Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Kız isimleri ve anlamları........................
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 1243
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Kız isimleri ve anlamları........................  (Okunma sayısı 1243 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    çoban

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 1494
  • Rep: +89/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • AH MİNEL AŞKİ VE HALATİHİ AHRAKA KALBİ ...........
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
Kız isimleri ve anlamları........................
« : 14 Mayıs 2007, 19:57:46 »


 

AÇANGÜL: Açılan gül çiçeği
 AÇELYA: Fundagillerden çok renkli çiçekler açan bitki
 AÇILAY: Ay’ın şekilleri, yansıması
 ADAL: Ün kazan
 AFET: Ortalığı birbirine katacak kadar güzel kadın


 AFİFE : Namuslu, namusuna çok düşkün olan
 AFİTAP : 1.Güneş. 2. Çok güzel, parlak yüzlü kadın
 AĞÇA: Temiz, saf
 AHENK: Uyum
 AHSEN: Çok güzel, olağanüstü güzel
 AHU: Ceylan, karaca 2.Çok güzel,ince,zarif kadın.
 AHUCAN: Çok güzel dost.
 AHUEDA:Nazlı güzel.
 AHUELA:Çok güzel gözlü.
 AHUGÜL: Çok güzel.
 AHUGÜZAR:Becerikli güzel.
 AHUNAZ: Nazlı güzel,nazenin.
 AHUNİSA:Çok güzel kadın.
 AHUNUR:Göz kamaştıran güzelliğe sahip olan.
 AHUSE: Coşkulu güzellik
 AHUŞEN:Güzel ve neşeli.
 AJDA:Filiz,sürgün. Çok genç.
 AJLAN: Hızlı, çabuk, telaşlı
 AKASYA: Güzel kokulu bir süs bitkisi
 AKEL: Eli uğurlu anlamında
 AKGÜN: Parlak gün, uğurlu gün, ışıklı gün
 AKSEV:Aydınlığı sev,ışık saç
 AKSU: Anadolu’da değişik boylarda bir çok akarsuyun adı
 AKŞIN: Beyaz tenli kadın
 AKTAN: Ak renkli tan; Kutlu tan, uğurlu tan
 ALA: Ela karışık renkli, alaca; Benekli; Tam olgunlaşmamış, yarı olmuş
 ALAGÜL:Çok renkli gül.
 ALÇİÇEK:Kırmızı çiçek.
 ALÇİN: Kızıl renkli küçük bir kuş
 ALEDA: Nazlı, kaprisli
 ALEV: Yanan cisimlerin görüntüsünü tarif etmek için kullanılan bir kelime
 ALEYNA: Bizim üzerimize olsun
 ALGIN: Birine gönül vermiş, vurgun, tutkun
 ALGÜL:Kırmızı gül. Gül kırmızısı
 ALIM: Gözü gönlü çeken nitelik, çekicilik, gönül çelen güzellik, albeni
 ALKIM: Gökkuşağı
 ALKIZ:Kırmızı yanaklı,sağlıklı kız.
 ALPİKE: Kahraman kraliçe
 ALTIN: Yüksek değerli bir maden
 ALYA: Yüksek yer, yükseklik, gök
 AMİNE:Yüreğinde korku olmayan.
 ANDAÇ: Anılar, hatıralar
 ANIL: Başkaları tarafından sözün edilsin
 ANKA: Kaf Dağı’nda bulunduğu söylenen masal kuşu
 ARIN: Arı, katışıksız, temiz, kirden uzak
 ARKIN: Yavaş, ağır, sakin
 ARMAĞAN: Hediye, ödül
 ARMİNA: Emine, korkusuz, yürekli
 ARNİSA: Çok namuslu kadın
 ARSEN: Kurtuluş, özgürlük
 ARSU: Su kadar berrak
 ARSUN: Yüreğindeki temizliği yansıtan
 ARYA: Operada sanatçının orkestra eşliğinde söylediği uzun şarkı
 ARZU: Herhangi bir şey için duyulan aşırı istek
 ARZUCAN:Candan isteyen.
 ARZUGÜL:İstenilen,beğenilen gül.
 ARZUM:İsteğim,dileğim,hevesim.
 ARZUNAZ:Naz yapan,nazenin.
 ASALBİKE: Gerçek hanım, gerçek güzel
 ASEL: Bal, Cennetteki dört sudan biri
 ASENA: Dişi kurt, güzel kız
 ASLI:Temelli,köklü. Bir şeyin benzeri.
 ASLICAN:Özü can gibi sevgili
 ASLIHAN:Han soyundan gelen.
 ASLIM: Özü geçmişe ait
 ASLINAZ:Nazlı olması geçmişinden gelen.
 ASLINUR:Nur saçan bir geçmişi olan.
 ASLISU:Geçmişi su gibi berrak ve temiz olan.
 ASU: Azgın, huysuz,isyan eden. Afacan.
 ASUDE: Rahat, huzur içinde olan
 ASUELA: Ela gözlü yaramaz
 ASUMAN: Gökyüzü
 ASYA: Dünyanın en büyük kıtası
 AŞINA:Bildik,tanıdık.
 AŞKIM:Sevdiğim,sevgilim.
 AŞKIN: Aşmış, ileri
 AYBEN: Ben ayım anlamında
 AYBENİZ:Ay gibi parlak tenli,ay benizli.
 AYBİKE: Ay gibi güzel kız
 AYBİRGEN: Ay veren
 AYCAN:Ay gibi sevilen,aydınlık can.
 AYÇA: Yay biçimindeki ay,Hilal.
 AYÇAĞ:Ay gibi parlak çağ.
 AYÇAN:Ay gibi aydınlık kişi.
 AYÇİÇEK: Gün çiçek
 AYDA: Dere kıyılarında yetişen bir bitki
 AYDAN: Güzelliğini aydan almış,ay gibi parlak ve güzel
 AYDENİZ: Hem ay, hem de deniz
 AYDONAT: Işık donat, parlaklık donat anlamında
 AYEVİ: Ay çevresinde oluşan ışık çemberi
 AYGEN: Gönül arkadaşı
 AYGÖNÜL:Güzel gönüllü.
 AYGÜN: Hem ay, hem gün
 AYKAL: Ay gibi parlak ve ışıklı kal
 AYKIZ: Ay+Kız
 AYKUT: Kutlu ay, uğurlu ay
 AYLA: Bazı yıldızların ve ayın etrafındaki ışık çemberi
 AYLAN:Ay gibi güzel değerlere sahip olan.
 AYLİN: AYLA ile aynı anlamdadır
 AYNUR:Ay ışığı
 AYPERİ:Ay ve peri gibi çok güzel.
 AYSAR: Ayın evrelerine göre huyu değişen kimse
 AYSEL:Ay gibi olan güzelliğiyle nam salmış olan
 AYSEMA:Ay gibi parıldayan yüz.
 AYSEREN:Güzelliğini gözler önüne seren.
 AYSIN: Sen aysın, ay kadar güzelsin
 AYSU: Ay gibi parıltılı ve su gibi berrak.
 AYSUN:Ay gibi ışıltılı ve güzel.
 AYŞE: Rahat ve huzur içinde yaşayan
 AYŞEGÜL:Güller içinde mutlu yaşayan.
