Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: HANIM SAHABİLER(UMMU SELEME BİNT EBÎ UMEYYE (R.ANHÂ)
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 921
Google Özel Arama

Gönderen Konu: HANIM SAHABİLER(UMMU SELEME BİNT EBÎ UMEYYE (R.ANHÂ)  (Okunma sayısı 921 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    çoban

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 1494
  • Rep: +89/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • AH MİNEL AŞKİ VE HALATİHİ AHRAKA KALBİ ...........
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı


 

UMMU SELEME BİNT EBÎ UMEYYE (R.ANHÂ)
«Ebû Umeyye'nin Kızı Ümmu Seleme (R.Anhâ)»

 

«RasûSüöah (S.A.V) Üritmii Seieme i!e evlenince, güzel­liği hakkında bana anlatılanlar sebebiyle ziyâdesJyEe üşündüm. Onu görünceye kadar nazik davrandım. Onun bana enfatsiandan kat kat daha güzel olduğunu gör­düm.»[1]

RasûSüüah'ın (S.A.V) şehri Medîne-i Münevvere ay ışığında yüzü­yordu. Sükûneti sadece Zâdu'r-rakb [yol azığı) denilen1 Süheyl İbn Muğîre'nin Kızı Ummu Seleme'nin yatağının etrafındaki kadınların gü­rültüsü bozuyordu. Daha sonra kadınlar Osman İbn Muhammsd İbn Ebî Sufyan'm halkı hacca götürmesinden, Mekke'de Rasûİüiiah'm (S.A.V) müezzini Ebû Mahîure e!-Cumahî'nin ölümünden, yine Mek­ke'de Abdullah İbn Amîr İbn Kureyz ve onun Arafat'a gömülmesinden bahsetmeye başladılar.

Ummu Seleme ölüm kelimesini duyunca vücûdunu sıkıştıran ağ­rılara rağmen gülümsedi. Mekke hayalinde canlandı ve geçmişteki hatıralar aklına geldi.

Bir gün kocası Ebû Seleme (Abdullah İbn Abdilesed-elMahzumî] yüzü sevinç dolu olarak yanına geldi, Ummu Seleme hayretle ona ba­karak ;

— Ne var ne yok? dedi. Ebû Seleme:

İbn

—  Dünya ve âhiret hayrı var,.    Bugün   Ubeyde    ibnu'î-Han Abdilimuttallb, el-Erkam   İbn Ebi'l-Erkam ei-Mahzumî ve Osman   İbn Maz'un ve ben Allah'ın Rasûlü'nün (S.A.V) yanına gittik.   O bize   İs-iâm-ı anlattı. Kur'ân-ı Kerîm okudu.   Biz de bunun üzerine müslümaiî öldük. Onun doğruluk ve nur üzerinde olduğuna şehâdet ettik. dedi.

Ummu Seleme:

—  Sen doğru ve emîn süt kardeşin ve dayının   oğluna gittin de niye beni beraberinde götürmedin? dedi.

Ebû Seleme karısının   sitemindeki   samimiyeti  hissesine onun elini tutup:

— O İnsanları gizİİGe tek oian Allah'a   İbâdete davet   ediyor... Gece oluncaya kadar bekleyip seni ona götüreceğim ve sen de Keli-mel Şehâdeti getireceksin, dedi.

Ummu Seleme güneşin yüzünü gözetlemeye, gecenin gelmesin­de acele etmeye başladı. Daha önce zamansn o kadar ağır olduğunu hissetmemişti. Zaman sanki kumların üzerinde sürüklenen bir kaya gibi ağır ağır geçiyordu. Mekke'nin özerine karanlık çökünce Ummu Seleme kocasından kendisini Hadîce Bint Huveyiid'in evine götürme­sini İstedi. Peygamber'e (S.Â.V) geldi. Orada Osman İbn Maz'uri'un hanımı Havle Bint Hakîm'i de gördü. RasûlüHah (S.A.V) onlara İslâm'ı aniatîp Kurân-ı Kerîm okudu. Onlar da kelîme-i şehâdeti getirdiler.

Ebû Cehl Sbn Hîşam Ebû Seleme ve hanımının müslüman olduk­larını Öğrenince hemen kin ve öfkeyle onlara geldi ve :

— Duyduğuma göre siz de yalancı kâhine uymuşsunuz, dedi.

Ebû Seleme .

^~ Vallahi, RasûlüHah (S.A.V) n© yalancsdir, ne de kahindir. Siz bunu çok iyi biliyorsunuz, dedi:

Ebû Cehl İbn Hîşam :

— Allah Kureyş'in   yetiminden başkasını    bulamadı da onu mu peygamber olarak gönderdi? dsdl.

Ebû Seleme de:

—  «Öncekilere nice peygamberler   göndermişizdir.    Kendilerine gelen her peygamberi onlar mutlaka alaya alırlardı.» diye cevap ver-di.  [2]

Ebû Cehl İbn HTşam :

—  Size şiirlerinden de öğretmiş, dedi. Urnmu Seleme :

—  O şair de değildir. Duyduğun şey âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. -Cebrail onu, emîn plan Rasûlü'nün uyarıcılardan olması için onun kalbine indirmiştir, diye cevap verdi.

Bütün kabileler müsiüman -olanlara saldırıp hapsetmeye, döv mekle'aç susuz bırakmakla ve sıcak şiddetlenince Mekke'nin kızgın kumlanyla işkence etmeye başladılar. Bazıları başlarına gelen belâ­nın şiddetinden yeni dinlerinden vazgeçmişler, bazıları da bu işken­celere dayanmışlar ve Allah onları korumuştur. Ebû Cehl İbn Hîşam, şerefli güçlü kuvvetli ve uyanık birisinin müsiüman olduğunu duyar­sa onu şu şekilde tehdit ederdi:.

,— Sen, senden daha hayırlı olan babanın dinini terkettin. Biz senin sefih (ahmak), görüşünün yanlış olduğunu ilân edeceğiz ve şe­refini ayaklar altına alacağız.

Eğer müsiüman olan kişi bir tacirse Ebû Cehl İbn Hîşam şöyle derdi.

—  Vallahi, sana ticaret yaptırmayacağız ve mallarını   yökedece-ğiz.

Eğer zayıf birisîyse Ebû Cehii onu döver ve başkalarını onun üzerine kışkırtırdı.

Ebû Seleme, ez-Zubeyr İbnu'l-Avvam, Abdurrahman İbn Avf, Os­man İbn Affan ve el-Mîkdad İbnu'l-Esved gelip (bunlar büyük işkence­lerle karşılaşmışlardı)

—  Ey Allah'ın Peygamberi!   Biz müşrikken güçlü kuvvetli ve şe­refli kimselerdik, İman edince dövüldük ve işkence gördük, bunlarla dövüşmemiz için bize izin ver, dediler.

Peygamber (S.A.V):

—Sabrediniz diye cevap verdi.

Rasûiüllah'ın (S.A.V) ashabından bazılarının sabrı tükendi. Duru­mu şikâyet üzere ona geldiler. Peygamber (S.A.V) Ebû Seleme ile ka­rısı Ummu Seleme'nin Osman İbn Affan'la karısı Rasulüllah'm kızı Rukıyye'nİn gözlerindeki yaşlan görünce onlara acıyıp şöyle dedi :

—  Kim bir yerden başka bir yere dîni için kaçarsa o yer bir ka­rış da olsa, Cennet ona vacip olur ve o babası Halîlullah İbrahim'le Peygamberi Muhammed'in rafîki (yol arkadaşı) olur.

Ebû Seleme sordu :

—. Nereye gidelim? Ya Rasûlellah!

Rasûlüllah (S.A.V) :

—  Habeşistan tarafına yola çıkınız.   Orada yanında hiç kimseye zulmedilmeyen bir hükümdar var.   Orası doğruluk yurdudur  diye ce­vap verdi.

