“Ben size, gizli ve aleni, Allah’dan korkmanızı,
az yemenizi, az uyumanızı, az söylemenizi,
günahlardan çekinmenizi,
oruç tutmaya ve namaz kılmaya devam etmenizi,
daima şehvetten kaçınmanızı,
halkın eziyet ve cefasına dayanmanızı avam ve
sefihlerle düşüp kalkmaktan uzak bulunmanızı,
kerem sahibi olan salih kimselerle
beraber olmanızı vasiyet ederim.
Hayırlısı, insanlara faydası dokunandır.
Sözün hayırlısı da az ve öz olanıdır.
Hamd, yalnız tek olan Allah’a mahsustur.
Tevhid ehline selam olsun.”
OĞLU SULTAN VELED'E
"Ey oğlum! Sana vasiyet ediyorum ki:
Her halde ilim, edep ve takvâ üzerine bulun.
Her zaman geçmiş din büyüklerinin eserlerini inceleyerek,
Ehl-i sünnet vel-cemâat yolundan ayrılmamayı vazîfe edin.
Fıkıh (İslâm hukûku) ve hadîs-i şerîf öğren,
câhil sofulardan olma.
Namazı her zaman cemâatle kıl,
fakat imâm ve müezzin olma.
Şöhret isteme, zîrâ şöhret âfettir. Makâma bağlı olma.
Yazdığın şeylerde adını yazma.
Mahkemede hâkim huzûruna çıkma.
Kimseye kefil olma.
Halkın işlediği işlere karışma.
Devlet büyüklerinin çocuklarıyla arkadaşlık etme.
Uzlete çekilme, yalnız kalma.
Çok söz söyleme.
Çok söz işitmek kalbe nifak verir.
Sözü inkâr etme. Onun söyleyenleri ve sâhipleri çoktur.
Az söyle ve halkın kötülük ve eğrilerinden
arslandan kaçar gibi kaç, bir kenarda dur.
Kadınlardan ve dinde eğri yollara girenlerden sakın.
Herkesle ve zenginlerle sohbet etme (oturup kalkma).
Helal ye ve şüphelilerden kaçın.
Dünyâ malına kapılma.
Dünyâ arzusu dînin zâyi olmasına sebeb olur.
Çok gülme ve kahkaha atma.
Zîrâ fazla gülmek kalbin ölümüdür.
Herkese şefkatle bak. Hâinlikle bakma.
Dışını süsleme. Zîrâ dışın süsü; için, kalbin, rûhun
harâb olduğunu gösterir.
Başkalarıyla mücâdele etme ve
hiç kimseden bir şey isteme.
Kimseye hizmet buyurma.
Âlimlere, evliyâya, mal, can ve tenle hizmet et.
Din büyüklerinin hâllerini inkâr etme. Zîrâ inkâr edenler
rahat ve kurtuluş yüzünü göremezler." buyurdu.
Mevlana, oğluna der ki:
"Bahaeddin! Eğer daima cennette olmak istersen, herkesle dost ol, hiç kimsenin kinini yüreğinde tutma!
Fazla bir şey isteme ve hiç kimseden de fazla olma!
Merhem ve mum gibi ol! İğne gibi olma!
Eğer hiç kimseden sana fenalık gelmesini istemezsen
Fena söyleyici!
Fena öğretici!
Fena düşünceli olma!
Çünkü bir adamı dostlukla anarsan, daima sevinç içinde olursun. İşte o sevinç Cennetin ta kendisidir.
Eğer bir kimseyi düşmanlıkla anarsan, daima üzüntü içinde olursun.
İşte bu gam da cehennemin ta kendisidir.
Dostlarını andığın vakit içinin bahçesi, çiçeklenir, gül ve fesleğenlerle dolar. Düşmanları andığın vakit, için, dikenler ve yılanlarla dolar, canın sıkılır, içine pejmürdelik gelir.
Bütün peygamberler ve veliler, böyle yaptılar, içlerindeki karakteri dışarı vurdular. Halk onların bu güzel huyuna mağlup olup tutuldu,
hepsi gönül hoşluğu ile onların ümmeti ve müridi oldular."
Mevlana oğluna der ki:
Bahaeddin! Senin düşmanını sevmeni,
düşmanında seni sevmesini istemen,
kırk gün onun hayrını ve iyiliğini söyle,
o düşman senin dostun olur;
Çünkü gönülden dile yol olduğu gibi,
dilden de gönüle yol vardır.
Allah'ın sevgisini de onun aziz isimleriyle
elde etmek mümkündür. Allah buyurdu ki:
Ey kullar,kalbinizde arınma olması için beni pek çok anmaktan geri durmayın.
Kalbinizde arınma ne kadar çok olursa,
Allah'ın nurunun parlaklığı da kalpte o nispette fazla olur.
Nitekim, ekmekçinin tandırı ne kadar sıcak olursa,
o kadar ekmek alır, soğuk olunca ekmek almaz."