 AYŞEN:Neşeli,gülen,aydınlık.
 AYŞENUR: Ayşe+Nur
 AYŞIL: Ay ışığı
 AYŞİM,AYŞİN: Darlak ışık saçan.
 AYTEN:Güzel bir tene sahip olan.
 AYTU:Aya benzeyen tuğlu.
 AZİZE:Saygın,sevgili,kutsal.
 AZRA: Üstünde hiç yürünmemiş kum; Yeni yetme kız
¼br />  BADE: Aşk, kutsal sevgi
 BAHA: Değerli, kıymeti çok
 BAHAR: Yazla kış arasında olan mevsim. Güzellik,gençlik çağı.
 BAHARGÜL:Bahar gülü.
 BALA: Yavru çocuk
 BALCA: Bal gibi, bala benzer
 BALIN: Yar, sevgili
 BALKIN: Pırıldayan, parlak
 BALKIZ: Bal kadar tatlı kız
 BANU: Prenses; Hanımefendi. Yeni evli gelin.
 BANUHAN:Hatun hükümdar.
 BAŞAK: Ekinlerin tanelerini taşıyan baş kısmı
 BEDİZ: Resim, tasvir, süs, bezek
 BEGÜM: Hanım; Kadın hükümdar.
 BEHİN: İyinin iyisi
 BEHİYE:Güzel.
 BELDE: Memleket, şehir, kasaba
 BELEMİR: Peygamber çiçeği olarak biliniyor. Açtığı kokusunun dağılmasıyla anlaşılan gizli çiçek anlamında
 BELEN: Bel, geçit; İki dağ arasından geçen yol
 BELFÜ: Kar tanesi
 BELGİ: İşaret
 BELGİN: Kesin ve eksiksiz belirlenen
 BELGÜN:Aydınlık gün.
 BELİN:Korku ile şaşkın şakın bakmak.
 BELİZ: İşaret, iz; alamet
 BELKIS:Efsaneye göre Hz. Süleyman zamanındaki Saba melikesinin adı.
 BELMA:Uysal,sakin.
 BELUR:Billur,billurdan olan.
 BENAN: Parmak uçları
 BENAY: Ben ayım, ay gibiyim
 BENEK: Namuslu kadın
 BENGİ,BENGÜ: Ölümsüz, sonsuz
 BENGİSU: Ölümsüzlük suyu
 BENGÜL:Gül gibi.
 BENİZ: Yüz
 BENNUR:Işık saçan.
 BERGÜZAR: Anılmak için verilen şey, andaç
 BERİA: Olgunluk ve güzelliğiyle üstün olan sevgili
 BERİL: Zümrüt
 BERİN,BERRİN: En yüksek, en ulu anlamında
 BERKE: Zerdali, kayısı. Kamçı, değnek
 BERNA: Bağlı, bağlanmış; Genç, körpe, delikanlı
 BERRAK: Duru
 BERRAN: Keskin, kesici
 BESİME:Sevimli,güler yüzlü.
 BESİSU: Bitkilerin damarlarında dolaşan besleyici su
 BESTE: Bir muzik parçasını oluşturan ezgilerin tümü
 BESTEGÜL:Gül kadar güzel ve duygulu.
 BESTENİGAR: Türk müziğinde bileşik bir makam
 BETÜL,BETİL: Erkeklerden çekinen namuslu kadın, Hz. Meryem ve Hz. Fatma`nın diğer isimleri
 BEYZA: Çok beyaz, lekesiz
 BİGE:Evlenmemiş,çocuk doğurmamış olan. Sultan.
 BİHTER: Daha iyi, en iyi
 BİKE: Evlenmemiş, çocuğu olmamış kadın
 BİLCAN:Bilgili dost.
 BİLGE: Çok bilgili ve bilgisini yararlı kullanan kişi
 BİLGET: Havadis, malumat
 BİLGÜN: Bil+Gün
 BİLHAN: Çok bilgili
 BİLLUR: Pek duru, pürüzsüz
 BİLNAZ:Çok naz eden.
 BİLNUR:Bilge kişi.
 BİNAY:Öylesine güzel ki bin ay eder.
 BİNGÜL: Gülü bol; Gül bahçesi
 BİNNAZ: Çok nazlı,cilveli,kaprisli.
 BİNNUR:Çok ışıklı, ışığı gür
 BİRAY: Ay gibi tek, eşsiz
 BİRBET: Yüzü benzersiz
 BİRGEN: Yalnız, yalnızlığa alışkın
 BİRİCİK: Bir tane, tek, emsalsiz
 BİRGÜL: Tek ve güzel bir gül.
 BİRSEN: Yalnız sen
 BİRSU:”Bir içim su” denilebilecek kadar güzel olan.
 BUKET: Çiçek demeti
 BURCU: Güzel koku, ıtır
 BURÇAK: Bir bitki
 BURÇİN: Dişi geyik
 BUSE: Öpücük
 BÜGE:Bent,su benti.
 BÜKÜM: Bükme eylemi
 BÜŞRA: Müjde, sevinçli haber
¼br />  CAHİDE:Çalışıp çabalayan.
 CANAN: Gönülden sevilmiş, yar.
 CANAY:Ay gibi temiz.
 CANDAN: İçten, gönülden
 CANDAŞ: Candan, değerli dost
 CANEDA: İçten, sevimli kişi
 CANEL:İçten,candan uzatılan dostluk eli.
 CANFEZA: Müzikte bileşik bir makam
 CANKIZ: Sevilen, sevimli, şirin kız
 CANKUT: Sevimli, cana yakın
 CANSEL:Hayat veren su.
 CANSIN:İçten,gönüldensin.
 CANSU: Can suyu. Hayat veren su.
 CAVİDAN:Sürekli,kalıcı olan,sonsuz.
 CELİLE:Büyük,ulu.
 CEMİLE:Hatır hoşluğu için yapılan hareket.
 CEMRE: Ateş parçası, kor; Şubat ayında bir hafta arayla hava, su ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi
 CENNET:Çok güzel yer. İyilik yapanların,günahsızların öldükten sonra mutluluğa kavuşacaklarına inanılan yer.
 CEREN: Çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, zarif hayvan; ceylan
 CEVHER:Bir şeyin özü. Güç,enerji.
 CEVZA: İkizler burcunun eski adı
 CEYDA: İnce-uzun boyunlu ve güzel
 CEYLAN: Süzgün ve tatlı bakışlı. Yapısı ince ve uyumlu olan. Gözlerinin güzelliğiyle ünlü zarif,ince bacaklı memeli.
 CİHANBANU: Dünya hükümdarı.
 CİHANNUR:Alemi aydınlatan nurlu ışık.
¼br />  ÇAĞ: Belirli bir özellik göz önünde bulundurularak ele alınan zaman dilimi
 ÇAĞDA: Yeni bir çağa adım atılmış
 ÇAĞIN: Şimşek, yıldırım
 ÇAĞLA Badem, kayısı,erik gibi yemişlerin olgunlaşmamış hali
 ÇAĞRI: Davet. Doğan kuşu. Mavi hareli göz.
 ÇAKIL: Su yataklarında sürtünmeyle yuvarlaklaşmış küçük taşlar
 ÇEVREN: Gökyüzünün yerle bitişik gibi görünen kenarları, ufuk
 ÇIĞLIK: İnce ve keskin bağırış.
