Bismillahirrahmanirrahim(Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın Adıyla)
Hz. Yahya Aleyhisselam
İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden. Zekeriyya aleyhisselamın oğludur. Annesinin ismi Elisa olup, İmran’ın kızıydı. Hıristiyanlar Elizabeth diyorlar. Davud aleyhisselamın neslinden olup, hazret-i Meryem’in teyzesinin oğluydu.
Allahü teâlâ, onu babası Zekeriyya aleyhisselamın duası üzerine ihsân etti. Zekeriyya aleyhisselam doksan dokuz veya yüz yirmi yaşına geldiği halde neslini devâm ettirecek bir evlâdı yoktu. Hanımı da doksan sekiz yaşındaydı. Gerek kendisinin, gerekse hanımının çocuk sâhibi olma yaşları geçmişti. Fakat içine evlâd sevgisi düşüp kendisine sâlih bir evlâd ihsân etmesi için Allahü teâlâya dua etti. Allahü teâlâ Zekeriyya aleyhisselamın duasını kabul etti. Zekeriyya aleyhisselam odasında namaz kıldığı sırada Cebrâil aleyhisselam ona şöyle nidâ etti:
“Yâ Zekeriyya muhakkak Allahü teâlâ sana kendinden gelen bir kelimeyi (İsa aleyhisselamı) tasdik edici ve kereminin seyyidi ve nefsine hâkim ve sâlihlerden bir peygamber olmak üzere Yahya’yı müjdeliyor.”
Bu husus Âl-i imrân sûresi 38-39. âyetlerinde bildirilmiştir.
Zekeriyya aleyhisselamın ihtiyar olan hanımı hâmile kaldı ve belirli müddetten sonra Yahya aleyhisselam doğdu. Rivâyete göre Yahya aleyhisselamın doğumu ile İsa aleyhisselamın doğumu aynı seneye rastlamaktadır. Doğumundan îtibâren fevkâledelikler içinde olan Yahya aleyhisselam babası Zekeriyya aleyhisselamın nezâretinde yetişti. Küçük yaşta Tevrat’ı okumaya ve hükümlerini anlamaya başladı. Zâten Allahü teâlâ tarafından ona küçük yaşından îtibâren hikmet ihsân edildiği, Tevrat’ı okuyup hükümlerini anlama kâbiliyeti verildiği bildirilmiştir. Tevrat’ı ve hükümlerini küçük yaşta öğrenmiş olan Yahya aleyhisselam bâzan Beyt-ül Makdis’te (Mescid-i Aksa) bâzan da tenhâ ve ıssız yerlerde Allahü teâlâya ibâdet ve tâatla meşgul olurdu.
Öğrendiklerini İsrailoğullarına anlatır, onları Allahü teâlânın emirlerini yapmaya yasaklarından kaçınmaya dâvet ederdi. Gâyet mütevâzî ve sâde bir hayat yaşar, kıldan elbise giyer, arpa ekmeği yerdi. Dünyâya gönül vermezdi. Gece gündüz Allahü teâlâya ibâdet eder, Allah korkusundan dolayı çok ağlardı. Göz yaşları sebebiyle nûrlu yüzü yara olurdu.
Yahya aleyhisselam rüşd (olgunluk) çağına ulaştığı zaman, kendisine Allahü teâlâ tarafından peygamberlik emri bildirildi. İlk önce Musa aleyhisselamın bildirdiği dînin esaslarına uyması ve Tevrat’ın hükümlerini insanlara tebliğ etmesi emredildi. İsa aleyhisselama İncîl nâzil olup, Tevrat’ın hükmü kaldırılınca İsrailoğullarını İncîl’in emir ve yasaklarına uymağa çağırdı. Daha sonra Şam’a giderek insanları hak dîne dâvet etti.