Osman İbn Maz'un da :

—  Mekke'ye ne zaman döneceğiz? Ya Rasûlellah; diye sordu: Rasûlüllah (S.A.V) ona :

—  Allah içinde bulunduğunuz   durumdan sizin için bir ferahlık verdiği zaman diye cevap verdi.

Ebû Seleme ve hanımı Ummu Seleme Habeşistan'a doğru yola çıktılar. Ebû Seleme Habeşistan'a hicret edenlerin ilki oldu. Daha sonra ona Osman İbn Affan'ia hanımı Rasûiüllah'ın (S.A.V) kızı Ru-kıyye, Abdurrahman İbn Avf, Mus'ab İbn Umeyr, Abdullah İbn Mes'ud, ez-Zubeyr İbnu'l-Avvam, Osman İbn Maz'un, Amir İbn Rabîa ile hanımı Leyla Bint Ebî Hasme, Ebû Sebre İbn Ebî Ruhm'la hanım Ummu Kulsum Bint Süheyl İbn Amr ona yetiştiler. Osman İbn Maz'un da onlara emîr olmuştu.

Ummu Seleme, Zeyneb'i dünyaya getirdi... Muhacirler Habeşis­tan'da üç ay kaldılar. Bu arada Ömer İbnu'i-Hattab'ın müsiüman oldu­ğunu ve Rasûlüllah'm ashabının Kabe'nin etrafında namaz kıhp güven ve huzur içinde Kur'ih okuduklarını duydular.   Bunun üzerine Abdur-rahman İbn Avf:

— Yakınlarımız bize, aralarında yaşadığımız bu yabancsîarden da­ha sevimlidirler, dedi.

Muhacirler Mekke'ye döndüler. Hemen oraya girmeden önce Mus'ab İbn ümeyr şöyle dedi:

—  Dönmekte acele etmiş olmamızdan korkuyorum. Ebü Seleme koyun göden bir adama sordu ;

—  Şu anda, Muhamrned'ln taraftarlarıyla Kureyş arasındaki   du­rum nasti?

Çoban şöyie cevap verdi:

—  Müslümanlarla Kureyş arasındaki düşmanlık tamamen arttı, Muhacirler Mekke Ve gece olunca girmeye karar verdiler.

Ummu'İ-Kura'ya (Mekke'ye) gece olunca gizlice girdiler. Faks* Kureyş onların geldiğini öğrendi ve oniara tuzak kurdular. Zaysf gör­düklerine işkence ettiler. Onlardan birazı himaye elde edip kanlan dökülmeyecek ve işkence edilmeyecek güçlü bir himaye altında ol­dular. Osman îbo Maz'un, el-Velîd İbnuViVluğire'nin himayesine girdi. Ebû Seleme, Ebû Cehl İbn-Hîşam'in kenidisine işkence etmek ve di­ninden döndürmek istediğini öğrenince dayısı Ebû Talro'e gitti. Ebü Cehi Benî Mahzum'dan o!an bîr topluluğun başında ona geldi ve şoyîe dediler:

—  Yeğenini (Rasüîüİlah'ı kastediyorlar) himayene aldın. Sen kim oluyorsun da bizim adamımızı himayene alıyorsun?

—  Ö benden himaye etmemi istedi. Üstelik 0, kızkardeşimin oğ­ludur, (Berre Bint Abdüimuttalib'in oğludur.)   Eğer ben kszkardeşimin oğlunu himayeme almazsam erkek   kardeşimin oğlunu da himayeme aimıyacağım demektir.

Ebû Leheb İbn AbdNmuttaiib de gelmişti. Öfkelenerek:

—  Ey Kureyş topluluğu! Sîz bu meseleyi çok büyüttünüz. O ken­di kavminin içinde himayede olduğu halde devamlı ona saldırıyorsu-

nuz. Ondan vazgeçiniz, yoksa yaptığı her işte istediğine kavuşuncaya kadar onunla birlikte oluruz-

Ebü Cehl İbn Hîşam, Ebû Leheb'in kendilerinden ayrılmasından veya onun taraf tutma duygusuna kapılıp Rasûİüllah'a (S.A.V) katıl­masından, yeğeninin dâvasının büyümesinden ve güçlenmesinden korktu.

Ebü Cehl İbn Hîşam :

— Hayır, Ebû Utbe! Hoşlanmadığın şeyden vazgeçiyoruz.

Kureyş'Ie Rasûlüliah'sn (S.A.V) ashabı arasındaki düşmanlık bü­yüyünce onlar, Habeşistan'a hicret konusunda izin İstemek İçin Pey-gamber'a (S.A.V) gittiler.   Rasûlültah onlara izin verdi.    Ebü Seleme

—  Ya Rasûleltah! Habeşistan'a yaptığımız iki hicrette de sen bi­zimle birlikte değilsin.

Peygamber (S,A.V):

—  Sîz Allah'a ve bana hîcret ediyorsunuz.    Bu iki hicret tama­men size aittir, buyurdu.

Ebû Seleme :

—  Bu bize yeter, ey Allah'ın Rasûlü!

Rasûlüllah'ın ashabından 83 kişi Habeşistan'a hicrete hazırlanır yordu. Onlar ailelerini, mallarını çocuklarını ve yurtlarını birakıpdin-îerinî kurtarmak için Allah'a kaçtılar. Habeşistan'da güven, huzur ve rahata kavuştular, Habeşistan'ın kralı Necaşî'nin himayesine teşekkür ettiler. Peygamberin (SAV) Ashabının Habeşistan'a hîcret ettikleri­ni orada huzur ve güvene kavuştuklanm görünce Kureyş'in içini kin ve öfke doldurdu. Onlar Amr İbnu'l-As ve Abdullah İbn Ebs Umeyye'yi (Umrnu Seleme'nin kardeşi) hediyelerle birlikte Necaşrye gönderdi­ler. Fakat Necaşî, Rasûlüllah'ın ashabının sözierini duyduktan sonrs onları, Amr ve Abdullah'a teslim etmemeye müslümaniarın onun ül­kesinde güven içinde olduklarına yemin etti ve hediyeleri geri verdi. Amr'la Abdullah fena bir halde ayrıldılar.

Ummu Seleme, (oğlu) Seleme'yî dünyaya getirdi ve Abdullİah İbn Abdîlesed onunla künyelendi (Adt Ebû Seleme oldu). Daha sonrj

nu Seleme, Amr ve Durre'yi dünyaya getirdi.

Habeşistan'daki muhacirler Peygamber'e (S.A.V) Ensar'm (Yes-ib'deki Evs ve Hazrec'in) Akabe'de Rasûiüllah'a biat ettiğini öğrenin--,e Ebû Seleme ile karısı Ummu Seleme birçok muhacirle birlikte v/iekke'ye hareket ettiler.

Peygamber'in (S.A.V) savaşçı ve dayanıklı bir kavme sığındığını, Ivs'le Hazrec'in; kendi kadın ve çocuklarını korudukları gibi koru­nak üzere ona bey'at ettiklerini onların Rasûlüllah'ı (S.A.V) malları  şereflerinin yok olması pahasına kabul ettiklerini öğrenince Kureyş'in düşmanlığı arttı. Habeşistan'a hicret eden bazı sahâbîler Mekke'ye dönmüşlerdi. Kureyş, rnüslümanİara daha önce karşıiaşma-ıkları hakaret ve eziyyetierde bulundu. Böylece müslümanlann ba­sına gelen felâket büyümeye başlamıştı. Bunun üzerine müslümanlar Rasûlüllah'a (S.A.V) gidip tekrar Meret izni istediler. Hz. Peygamber onlara izin vermeden birkaç gün bekledi ve sonra :

—  Bana, hicret   yurdunuzun   Yesrîb (Medine) olduğu   bildirildi. <im gitmek istiyorsa oraya gitsin, buyurdu.