 ÇİÇEK: Bir bitkinin değişik renklerle bezenmiş kokulu bölümü
 ÇİĞDEM: Akdeniz çevresinde yetişen çok renkli kır bitkisi
 ÇİLAY:Ayın üzerinde beliren açık renkli lekeler.
 ÇİLEN:Hafif yağan yağmur,çisenti.
 ÇİLER: Şarkılar söyleyen, şakıyan
 ÇİSE(M): Hafif yağan yağmur(um)
 ÇİSİL: İnce ince yağan yağmur
 ÇOLPAN: Çoban yıldızı
¼br />  DAMLA:Çok küçük miktarda su. Çok az.
 DALGA: Hareketli su kütlesi; Denizin rüzgarlı havada kabarıp kıyıya sürüklenmesi
 DAMLA: Yağmur ya da bir sıvının çok küçük yuvarlak biçimli parçası
 DEFNE: Yaprakları güzel kokulu, yaz-kış yeşil olan bir bitki
 DEMET: Çiçek bağlamı, deste
 DEMİ:Kadife,şeftali gibi şeylerin üzerinde bulunan ince tüy
 DEMRE: Noel Baba’nın doğduğu sanılan tarihi yer
 DENİZ: Yeryüzünün çoğunu örten engin su
 DEREN: Toplayan, düzenleyen, pekiştiren
 DERİN: Sığ olmayan
 DERYA: Büyük deniz anlamında
 DERYANUR:Bilgisiyle ışık saçan.
 DESEN: Çiçek, çizgi gibi süs şekilleri
 DESTE:Bağlam,demet.
 DESTEGÜL: Mevlevi dervişlerinin giydiği ince kumaştan yelek. Bağlanmış gül demeti.
 DEVİN: Hareket, kımıldanış
 DEVİNSU:Suyun ritmik hareketleri. Akarsu.
 DEVRİM: Yerleşik toplumsal düzeni, köklü, hızlı ve geniş kapsamlı olarak niteliksel değiştirme ve yeniden isimlendirme işlemi
 DEVRİN:Bir kişi veya olayın gündemde olduğu tarih dönemi.
 DİCLE: Bir nehir adı. Ulu ırmak.
 DİDAR:Güzel yüz. Görme.
 DİDE: Göz, göz bebeği
 DİDEM: Gözüm gibi sevdiğim, sevgilim
 DİLA:Gönlümü çalan.
 DİLAN:Gönüllerce olan,yürekler dolusu.
 DİLARA: Gönül alan, gönül okşayan.
 DİLAY: Gönle ışık saçan, ay kadar güzel
 DİLBER:Gönlü yakan güzel. Alımlı güzel kadın.
 DİLDAR: Gönlü baskı altında tutan sevgili
 DİLDE: Ünü her tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu, herkesin dilinde olan kimse
 DİLEK: İstek, rica,arzu.
 DİLEM: Gönül ilacı
 DİLER: Dilemek eyleminden
 DİLHAN: İçten ve yürekten konuşan
 DİLNİŞİN: Gönülde yer tutan,hoş,güzel
 DİLRÜBA: Gönlü şen,dertsiz
 DİLSEREN:Hatiplik yeteneğini gözler önüne seren.
 DİLSU: Dil+Su
 DİLŞAH: Gönül şahı,sevgili,sultan.
 DİNİZ:Sakin,dingin.
 DOĞA: Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü; Tabiat
 DOĞANGÜN: Doğmakta olan gün
 DOĞAY: Ayın yeni doğuş hali
 DOĞU: Güneşin doğduğu ana yön
 DOLUNAY:Ayın tam yuvarlak olduğu an
 DORA: Doruk, zirve
 DURUGÜL:Gül gibi temiz olan.
 DUYGU: Kişi, olay ve nesnelerin bireyin iç dünyasında uyandırdığı izlenim
 DUYGUN: Duygulu,hassas,hisli kişi.
 DUYGUNİSA: Duygulu,hassas kadın.
 DÜŞ:Hayal,rüya,güzel rüya.
 DÜŞÜM: Hayalimdeki, düşlediğim, istediğim anlamında
¼br />  EBRU:1.Keman kaş. 2.Bulut rengi. 3.Bir sanat dalı
 ECE: Kraliçe. Güzel kız,kadın.
 ECEGÜN: Çok güzel bir günde doğan
 ECEM: Kraliçem, sevgili kraliçe anlamında
 ECENAZ:Nazlı güzel.
 ECESU:Su gibi berrak ve güzel.
 ECMEL: Çok güzel
 EDA: Naz, cilve. Davranış,tavır. Verme,ödeme. (Namaz için)kılma,yerine getirme. Üslup.
 EFİL:Rüzgar,dalgalanma.
 EFSUN: Büyü, sihir
 EGE: Türkiye’nin batısında yer alan deniz
 ELANAZ:Ela gözlü,nazlı güzel.
 ELANUR:Ela gözleriyle nur saçan.
 ELÇİN: Deste, tutam
 ELİF: Kibar, narin yapılı, ince-uzun boylu kız.
 ELİFE:Tutku,istek,alışılan şey.
 ELİZ:El izi.
 ELVAN: Renkler,çeşitler.
 EMEL:Arzu,özlem.
 EMET: Bereket, bolluk
 EMİNE: İnanılır,güvenilir.
 ENER: Dağ eteği
 EREM: Cennet
 ERENDİZ: Jüpiter gezegeninin adı
 ERÇİL: Doğru,inanılır,güvenilir kişi.
 ERDA: Beyaz karınca.
 ERKE: Enerji, iş başarma gücü; Nazlı
 ERNA: İşveli,cilveli,şen şakrak sevgili.
 ESEN: Sağlıklı, salim
 ESENGÜL: Rüzgar gibi esen,Gül gibi güzel kokan.
 ESER: Emek sonucu ortaya çıkan ürün, yapıt; Yok olmuş bir nesneden kalan parça
 ESİM: Rüzgar gibi olan.
 ESİN: Sabah rüzgarı
 ESMA: İsimler,adlar. Çok yüksek olan.
 ESMACAN: Adı can olan.
 ESMAGÜL: Adı gül.
 ESMANUR: Adı nur.
 ESNA: Yüksek, yüce. Bir işin yapıldığı an.
 ESRA: En çabuk, çok çabuk
 EŞAY: Ayin güzelliğiyle eşdeğer güzelliğe sahip olan.
 EŞLEM: Selametli, güvenilir
 EVA: Havva. Yaratılan ilk kadın.
 EVİN: Bir şeyin içindeki öz; Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü
 EYLÜL: Sonbaharda bir ay adı
 EZGİ: Melodi, şarkı, türkü
 EZGİN: Sesi düzenli gelen. Paraca durumu bozuk olan. Çok sıkıntı çekmiş.
¼br />  FATMA: Çocuğunu sütten kesen kadın.
 FATMAGÜL: Gül gibi güzel yeni anne olmuş kadın .
 FAZİLET: Erdemli, iyi ahlaklı
 FERAH: Aydınlık, iç açıcı
 FERAHGÜL: Güzelliğiyle neşe saçan.
 FERAHNUR: İnsanın gönlünü ışık saçarak aydınlatan
 FERAY: Ay ışığı, ayın parlaklığı,ışıltı saçması.
