A Milli Takım’ın, Hollanda maçı kadrosu açıklandı, “4 maç uzatmalı Terim dönemi” nde biriken bazı problemlerin çözümü için de ufak adımlar atıldı.
A Milli Takıma, 4 büyükler dışından 8 Süper Lig oyuncusu çağırılması önemli bir adım mesela... Terim döneminde Oftaşlı Giray Galatasaray’a karşı, Antalyalı Uğur Beşiktaş önündeki iyi performansları sayesinde ancak A Milli Takıma girebilirlerdi. Oysa bu yeni kadro seçimiyle Hiddink, Yiğit İncedemir/Gökhan Süzen gibi oyuncuların da farkında olduğunu gösterdi. Böylece A Milli Takıma seçilmek için tek yol, büyüklere karşı iyi oynamak olmaktan çıktı. Artık Konya-Manisa maçı oynanırken bile sahadaki 10-15 yerli, iyi performanslarıyla milli takıma seçilebileceklerinin hayalini kurabilecekler.
Özil/Ekici hattı
A Milli Takım seçimindeki diğer önemli gelişme de gurbetçi oyuncu taramasında artan hassasiyet... Daha önce Avrupa’daki gurbetçilerle Terim bire bir temas kurmaz, bu işi tarama ekibine ve yardımcılarına bırakırdı. Oysa Mesut Özil meselesi gösterdi ki, iyi oyuncuyla A Milli Takım hocasının kurduğu sıcak temas, tercihi doğrudan etkiliyor (Löw bizzat gidip Mesut’u yerinde seyrederken, genç oyuncu Terim’i hayatında hiç görmediğini itiraf etmişti). Hiddink’in son 1 ay içinde yaptığı Almanya, Hollanda, İngiltere seferleri olumlu gelişmeler... Yeni kadroda Mehmet Ekici var. İlkay konusu sanırım halledilemedi. Oğuzhan Özyakup’tan da bir haber yok! Bu çocukların hangileri neticede Türk milli olur bilemiyoruz, ama galiba şunu biliyoruz: Hiçbiri, “Türk yetkililer benimle ilgilenmedi, hoca benimle hiç konuşmadı” demeyecekler.

1. Lig heyecanı
Aynen gurbetçiler gibi Beylerbeyi’nin gözetiminden uzak olduğunu hisseden bir diğer oyuncu grubu da Bank Asya 1. Lig futbolcularıydı. A2 Milli Takımı’na Karşıyakalı Saffet, Antep Belediyeli Serdar, Bolulu Ferhat gibi oyuncuların çağırılması eminim 1. Lig futbolcularının tümünü heyecanlandırmıştır. Yine U17 ve U19 takımlarının yıldızlarından Orhan Gülle’nin (henüz Antep’te ilk 11 oyuncusu olma savaşı verirken) Amsterdam’a götürülmesi, alt yaş grubu milli takımlarıyla A takım arasındaki temas konusunda da bizi umutlandırdı... Umarım Yanal-Hiddink teması Orhan özelinde kalmaz, çok daha fazlasını görürüz Viyana’da.

“Yenilmez” mantığı
Tabii ki şöyle bir gerçek de var: 14-18 Kasım’da A ve A2 milli takıma çağırılan 47 futbolcudan hepsi Mart’taki Avusturya kadrosunda olamayacaklar. Hatta belki çok azı Viyana uçağına binebilecek. Belki de Tuncay, Semih, Mevlüt gibi adamlardan bazıları takıma geri dönecek. Bunların hepsi mümkün. Ancak, Hiddink’in Hollanda kadrosu seçimini doğru yorumlamak için, Invincible (Yenilmez) filmindeki mantığı da hatırlamak lazım:
2006 yapımı Hollywood filminde Ericson Core, gerçek bir Amerikan futbolu oyuncusu Vince Papale’nin (yarı gerçek) öyküsünü anlatıyor: 1976’da Philadelphia Eagles’ta koç olarak işe başlayan Dick Vermeil, takımdaki yıldızların ciddiyetsizliği ve azim eksikliğini görünce halka açık bir seçme yapmaya karar verir. Filadelfiya’da yaşayan ve futbolu iyi oynadığını düşünen herkese açık bu seçmenin sonunda 30 yaşındaki öğretmen Vince Papale, Eagles takımı kadrosuna katılır. Papale, Eagles’ta ilk sezonunda 44 maçın 41’inde sahaya çıkar, NFL’in en yaşlı “yeni oyuncusu” olur. Tabii kadrodaki yıldızlara da unutulmaz bir ders... Dâhi koç Vermeil, Eagles’ı 6 sene çalıştırır; 1980’de NFC şampiyonu olmayı başarır.
Hiddink’in Hollanda kadrosu seçiminde de biraz Vermeil’lik var. Hiddink’in Papale’leri İbrahim Öztürk, İbrahim Akın, Engin Baytar ve diğerleri... Bu oyuncular A milli takımda kalıcı olurlar mı bilinmez; ama amaç adaletli bir kadro seçimiyse, futbolcuların kaç papel ettiğine değil, kaç “Papale” ettiğine bakmak, galiba en doğrusu...

İki mühim eksik
A ve A2 milli takımlarının gelecek vaat eden planlarında acı tat bırakan iki eksik var:
Birincisi, birçok A Milli Takım adayı oyuncuyu buluşturan A2 kadrosunun müsabaka yapmaması. Gerçi dünyada A2 Milli Takımı olan pek ülke kalmadı; ama madem oyuncuları 3 gün topluyorsunuz, rakip olarak pekâlâ bir yerli kulüp ayarlanabilirdi diye düşünüyorum.

Ulusal takımdaki ikinci eksikse Mehmet Topal... Ben aslında Volkan Şen, Necip, Serkan Balcı tartışması yapmak; daha doğrusu “şu oyuncu, bu oyuncu” konuşmak taraftarı değilim. Hoca gerekli taramayı yapıp, bütün oyuncuları gördüğü sürece, kadro seçimine saygı duyma tarafındayım. Ancak Topal konusu başka; o mevzuda dilimizde acı tat bırakan bir şey var. Mehmet, Almanya/Azerbaycan kâbusunda yoktu, dolayısıyla değişime kurban giden futbolcular listesinde olamaz. Pozisyonunda Gökhan Gönül, Sabri gibi üst düzey adamlar olduğu için dışarıda kalmış da değil; Orhan Gülle, Yiğit İncedemir gibi futbolcuların yanına Valencialı Topal yakışabilirdi diye düşünüyorum.

Üstelik Topal, bu sene uluslararası mücadelesi son derece az olan Türk futbolunun, Şampiyonlar Ligi ve La Liga’da zirve yarışı yapan, en üst düzey yarışan futbolcusu.

O zaman insanın kafası karışıyor. Hiddink, Topal’ı neden hiçbir kadroda düşünmüyor? Acaba Terim döneminin Gökdeniz, Tekke, Topuz öyküleri yine bitmedi mi? Şimdi de (ne olduğunu bilmediğimiz) bir Topal öyküsüyle mi karşı karşıyayız? Benim hiç ihtimal vermediğim, ama sağda solda yüksek sesle konuşulan menajer oyunları mı devrede? Hiddink’in (veya Çetin’in), bu konuda bir şeyler söylemesi gerek sanki...