Ebû Seleme Yesrîb'e gitmeye karar verince devesine bindi. Karı-;i Ummu Seleme ve oğlu Seleme'yi deveye bindirdi ve deveyi   çek­meye başladı. Muğîre oğullarının erkekleri onu görünce yanma gelip :

—  Şu kendi canın, onu bizden kurtarabilirsin. Bu kızımıza ne di­yebilirsin ki?. Onu başka memlekete götürmene izin vereceğimizi mi sanıyorsun?

Devenin yularını onun elinden çekip aldılar- ve Ummu Seleme'yi alıkoydular. O sırada, Abdulesed oğullan Ebû Seieme'nin akrabaları öfkelenip Ummu Seleme'nîn oğlu Seleme'yi yakalayıp Ummu Seie­me'nin ailesine :

—  Vallahi onu (kızınızı) adamımızdan    alırsanız, biz de bu oğlu­muzu Ummu Seieme'nin yanında bırakmayız dediler.

Seleme'yi aralarında çekiştirmeye başladılar. Derken onun kolu­nu çıkardılar. Babasının ailesi onu alıp götürdüler. Muğîre oğulları da Ummu Seleme'yî yanlarında alıkoydular. Ebû Seleme Yesrîb'e gitti. Oraya hicret eden ilk muhacir oidu. Ummu Seleme, bir yıl veya ona yakın bir süre her sabah evden çıkar   Ebtah'da oturur akşama kadar

durmadan ağlardı. Bir gün amca oğullarından birisi (Muğîre oğulların­dan birisi) Ummu Seleme'ye uğradı. Ona yapılanları gördükten sonra acıdı ve :

—  Şu zavallı kadını niye serbest bırakmıyorsunuz? Onu kocasın­dan ve oğlundan ayırdınız dedi. Onlar da merhamete gelip Ummu Ge-ieme'ye :

— İstersen kocana yetiş, dediier.

Bunun üzerine Abdulesed oğulları oğlu Seleme'yi ona geri verdi­ler. Devesine bindi ve Seleme'yi de kucağına aldı. Yesrîb'de Ebû Se­leme'yi aramak üzere yola çıktı. Onun yanında Allah'tan başka hiç kimse yoktu. Mekke'den iki fersah ötede bulunan Ten'im'e vardığın­da Osman İbn Talha'yla karşılaştı. Osman :

—  Nereye Ebû Umeyye'nin kızı? diye sordu.

Ummu Seleme :

—  Medine'deki kocamın   yanına gitmek    istiyorum diye   cevap verdi.

Osman İbn Talha :

—  Yanında birisi var mı? dedi. Ummu Seleme :

—  Hayır vallahi, Alilah'tan ve şu oğlumdan başka kimse yok di­ye cevap verdi.

Osman İbn Taiha :

—  Vallahi sen yalnız bırakılamazsın, dedi.

Osman devenin yularını tuttu ve deveyi çekerek onu götürmeye başladı. Bir konak yerine vardığımızda deveyi çöktürüyor, sonra bir ağacın altına çekiliyor ve orada yatıyordu. Hareket zamanı gelince onun devesinin yanına gidiyor, deveyi hazırlıyor sonra ondan geri çe­kiliyor ve :

—  Biner misiniz? diyordu.

Ummu Seleme deveye binip yerleştiğinde geliyor, yularını tutu­yor ve tekrar konakSayıncaya kadar deveyi çekerek götürüyordu. Böy­lece onu Medine'ye getirdi.  Küba'da Amr İbn Avf oğullarının köyünü

görünce Osman İbn Taiha -söyle dedi :

~~ Kocan bu köydedir. Allah'ın bereketiyle oraya giriniz.

Sonra tekrar Mekke'ye döndü. Ummu Seleme mahfe (hevdec) de Medîne'ye gelen ilk kadındır.  [3] Oraya girince ailesine kendisinin Ebû Umeyye Îbnu'l-Muğîre'nin kızı olduğunu haber verdi. Ama onlar inanmayıp.

—  Yabancılar ne kadar yafancı oluyor, dediler.

Nihayet onlardan bazıları hacca gitmek istediler ve Ummu Seîe-me'ye şöyle dediler:

—  Ailene yazar mısın?

Ummu Seleme onlarla bir mektup gönderdi, ^n'lar Medîne'ye döndüklerinde ona İnandılar ve Ummu Seleme'nin anların yanındaki değeri daha da arttı.

Amir İbn Rabîa ile hanımı Leyia Bint Ebî Hasme de Medine'ye geldi.. Daha sonra gruplar halinde Rasûlüllah'ın ashabı geidi. Sonun­da Peygamber ÎSA.V} hicret etti. Medîne halkı onu sevinçle karşıladı.

Medîr günü İki topluluk karşılaştığında Ebû Seleme İbn Abdîî-esed'in kardeşi ei-Esved İbni Abdilesed (Sufyan İbn Abdilesed) müş­rik saflarının arasından çıktı. Bu ei-Esved kötü huylu terbiyesiz ve Rasûlüllah'a aşırı düşman birisiydi. El-Esved :

— Allah'a söz veriyorum ki ya onların havuzundan İçeceğim, ya onu yıkacağım ya da onun önünde öleceğim, dedi.

Ebû Seleme kardeşini öldürmeye çıkmak istedi. Fakat Peygam­ber (S.A.V) ona İzin vermedi. Sufyan İbn Abdilesed çıkınca Hamza İbn AbdÜmuttalib onun karşısına çıktı. İkisi karşılaşınca Hamza ona vur­du. Bacağının yarısıyla birlikte ayağını uçurdu. Ayak el-Esved havu­zun önündeyken uçtu. El-Esved de ayağından kan fışkırırken sırtüstü düştü. Daha sonra sürüne sürüne havuzun yanına kadar gitti. Nihayet o havuzun içine düştü. Ondan içti. Sağlam ayağıyla kurtulmak  isterken yere yıkıldı.Peşinden Hamza İbn AbdÜmuttalib gelip ona vurdu ve havuzun içinde onu öldürdü.

Rasûiüllah (S.A.V) eliyle Sufyan.İbn Abdilesed'e işaret ederek:

—  O kitabı sol eliyle verilenlerin ilkidir, buyurdu.

£bû Seleme İbn Abdilesed'in tarafına bakıp şunu ilâve etti,

—  Ebû Seleme'nin, kitabı sağ eliyle verilenlerin ilki olduğu gibi

Ebû Seleme Uhud'a Rasûlüllah'la (SAV) birlikte çıktı. İnsanlar dağıldığı zaman o yerinden ayrılmadı. Ebû Seleme el-Cuşemî attığı bir okla onu kolundan yaraladı. Bir ay yarasının tedavisiyle uğraştı ve nihayet yara iyileşti.

Rasûiüllah (S.A.V), Huveylid el-Esedî'nin oğulları Tuleyha ve Se-ieme'nin ve ona itâst edenlerin kendisiyle savaşa hazırlandıklarını öğrendi. Peygamber (S.A.V) Ebû Seleme İbn Abdilesed'i çağırıp ona bir sancak verdi. İçlerinde Ebû Ubeyde İbnu'l-Cerrah ve Sa'd İbn Vak-kas'ında bulunduğu 150 muhacir ve Ensar'ı onunla birlikte gönderdi. Rasûlüllah'a (S.A.V) haber veren kişi de (O Tay kabîlesindendi ve kardeşinin kızını ziyaret için Medîne'ye gelmişti) onların rehberi ola­rak yola çıktı.

Peygamber (S.A.V) Ebû Seleme'ye :

—  Esed oğullarının yurduna ayak basıncaya kadar yürü. Onların birlikleri sana yetişmeden onlara baskın yap. Çabuk davran dedi.