 FERCAN: İnsanın ruhuna aydınlık veren bir içtenliğe sahip olan
 FERDA: Gelecek zaman, yarın; Kıyamet
 FERDACAN: İçtenliğini hiç kaybetmeyecek olan.
 FERHAN: Sevinçli, gönlü hoş
 FERİ: Köke değil dallara ait olan. İkinci derecede olan.
 FERİDE: Eşi benzeri olmayan,tek. Çok değerli inci.
 FERİS: Şık,zarif.
 FERİSU: Temizliği ve berraklığıyla ışık saçan.
 FERNUR: Aydınlık,ışık.
 FERSUDE: Eskimiş,yıpranmış,örselenmiş.
 FERZİN: Kraliçe
 FEYZA: Bolluk, çokluk, bereket. Taşkın.
 FEZA: Boşluk, sinirsizlik; Uzay
 FİDAN: Yeni yetişen ağaç
 FİGEN: Yaralayan, kıran
 FİLİZ: Tohumdan çıkan sürgün. İnce ve güzel vücutlu.
 FİRDEVS: Cennetler. Cennet bahçeleri.
 FİRUZE: Açık mavi renkte, değerli bir süs taşı
 FULYA: Nergisgillerden güzel kokulu sarı bir çiçek
 FUNDA: Çalı ormanı, çalılık; Püskül, tepelik
 FÜRUZAN: Parlayan, parlak
 FÜSUN: Büyü
¼br />  GAMZE: Göz kırpma, gözle işaret; Nazlı bakma; Gülerken bazı kişilerde yanaklarda beliren çukur
 GAYE: Amaç, erek
 GAZAL: Ak geyik, ahu; Geyik yavrusu; Güzel söz (mecazi)
 GAZEL: Konusu daha çok sevgi ve içki olan, manzume; Tek kişinin özel ahenkte okuduğu müzik parçası; Sonbahar vaktinde düşen yapraklar
 GECE: Gün batımından ağarmasına kadar geçen süre
 GELİNCİK: Yazın kırlarda yetişen parlak kırmızı renkli bir çiçek
 GENCAY: Yeni doğmuş ay; Hilal biçimindeki ay
 GERÇEK: Yakıştırma veya yalanı olmayan
 GİZEM: Sır; Aklın erişemediği çözülemeyen şey
 GONCA: Tam açılmamış çiçek
 GONCAGÜL: Gül goncası.
 GÖK: Yerin göz ile görülebilen ufuklarından başlayarak yukarıda kubbenin içi gibi gözüken sonsuz boşluk; Mavi renk
 GÖKAY: Hem gök, hem ay; Güzel ay
 GÖKBEN: Ben gökyüzü anlamında
 GÖKÇE: Gök mavisi, mavi gözlü güzel
 GÖKÇENAZ: Nazlı mavi.
 GÖKSU: Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bulunan akarsuların adı
 GÖKYEL: Kuzeydoğudan esen rüzgar, poyraz
 GÖNEN: Rutubet, yaşlık; Ekilecek toprağın tavlandırılması
 GÖNÜL: İstek, arzu, sevgi.
 GÖNÜLGÜL: Gül gibi zarif bir gönlü olan.
 GÖRKE: Heybetli
 GÖRKEM: Göz alıcı ve gösterişli olma durumu,ihtişam.
 GÖZDE: Çok sevilen, beğenilen nitelikte olan. Çok güzel.
 GÖZDEM: Beğendiğim,sevdiğim,saydığım,bitanem.
 GÖZDENAZ: Nazlı güzel.
 GÖZDENUR: İnsanlara vermiş olduğu iç huzurla herkesin beğenisini kazanan.
 GÖZEN: İlgi çekici, samimi; Sulak yer; Pınar
 GÜHER: Cevher
 GÜL: Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeğine verilen ad; Gülmek eyleminden gül
 GÜLAL: Gülün kırmızısı gibi güzel.
 GÜLAY: Gül gibi güzel, ay gibi aydınlık olan.
 GÜLBAHAR: Ebru yapmakta kullanılan koyu kırmızı toprak rengi
 GÜLBEN: Gül yüzlü,gül gibi beni olan.
 GÜLBİN: Gül fidanı, gül yetişen yer.
 GÜLCAN: Gül gibi güzel kişi.
 GÜLCE: Gül gibi.
 GÜLÇİÇEK: Her yönüyle güzel olan.
 GÜLÇİN: Gül toplayan, gül seven.
 GÜLDEN: Güle ilişkin, gülden yapılmış. Gül soluklu.
 GÜLEDA: Gül gibi güzel ve nazlı.
 GÜLEN: Güleç yüzlü, mutlu anlamında
 GÜLENAY: Güleç ay, gülümseyen ay; Ay gibi gülümseyen güzel
 GÜLFEM: Ağzı gül gibi olan
 GÜLFER: Zarifliği ve güzelliğiyle göz kamaştıran.
 GÜLGEN: Güler yüzlü
 GÜLGÜN: Gül renkli; Gülen, gülümseyen
 GÜLHAN: Gül kadar çok sevilen, han, hakan
 GÜLİN: Güzel,zarif.
 GÜLİNAZ: Nazlı,güzel.
 GÜLİSTAN: Gül bahçesi
 GÜLİZ: Gül yetiştiren
 GÜLİZAR: Al yanaklı, gül yanaklı; Alaturka müzikte bir bileşik bir makam
 GÜLNİHAL: Gül fidanı.
 GÜLNİSA: Gül gibi kadınlar anlamında
 GÜLNUR: Işık saçan güzellik.
 GÜLPERİ: Gizemli gül, saklı gül.
 GÜLRİZ: Gül saçan
 GÜLRU: Gül yüzlü, gül yanaklı
 GÜLSANEM: Çok güzel kadın.
 GÜLSELİ(N): Coşkulu bir güzelliğe sahip olan.
 GÜLSU: Gül ve su gibi güzel
 GÜLSÜN: Yaşam boyu yüzü gülsün anlamında
 GÜLŞAH: Gül dalı; Güzelliğiyle ün salmış olan
 GÜLŞEN: Gül bahçesi
 GÜLTEN: Gül tenli, vücudu gül gibi
 GÜLÜM: Bana ait olan gül. Canım.
 GÜLÜMSE: Tebessüm et
 GÜN: 24 saatlik zaman dilimi; Güneşin yeryüzüne gönderdiği ışık; Güneş, yaşam
 GÜNAL: Işık al, ışıklı ol
 GÜNAN: Doğumuyla sevinç getiren; Anılan gün
 GÜNAY: Hem gün, hem ay
 GÜNÇİÇEK: Ay çiçek
 GÜNDEN: Güne ilişkin, güneşe ilişkin; Güneşten bir parça
 GÜNDÜZ: Günün aydınlık bölümü
 GÜNEŞ: Çevresindeki gezegenlere ısı ve ışık veren büyük gök cismi
 GÜNEY: Her zaman güneş gören, güneşli yer; Bir yön
 GÜNHAN: Oğuzhan’ın altı oğlundan biri
 GÜNNAZ: Nazlı kişi.
 GÜNNUR: Güneş gibi ışık saçan.
