Bir kadın, ileri gelen adamlarıyla birlikte oturmakta olan Harun Reşid’in meclisine girdi. Kadın halifeye üstü kapalı ifadelerle beddua etti.
- Ey mü’minlerin emiri, dedi. Allah gözünü kararlaştırsın, verdiğiyle seni ferahlandırsın, sa’dını tamamlasın, verdiğin hükümde kıst ettin.
Halife ona kim olduğunu sordu.
Kadın: - Erkeklerini öldürdüğün, mallarını aldığın, soyup soğana çevirdiğin Bermekoğulları’ndanım..
Alınan malların kadına geri verilmesini emreden Halife, kadın gittikten sonra meclisindekilere sordu:
- Bu kadın ne dedi, bilir misiniz?
“Allah gözünü kararlaştırsın” sabitleştirsin, demektir. Göz sabitleşirse hareket etmez kör olur. “Verdiğiyle seni ferahlandırsın” sözü hakkımızda Allah’ın gazabını beklediğini gösterir. Bu söz “Kendilerine verilenle ferahlandıkları zaman onları ansızın yakaladık!” âyetinden almıştır. “Allah bahtını tamamlasın!” sözüyle de talihimizin ters çevrilmesini istemektedir. Çünkü bir şey tamamlanırsa eksilmeye başlar. Bir şey hakkında “tamamlandı” denilirse, o şeyin zevalini gözetle, demektir. Bu kadın, işimizin tamamlanıp geriye gitmesini istemektedir. “Verdiğin hükümde kıst ettin” sözüyle bize cehennemi dilemektedir. Çünkü kıst hem adâlet, hem de haktan, doğru yoldan sapma anlamına gelir. Kadın 2’ncisini kastetti. Bu sözü de: “Ve içimizde Müslümanlar da var, kıst edenler (doğru yoldan sapanlar) de var. Kimler Müslüman olursa işte onlar doğru yolu aramışlardır. Kıst edenler (hak yoldan sapanlar) ise cehenneme odun olmuşlardır.” (Cin Suresi: 14-15) âyetlerine işarettir. Kadın bizim cehenneme gitmemizi istemektedir.
Mecliste bulunanlar, Halife’nin bu yorumuna hayret ettiler. (el-Mustatraf fi Kulli Fennin Mustazraf, 1/101-102)