Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapKara Elmas
Kömür ilk olarak Çinliler tarafından M.Ö kullanılmıştır. Ama özellikle 18. yy da yani sanayileşme ile birlikte endüstride yoğun olarak kullanılmaya başlamış ve değeri artmıştır. Günümüzde kullanıldığı en yaygın alan elektrik santralleridir. Ve bir bakıma gelişmişlik derecemizin göstergesi olan konut ısınma alanında, halen doğalgaz götüremediğimiz şehirler olduğu için, kullanılmaktadır.
Sanayileşmenin ilk yıllarında geliştirilen buhar makinaları suyu kaynatıp buhar elde etme yöntemini uygularlar. Buhar aracılığı ile ısı enerjisini mekanik enerjiye dönüştürürler. Ve bu iş için odun, kömür ve petrolü kullanırlar. Ama özellikle ilk yıllarda kömür bu iş için en uygun ve bol olan maddeydi. Sonraki yıllarda petrolün bu uygulamalarda kullanılabilmesi kömürün tekelliğini kırmıştır. Ama petrolünde sonunun olduğu bilindiği için kömürde kullanılmaya devam etmiştir.
Kömür ülkemizde 1829 yılında kitaplara da konu olmuş bir şekilde Uzun Memed tarafından bulunmuştur. En önemli taş kömürü havzamız Ereğlidir. Dünyada kömür rezerv durumunu gösteren tablo aşağıda ( SSCB yi eski topraklara göre değerlendirebilirsiniz );
Kömür günümüzde halen kullanılmaktadır çünkü hem çok yoğun bir şekilde bulunmaktadır hem de petrol, doğalgaz gibi karbon yakıtlarda azalmaktadır. Ve bu yüzden kömür kullanan sistemlerden vaz geçilmemiş yeni sistemlerde de kömüre uygunluk sağlanmıştır.
Ve gelelim son günlerde gündemde olan ve olması da gereken Zonguldak da ki olaylara yani kömürün ocaklardan çıkarılması işlemine ve bu işlemi yapan işçilerin maruz kaldıkları koşullara. Öncelikle kömür karbon dizilişi olarak elmastan çokta farklı değildir. Biraz daha sıkıştırılmaya maruz kalsa alacağı şekil elmastır. Ve yandığında kütlesine göre verdiği yüksek enerji sıkışmasından doğan bir özelliğidir. Bu özelliği ve fosil bir yakıt olmasından dolayı yeraltında bulunur ve tüneller aracılığı ile çıkarılır. Mesela Zonguldak da ki facia yerin 540 metre altında vuku bulmuştur. Yerin altında ki yapılanmayı gösteren yandaki resmi Radikalin sayfasından aldım. Ülkemizde maden ocaklarında her yıl 50 ila 100 işçimiz hayatlarını kaybetmekte. Ve bu kayıplarımız, o yörenin halkında madencilik çoğunlukla babadan oğla devredilen çoğu zamanda birlikte çalışılan bir iş olduğu için benzer ve akraba ailelerden olmakta. Ülkemiz madenlerde meydana gelen kazalarda bizden kat be kat fazla kömür çıkarmakta olan Çin ile yarışır durumda. Avrupa da gerçekleşen ölüm olayları ortalamasından çok yukarıda olduğumuzu söylememe gerek yok herhalde. Tersanelerimizde meydana gelen kayıplara karşı alınmayan önlemler gibi madencilik sektöründe de yasal kuralların uygulanmaması neticesinde yaşadıklarımız ortada. Bu rapora kulak verilseydi 'kader'leri değiştirilebilirdi haberi ne demek istediğimizi özetlemekte.
Ailelerin kayıplar netleşmeden önce bekleştikleri çadırları ziyaret edip konuşma yapan Başbakanımızın söyledikleri özellikle dikkat edilmesi gereken sözler. Zira başbakanımız sanki bu çok doğal bir şeymiş gibi bu yöre halkının böyle olaylara alıştığını ima etmiş ve olayı küçümsemiş gibi davranmıştır. Bu durumda yetkililerin nasıl bir yönetim anlayışı içinde olduklarını göstermekte.
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş Yap[/img]
Sonuç olarak herkes o kadar çok şey söyledi ki bana pek bir şey kaldı diyemeyeceğim. Ama hep beraber olup bu işin arkasında ki sorumsuz sorumluların üstüne gitmeliyiz. Yani kaderlerimizi ancak kendimiz değiştirebiliriz ve değiştirmeliyiz.