 GÜNSU: Gün gibi aydınlık, su gibi berrak
 GÜRAY: Bol ışıklı ay, güçlü ay
 GÜRDAL: Güçlü dal, sık dal
 GÜVEN: Güvenmekten, yürekli ol anlamında
 GÜZ: Sonbahar
 GÜZAY: Güneş olmayan yer; Kuzey; Güz ve ay
 GÜZEL: Hoşa giden,hayranlık uyandıran
 GÜZİN: Seçilmiş, seçkin. Beğenilen.
 GÜZÜN: Güz mevsiminde olan
¼br />  HABİBE: Sevgili,seven dost.
 HALE: Ayın çevresindeki ışık halkası.
 HALENUR: Kutsal ışık
 HANDAN: Güleç, sevinçli,şen şakrak.
 HANDE: Gülüş,gülme. Açılma. Eğlenme.
 HANİFE: Allah’ın birliğine inanan; Hz. Muhammed zamanından önce tek tanrıya inanan
 HARİKA: Sıradanlığın üstündeki nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran
 HASİBE: Değerli,soyca temiz,soylu.
 HASLET: Doğuştan gelen güzel huy
 HAVVA: Yaratılan ilk kadın.
 HAYAL: Varmış, olmuş gibi zihinde canlandırılan imge, görüntü
 HAYAT: Ömür, yaşam
 HAZAL: Kuruyup dökülen ağaç yapraklarının güzelliği
 HAZAN: Sonbahar
 HAZAR: Barış
 HENNA: Kına ağacı.
 HERA: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça
 HESNA: Güzel,hanımefendi kadın.
 HEVES: Bir şeye duyulan istek
 HEVİN: Aşk, sevda
 HELİN: Yuva
 HİCRAN: Ayrılık,bir yerden ayrılmak. Ayrılığın sebep olduğu dayanılmaz acı.
 HİLÂL: Ayın yay biçimindeki görünüşü,yeni ay,ayça.
 HİLDE: Kurtulmak, yükselmek, ilerlemek
 HOŞSEDA: Hoşa giden ses
 HÜLYA: İnsanın kurduğu tatlı düş; Sevda
 HÜMA: Efsanelerde geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan cennet kuşu
 HÜMEYRA: Kızıllık, pembelik
 HÜNER: İnce ve şaşırtıcı ustalık
 HÜRREM: Sevinçli, güler yüzlü
 HÜSNA: Pek çok güzel
 HÜSÜN: Güzellik
¼br />  IĞIL: Çok yavaş akan su
 ILGAZ: Atın dört nala koşması. Hücum,akın.
 ILGIM: Serap
 ILGIN: Beyaz ya da pembe, çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaççık (genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunur)
 ILGIT: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında
 ILIM: Uzlaşmacı yumuşaklık
 IRMAK: Akarsuların en büyüğü
 IŞIK: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji. Aydınlık,nur.
 IŞIL: Pırıltı, parlaklık, ışık, aydınlık
 IŞILAY: Işıltılı ay, parlayan ay
 IŞILTI: Parıltı,titrek ışık.
 IŞIN: Bir kaynaktan belli bir doğrultuya giden ışık çizgisi
 IŞINBIKE: Aydınlık saçan kadın.
 ITIR: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans
¼br />  İCLAL: Ağırlama,ikram. Büyüklük,ululuk.
 İDİL: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir; Volga ırmağına Türkler’in verdiği ad
 İDİLSU: Su için yazılmış şarkı.
 İLAYDA: Su perisi
 İLBÜKE: İlbey hanımı, seçkin hanım
 İLCAN: Ülkenin canı,sevdiği.
 İLGİ: İki şey arasındaki ilişki; Bir şeye duyulan merak; Eğilim
 İLGİN: Yabancı,gurbette yaşayan.
 İLGÜN: Ülke güneşi. Başkaları,yabancılar.
 İLKAY: Ayın ilk hali.
 İLKBAHAR: Yılın ılık mevsimi
 İLKCAN: İlk doğan çocuklara verilen ad.
 İLKE: Temel alınan düşünce, kural
 İLKGÜZ: Eylül ayı
 İLKİM: İlk çocuğum anlamında
 İLKİN: İlk çocuklar için kullanılan adlardan. Önce,öncelikle.
 İLKNUR: İlk ışık
 İLKYAZ: İlkbahar
 İLMA: Parlatma. Belirleme,işaret etme.
 İLSEL: İlle ilişkili, yurtla ilişkili
 İLSU: Ülkenin suyu,bereketi.
 İLTER: Yurdu koruyan, yurtsever.
 İMER: Zengin,varlıklı.
 İMGE: Düş, hayal, görüntü, tasarım
 İMRAN: Evine bağlı, evcimen anlamında
 İMREN: İmrenmek fiilinden, görünen şeyi edinme isteği.
 İNANÇ: İnanılan şey
 İNCİ: Süslemede kullanılan, istiridyede yetişmiş değerli madde
 İNCİLAY: Parlama,ışıldama
 İNCİNUR: İnci gibi ışıklı,parlak.
 İPAR: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek
 İPEK: İpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş. Kibar,zarif.
 İREM: Bahçeleriyle ünlü masal kenti
 İREN: Özgür, serbest
 İRİS: Mitolojide Tanrıların elçisi
 İSMİHAN: Hükümdar ismi
 İYEM: Güzellik,iyilik.
 İZEL: El izi anlamında
 İZEM: Büyüklük, ululuk
 İZGİ: Güzel, adaletli, zeki
 İZLEM: İzlemek eylemi
 İZİM: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında
¼br />  JALE: Çiğ, kırağı. Sabahları otların üzerinde olan su damlaları
 JALENUR: Parlayan,ışıldayan çiğ.
 JANSET : Güneşin Doğuşu (Çerkez ismi)
 JANSELİ : Güneşin Doğduğu Yer (Çerkez İsmi)
 JASMİN: Yasemin
 JEYAN: Kızan, kükreyen
 JİNSAL: Çağ, yaş, dönem
 JÜLİDE: Dağınık,karmakarışık.
¼br />  KADER: Alınyazısı,yazgı. Talih.
 KAİNAT: Var edilen şeylerin hepsi, yaratılanlar
 KAMELYA: Pembe,kırmızı,beyaz çiçekler açan bir süs bitkisi.
 KAMER: 1. ay; Mecazi parlak ve güzel anlamında
 KAMİLE: Tam,eksiksiz. Kemale ermiş. Bilgin,bilgili.
 KAMURAN: İstediğine ulaşmış,mutlu.
 KARACA: Rengi karaya yakın, esmer; Avrupa ve Asya’nın ılıman bölgelerinde yaşayan kısa ve çatallı boynuzlu bir memeli hayvan
 KARANFİL: Kokulu bir çiçek.
 KARDELEN: Kar kalkmadan çiçek açan süs bitkisi
 KARMEN: Parlak kırmızı.
 KAYRA: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik; Tanrıdan geldiğine inanılan iyilik; İhsan, lütuf
 KERİME: Cömert. Ulu,büyük. Kız çocuk.
 KEVSER: Cennette bulunduğuna inanılan su.
 KIVANÇ: Sevinç
 KIVILCIM: Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası
 KIZILTAN: Kızıl renk almış tan
 KÖSEM: Sürünün önünden giden,yol gösteren koç. Cildi temiz,pürüzsüz.