Ebü Seleme haberlerle yarışmak için gece gündüz arkadaşlarım yürüttü ve Esed oğullarının sularından birine (bir kuyuya) vardı. On-İara ait bir meraya baskın yapıp üç çobanı esir ettiler. Diğerleri kur­tuldular. Ebû Seleme arkadaşlarını üç bölük yaptı. Bîr bölük yanında kaldı. İki bölük deve, koyun ve insan yakalamak için baskın düzenle­diler. Deve ve koyuna rastladılar ama hiçbir insanla karşılaşmadılar. Ebû Seleme bunların hepsini, Medîne'ye getirdi. Böylece onun serîy-yesi müslümanların Uhud'da kaybettikleri zannedilen heybetlerini ia­de etmiş oldu. Ancak yarası yeniden açıldı. Ummu Seleme kocasına şöyle dedi:

—  Kocasî ve kendisi cennetlikken,   kocası ölen ve ondan sonra

evlenmeyen hiçbir kadın yoktur ki Allah o ikisini cennette birleştir-

meşin. Kadın ölüp ondan sonra erkek kalırsa da durum aynıdır. Gel, seninle sözleşelim, benden sonra sen evlenme, senden sonra da ben evienmiyeyim.

Ebû Seleme :

—Sen bana itaat ediyor musun? diye sordu.

Ummu Seleme :

—  Ben sana, ancak itaat etmek ve söylediğini dinlemek için da­nışırım.

Ebû Seleme :    ...   : .

—  Ben ölürsem sen evlen deyip şunu ilâve etti :

—  Allah'ım!   Ummu Seleme'ye benden sonra, benden daha    ha­yırlı, birisini ver ki onu üzmesin ve incitmesin.

Ebû Seleme ölüm yatağındayken.

—  Allah'ım! Benim yerime aileme daha hayırlısını ver, dedi.

Hîcretin üçüncü senesi Cumade'l-âhirenin dördüncü günü vefat ettiğinde Ummu Seleme şöyle dedi :

—  Bir garip, hem de gurbet elde ölen bir garip. Ona dillere des­tan olacak bir şekilde ağlayacağım.

Ebû Seleme'nin arkasından ağlamaya hazırlandığı sırada ona yar­dım etmek isteyen bir kadın geldi. Onu RasûiüMah (S.A.V) karşıladı ve şunu sordu :

—  Allah'ın şeytanı çıkardığı eve,   onu tekrar sokmak mı istiyor­sun.

Ummu Seleme ağlamaktan vazgeçti ve ondan sonra da ağlama­dı. O:

—  Innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn (Biz Allah'a aidiz ve ona  dö­neceğiz). Allah'ım! Başıma gelen felâketten dolayı bana mükâfat ver, dedi.

O: «Felâketin elimden aldığından daha hayırlısını ver» demek is­tedi. Ama kendi kendisine : Kim Ebû Seleme'den daha hayırlı olabi­lir? dîye soruyordu.

Ummu Seleme Rasûlüilah'a gidip :

90

—  Ya Rasûlellah! Ebû Seleme öldüğünde ne söyliyeyim? Peygamber (S.A.V) :

—  Allah'ım   Beni ve onu bağışla.  Arkasında   kalanlar için   sen ona halef ol, de.   Ölmek üzere olan kimsenin   yanındaysanız    hayır söyleyiniz. Melekler sizin söylediğinize âmîn derler, buyurdu.

Rasûlüllah [S.A.V) Ebû Seleme'nin ölümünden dolayı başsağlığın-da bulunmak üzere Ummu Seleme'nin yanma gitti ve şöyle dedi :

—  Allah'ım onun üzüntüsünü gider, başına gelen musibetten do­layı ona ecîr ver. Musîbetin elinden aldığından daha hayırlısını ver.

Rasûiüllah (S.A.V) ve ashabı Ebû Seleme'nin cenaze namazını kıldılar. Rasûlüllah (S.A.V) cenaze namazını kıldırırken dokuz tekbir aldı. Ashab :

—  Ey Allah'ın Rasûlü!   Yanlışlıkla mı, yoksa unutarak  mı dokuz tekbir aldın? dediler.

Rasûlüllah (S.A.V):

—  Ne yanlış yaptım, ne unuttum, Ebû Seleme'nîn cenazesine bin tekbir de alsam, o buna lâyıktır, buyurdu.

Zâdu'r-rakbin (yol azığının) kızı Ummu Seleme'nin iddeti bitince ona Hz. Ebû Bekr es-Sıddîk evlenme teklifi yaptı. Oda nezaketle bu evlenme teklifini reddetti. Ebû Bekr'den sonra Hz. Ömer talip oldu. Onun aldığı cevap da arkadaşının aldığı cevabın aynısı oldu.

Daha sonra, Rasûlüllah (S.A.V) ona evlenme teklifi yapmak üzere birisini gönderdi. Ummu Seleme de şu cevabı gönderdi :

—  Rasûlüllah ve onun adamı hoş geldi, sefalar getirdi. Rasûlül-lah'a benim kıskanç olduğumu,   çocuklarımın olduğunu, şahid olarak da velilerimden yanımda kimse olmadığın! haber ver. Ayrıca ben yaş­lıyım da.

Peygamber (S.A.V) ona :

—  Çocuklarım var diyorsun, , çocuklarının bakımı   Allah'a aittir. Kıskançlığına gelince, kıskançlığını gidermesi için Allah'a duâ edece­ğim. Velîlerinden hazır olsun veya olmasın, bana razı,olmayacak bir kimse yoktur. Yaşlı olduğunu söylüyorsun,, ben senden daha yaşlıyım diye haber gönderdi.

Ummu Seleme oğîu Seleme'ye :

—  Seleme! Kalk RasÛlûllah'ı (S.A.V) eviendir, dedi. Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu.

—  Hanımım, falanca kardeşine mehir olarak verdiğim şeylerden sana eksik vermiyeceğim... İki testi, un öğütmek için İki el değirme­ni, deri yüzlü ve içi hurma lifi dolu bîr yastık.

Gerdeğe girmeyi kararlaştırdıklar! gecenin gündüzünde .Ummü Seleme kalkıp eşyaları kontrol etti ve onları yerleştirdi. Biraz arps buldu ve onu öğüttü. Biraz da yağ buldu ve onu Rasûlüilah'a ayırdı. Ra­sûlüllah ES.A.V} yanına gelince yemeği ona takdim etti, RasûIüİİah (S.A.V) ondan yedi ve gecesini orada geçirdi. Sabah olunca Rasûlüi-İah (S.A.V) şöyle dedi:

—  Senin sayende ailen İtibar elde etti   sen de oniann   yanında bîr itibara sahip oldun.  Eğer bu gecenin ve bu gündüzünün böyie h\r gün olmasını istersen olur.

Eğer senin İçin yediye bölmemi istersen bölerim. Eğer senin için yediye bölersem kumaların içinde yediye bölerim-

Ummu Seleme:

—  Ya Rasûlellah! İstediğini yap dedi,

O, «Kim Ebû Seleme'den daha hayırlı olabilir?» derken Alîah Ebü Seleme'den sonra ona Rasûlüllah'ı vermişti.    Rasûlüllah onunla Şev­val ayında evlenmişti. Peygamber (S.A.V) iyi bir utangaçtı. Ummu Se îeme'ye geldiği zaman,   Ummu Seleme Kızı Zeyneb'i   alır emzirmek İçin Içucağina koyardı. Bunun üzerine Rasûlüllah ES.A.V} utanır ve ge­ri dönerdi. Ammar İbn Yasîr (onun ana bir kardeşiydi)   Ummu Sele me'n|n yaptığından dolayı Rasülüllah'ın böyle yaptığını anladı ve Um­mu Seleme'nin yanına gitti ve çocuğu onun kucağından çekip aldık­tan sonra şöyle dedi:

—  Onun yüzünden Rasûlüliah'a eziyet ettiğin şu çirkini bırak. Peygamber {S.A.V) içeri gîrdi. Gözünü odanın içinde gezdirerek :

Ummu Seleme şöyle cevap verdi

— Ammar gelip onu götürdü :

Rasûlüllah {S.A.V} şöyle dedi:

— Aîşe'nin benim yanımda hiçbir kimsenin orada kalmadığı   bir yeri vardır.

