Hergün namaz kılmak için alınan abdestin, bir tür temizlik uygulaması olduğu söylenebilir. Nitekim abdest, kir ve mikroplarla en fazla temasta bulunduğu bölümlerinin temizlenmesini sağlamaktadır. öte yandan, abdestin kan dolaşımı, lenf dolaşımı ve sinir sistemi üzerindeki olumlu etkileri, son zamanlarda bilimsel incelemere konu olmuştur.
”Abdest alınan su sıcaksa damarı genişleterek, soğuksa daraltarak, özellikle kalpten uzak damarların esnekliğini ve zindeliğini sağlamaktadır. Su, bu arada yine ısı farkı sebebiyle dokularda yavaşlamış dolaşımdan ortaya çıkan besin birikimlerini de genel dolaşıma katarak, damar sertliğine ve hem de bu olayın beyin dolaşımına yansıması demek olan bunamaya karşı korumaktadır. Vücudun korunma sistemi olan lenf dolaşımı, abdest uygulamasıyla sağlıklı bir işlerlik kazanmaktadır. çünkü, abdest esnasında temas kurulan uzuvlar, lenf sisteminin en önemli uyarılma noktalarını (burun arkası ve bademcikler, boyun yanları) içine almaktadır.
” 1 Böylece abdest, vücudun hastalıklara karşı korunmasında ve dayanıklık kazanmasında önemli bir etkide bulunmaktadır. Aynı şekilde, ”vücudun tümüne ait statik elektrik dengesinin çeşitli sebeplerle zaman zaman artması sonucu bir çok psiko-somatik hastalık oluşmaktadır.Statik elektriğin en olumsuz etkisi deri altındaki minik kaslardır. Bu kaslardaki gerginlik sebebiyle, yüzde ve bütün vücutta erken kırışmalar ortaya çıkar. Abdest vasıtasıyla bütün bu olumsuzlukların etkisinden sıyrılmak mümkün olabilmektedir.”2 Nitekim, devamlı namaz kılanların ciltlerinde, abdestin sağladığı parlaklık ve güzellik kolayca farkedilebilmektedir.
Namazdaki beden hareketleri vücuttaki bütün eklem yerlerini harekete geçirmektedir. Eklem ve kas ağrıları şeklinde kendisini gösteren romotizmal hastalıkların tedavisinde hekimler, namazdakine benzer kültür-fizik hareketleri tavsiye etmektedirler. Bu açıdan namazın, kasların güçlenmesi ve eklemlerin normal faaliyetlerini sürdürmesinde önemli etkilerde bulunduğu rahatça söylenebilir. Hac için yapılan uzun yolculuğun, tavaf ve sa’y esnasındaki yürüyüş ve hareketlerin, genelde bedenin dayanma gücünü geliştirici bir yönünün olduğu görülmektedir.
Hac sonrasında hemen hemen bütün müminler tarafından tecrübe edilen ”rahatlama ve kendini zinde hissetme” duygusu, ruhi olduğu kadar bedeni güç ve kuvvetlerin bir artışı olarak yorumlanabilir. Orucun beden üzerindeki etkileri deneysel araştırmalara dayalı olarak ortaya konulmuş bulunmaktadır. Buna göre,” oruç esnasında vücuttaki yağ depoları harekete geçmekte, bu sayede damar sertliğinin teşekkülü önlenmiş olmaktadır. Bunun yanında, kolestrol yüksekliği, yüksek tansiyon, bazı ateşli hastalıklar, bazı böbrek rahatsızlıkları daha çok refah ve zenginlik içinde yaşayan kimselerde görülen rahatsızlıklar orucun en mükemmel sağlık kazanma alıştırması olduğu tespit edilmiştir. İslami oruç, bazı nadir hastalıklar dışındaki durumlarda önemli bir şifa vasıtası, tam bir sağlık perhizi olup, sıradan bir açlık vetiresinin ortaya çıkardığı özelliklerden tamamen farklı etkiler meydana getirmektedir.
”3 Yıl boyunca sürekli çalışan iç organların ve hücrelerin dinlenmesi, sinir ve dolaşım sisteminin rahatlaması, kan yapımının hazırlanması gibi olumlu etkileriyle İslami oruç, insan sağlığının korunmasında benzersiz bir tedbir ve uygulama olarak önem taşımaktadır.
Genel olarak ibadetler, insanın Allah’la, kendi kendisiyle, diğer insan ve yaratıklarla ilişkisini düzenleyici bir sistem olarak anlam kazanmaktadır.