 KUĞU: Beyaz tüylü bir su kuşu
 KUMRU: Sevgilisine düşkünlüğüyle bilinen güvercin benzeri bir kuş
 KUMSAL: Kumla örtülü deniz kıyısı
 KUTAY: Kutlu,uğurlu ay
 KUTSAL: Güçlü bir dinsel saygı uyandıran kimse
 KUZEY: Bir yön
 KÜBRA: Büyük, ulu; Büyük önerme
¼br />  LAL: Parlak, koyu kırmızı renkte olan
 LALE: Çan biçiminde bir çiçek
 LALEHAN: Lalelerin sultanı.
 LALEZAR: Lale yetiştirilen yer,lale bahçesi.
 LAMİA: Parlayan, parlak.
 LATİFE: Yumuşak,hoş,güzel,nazik. Güldüren güzel söz,şaka.
 LEMA: Parıltı,parlayış.
 LEMAN: Parlama,parıltı.
 LEMİS: Dokunma,elleme.
 LERZAN: Titreyen,titrek
 LEYAN: Parlayan,parlayıcı. Konfor. Lüks hayat.
 LEYLA: Saçları gece gibi simsiyah olan kadın; Çok karanlık gecede görülen ışık.
 LEYLİFER: Gece ışığı
 LİLA: Açık eflatun
 LİNET: Sürgün.
¼br />  MAHİRE: Hünerli,becerikli.
 MAHPERİ: Güzeller güzeli.
 MAİDE: Üzerinde yemekler bulunan sofra; Yemek, ziyafet
 MANOLYA: Bir süs bitkisi
 MARAL: Dişi geyik
 MAVİSU: Deniz
 MAYIS: Bir bahar ayı
 MEBRUKE: Kutlu kadın (”mübarek kelimesinin dişisi”)
 MEDİHA: Övülen,beğenilen,sevilen kadın.
 MEHİR: Ay parçası
 MEHPARE: Ay parçası gibi güzel.
 MEHTAP: Ay ışığı,dolunay.
 MEHVEŞ: Ay gibi güzel kadın
 MELDA: İnce ve taze bedenli
 MELEK: Tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri; Pek güzel, yumuşak huylu ve masum (mecazi)
 MELİHA: Güzel,şirin,sevimli.
 MELİKE: Kadın hükümdar,padişah eşi.
 MELİS: Bal, bal arısı
 MELİSA: Oğul otu
 MELTEM: Yazın karadan denize doğru esen yel
 MENEKŞE: Mor beyaz renkli, kokulu, yuvarlak yapraklı bir çiçek
 MERAL: Dişi geyik,ceylan.
 MERCAN: deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türü
 MERİÇ: Bulgaristan’dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi’ne dökülen ırmak
 MERİH: Mars gezegeni
 MERVE: Mekke’de Safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı
 MERYEM: İsa peygamberin annesinin adı
 MERZE: Mercan.
 MEYYAL: Meyleden,aşırı istekli. Fazlaca eğilen. Eğik.
 MISRA: Manzumenin satırlarından her biri,dizeler.
 MİHRİBAN: Dost,sevgili,yarendeş. İyi yürekli,güler yüzlü.
 MİHRİCAN: Dost,sevgili. Sonbahar.
 MİHRİGÜL: Güler yüzlü,dost,sevecen,güzel.
 MİHRİNAZ: Çok nazlı.
 MİHRİNUR: Güldüğünde ışıklar saçan.
 MİMOZA: Bir süs bitkisi
 MİNA: Mine. Liman. Şişe,cam,billur. Şarap şişesi.
 MİNE: İnce ve parlak nakış; Madenler üzerine vurulan renkli cam tabakası; Şişe, cam, billur sırça
 MİRAY: Yılın ilk aylarında doğan
 MİRCAN: Güneş gibi aydınlık.
 MÜGE: İnci çiçeği
 MÜJDE: Sevindirici haber; İyi haber getirene verilen bağış
 MÜJGAN: Kirpikler.
¼br />  NADİDE: Az bulunur,görülmemiş. Çok değerli,eşsiz.
 NADİRE: Az bulunan.
 NAĞME: Güzel uyumlu ses, ezgi; Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz
 NAHİDE: Venüs gezegeni. Ergenlik çağında genç kız.
 NARİN: İnce, ince yapılı, kibar
 NAŞİDE: Şair,şiir okuyan ve yazan.
 NAZ: İsteksiz gibi görünen, çekingen davranış
 NAZAN: Cilve yapan,nazlanan,nazenin.
 NAZER: Nazar
 NAZGÜL: Gül kadar güzel olan,nazlı.
 NAZLI(M): Naz yapan; İşveli(m), edalı(m)
 NAZLIHAN: Naz yapan han anlamında
 NECLA: Evlat,çocuk. Soylu.
 NEFİSE: Çok güzel,değerli.
 NEHAR: Gündüz anlamındadır
 NEHİR: Akarsu, ırmak
 NEHİRE: Gereğinden fazla.
 NERGİS: Bir süs bitkisi
 NERMİN: Yumuşak,narin,ince.
 NESLİ: Soylu.
 NESLİHAN: Han soyundan. Sevgi ile hükmeden.
 NESLİŞAH: Şah soyundan
 NESRİN: Yaban gülü
 NEŞE(M): Gönül açıklığı(m), sevinc(im)
 NEŞVE: Keyif,neşe.
 NEVA: Ses, ahenk; Güç, zenginlik, servet; Nasip; Türk müziğinde bir makam
 NEVAL: Talih,kader,kısmet.
 NEVADE: Torun anlamında
 NEVBAHAR: İlkbahar, ilkyaz
 NEVESER: Türk Müziğinde Dede Efendi’nin bulduğu bileşik bir makam
 NEVGECE: Yeni yeni oluşan gece
 NEVGÜL: Yeni açmış gül
 NEVİD: Yeni, yepyeni
 NEVRA: Beyaz çiçek. Işıklı olma,parlaklık.
 NEVRES: Yeni yetişen.
 NEYİR: Işıklı, aydınlık, parlak
 NİGAR: Resim kadar güzel sevgili; Nakış; Resim
 NİHAL: İnce ve düzgün vücutlu sevgili. Fidan,taze sürgün.
 NİHAN: Saklanmış, gizli olan; Sır
 NİL: Çivit. Mısır’da bir nehir
 NİLAY: Işıklı mavi,ışıklı lacivert.
 NİLGÜN: Lacivert renkli, çivit renginde
 NİLÜFER: Durgun sularda yetişen, değişik renkli ve uzun ömürlü su bitkisi
 NİRAN: Nurlar,aydınlıklar,ışıklar. Ateşler. Cehennem.
 NİSA: Kadın,kadınlar.
 NİSAN: Gelin çiçeği; İlkbaharın ilk ayı
 NUR: Aydınlık, parıltı, parlaklık
 NURAN: Nurlu,ışıklı.
 NURAY: Işık saçan.
 NURCAN: Aydınlık insan.
 NURFER: Işık veren,aydınlatan,ferahlatan.
 NURGÜL: Nur+Gül
 NURGÜN: Nur+Gün
 NURPERİ: Bir peri kadar göz kamaştırıcı güzelliğe sahip olan.
