Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: KENDI MEMLEKETINDE ALAMANCI OLMAK
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 636
Google Özel Arama

Gönderen Konu: KENDI MEMLEKETINDE ALAMANCI OLMAK  (Okunma sayısı 636 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    iğneci

  • Sevdalı Üye
  • *****

  • İleti: 1803
  • Nerden: Gezgin
  • Rep: +312/-2
  • Cinsiyet: Bay
    • MSN Messenger - atlantik42@hotmail.de
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
KENDI MEMLEKETINDE ALAMANCI OLMAK
« : 20 Haziran 2008, 00:40:48 »


 






Necati Yıldırım
necatiyildirim@korsanhaber.com
            
Kendi memleketinde alamancı olmak

Aziz Türk Milleti'nin önüne çıkan her türlü tarihsel, konjonktürel ya da günlük sorunsalı cıvıtmak yöntemiyle aştığı malumunuz. Bu ilk bakışta her ne kadar acıklı bir garabete işaret ediyor gibi görünse de pratik bunun pekala işe yaradığını göstermektedir. Bizde meseleler büyütüldükleri, içinden çıkılmaz hale getirildikleri, çıngar çıkarıldıkları hızla tavsatılır, cıvıtılır, mümkünse parodisi yapılır ve yeniden -genellikle daha beter bir şekilde- vücut bulana kadar unutulur. Türk Milleti bekasını -kamuoyundan bahsediyorum- genellikle hiç bir şeyi ciddiye almamasına borçludur.

28 Şubat sürecinde tanık olduğumuz Fadime Şahin olayını hatırlayın. O kadar tantana Fadime Şahin'in Bursa Köşk Gazinosu'nda sahne almanın eşiğine gelmesi ve tabii büyük etkilerine rağmen bugün kimsenin hatırlamadığı 28 Şubat'ın kendisiyle sonuçlanmıştı. Ama dışarı çıkıp 28 Şubat diye sorsanız duyacağınız ilk isimler Müslüm Gündüz, Fadime Şahin ve birkaç danseden aczmendi olacaktır.

O gün ertelenip üzerine toprak serpilen türban meselesi bugün neredeyse içinden çıkılmaz bir halde yeniden karşımızda durmakta ve suyunu çıkartmak artık o kadar kolay görünmemektedir. En azından Başbakan'ın Hülya Avşar'a çıkıp "Şeriat gelmeyecek." demesiyle geçiştirilememektedir. Ya da Fatih Altaylı'nın Teke Tek'ine katılan türbanlı kızların "Humeyni'yi seviyorum. Atatürk'ü sevmiyorum"una Facebook'da 2700 üyeli nefret grubu kurmakla da olmayacaktır. Çünkü iş artık büyük oranda türban meselesi olmaktan, dolayısıyla Ak partinin ya da cemaatlerin kontrolünden çıkmış görünmektedir. Zafer Üskül'ün bir eşcinsel organizasyonuna katılmasından sonra aldığı sert eleştiriler buna iyi bir örnektir. Bundan sonra beklenmesi gereken üniversite önlerinde eylem yapan bir avuç öfkeli kalabalığın "Türbana özgürlük!" sloganlarından çok daha fazlası olmalıdır.

