Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Hasan Sabah ın Hayatı
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 3070
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Hasan Sabah ın Hayatı  (Okunma sayısı 3070 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    sevdaligul

  • Administrator
  • *

  • İleti: 13121
  • Nerden: Konya
  • Rep: +6511/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • GüLe SeVDaLı Bir GeNç
    • MSN Messenger - sevdaligul@gmail.com
    • Profili Görüntüle GüLe SeVDaLı BiR GeNçLiK
  • Çevrimdışı
Hasan Sabah ın Hayatı
« : 21 Nisan 2011, 19:52:06 »


 

HASAN SABAH

Hasan Sabbah, İran’ın Kum kentinde doğmuştur. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Hasan Sabbah, 17 yaşina kadar Oniki İmam’cı Şii eğitimi almıştır. 17 yaşindan sonra İsmailliliği benimsemiş ve bölgenin İsmaili önderlerinden eğitim görmüştür. Hasan Sabbah buradaki eğitimini tamamlayınca, İsmaillilerin merkezi olan Fatımi Devleti’nin başkentine uzun ve zahmetli bir yolculuktan sonra 1078’de vardı.

Hasan Sabbah üç yıl Mısır’da kaldı. Kahire ve İskenderiye’de dönemin ünlü bilginlerinden dersler aldı. Hasan Sabbah, 1081 yılında İsfahan’a dönerek, yetkinleşmiş bir şekilde mücadeleye başladı.

Hasan Sabbah, yaklaşik 9 yıl çesitli kentleri gezerek, İsmailliliği yaymaya çalisti. Bu çalismalari sonucu var olan İsmaili tabanını daha da genişletti. 1090 yılında Alamut kalesinde eğitim ve örgütlenme mücadelesine yeni bir boyut kazandırarak, Alamut kalesini kendisine merkezi üs olarak seçti.

Alamut kalesi, Elbruz sıradağlarının en doruğunda olup, çok korunaklı bir konumdadır. Nitekim yıllarca ordular Alamut’u kuşatmalarına rağmen fethedememişlerdir. Hasan Sabbah burayı bilinçli seçmiştir. Hasan Sabbah, Alamut’un bütün eksiklerini tamamladı. Su kanalları açıp, ambarlar kurdu. Çevredeki küçük kaleleri alıp onlara kuleler yaptı. Çevrede bulunan yerleşim alanlarının çogu İsmaili oldu. Bu arada bazı kurallar getirip, sosyal reformlar yaptı. İsmailileri kardeşlik bağlarıyla birleştirdi. Böylece her birey kendisini topluluğun sorumlu bir üyesi ve onun ayrılmaz bir parçası olarak hissetmeye başlamıştır.

Alamut kalesinin Hasan Sabbah tarafından ele geçirildiğini ögrenen Selçuklu veziri, Nizamülmülk, dört ay boyunca Alamut’u kuşatmasına rağmen sonuç alamadı. Bu dönemde Selçuklu Devleti’nde taht kavgası vardı. Bu durumu en iyi şekilde değerlendiren Hasan Sabbah, örgütlenme alanını günden güne genişletti. Örgütlenme ağı o kadar boyutlanmıştı ki, Selçuklu Devleti’nin üst düzey memurları dahi İsmaili olmuştu.

Hasan Sabbah, bütün yaşamı boyunca İsmaili inancının özgürce yaşanması için çalisti. Bu noktada başarılı oldu. Bugün dahi onlarca kişi Hasan Sabbah’ın yaptıklarını hayranlık, şa şkınlık ve gıpta ile değerlendirmekteler.

Hasan Sabbah’a olmadık iftiralar, hakaretler ve yakıştırmalar yapıldı. Öyle ki, Hasan Sabbah taraftarlarına afyon içenler anlamında haş haşiler denildi. Oysaki onlara “Assasin” deniliyordu. Assasin kavramı nın türkçe karşilığı “bekçiler, sır bekçileri”dir. Onlar hiç bir zaman dünya malına olan düş künlüklerinden, insanın inandığı değerler için yapmayaca ğı şey olmadığını bilmediler. Onlar için, değerleri için, inancı için yaşamını dahi feda etmek, insanın yapacağı bir iş değildi. Günümüzde dahi, Hasan Sabbah ve taraftarları için en ahlâk dışı iftiralar yapılmaktadır. Onlara göre Hasan Sabbah, fedailerini sahte cennet vaadiyle kandırıp, onları uyuş turucuya alıştırıp, eylemlere gönderiyormuş. Oysaki gerçekler çok daha farklıdır. Gerçekte Hasan Sabbah, kötülüklere, haksızlıklara karşi gelmiş ve ögrencilerini de bu doğrultuda eğitmiştir. Onlara asla ve asla haksızlığa boyun eğmemelerini ögütlemistir. Bu uğurda gerekirse yaşamlarını ortaya koymalarını ögütlemistir.

Hasan Sabbah’ı izleyen ögrencileri, yer yer fedai eylemler geliştirip, haksızlıkların üzerine gitmişlerdir. Doğal olarak haksız olanlar bunun karşit propagandasını yapmışlardır. Ama bilinmelidir ki, bir kişiye ne kadarda uyuşturucu verilirse verilsin, o kişi asla böyle eylemler yapamaz. Aksine uyuşturucu alan kişi hantallaşir.

Hasan Sabbah’ın Alamut kalesini koruması, bu kaleye en güçlü ordunun dahi girememesi günümüzde dahi gıpta ile bakılan, hayranlık duyulan bir olaydır. Nasıl olurda bir fedai gözünü kırpmadan eylem gerçekleştirmiştir? O fedai nasıl bir eğitimden geçmiştir? Hasan Sabbah nasıl taktikler geliştirip, stratejisini uygulayıp, kaleyi güçlü ordu karşisında korumuştur? Bütün bunlardan yola çikarak, Hasan Sabbah’ın etkileme gücü, bilinci, askeri dehası, örgütlenme stratejisi günümüzde hayranlık uyandırıyor. Böyle bir büyük şahsiyet görevini başarıyla tamamlamış 1124 yılında hakka yürümüştür.
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
3 Yanıt
1599 Gösterim
Son İleti 13 Nisan 2011, 12:41:56
Gönderen: leydi
3 Yanıt
4524 Gösterim
Son İleti 08 Eylül 2007, 23:17:40
Gönderen: armağan
0 Yanıt
937 Gösterim
Son İleti 06 Kasım 2008, 20:04:41
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
1037 Gösterim
Son İleti 09 Mayıs 2009, 11:01:22
Gönderen: REKLAM YAZARI
0 Yanıt
549 Gösterim
Son İleti 10 Temmuz 2014, 20:58:23
Gönderen: b.a.f.