 NURSAL: Işıksal ışıkla ilgili
 NURSAY: Işık gibi say, ışık gibi bil anlamında
 NURSELİ: Işık seli (yağmuru) anlamında
 NURSEZA: Nura layık, ışığa, aydınlığa layık anlamında
 NURTEN: Işık gibi duru tenli anlamında
 NUTİYE:Gökyüzündeki en parlak yıldız
 NÜKET: Nükte, zarif, güzel sözler
 NÜKHET: Güzel koku
 NÜKTE: İnce anlamlı, düşündürücü şaka söz
¼br />  OKSAL: Ok at; Oka ilişkin
 OKŞAN: Sevil,şefkat gör.
 OLCA: Ganimet,bolluk.
 OLCAY: Mutlu, ongun; Rastlantıları düzenlediği ve böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih
 OLGAÇ: Bilgi ve görgüde olgunlaşan
 OMAY: Gözde,sevilen,beğenilen.
 ONGU: Sağlık,mutluluk.
 ONGÜL: Ön ayak olmak; İlk gül
 ORKİDE: Salepgillerden güzel çiçekli birtakım bitki türlerinin ortak adı
 OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel
 OYLUM: Hacim, dirim; İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı
¼br />  ÖDÜL: Armağan
 ÖĞÜN: Kendini yücelt. Zaman. Kez,defa.
 ÖĞÜT: Tavsiye.
 ÖMÜR: Yaşama süresi,hayat.
 ÖNAY: Yeni çıkmış ay
 ÖNGÜL: Direnen,inatçı. Kılavuz. Öncü,teşvik eden.
 ÖRGÜN: Türlü ve düzenli parçalardan oluşan
 ÖVGÜ: Övme, övmek için söylenen söz
 ÖVGÜN: Övülmüş, övülen kişi
 ÖVÜNÇ: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç, övünç,
 ÖYKÜ: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay
 ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında
 ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan
 ÖZDEN: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili
 ÖZEN: Büyük hassasiyet göstermek
 ÖZGE: Yabancı. İyi,güzel. Cana yakın,şakacı. Yürekli,gözü pek
 ÖZGEN: Başına buyruk. Rahat. Özü geniş. Kuzu kulağı otunun filizi
 ÖZGÜL: Gerçek gül, benim gülüm anlamında
 ÖZGÜR: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür
 ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret
 ÖZLEN: Görme isteği uyandır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler
 ÖZNİL: Nil gibi verimli.
 ÖZNUR: Özü ışıklı,aydınlık.
 ÖZSU: Besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su
 ÖZÜN: Şiir. Hak edilmiş ün.
 ÖZTEN: Güzel tenli.
¼br />  PAMİRA: Orta Asya’da bir yayla
 PAPATYA: Baharda çiçek açan bir kır bitkisi
 PARLA: Parlamak eyleminden parla, ışık saç; Başarılı ol, ünün sanın artsın; Güzel ol, güzel görünüşlü ol
 PELİN: Acı ve güzel kokulu bir bitki
 PELİNSU: Pelin+Su, hem pelin hem su anlamında
 PERÇEM: Kahkül
 PERİ: Cisimleri çok latif ve görünmez olan hoş yaratık; Güzel insan, güzel kimse
 PERRAN: Uçan, uçucu
 PERVİN: Ülker yıldızı
 PETEK: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları
 PEYDA: Belli, açık, ortaya çıkmak, oluşmak
 PINAR: Büyük su kaynağı
 PIRILTI: Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık
¼br />  RABİA: Dördüncü.
 RAHŞAN: Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı.
 RANA: İyi, güzel, yumuşak, hoş
 RAVZA: Sulu, su yatağı yer; Bahçe
 REBİA: Bahar.
 RENAN: Çok ses çıkaran, çınlayan
 RENGİN: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel
 REVAN: Yürüyen, giden; akan, akıp giden. Ruh,can.
 REYHAN: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen
 REZZAN: Ağırbaşlı, onurlu
 RİMA: Dişi ceylan yavrusu
 ROSA: Gül rengi,pembe kırmızı arası bir renk.
 RUHAN: Güzel kokulu
 RUHSAR: Yanak, yüz, güzel yüz
 RUHŞEN: Neşeli,canlı.
 RUHUGÜL: Gül kadar temiz bir ruha sahip olan.
 RUKİYE: Büyü,sihir.
 RÜÇHAN: Üstünlük
 RÜYA: Düş; Gerçekleşmesi imkansız durum, hayal; Gerçekleşmesi beklenen şey, umut
¼br />  SABA: Gündoğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. Türk müziğinde bir makam
 SABAH: Günün ağarmasıyla başlayan ilk saatler
 SAHRA: Kır,ova,çöl
 SALİHA: Yararlı,iyi,elverişli.
 SANAL: Sanlı ol, ünlen
 SANEM: Çok güzel kadın; Put
 SARA: Halis, saf, katkısız
 SARE: Olmak, oldu; Cemaat, topluluk; İhtiyaç, susuzluk
 SARGIN: Albenili, çekici, büyüleyici,yıldızı şirin, hoşa giden, sevimli, güzel
 SAYE: Gölge; Koruma, yardım, sahip çıkma
 SAYGIN: Sayılan, sevilen
 SAYIL: Her zaman saygı gör
 SEBLA: Uzun kirpikli göz
 SEÇİL: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen
 SEÇKİN: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit
 SEDA: Ses; Doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı
 SEDEF: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, sert bir madde; Bu maddeden yapılmış veya bu madde ile süslenmiş
 SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak
 SEGAH: Doğu müziğinin makamlarından
 SEHER: Tan ağartısı
 SEL: Taşkın su
 SELDA: Bir söğüt cinsi
 SELEN: Haber, müjde
 SELİN: Gür akan su
 SELİNTİ: Ufak sel
 SELİS: Akıcı söz
 SELMA: Barış içinde,huzur,erinç.
 SELMİN: Barış ve sevgi duygusuyla dolu olan
 SELVA: Amerika’da Amazon, Afrika’da Nijer ırmakları gibi ekvator bölgesinde büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad.
 SELVİ: İnce uzun ağaç
 SEMA: Gökyüzü; Göç
 SEMANUR: Nurlu gökyüzü
 SEMEN: Yasemin çiçeği. Semizlik.
 SEMİN: Değerli, pahalı; Semizlik
 SEMİRAMİS: Babil’in Asma Bahçeleri’ni kurduran Asur kraliçesi
 SEMRA: Esmer kadın.
 SENA: Övmek, methetmek; Şimşek parıltısı; Yücelik, yükseklik; Aydınlık; Bir ot adi
 SENAHAN: Metheden, alkışlayan, öven
 SENAR: Yar, aşık, seven insan
 SENAY: Ay gibi güzelsin.
 SENEM: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça’da put; Arapça’da kendine tapılacak kadar güzel olan kadın, sevgili, güzel
 SERA: Varlıklı olmak, zengin olmak; Şarkı söyleyen; Yer, toprak; Ok yapımında kullanılan bir ağaç
 SERAP: Çorak yerlerde, çölde, sıcak ve ışığın etkisiyle, ileride, yakında ya da ufukta su veya yeşillik var gibi görünmesi olayı
 SERAY: Ay gibi güzel
 SEREN: Gemi direği
 SERMA: Kış soğuğu
 SERPİL: Gelişmek,büyümek.
