Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapResimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapKene tehdidi Türkiye'yi sarıyor
Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığı çoğumuz için yabancı. Oysa, son üç yıldır Türkiye’de de görülen hastalık, ölümlere yol açabiliyor. Art arda gündeme gelen vakalar ise Sağlık ve Tarım bakanlıklarını harekete geçirdi. Kenelerin insan vücuduna aktardığı bir virüsün yol açtığı hastalığı yakından tanımakta fayda var.
Daha çok kırsal bölgelerde görülüyor. Keneler aracılığıyla insanlara geçiyor. Aniden geliyor ve ölümle neticelenebiliyor. Kırım Kongo kanamalı ateşi (KKKA) hastalığından bahsediyoruz. Türkiye’de ilk kez 2002’de görülen hastalık, içinde bulunduğumuz yaz aylarında ‘alarm’ veriyor. Son olarak Kastamonu’da bir vatandaşın bu hastalık sebebiyle ölmesi, Sağlık ile Tarım ve Köyişleri bakanlıklarını harekete geçirdi. İlk kez 1944-1945 yıllarının yaz aylarında Batı Kırım steplerinde ürün toplamaya yardımcı olan Rus askerlerine musallat olmuş. 1956’da ise Kongo’da görülmüş. Bu yüzden Kırım Kongo kanamalı ateşi adıyla dünya tıp literatürüne_geçmiş.
İki_haftada_öldürüyor
KKKA, hayvanlara ve insanlara kenelerin ısırmasıyla geçiyor. Hayvanlarda belirtisiz seyrederken, insanlarda öldürücü olabiliyor. Daha çok, kırsal kesimlerde yaşayan insanlar risk gruplarını oluşturuyor. Hastalık ani başlayan ateş, baş ve kas ağrıları, kırgınlık, halsizlik ve iştahsızlık gibi belirtilerle başlıyor. Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal gibi şikayetlerle devam ediyor. Bunlara daha sonra vücudun muhtelif yerlerinde görülen kanamalar eşlik ediyor. Bunun sebebini Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı ve Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Yardımcı Doç. Dr. Turan Buzgan şöyle açıklıyor: “Vücudumuzda trombosit adı verilen kanama hücreleri var. Bunlar kanamayı önleyici görev yapıyor. Ancak kenelerin ısırmasıyla vücuda giren virüs yüzünden trombositlerin sayısı giderek azalıyor ve damarlarda hasar meydana geliyor. Bu da kanamaya sebep oluyor. Diş eti, burun, kulak kanaması gibi dış kanama ya da vücudun birçok yerinde morarmalar oluşarak iç kanama şeklinde de görülebilir.”
Uzmanlar, hastalığın belirtilerinin, kene tarafından ısırılan kişiye virüsün geçmesini müteakip
genellikle 1-3 günde ortaya çıktığı görüşünde. Bu süre, en fazla 9 gün olabiliyor. Hastalığa yakalananların hemen hastaneye yatması hayati öneme sahip. İki haftada kaybedilmeyen hastalar, KKKA’ya karşı ömür boyu bağışıklık kazanıyor.
Türkiye’de_yayılıyor
Geçmişe dönük bir bulgudan bahsedilememekle birlikte KKKA, Türkiye’de ilk olarak üç yıl önce görüldü. Tokat’taki bir vakanın ardından Gümüşhane, Sivas gibi illerden de benzer bildirimlerin gelmesi Sağlık Bakanlığı’nı harekete geçirmiş. Hastalığın tıp fakültesi eğitim kitaplarında yer almaması ve ülkemizde ilk defa görülmesi ‘teşhisi’ zorlaştırmış. Kan numunelerinin Fransa’ya gönderilmesiyle, kenelerden geçen bir virüsün hastalığa sebep olduğu ancak anlaşılabilmiş. Ardından, bir komisyon hastalığın görüldüğü illeri taramış. Neticede, virüsün ‘hyalomma’ türü bir kene tarafından bulaştırıldığı ve virüsün ülkemizde de çok yaygın olduğu tespit edilmiş. Bunun üzerine 2004’te Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü devreye sokulmuş.
Türkiye’de bugüne kadar 445 KKKA vakası tespit edilirken, Kastamonu’daki son olayla birlikte toplam 21 kişi hayatını kaybetti. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2002-2003’te 150 vaka 6 ölüm, 2004’te 249 vaka 13 ölüm, 2005’te (24.06.2005’e kadar) 55 vaka 1 ölüm gerçekleşti. Tokat, Sivas ve Çorum başta olmak üzere 22 il, hastalık yönünden riskli yerler olarak tespit edildi.
Tedavisi_mümkün_değil
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Necdet Ünivar, KKKA’nın kontrolü için bugün dünyada kabul görmüş bir uygulamanın mevcut olmadığını, hastalığın tedavisinin de bulunmadığını söylüyor. Korunmada kişisel tedbirlerin büyük önem taşıdığını hatırlatarak, “Hastaların uygun şartlara sahip hastane takiplerinin yapılması ve destek tedavisinin sağlanması için gerekli imkanlar sağlanmıştır.” diyor.
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar ve Salgın Kontrolü Daire Başkan Vekili Veteriner Hekim Ramazan Uzun, hastalığı önlemek için Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından bir ilaç gönderildiği bilgisini veriyor. İlacın ölümleri engelleyemediğini belirterek, “Etkili olduğu söylenen ilacın böyle olmadığı WHO’ya bildirildi. Hastalık ülkemiz açısından bir vaka. Bakanlığımız çalışmalarını sürdürüyor. Doğadaki keneyi yok etmemiz mümkün değil. Çünkü, kırsalda yaşayan ve orman bitki örtüsünün içine yerleşebilen bir hayvan. Bir kene 5-7 bin arası yumurta üretiyor, virüsü yumurtalarına geçirebiliyor. Bu nedenle kene nüfusunu en aza indirmemiz gerekiyor.” diyor.
Konunun diğer tarafı ise Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı. Bakanlık, hastalığa karşı gerekli önlemlerin alınması amacıyla 81 ilin valiliğine bir genelge gönderdi. Hastalığın yayılmasında rol oynayan kenelerle mücadele konusunda çalışmalar yapıldığını belirten bakanlık yetkilileri, risk taşıyan 22 ilde Sağlık Bakanlığı ile işbirliği yapıldığını söylüyor.
KENEYİ_ELLE_ÖLDÜRMEYİN
Sağlık Bakanlığı, KKKA hastalığına karşı alınması gereken tedbirleri broşürlerle halka anlatıyor:
Hayvanlardaki kenelerle mücadele edilmeli, hayvanlar kenelere karşı ilaçlanmalı.
Çalı, çırpı, su kenarı veya gür otların bulunduğu alanlara piknik veya başka bir amaçlı gitme durumunda pantolon paçaları çorap içine alınmalı ve vücut kene yönünden kontrol edilmeli. Bu tür yerlere gidildiğinde mümkünse çizme giyilmeli.
Keneler vücuttan uzaklaştırılırken koparılmamalı, bir cımbızla sağa sola oynatılarak_çıkarılmalıdır.
Keneler kesinlikle elle öldürülmemeli, patlatılmamalıdır.
Vücuttaki kenelerin üzerine herhangi bir kimyasal madde (alkol, gaz yağı vb.) dökülmemelidir. Çünkü bu kimyasal maddeler kenelerin kusmasına sebep olduğundan kusmuktaki virüsler, kenenin kan emmek için ısırdığı yerden vücuda girebilirler.
Alıntı