun elindeki meşaleyi söndürür. Dağ gibi yükselen dalgalar Leandros'un çırpınan gövdesini döve döve Kız Kulesinden çok ötelere sürükler. Delikanlı bütün gücüyle karşı koymaya çalışır, ama kulenin tepesindeki ışığı göremez olmuştur artık. Nereye doğru yüzeceğini bilemez.
Yol gösteren ay ışığını kara bulutlar kaplamıştır. Leandros'un yüreğindeki ateş yanar daha, ama kollarının, bacaklarının gücü tükenmiştir. Buz gibi bir donukluk sarar bedenini. Ne olduğunu bilmeden bırakır kendini denize. Sabaha karşı dalganın kıyıya sürüklediği cesediyle acı son başlangıçtır onun için.
Kız Kulesi kıyılarında kurşun gibi bir sabah ve serin hava Hero'yu sarmıştır. Bitkin bir şekilde akşamdan beklediği Leandros'unu düşünmektedir. Fakat kıyıya sürüklenen cesedi görünce hasret ateşini söndürmek için kendisini sadece boğazın sula
rına atmak olur çaresi; çaresizliğinin çaresi olarak.
Kaynak: Kız Kulesi / İstanbul
Mesajı Paylaş
|
Kayıtlı
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol
ya da
Giriş Yap
AÇIK KALPLE KONUŞAN DÜŞMAN, İÇİNDEN PAZARLIKLI DOSTTAN DAHA iyidir.
sevdaligul
Administrator
İleti: 13121
Nerden: Konya
Rep: +6511/-0
Cinsiyet:
GüLe SeVDaLı Bir GeNç
KIZ KULESİ EFSANESİ
«
Yanıtla #1 :
16 Ekim 2008, 17:55:44 »
emegine saglık arkadaşım
efsaneyıde okumuş olduk artık
birde kız kulesını canlı gormak kaldı
onuda goruruz umarım
Mesajı Paylaş
|
Kayıtlı
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim
orkide
Özel Üye
İleti: 5263
Nerden: Almanya
Rep: +1521/-1
Cinsiyet:
KIZ KULESİ EFSANESİ
«
Yanıtla #2 :
16 Ekim 2008, 18:34:53 »
Insaalah görürsün arkadasim, bilgi birikimimiz de var daha bir enteresan gelir simdi degil mi?
Mesajı Paylaş
|
Kayıtlı
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol
ya da
Giriş Yap
AÇIK KALPLE KONUŞAN DÜŞMAN, İÇİNDEN PAZARLIKLI DOSTTAN DAHA iyidir.
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« -SİMAV-
|
İstanbul Manzaraları »
Konuyu Paylaş