 SERPİN: Yağmur
 SERRA: Rahatlık,kolaylık
 SERTAP (SERTAB): İnatçı anlamında
 SEVAL: Severek al anlamında
 SEVDA: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, arzu, kuvvetli istek
 SEVDEM: Sevginin en son demi
 SEVEN: Bir başkasına sevgi duyan
 SEVGİ: İnsanı bir şeye ya da bir kişiye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu
 SEVGÜL: Gül gibi sevilen.
 SEVİL: Her zaman sevilen biri ol
 SEVİM: Sevmek eylemi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi başkalarına sevdiren özellik
 SEVİNÇ: İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku
 SEVTAP: Tapılacak kadar çok sevilen.
 SEYLAN: Sel, akma, akış
 SEYYAL: Akıcı, akışkan
 SEZEN: Hisseden, sezgili
 SEZER: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar
 SEZGİ: Sezmek eyleminden sezgi; Sezme yeteneği
 SEZİN: Sezinleme işi, sezme. Duygulu,anlayışlı.
 SILA: Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşmak; Doğup büyüdüğü ve özlediği yer; Bahşiş, hediye; Bağ
 SİBEL: Henüz yere düşmemiş yağmur damlası (Fransızca “si belle”: öylesine güzel anlamında)
 SİM: Gümüş gibi parlak ve beyaz
 SİMA: Yüz, çehre
 SİMGE: Anlamı olan harf, bitki gibi işaretler
 SİMİRNA: İzmir’in eski adı. Aynı zamanda Amazon savaşçılarının kraliçesinin adı.
 SİNEM: Yüreğim, çok sevdiğim
 SİTARE: Yıldız
 SONEDA: Nazlı olmaması temenni edilen
 SONGÜZ: Kasım ayının halk arasındaki adı
 SONYAZ: Sonbahar
 SU: Canlıların yaşaması için en gerekli olan kokusu, rengi olmayan sıvı
 SUMRU: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi
 SUNA: Boylu, poslu, yakışıklı. Yaban ördeği.
 SURPERİ: Peri güzeli.
 SUZAN: Yakan,yakıcı.
 SÜHEYLA: Yumuşak ve iyi huylu,mütevazı kadın.
 SÜNDÜS: Ham ipek,ipekli.
 SÜSEN: Nisan-Haziran dönemlerinde açan güzel kokulu bir çiçek
¼br />  TAÇNUR : Mutluluk
 TAHİRE : Gündoğusundan esen rüzgar
 TAİBE : Tövbe eden, pişmanlık duyan
 TALHA : Güzellik
 TALİA : Güzel, şirin
 TALİHA : Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğa üstü güç, şans, felek
 TAMAY : Dolunay, ayın on dördüncü
 TANAY : Secde eden
 TANSELİ : Şafak vakti gelen sel
 TANSU : Göğüsle ilgili
 TANYEL : Katıksız, arı - Seçilmiş
 TANYELİ : Tan vakti esen rüzgar
 TARA : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
 TAYYİBE : 1.İyi davranış. 2.Yatıştırıcı, hoşa giden söz
 TENAY : Uygun, yakışan - Yetkili olan - Dine uygun hareket eden
 TENDÜ : Öz, asıl
 TENNUR : Yüksek, ulu
 TİJEN : Taç, taçlar
 TİLBE : Put - Güzel kadın
 TUBA : 1.Cennette bulunduğun inanılan büyük ağaç. 2.Güzellik, iyilik. 3.Rahat
 TUĞÇE : Küçük tuğ
 TULÜ : Doğuş, doğma (güneş için) anlamında
 TÜLAY : Ayın ince ışığı
 TÜLİN : Ayın çevresinde görülen ışık halkası
 TÜNAY : Gece ve ay
 TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız
 TÜRKÜ : Yankı, ses
 TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız
¼br />  UBEYDE : Tanrının kölesi
 UĞURGÜL : Uğurlu gül
 UHDE : Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev.
 ULYA : En yüce, en ulu, yüksek
 UMAY : Devlet kuşu
 UMUR : Görgü, deneyim
 UZEL : Usta, becerikli
¼br />  ÜLKÜ : Amaç, ideal
 ÜMRAN : 1.Bayındırlık. 2.Uygarlık, medeniyet. 3.İlerleme, mutluluk, refah
 ÜNZİLE : Gönderilmiş
 ÜZGÜ : Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen üzüntü, eziyet.
¼br />  VAHİBE : Hibe eden, bağışlayan.
 VAHİDE : Tek yalnızca bir tane.
 VARİDE : Gelen, erişen - Söylenti
 VEDİA : Korunması için bırakılan emanet
 VERDA : Gül.
 VİLDAN : Yeni doğmuş çocuklar
 VİRA : Durmadan, aralıksız, sürekli.
¼br />  YAĞMUR : Bulutlardan yeryüzüne düşen su damlacıkları.
 YAPRAK : Bitkilerin solunumunu sağlayan, yeşil ve türlü biçimlerdeki ince bölüm
 YAREN : Dost, arkadaş
 YASEMİN : Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki
 YAŞAM : Hayat
 YELDA : 1.Uzun. 2.Yılın en uzun gecesi
 YELİZ : Ferah yer, aydınlık, havadar
 YEŞİM : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş
 YILDIZ : Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri.
 YONCA : Çiçekleri kırmızı veya mor renkli çayır bitkilerinin genel adı
 YUDUM : Bir içimlik sıvı
 YÜKSEL : Başarı kazan, yücel
 YUDUM : Bir içimlik sıvı
¼br />  ZEHRA : Çok beyaz, parlak yüzlü
 ZEHRE : Çiçek.
 ZELİHA : Züleyha, su perisi
 ZENNAN : Kadınlar
 ZENNUR : Zinnur, nurlu, ışıklı
 ZEREN : Anlayışlı, kavrayışlı.
 ZERİN : Altından ya da altına benzer olan.
 ZERRİN : Altından yapılmış.
 ZEYNEP : Süs, bezek.
 ZİNNUR : Nurlu, ışıklı
 ZİŞAN : Şanlı, şerefli - Bir tür lale
 ZUHAL : Satürn gezegeninin adı.
 ZULAL : Hafif, güzel, soğuk su.
 ZÜBEYDE : Öz, asıl
 ZÜHRE : Çoban yıldızı, venüs.
 ZÜLAL : Saf, temiz, hafif tatlı su.
 ZÜLEYHA : Su perisi - Hz.Yusuf’un karısı
 ZÜMRA : Akıllı, çabuk kavrayan kadın.
 ZÜMRÜT : Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam bir süs taşı.
Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
0 Yanıt
1130 Gösterim
Son İleti 14 Mayıs 2007, 19:54:09
Gönderen: çoban
0 Yanıt
838 Gösterim
Son İleti 06 Mayıs 2012, 10:13:15
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
1683 Gösterim
Son İleti 28 Haziran 2013, 10:08:58
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
390 Gösterim
Son İleti 21 Ocak 2016, 21:23:42
Gönderen: alpacino0092
0 Yanıt
318 Gösterim
Son İleti 12 Temmuz 2020, 23:45:43
Gönderen: resthit