Yahya aleyhisselamın dâvetini kabul edenler olduğu gibi, türlü bahânelerle ona karşı çıkanlar da oldu. Peygamberlerin mucizelerini gördükleri hâlde onlara inanmayıp, karşı çıkan ve birçok peygamberi şehit eden İsrailoğulları İsa aleyhisselama karşı çıkıp onu şehit etmek istediler. Allahü teâlâ İsa aleyhisselamı göğe kaldırdıktan sonra Yahya aleyhisselam İncîl’in hükümlerini insanlara anlatmaya devâm etti. Zâlim Yahudi Hükümdârı Herod’un torunu Birinci Herod, hazret-i Yahya’ya iyi muâmelede bulunurdu. Kendi kardeşinin kızı veya hanımının önceki kocasından bir kızı vardı.Yahudi hükümdârı Birinci Herod bu kızla evlenmeyi ve nikâhlarını Yahya aleyhisselamın yapmasını istedi. Yahya aleyhisselam böyle bir evliliğin hazret-i İsa’nın tebliğ ettiği İncîl kitabında yasaklandığını ve böyle bir nikâhın imkânsız olduğunu bildirdi. Bu duruma içerleyen kızın annesi, Yahya aleyhisselamın öldürülmesini istedi.
Yahya aleyhisselama karşı iyi niyet sâhibi olan birinci Herod da kadının ve kralla evlenmek isteyen kızının isrârı üzerine Yahya aleyhisselamın yakalanıp getirilmesi veya öldürülüp, başının getirilmesini adamlarına emretti.
Herod’un adamları Yahya aleyhisselamı yakalayıp, başını kesmek sûretiyle şehit ettiler. Başka bir rivâyette de yakalayıp getirdiler. Herod kendisi başını kesmek sûretiyle şehit etti. Kesilmiş olmasına rağmen Yahya aleyhisselamın başı mucize olarak: “Bu kızı almak sana helâl değildir.” diye defâlarca söyledi. Allahü teâlâ Yahya aleyhisselamın intikâmını almak için onların başına bâzı musîbetler gönderdi. Bâzı rivâyetlerde Herod ve evlenmek istediği kızı, Karun gibi yerin yuttuğu bildirilmektedir.
Yahya aleyhisselam şehit edildiği zaman otuz dört yaşlarında bulunuyordu. Yahya aleyhisselamın mübârek bedeninin parçaları, başka başka şehirlerdedir. Başı ise Şam’daki Ümeyye Câmiindeki türbededir.
Yahya aleyhisselam sûret itibariyle zamânındaki insanların en güzeli ve hüsn-ü Cemâl sâhibiydi. İnsanlara karşı yumuşak huylu, tevâzû ve şefkât sâhibiydi. Başındaki saçları seyrek ve sesi inceydi.
Ondan önce Yahya ismiyle isimlendirilen olmamış ve ismi Allahü teâlâ tarafından bildirilmişti. Bu husus Meryem sûresi 7. âyetinde bildirilmiştir. Yahya aleyhisselam günahlardan temiz kılınmış olup, takvâ sâhibiydi. Tevâzu sâhibi olup itâatkar ve halim selîmdi. Yahya aleyhisselam doğduğu, öldüğü ve dirildiği günlerde Alahü teâlâ tarafından selâmete erdirildi. Bu husûsiyetleri Meryem sûresi 13, 14 ve 15. âyetlerinde bildirilmiştir.
Mucizeleri:
1. Taşın dile gelmesi: İsrailoğulları, Yahudi Hükümdârı Birinci Herod’un emri üzerine Yahya aleyhisselamı şehit etmek için arıyorlardı. Bu haberi duyan Yahya aleyhisselam onlardan uzaklaşıyordu. Bu sırada bir kaya dile geldi:“Ey Allah’ın peygamberi! Bana gel!”
Yahya aleyhisselam kayaya yaklaştığı zaman içinin kovan gibi oyulmuş olduğunu gördü. O taşın içine girdi. Yahya aleyhisselamı şehit etmek üzere arayan kâfirler o kayaya yaklaştıkları zaman, o kayadan kâfirler üzerine oklar atılmaya başlandı. Bu durumu gören Yahudiler geriye dönüp kaçtılar.
2. Gündüz vakti yıldız göstermesi: Yahya aleyhisselam peygamber olarak vazîfelendirilip Şam’a geldikten sonra insanlar ona; “Hakîkaten peygambersen, bize gündüz gözü ile yıldızları göster.” dediler. İnsanların bu isteği üzerine Yahya aleyhisselam dua edip gündüz güneşin çevresindeki yıldızlar görünmeye başladı.
Kur’ân-ı kerîmde Âl-i imrân, Meryem ve Enbiyâ sûrelerinde Yahya aleyhisselamdan bahsedilmektedir.
Bakara Sûresinin 177 . Ayetinde
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.
Bakara Sûresinin 285 . Ayetinde
Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”