G.uze\ olan Ummu Seleme Bint Ebî UmeyyöVte evlenince Pşy-gamber'e £S.A,V) soruldu :

—  Ya Rasûleliah! O yeri ne yaptın?

Peygamber [S.A.V} cevap vermedi. Anladt ki Ummu Seleme onun evine gelmiştir.

Bîrgün Rasûlülîah (S,A,V) Ummu Seleme'nin odasında onun ço­cuklarıyla birlikte yemek yiyordu. Eli Peygamber'in önündeki tabağa piden üvey oğlu Ömer İbn Ebî Seieme'ye :

—  Yavrum! Bismillah de, sağ elinle ve kendi   Önünden ye, bu-

Ummu Seleme akşam namazını   kılmak için   kalkti.   Peygamber {S.A.V) ona:

—  Akşam ezanı okunurken şöyle de: Allah'ım!   Bu (sksam eza­nı) senin, gecenin gelişi,   gündüzünün gidişi, senin davetinin seslen ve namaz vakitlerinin girişidir. Senden beni bağışlamanı dilerim.

Ummu Seleme Rasölüllah'i şöyîe söylerken duymuştur:

—  Allah'ım! Sen evvelsin, Senden önce hiçbir şey yoktur   Sen âhirsin, senden sonra hiçbir şey yoktur.   Kendi elinle yarattığın her canlının şerrinden sana sığınırım, günahtan tembellikten, ateşin aza­bından, kabir azabından zenginlik ve fakirlik fitnesinden   sana sığını­rım, günah işlemekten ve borç ödemekten sana sığınırım.   Alîah'im! 8eyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi kalbimi hatalardan temizle Al­lah'ım! Doğuyla batının arasını ayırdığın gibi benimle günahımın arası­nı ayır. Allah'ım! Senden îstenenin hayırlısını, duanın hayırlısını,  ba­şarının hayırlısını, işin hayırlısını, sevabın hayırlısını, yaşamanın ha-

93

yırhsını, ölümün hayırlısını istiyorum. Beni sabit kıi. Tartılarımı ağır getir, imanımı kuvvetlendir, derecelerimi yükselt. Namazımı kabul et, günahımı affet. Senden cennette yüksek dereceler istiyorum. Amîn, Allah'ım! Senden hayrın başlangıçlarım, sonuçlarını ve toplayıcıları­nı, evvelini, âhirini, zahirini, bâtınını ve cennette yüksek dereceler is­tiyorum. Amîn. Allah'ım! Beni ateşten kurtar. Gece ve gündüz mağfi­ret et. Cennette iyi bir yer ver. Amîn. Allah'ım! Senden ateşten kur­tuluş ve selâmet diliyorum. Beni cennete sok; Amîn. Allah'ım! Sen­den benim gönlümü, kulağımı, gözümü, ruhumu, yaratılışımı, ahlâkı­mı, ailemi, hayatımı ve ölümümü mübarek kılmanı istiyorum. Allah'­ım! İyiliklerimi kabul et. Senden cennette yüksek dereceler istiyo­rum. Amîn.

Peygamber (S.A.V) ona şöyle demesini öğretti :

— Kim her, gün : Allah'ım Beni ve kadın erkek bütün mü'minleri affet derse, ona her mü'mine ait bir iyilik gelir.

Ummu Seleme kalblerden bahsetti. Rasûlüliah. da bunun üzerine ona şöyle dedi:

—Ummu Seleme! Kalbi Allah'ın parmaklarından iki parmak ara­sında olmayan bir insan yoktur. Dilediğini sebat ettirir, dilediğini de kaydırır.

Daha sonra RasûlüMah (S.A.V) şunu ilâve etti :

— Allah sana birşey verirse o sana gelir. Sana bundan daha ha­yırlı birşey göstereceğim, yatağına girdiğin zaman Allah Ta'âia'yı otuz üç defa teşbih et (subhânellah de). Otuz üç defa Allah'a hamdet [el­hamdülillah de). Otuz dört defa da Allahu ekber de. Böylece tamamı yüz olur. O, senin için hizmetçiden daha hayırlıdır. Sabah namazını kıl­dığın zaman şöyle de: Tek olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Onun or­tağı yoktur. Mülk onundur. Hamd onadır. O diriltir ve öldürür. Hayır onun elindedir. O, herşeye hakkıyla kadirdir. Bunlardan herbirine on iyilik yazılır. On kötülük düşürüiür. Yine bunlardan her biri İsmail oğul­larından bir köle azâd etmek gibidir. Şirk müstesna o gün işlenilen bir günahın ona ulaşması helâl değildir. «Tek olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Onun ortağı yoktur.» sözü sabah söylemenle akşam söylemen arasındaki sürede seni bütün şeytanlardan ve kötülüklerden korur.

Rasûlüliah (S.A.V) şöyle buyurmuştur :

—Ümmetimin kötüleri için ben ne iyi kimseyim.

Ona soruldu :

-— Ya Resûîellah! Nasıl olur? Sen onların iyileri içinsin.

Peygamber (S.A.V) şöyle cevap verdi :

—Ümmetimin iyileri kendi amelieriyle cennete girerler. Ümmeti­min kötüleri ise benim şefaatimi beklerler. Kıyamet gününde o, asha­bıma dil uzatanlar hariç bütün ümmetime mubahtır.

Ebû Bekr es-Sıddîk Hz. Peygamber'in   zamanında es-Suveybıt ve en-Nu'man'la birlikte ticaret için çıkmıştı. En-Nu'man :

—Suveybıt! Ben acıktım. Ebû Bekr mola verinceye kadar, sen na­sıl doyuyorsan beni doyur, dedi.

Subeybıt, en-Nu'man'ı doyurmayı kabul etmedi. Bir yerde konakla­dıklarında en-Nu'man birkaç bedevîye gidip ■

— Ben bir kölemi size satıyorum.  Eğer size kendisinin hür oldu­ğunu söylerse ona inanmayın, dedi.

Suveybıt'ı birkaç deve karşılığında sattı. Bedevîler Suveybıt'a gelip

—  Seni satın aldık, dediler. Suveybıt:

—Ben hürüm, dedi.

Onun sözüne aldırmayıp   götürdüler ve en-Nu'man a da   develeri verdiler.

Ebû Bekr es-Sıddîk geldi ve sordu

—Nu'man! Hani Suveybıt?

En-Nu'man :

—- Vallahi onu sattım.

Ebö Bekr sordu :

—  Söylediğin gerçek mi?

En-Nu'man:

—  Evet... işte bu develer onun değeridir.

Ebü Bekr es-Stddîk:

—  Gel benimle, dedi.

En-Nu'man Ebû Bekr'le birlikte onların yanma gitti. Çok geçme­den onu kurtardi. Develeri de geri verdi. Hz. Peygamber'in huzuruna geldiklerinde Ebû Bekr konuyu ona anlattı. Rasûlüllah (S.A.V) ve as­habı uzun zaman güldüler.

Hicretin altıncı senesi Zilka'de ayrnda Rasûlüllah (S.A.V) Arapls-n ve o civardaki bedevileri umreye davet etti. Rasûlüllah (S.A.V) rü­yasında kendisinin ve ashabından bir kısmının başlarını kazıttırmış, bir kısmının da saçlarını kısalttırmış olarak Mekke'ye ve Kâ'be'ye gir­diğini Kâ'be'nîn anahtarım aldığını ve tavaf ettiğini gördü. Bunu as­habına anlattı, onlar da sevinip hazırlandılar.

