Onun öldürülmesi hakkındaki hadis meşhurdur. Abdullah b. Selam (r.a.) der ki: “Kardeşim Osman’a selam vermek için vardım. Mahsur buluyordu. Huzuruna girdim. Dedi ki: “Ey kardeşim! Merhaba! Ben bu gece Hz. Peygamberi şu evde bulunan pencerede gördüm. Bana dedi ki: Ey Osman! Seni muhasaraya mı aldılar. “Evet” dedim. Seni susuz mu bıraktılar deyince “Evet” dedim. Bunun üzerine içinde su bulunan bir kırbayı bana uzattı. Kanıncaya kadar ondan su içtim. Hatta ben onun serinliğini göğsümde omuzlarımın arasında hissediyordum. Bana dedi ki: “Eğer dilersen hasımlarına galip gelirsin. Eğer dilersen bizim yanımızda iftar edersin!” Ben Allah katında iftar etmeyi seçtim.
Hz. Osman o gün öldürüldü.
Abdullah b. Selam (r.a.) Hz. Osman’ın yaralanıp kanlar için can çekişmesinde hazır bulunan birine “Osman kanlar içinde kıvranıp can çekişirken ne söyledi?” dedi.
Üç defa şöyle dediğini duyduk: “Ey Allah’ım! Muhammed’in ümmetini bir araya getir!”
Semame b. Hazen el-Kuşeyri’den şöyle rivayet ediliyor: Hz. Osman çıkıp muhasaracılara sizin bana kışkırtan iki arkadaşınızı getirin dediği zaman ben de oradaydım. O iki kişi getirildi. Sanki onlar iki deve veya iki merkeptiler. Bunun üzerine Hz. Osman onlara şöyle dedi.
- Siz bilmiyor musunuz ki Hz. Peygamber Medine’ye geldiğinde Medine’de Rüme kuyusundan başka tatlı su yoktu. Bunun üzerine Hz. Peygamber kim Rüme kuyusunu satın alıp vakfederse cennete mü’minlerin kırbalarıyla beraber kırbasını doldurur, dedi. Ben o kuyuyu satın aldım. Siz bu gün o kuyudan ve hatta deniz suyundan içmekten bile beni menediyorsunuz. Böyle olmadı mı?
- Evet! Öyledir.
- Kıtlık zamanında orduyu kendi malımdan teçhiz ettiğimi siz biliyor musunuz?
- Evet! Öyledir.
- Hz. Peygamber’in mescidi ashaba dar geldiğinde Hz. Peygamber’in kim (mescidin yanında bulunan) falan ailenin arsasını alıp mescide katarsa cennete ondan daha hayırlısına nail olacaktır, dediğini bunun üzerine benim de orayı satın alıp mescide kattığımı bilmiyor musun. Oysa siz bugün orada iki rek’at namaz kılmama mani oluyorsunuz?
-Evet!
- Siz bilmez misiniz, Hz. Peygamber Mekke’de Sâbir dağının üzerinde bulunduğunda onun beraberinde Ebu Bekir, Ömer ve Ben vardık. O anda taşlar aşağıya yuvarlanacak derecede dağ sallandı. Hz. Peygamber mübarek ayağıyla dağa vurup şöyle dedi: Ey Sâbir dağı! Senin üzerinde bulunan bir peygamber bir sıddık ve bir şehiddir, dedi.
- Evet öyledir.
- Allahu ekber! Kâbe’nin Rabbine yemin ederim! Bunlar benim şahidliğime dair şahidlik yaptılar. Dabbe kabilesinden olan bir kişiden şöyle rivayet ediliyor:
”Hz. Osman vurulduğunda kanlar onun sakalı üzerine akıyordu. O da şöyle diyordu: ‘Senden başka ilah yoktur. Sen her türlü eksiklikten münezzeh ve uzaksın. Muhakkak ki ben zalimlerdenim. Ey Allah’ım onların aleyhinde senin düşmanlığını talep ediyorum. Bütün işlerimde senden yardım talep ediyorum. Beni mübtela kıldığın musibete karşı senden sabır istiyorum.”