Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Hat-Tezhip-Minyatür Sanatları ve Yapımı İçin ip Uçları
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 2257
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Hat-Tezhip-Minyatür Sanatları ve Yapımı İçin ip Uçları  (Okunma sayısı 2257 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    sevdaligul

  • Administrator
  • *

  • İleti: 13121
  • Nerden: Konya
  • Rep: +6511/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • GüLe SeVDaLı Bir GeNç
    • MSN Messenger - sevdaligul@gmail.com
    • Profili Görüntüle GüLe SeVDaLı BiR GeNçLiK
  • Çevrimdışı


 

HAT SANATI

Geçmiş zaman dilimleri arasında birçok birikim birçok eser yer almakta. İşte bunlardan bir tanesi daha Hat Sanatı...

Arap harfleri çerçevesinde oluşmuş güzel yazı sanatına Hat Sanatı’nın çıkış noktası denebilir. Bu sanat Arap harflerinin 6.-10. yüzyıllar arasında geçirdiği uzunca bir gelişme döneminden sonra ortaya çıkmıştır.

Son dönemlerde kabul edilen bir görüşe göre Arap Alfabesi İslamlık öncesi dönemde Kuzey Arabistan ve Filistin'de yaşamış bir kavim olan Nebatilerin kullandığı alfabeden türemiştir. Bu alfabe Araplarca benimsendikten sonra gelişmeye başlamıştır, İslam dininin yayılmasından sonraki dönemlerde ise daha çok kullanıldığı yerlerde aldığı değişik biçimlere göre mekki (Mekkeli), medeni (Medineli), kufi (Kufeli) gibi adlarla anılmıştır. Kufi yazı hat sanatının temelini oluşturan yazı türlerine kaynaklık ederek, olgunlaşmış biçimiyle de günümüze kadar yaşamıştır.


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Türklerin Hat Sanatı’yla tanışması onların Anadolu'ya geldikten sonraki dönemine rastlar. Ve bu alanda en parlak dönemlerinin de Osmanlılar zamanında geçtiği bilinmektedir.

Tarih Satırlarında Hat Sanatı...

Hazret-i Muhammed'ten, Kur'an-ı Kerim'in toplanmasından sonra, İslam dininin bilime verdiği özel önemin etkisiyle, çok sayıda katip yetişmiş, yazı da, doğal olarak büyük aşamalar göstererek mimarlık, bezeme ve musiki gibi önemli bir sanat kolu olmuştur. Başlangıçta "Ma'kıli" denilen basit ve düz çizgilerden oluşan yazıdan Hazreti Ali'nin "kufi" hattı bulduğu söylentiler arasında yer alır. Yazıların anası denilen kufi hat, birçok yazı türüne kaynak olmuştur. Altı kalem denilen ve Hat ve Hattan'da saptanan sıralamaya göre Sülüs, Nesih, Muhakkak, Reyhani, Tevki ve Rikaa kalemleri ortaya çıkmıştır.

Sülüs ve Nesih yazılarının İbn-i Mukle (885-940) tarafından ortaya konduğu kabul edilir. Muhakkak ve Reyhani yazılarını bulup, kurallarını belirleyen hattat da, 11. yüzyılda yetişen İbn-i Bevvab adıyla tanınan Bağdatlı Ahmet İbnü'l Fazl'dır. Ta'lik yazıyı bulan ise kesin olarak bilinmemekle birlikte, değişik söylentiler yer alır. Hat ve Hattan'a göre ise, Hoca Ebu'l-Al'dir.

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap


bbasi halifelerinden Musta'sımıya (1299) gelinceye kadar kamış kalemin ağzı düz kesilirmiş. Yakut eğri keserek, Aklam-ı Sitte'yi kurallara bağlayıp, yazı sanatına yeni bir görünüş kazandırmış, diğer hattatlar ise onu izlemek durumunda kalmışlar.

Hat sanatı, Abbasilerden sonra Türklerin ve İranlıların elinde gelişmesini sürdürmüş. Büyük Selçuklulardan Anadolu Selçukluları’na uzanan süreçte hat sanatında kullanılan yazı türlerinde farklılık görülmemektedir. Bu dönemde kullanılan yazı türleri sülüs, nesih, muhakkak ve reyhani'dir. Mevlana Müzesi'nde sergilenen Ebulizz Ömer Bin Ali tarafından muhakkak ve reyhani hattıyla yazılmış olan Kur'an (1206) Selçuklu döneminin seçkin örneklerinden biridir.

Osmanlı hattının Türk zevkini yansıtan bir üslup olarak ortaya çıkması 15. yüzyıl sonlarını bulur. Dönemin ünlü hattatları Ahmet Şemseddin Karahisari, Yakut el-Mustasımi ve hat sanatında yeni bir çığır açan, koyduğu kurallarla Şeyh Üslubu denilen okulun oluşmasına neden olan isim Şeyh Hamdullah (1429-1520)'dır.

Osmanlı hat sanatında klasik üslub 17. yüzyılın ikinci yarısında, olgunlaşmaya başlarken, hat tarihinde yeni bir üslup, "Hafız Osman" (1642-1698), okulu olarak ortaya çıkar. Kitap ve murakkaların dışında, Aklamı sitte yazıları kitabe ve levhalarda da kullanılmış.