Rasûİülfah (S.A-V) Medine'de yerine Abdullah !bn Umml Mek-tum'u bıraktı. Peygamber (S.A.V) insanlara teminat vermek gayesiyle (Mekke halkı ve etrafındakilere harbetrnek için değii, kendisinin sa­dece Kâ'be'yi ziyaret ve ona tazimde bulunmak için) Umre yapmak özere yola çıktı. Ummu Seleme, Umrnu Umare, Ummu Menî ve Um-mu Amir ei-Eşheliyye ve beşyüz ashabı da onunla birlikte çıktı. 70 ta­ne de kurbanlık hayvan götürdü. Müslümanların yanında yolcu silâhı olarak kmlarındaki kılıçlarından başka birşey yoktur. Peygamber {S.A.V) Usfan'a geldiği zaman Bişr İbn Sufyan eİ-Ka'bî geldi. Rasûlül­lah onu Mekke'ye gözcü olarak göndermişti. Bîşr:

— Ey Allah'ın Rasûlü! Kureyş senin yola çıktığını duymuş Eha-bîş'ten kendilerine itaat edenleri savaşa çağırmışlar, Sakif kadın ve çocuklarıyla birlikte onlara katılmış. Yine yanlarında yeni yavruiamrş sütlü develer ve bebekli kadınlar var. Onlar kaplan derileri giymişler (düşmanlık ve kinlerini belirtmek istiyorlardı).   Onlar   Mekke'ye  hiç kimseyi sokmamaya yemin  ederek   Zutuva'ya   yerleşmişler,   Halici İbnu'l-Veiîd de atlarını kurauiğâmîm'e kadar getirmiş, dedi.

Naciye (Zekvan) İbn Cundub e!-Eslemî müslümanları Hudeybiye'-ye giden sarp bîr yola soktu. Peygamber ÇS-A.V), savaşmak için de­ğil, Kâ'be'yi ziyaret ve.tâzîm için geldiğini haber vermek üzere Os­man İbn Affan'ı Kureyş'e göndermişti. Rasûlüllah'a Osman İbn Af-fan'ın öldürüldüğüne dair haber geldi. Peygamber (S.A.V):

—  Artık savaşmadan geri dönmeyiz, buyurdu. Daha sonra şunu ilâve etti.

—  Allah, bana bey'at edilmesini emretti,

Rasûlüliah'ın (S.A.V) ashabı ağaç altında ona bey'at ettiler. Buna Boy'at-i Rıdvan denildi. Rasûlüillah'a (S.A.V) ilk bey'at eden Ebû Sinan el-Esedî oldu. Sadece el-Cedd İbn Kays bey'at etmedi.   Daha   sonra Osman îbn Affan, Suheyi İbn Amr,  Huveytıb İbn Abdiluzza ve Mîkrez İbn Hafs geldiler. Peygamber'İe (S.A.V) Hudeybiye anlaşmasını yaptı­lar.   «Bu Muhammed İbn Abdiliah'la Suheyi İbn Amr'ın yaptıkları   an­laşmanın maddeleridir. Muhammed ile Suheyi şunları  kararlaştırmış* îardır. Halkın güvenlik içinde kalabilmesi için on yıl harbedilmeyecek. Kureyş'ten kim velisinin izni olmaksızın, Muhammed'e gelirse,   Mu­hammed onu Kureyş'e geri verecek.   Muhammed'in   yanındakiterden kim Kureyş'e gelirse, Kureyş onu Muhammsd'e vermeyecek. Aramız­da iyi niyet ve vefakârlık olacak. Hırsızlık ve hıyanet olmayacak. Mu­hammed'in himayesine girmek isteyen  onun himayesine girebilecek. Kureyş'in himayesine girmek   isteyen de onun   himayesine girebile­cek. (Huzaa kalkıp: Biz Muhammed'in   himayesine   giriyoruz   dedi. Bekr oğulları da : Biz de Kureyş'in himayesindeyiz, dediler). Muham­med bu yıl geri dönecek, Mekke'ye giremiyecek. Gelecek yıl, Kureyş çıktıktan sonra ashabıyla yanında sadece   yolcu silahıyla girebilecek ve orada ög gün kalabilecek,   kılıçlarını ancak kınlarında   taşıyabile­cekler».

Rasûlüllah (S.A.V) kalkıp ashabına şöyle dedi: — Kalkınız kurbanları kesiniz.

Hiç kimse kalkmadı. Bunu birkaç defa söyledi. Yine hiç kimse kalkmadı. Peygamber (SAV) öfkeyle, eşi Ummu Seîeme'nin yanına girdi ve uzandı. Ummu Seleme sordu : -

Neyin var? Ya Rasûlellahl

Ona cevap vermedi. Ummu Seleme :

—  Neyin var? Ya Rasûleliah! dedi.

Bunu birkaç defa tekrar etti. Rasûlüllah cevap vermiyordu. Daha sonra Peygamber {S.A.V} şöyle dedi :

—Müslümanlar mahvoldular. Onlara kurbanları kesmelerini ve traş olmalarını emrettim. Fakat emrimi yerine getirmediler.

Ummu Seleme şöyie dedi :

—  Ya Rasûleliah! Oniara ısrar etme! Anlaşma meselesinde başı­na gelen ağır yük ve fetih   yapmadan dönmeleri onların   çok zoruna gitti.

Daha sonra şunu ilâve etti :

—  Ya Rasûleliah! Çık. Kimseyle bir kelime konuşma. Kurbanlığı­nı kes ve başın! traş et.

Peygamber (S.A.V) çıkıp harbesini aldı. Kurbanlığına doğru yürü­dü. Yüksek sesle :

—Bismillahirrahmânirrahîm, Aliahu Ekber diyerek harbeyle kur­banlığı kesti.

Daha sonra kırmızı deriden yapılmış çadırına girdi. Hiraş İbn Ebî Umeyye el-Huzaîy'i çağırıp saçını kazıttırdı. Ashabı bunu görünce on­lar da kalktılar. Kurbanlarını kestiler. Saçlarını kazıttılar. Bir kısmı da saçlarını kısalttılar. Rasûlüllah [S.A.V) şöyle buyurdu :

—  Allah saçlarını kazıtanlara merhamet etsin. Bazı sahâbîler:

—  Saçlarını kısaltaniara.da? dediler. Peygamber (S.A.V):

—  Allah saçlarını kazıtanlara merhamet etsin, buyurdu.

Etrafındakilerden bazıları :

—  Saçlarını kazıtanlara mı? Ya Rasûleliah! dediler. Rasûlüliah (S.A.V) yine :

—  Allah saçlarını kazıtanlara merhamet etsin, buyurdu. Bazı sahâbîler yine :

—- Peki, saçlarını kısaltanlar ne olacak? Ya Rasûleliah! dediler. Bunun üzerine Peygamber (S.A.V) :

—  Saçlarını kısaltanİara da buyurdu. Abdullah İbn Ubeyy İbn Selul :

—  Ya Rasûleliah!    Niçin saçlarını kısaltanİara değil de saçlarını kazıtanlar için merhamet diledin?

Peygamber (S.A.V) :

—Çünkü onlar şüphe etmediler.

Rasûlüilah (S.A.V) ashabına yola çıkmalarını emretti. Müslüman­lar Kuraulğamîm'e vardıklarında Allah Ta'âla Rasûlüne şu ayeti indirdi. «Şüphesiz biz sana apaçık bir zafer sağladık, Allah böylece, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar, seni doğru yola eriştirir. Böylece sana, kimsenin güç yetiremiyeceği bir şekilde yardım eder.» [4]

Ömer İbnu'l-Hattab ve Muhammed İbn Mesleme sordular :

—Ya Rasûleliah! Bu bir zafer midir? Peygamber (S.A.V) :

—  Evet, canım elinde olan Allah'a yemîn olsun ki bu bir  zafer­dir diye cevap verdi.

Abdullah İbn Ubeyy İbn Selul (Medine'deki münafıkların başı) ve onun kavminden bazıları:

—  Bu bîr zafer delildir. Kâ'be'yi tavaftan alıkonulduk ve kurban­lıklarımızın, kurban edilmesine engel olundu.

Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu :

—' Ne kötü söz. Aksine o en büyük fetihtir. Müşrikler sizin, ken­di beldelerine gidip gelmenize ve işinizi görmenize razı olmuş, gi­der gelirken de emniyet ve selâmet içinde bulunmanızı istemiştir.

Onlar, şimdiye kadar, istemedikleri hoşlanmadıkları şeyi, İslâm'ı da böylece sizlerde görecek öğrenecekler. Allah sizi onlara muzaf­fer kılacak, gittiğiniz yerden    sağ salim ve kazançlı olarak   döndüreçektir. bu ise, fetihlerin en büyüğüdür.   Sizler Uhud gününü unuttu­nuz mu?    «Kimseye bakmadan kaçıyordunuz» [5]

Bende arkanızdan size sesleniyordum. Hendek savaşını unuttu-nuz mu? «ÖRİür s\zm yukarınızdan ve aşağınızdan gelmişlerdi; göz­ler de dönmüştü;    yürekler ağızlara gelmişti;    Allah için çeşitli tahminlerde bulundunuz.[6]

Naciye İbn Cusıdub vs Hiraş İbn Ebî Umeyye el-Huzaî şöyle   de­diler:

— Atleti ve Basûİü doğrudurlar. 8u en büyük fetihdir. Vallahi, ey. Allah'ın Rasûîü! Biz senin düşündüğünü düşünmedik. Sen, vaüahi bi­zim İşimizi bizden daha iyi bilirsin.

—  Allah'ın Rasûiü! Sen güvenli olarak Mekke'ye gireceğini soy-lemedin mil

Peygamber (SAV):

—  Söyledim ama size bu sene dedim mi? Muhammesi İbn Mesleme ve Ebu'd-derda :

—  Hayır, dediler RasûtDlfah (SAV):

—  Bu, Cebrail'in [A.S.) bana dediği gibidir. Siz ona geleceksiniz ve onu tavaf edeceksiniz, buyurdu.

Peygamber (SAV) ve müslümaniar Medine'ye döndüler.

Ensar'dan yeni bir eibise giymiş bir kadın Ummu Seleme'nin ya­nına geldi. Halkın onu görmesi için böbürlenmeye başladı. Ummu Se­leme önden elbiseyi çıkarmasını İstedi ve şöyle dedi:

— Rasûlüilaft'ı (SAV) şöyle derken duydum ;. Kim halkın bakma-sj için övüneceği bîr elbiseyi giyerse, onu çskanncaya kadar ASlah ona bakmaz.

Arkasından şunu ifâve etti :

— Rasûlüllah (SAV) şöyie buyurdu ; Gümüş ve a!tm kaptan içen kimse karnına cehennem ateşini akıtmış olur. Ancak tövbe etmesi müstesna.

Bir kadın ekmeği biçakîa kesmek istedi. Ummu Seleme şöyle dedi:

— Peygamber (SAV} Acemlerin yaptığı gibi ekmeği biçakia kes­mekten menetti. Sizden birisi et yemek istediğinde onu bıçakla kes­mesin. Fakat onu atsın ve ağzıyla koparsın. Su daha kolay ve boğaz-Geçme

Daha sonra şunu ilâve etti.

— RasÛlfillâh (SAV) şöyie buyurdu : Yemeği yırtıcı hayvanlar gi­bi koklamayın.

Sir kadın Ummu Seleme'ye kocanın karısından hoşnut olması ko­nusunda sordu. Ummu Seleme şöyle dadı ;

— RasÛlüIIah'ın (S.A.V) şöyie dediğini duydum :   Hangi kadın ko­cası kendisinden hoşnut olarak öiürşe cennete girer.

Ummu Seleme Peygamber'e (SAV} sordu :

—  Ya Rasûleliah! Bana Âüah Ta'âla'nın «Hûrünîn» [7] sözünü anlatır mısın?

Rasûlüliah (S.A.V) buyurdu :

—  Hûr, beyaz; !n, iri, kartal kanadı kadar siyaha yakın. Ummu Seleme:

~ Ya Rasûlellahl  Allah Te'âlâ'nın   «Onlar yakut ve mercan gibi  dirler.  [8] ayetini açıklar mısın? dedi.

Rasûlüllah (S.A.V) :

— Onların duruluk ve berraklığı hiçbir elin dokunmadığı sedefler-deki (inci kabuğu) incinin duruluk ve berraklığı gibidir,.buyurdu.

Ummu Seleme :

—  Ya Rasûlellah !

«Oralarda iyi huylu güzel kadınlar vardır.» [9] âyetinin açıklama­sını yapar mısın? dedi :

Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu :

—  (Hayrat) huylar, ahlâk demektir. (Hisân) ise yüzler demektir.

Ummu Seleme :

(Kesnnehünne beyzun meknûn)  [10] âyetinin açıklamasını sordu. [11] Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu :

Onların inceliği, yumurtanın kabuğundan sonraki derinin (zarın) in­celiği gibidir.

Ummu Seleme :

(Uruben etrâben)  [12] âyetinin tefsirini açıklar mısın? dedi.[13] 

Rasûlüllah (S.A.V) :

— Bunlar dünyada gözleri hastalıklı ve saçları ağarmış yaşlı ka­dınlardır ki, Allah onları yaşlılıktan sonra bakire yapmıştır. (Uruben) kocalarını çok seven ve onlara bağlı olan hanımlar demektir. (Etrâben} ise, doğumları aynı yani yaşıt,, akran olanlardır, buyurdu.

Ummu Seleme :

—  Ya Rasûlellah!   Dünya kadınları mı daha  üstündür, «hüru'1-fn» mi? diye sordu.

Rasûiüilah şöyle cevap verdi :

—  Zahirî olmanın batım olmaya üstünlüğü gibi dünya kadınları da «hûru'l-în» den daha üstündür.

Ummu Seleme :

—  Ya Rasûlellah! Bu nasıl olur? dedi.       . . Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu :

—  Bu onların namaz,   oruç ve Allah'a ibâdetleriyle olur.   Aziz ve Celî! olan Allah onların yüzlerine nur verir,   vücûdlarına, beyaz renkli ipekler ve yeşil elbiseler giydirir, sarı renkli zînetler taktırır. Onların buhurdanlıkları incidendir. Tarakları altındandır. Onlar şöyle derler. Biz ebediyiz ve ebediyyen ölmeyeceğiz.   Biz güzel ve nazlı kadınlarız. Biz asla ümidimizi kesmeyiz.    Biz mukimiz.   Biz asia çekip gitmeyiz.   Biz hoşnutuz. Asla öfkelenmeyiz.  Bizim kendilerine âit olduğumuz kimse­lere ne mutlu!

Ummu Seleme yine sordu :

—  Ya Rasûlellah!    Biz kadınlardan bazıları dünyada iki,   üç veya dört defa evleniyor. Daha sonra ölüyor ve cennete giriyor. Kocaları da onlarla birlikte, cennete giriyor. O kadınların kocası hangisi olacak?

Peygamber (S.A.V) :

—  Ummu Seleme! Kadın onların ahlâkı en güzel olanını seçer ve' şöyle der: «Rabbim!   Bu, dünyada bana karşı   ahlâkı en güzel olandı. Bana onu eş yap. Ummu Seleme! Ahlâk güzelliği dünya ve âhiret iyili" ğiyle birlikte gider.» buyurdu.

Rasûlüllah (S.A.V) bir süre sustuktan sonra şövle dedi.

—  İnsanlar kıyamet gününde çıplak olarak haşrolunacakiardır. Ummu Seleme.;

—  Ya Rasûlellah! Ne çirkini Birbirimize bakmaz mıyız? diye sordu. Rasûlüliah (S.A.V) :

—İnsanlar meşguldür, buyurdu.

Ummu Seleme tekrar sordu :

—  Onlar neyle meşguldürler? Peygamber (S.A.V3:

~- O gün sayfalar zerre miktarı ve hardai tanesi kadar olan  orta-ya çıkarır, buyurdu.