Burada sözünü ettiğimiz "Aman şeriat geliyor!" uyarısı -ki bu aralar pek moda-  yapmak değil, toplumda yaşanmaya başlayan ve artık iyice gözle görülür hale gelen değişime dikkat çekmektir
. Şimdi büyük bir sessizlik içinde olup biteni izleyen kitleler bu sukunetin ardında korkutucu bir şekilde dönüşmektedir. Toplumun hiç de azımsanamayacak bir kesimi olup biteni dinine saldırı olarak görmenin ötesinde kendi devleti tarafından yalnız bırakıldığını, devletinin açık bir dille taraf olduğunu hissetmektedir. Mesele türban serbestisi değil bu çekişmenin nasıl yaşandığıdır. Bir yanda laik, modern, yüzü batıya dönük, kentli vatandaş öte yanda "halk" gibi bir ayırım sanki görülmeyen eller tarafından oluşturulmaktadır. Oysa "halk" durduğu yerden "vatandaş"a baktığında, yüceltilen yaşam tarzına baktığında çıplaklık, yozlaşma, BBG, Gelinim Olur musun ve dejenere magazin görmektedir. İşte tam da bu kafa karışıklığı yüzünden iççamaşırı mağazasının vitrini indirilmekte ya da garibim taytlı kürekçiler eşek sudan gelinceye kadar dövülmektedir. Kendi memleketinde "alamancı" olmaya başlayan, tırnak içindeki halk refleksif olarak, giderek daha çok içe -dine- kapanmakta ve ancak bu yolla kendini koruyabileceğine inanmaktadır.

Hayatın din açısından açıklanması, içselleştirilmesi ve haklılaştırılması ise bugün yaşananlardan çok daha vahim sonuçlar doğuracaktır. Unutulmamalıdır ki din vasıtasıyla algılanan bir hayat neresinden baksanız evrensel hukuk ile pek çok noktada çatışmak durumundadır. İşte bu tehlikeli kırılma noktasında mesele ortak aklın ne yana kaymakta olduğunu çok iyi tespit etmektir.


İşte size pek yakında yaşanırsa şaşırmamanız gereken tamamen hayali bir olay örneği. Bakalım tanıdık gelecek mi?

ALİYE ÖĞRETMENİN HAZİN SONU

Aliye, Fransız Lisesi’ni bitirmiş ve öğretmenlik için gönüllü olmuş çağdaş bir kızdı. ilk tayin yeri olarak bir köye gitti. Buradaki diğer öğretmenler de mütedeyyin kimselerdi ve Aliye’yi görünce oldukça yadırgamışlardı. Hatta bu konuda ufak tefek uyarılar bile almıştı.

Aliye birgün bir öğrencisi ile olan probleminden dolayı velisi ile tartıştı. Bu kişi köyün zenginlerindendi ve nedense Aliye’den hoşlanmıştı. Aliye her defasında onu başından savmıştı. Aliye Tahsin K. adında bir subay ile tanışmıştı. Kısa sürede de birbirlerinde hoşlanmaya başladılar. Bu durum köyün hocası Hacı Fettah Efendi’nin kulağına kadar gitti. Bu iş hacının hoşuna gitmedi ve köyde asılsız dedikodular çıkartmaya başladı.

Birgün Tahsin K. trafik kazasında yaralandı ve Aliye bir süre evde ona baktı. Köylü bu durumu Hacı Fettah’a bildirdiğinde, Hacı Fettah “kahpe evine erkek almış” diyerek köylüleri galyana getirdi. Ve ahali Aliye’yi zorla evinden çıkararak köyün meydanına saçından sürüyerek götürdü.
Aliye köy meydanında sopalanmak suretiyle öldürüldü. Aliye'nin cansız bedeni ailesinin teşhisinden sonra İstanbul'a götürülerek Karacaahmet'te aile kabristanına defnedildi.
‘TOMURCUK DERDINDE OLMAYAN AGAC ODUNDUR’

AMPULLE KARARAN TEK ÜLKEYiZ. KAHROLUYORUM.
Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
2 Yanıt
3579 Gösterim
Son İleti 24 Ekim 2010, 00:41:06
Gönderen: mkddr
0 Yanıt
894 Gösterim
Son İleti 17 Mart 2008, 20:19:11
Gönderen: orkide
1 Yanıt
1224 Gösterim
Son İleti 28 Temmuz 2008, 20:28:09
Gönderen: turkuaz
0 Yanıt
455 Gösterim
Son İleti 19 Ocak 2013, 07:02:57
Gönderen: LegendLord
0 Yanıt
269 Gösterim
Son İleti 22 Mayıs 2016, 22:54:37
Gönderen: aysagul