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap


Normalden büyük yazılan bu yazılara celi yazı adı verilmekte. Celi yazı adı sadece, muhakkak, sülüs ve nesih için kullanılmakta. Bursa'da Ulu Camii ve Yeşil Camii yazıları, Osmanlı celisinin ilk habercisi sayılır. Celi yazının gelişmesi Ali bin Yahya Sofi ile başlamıştır.

19. yüzyılda celi yazıda iki okul adı geçer, Mustafa Rakım ve Mahmut Celalettin okulları.

Aklamı sitte'nin dışında kalan talik yazı İranlılar tarafından bulunmuş, Anadolu'ya İran'lı İmad'ın talebesi Buharalı Derviş Abdi tarafından getirilmiştir. 19. yüzyıla kadar İran etkisinde olan talik yazı, Mehmet Efendi Yesari ve oğlu Yesarizade Mustafa İzzet Efendi tarafından Türk zevkinin katılmasıyla gelişmiştir.

Divan'da alınan kararların yazıldığı Divan yazı çeşidi, Türkler tarafından bulunan 15. yüzyılda Tacüddin adlı hattat tarafından geliştirilerek, 19. ve 20. yüzyılda en güzel örnekleri verilmiştir. Ferman, menşur, berat ve anlaşmalarda kullanılmış Celi divanı adlı bir yazı türü de satırlar arasında yer alır.

Osmanlılar tarafından bulunan Rık'a yazısı 19. yüzyıl başından itibaren yaygın bir biçimde kullanılmış. Türklerin bu süsleme dalında sağladıkları gelişme "Kur'an Hicaz'da nazil oldu, Mısır'da okundu, İstanbul'da yazıldı" denmesine neden olacak kadar önemli bir yer tutar.

Hat Sanatının İncelikleri...

Hat sanatında oranlama, harflerin büyüklüğü, eğim, derinlik, yakınlık, uzaklık ve diğer özellikler, yazının yazıldığı kamış kalemin ağzına göre büyüklüğü değişen ve kareden biraz büyük olan "nokta" ile sağlanır. Hat sanatı, kitap yazıları, duvarlara yazılan levhalar dışında, mimarlıkta da bezeme öğesi olarak kullanılır. Kubbe içlerinde, duvarlarda, çiniler üzerinde, yazıtlarda hat sanatının en güzel örnekleri görülür.

İstifli yazılar, kalıp hazırlandıktan sonra, kenarları delinerek yazılacak kağıt üzerine silkinip yazılırmış. Yazı, kalemin kolay kayması, yanlış yapıldığında düzeltilebilmesi için, değişik yollarla "aharlanıp, mühürlenerek" terbiye edilen kağıtların üzerine yazılmış. Kamış kalem belli biçimde tutularak avuç ayasında açılır, ucu ise fildişi, kemik, bağa gibi çeşitli malzemelerden yapılan "makta" üzerinde kesilirmiş. Hat sanatında kullanılan mürekkep ise isten elde edilirmiş.

Hat sanatında daha çok kamış kullanılmış. Kamışın ucu yazılacak yazının kalınlığına göre "makta" denilen sert maddelerden yapılmış altlığın üstünde eğik olarak tutularak özel bir bıçakla yontulurmuş. Celi tarzındaki yazılar ise daha çok ağaçtan yapılmış kalın uçlu kalemlerle yazılırmış. Zaman zaman çok ince yazılar için madeni uçlar da kullanılmış. Hat sanatında kullanılan mürekkep ise yağlı isin çeşitli katkı maddeleriyle karıştırılmasıyla elde edilirken, yanlış yazma gibi bir durumda kolayca silinebilir bir özelliğe sahipmiş.


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Türk Hat sanatı 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başlarında da parlaklığını sürdürmüş ama 1928’de Arap alfabesinden Latin alfabesine geçilince yaygın bir sanat olmaktan çıkıp yalnızca belirli eğitim kurumlarında öğretilen geleneksel bir sanat durumuna gelmiştir. Zaman içerisinde yitirdiğimiz bir önemli değer de Hat sanatı diyebiliriz belki de.

Bir parça modernizmin etkisi, bir parça teknoloji, geçmişte yaşanan bu özel zaman dilimlerinin unutulmasına sebep olsa da kendi kültürümüz adına sahip çıkmamız gereken değerleri de unutmamalıyız belki de...
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
0 Yanıt
1694 Gösterim
Son İleti 19 Temmuz 2007, 21:25:29
Gönderen: sevdaligul
3 Yanıt
3599 Gösterim
Son İleti 10 Mart 2009, 13:25:28
Gönderen: lunabell1
3 Yanıt
1480 Gösterim
Son İleti 09 Mart 2010, 15:03:38
Gönderen: saklabeni
0 Yanıt
1690 Gösterim
Son İleti 10 Nisan 2011, 09:30:12
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
1083 Gösterim
Son İleti 18 Aralık 2011, 13:44:59
Gönderen: sevdaligul