Kadmiardan birisi sordu :

—  Kadın evinde mi yoksa camide mi namaz kıiar? Ummu Seleme cevap verdi:

—. Rasûlüilah ES.A.V) şöyie buyurdu : Kadınların camilerinin   en hayırlısı evlerinin dibidir.

Daha sonra şunu ilâve etti :

—  Rasûiüllah'ın şöyie dediğini duydum ; Kadının  evinde   namaz kliması hücresinde namaz kılmaktan daha   faziletlidir.   Onun   küçük odasında namaz kılması evinde namaz kılmasından daha hayırlıdir

Arkasından şöyle dedi:

—  Rasûiüilah ES.A.V) şöyle buyurdu. Kadın evinin en karanlık ye­rinde namaz kılmaktan,   Allah'a daha sevimli gelen bir namaz kılma mı ş tır.

Zadu'r-Rakb'm kızı Ummu Seleme'nin yatağı etrafında oturan ka­dınlar kaikıp gittiler. Onun benzersiz olduğu kanaatine vardılar:

Yahudiler şöyle demişlerdi:

— Muhammed belâlı Kureyş eşrafının şartlarını kabui etti, salta­nat ve otoritesindeki zayıflama sebebiyle Hudeybîye barışını yaptı-

Peygamber (S.A.V) onların, kendisiyle savaşa kışkırtmak İçin (müttefikleri) Gatafan'a haber gönderdiklerini öğrendi, Rasûlüilah (SAV) Hudeybiye'de bulunan kimselerden yanındakileri savaşa ça-ğirdi. Peygamberle (SAV) birlikte hanımlarından Ummu Seleme çık­tı. Rasûiüllah'ın yanında ikiyüzü atlı olmak üzere 1400 kişi vardi.Azîz ve Celîl olan Allah Hudeybiye'den dönerken ona birçok ganimet vâ-detmtştl. (Allah size birçok ganîmet -Hayber ganimetleri- vâdetmiştir,

ki siz onları alırsınız.) Allah vadini gerçekleştirmiş ve Rasûlüliah (S.A.V) Hayber'i fethetmiştir. Peygamber (S.A.V) oniann hükümdarı­nın kızı Musa'nın (A.S) kardeşi Harun (A.S) İbn Imran'ın torunların­dan Benî Kureyza ve Benî Nadir'in hanımefendisi Safiyye Bint Hu-yeyy İbn Ahtab'la evlenmiştir. Rasûlüllah ES.A.V) Hayber ganimetle­rini taksim etmiş, beş parçaya ayjrdıktan sonra bir kişiye bir pay, atîı olanlara 6a üç pay vermiştir. Ummu Seleme'ye de seksen vesak hurma ve yirmi vesak arpa vermiştir.

Böylece müslümanfar Medine'ye döndüler.

Rasûlütlah (S.A.V) Mekke'deki mü'minlerin zayıf ve ezilenleri için duâ ederdi. El-Veİîd Îbnu'l-Velîd Kureyş'in esaretinden kurtulup Rasûlüllah'a kavuştu. Ummu Seleme amcasının oğlunun gelişine se­vindi. Bir kuşluk vakti Cebraîl (A.S), Ummu Seleme'yle birlikteyken Rasûlüllah'a (S.A.V) geldi ve onunla konuşmaya başladı. Daha sonrs kalkıp gitti. Bunun üzerine Rasûlüilah (S.A.V):

—  Bu kim? diye sordu. Ummu Seleme:

—  Bu Dıhye [İbn Halîfe si-Keibî) dir diye cevap verdi, Rasûlüliah da (S.A.V):

—O, Cebrail'dir, buyurdu, Ummu Seleme:

—  Vallahi, ben onu ondan başkası zannetmedim, dedi

Eî-Velîd İbnuUVelîd Ibnu'l-Muğîre birgön Rasûiüllah'ın mesci­dinde oturdu. Peygamber ES.A.V) ashabına şöyle dedi:

Kim, Ayyaş İbn Ebî Rabîa ye Hîşam İbnu'l-As'ı bana getirir, [Bu İkisi Mekke'de alıkonulmuş mazlumlardandı,}

El-Velîd lbnu'l-Velîd :

—  Ya Rasûlelîah! Ben onları sana getiririm, dedt

El-Velîd Mekke'ye gitmek üzere yola çıktı,   Gizlice orays Onları geri getirdi. Onun parmsğf kapayınca şöyle dedi. :

Sen sadece bîr parmaksın.

Başına gelen de Allah yolunda gelmiştir.

Rasûlüllah (S.A.V) o ikisini görünce çok sevindi.

Rasûlüllah (S.A.V) Ummu Seieme'nin odasında olduğu sırada, Ra-sûlüllah'ın yanına bir çocuk geldi. Çocuğa :

—  Çocuğum! Adın ne senin? dedi. Çocuk:

—  Ben el-Vetıd İbnu'l-Velîd İbni'l-Muğire'yirn diye cevap verdi. Rasûlüllah (S.A.V) :    .

—  El-Velîd İbnu'i-Velîd'in oğlu mu?    Mahzum oğulları    ei-Velîd'i nerdeyse rab haline getirecekler?   Siz el-Velîd'i   sevdiğiniz   ve  ona merhamet ettiğiniz için koymadınız mı? Onun adı, artık Abdullah'tır.

Bunun üzerine babası el-Velîd İbnu'l-Velîd İbnu'l-Muğîre ona Ab­dullah adını koydu.

El-Velîd İbnu'l-Velîd'in parmağı yaralandı ve öldü. Bunun üzerine Ummu Seleme ağlayarak el-Velîd İbnu'l-Velîd İbni'l-Muğire'ye şu şiiri söyledi :

Ey göz! El-Velîd İbnu'l-Velîd İbni'l-Muğîre'ye ağia! O kıtlık yıllarında bereketli yağmur, aramızda rahmet ve erzaktı. O, şerefli ve müsamahakâr ve ahlâkı üstün biriydi. Eî-Velîd'in babası el-Velîd İbnu'l-Velîd gibisi kabileye yeterdi. Peygamber (S.A.V) onu gömleğiyle kefenlemişti.

Bir gün, Rasûlüllah (S.A.V) Ummu Seleme'yle onun kızı Zeyneb'in yanındaydı. Rasûlüllah'ın kızı Fâtıma çocukları Hasan ve Hüseyin'le birlikte babasının yanına geldi. Rasûlüllah Hasan ve Hüseyin'i bağrına basıp şöyle dedi :

— Allah'ın rahmet ve bereketleri sizin üzerinize olsun, Ehl-i beyt! O (Ehl~i Beyt) hamîd (övgüye değer) ve mecîd (şerefli) dir.

Bunun üzerine Ummu Seleme ağladı. Rasûlüllah (S.A.V) ona ba­kıp şefkatle sordu :

—  Seni ağlatan nedir?

Ummu Seleme şöyle cevap verdi :

—  Ya Rasûlellah! Onları tercih edip beni ve kızımı terkettin. Rasûlüllah (S.A.V) :

—  Kızın ve sen de Ehl-i Beyt'tensiniz, buyurdu."

Rasûlüllah'ın verdiği haber doğru çıkmış, Necaşî ölmüştü. Pey­gamber (S.A.V) ve ashabı Necaşî'nin cenaze namazını kıldılar. Rasûl-üllah'ın Habeşistan kralına gönderdiği hediyeler geri geldi. Rasûlüllah hanımlarından her birine bir okıyye misk verdi. Diğerlerini de Ummu Seleme'ye verdi. Ona ayrıca bir elbise verdi.

Ensar'dan iki kişi, ellerinde delil olmayan eski bir miras mesele­sinin halli için Rasûlüllah'a geldiler:

—  Siz dâvalarınızın halli için bana başvuruyorsunuz. Ben de hak­kında âyet inmeyen konuda hüküm veriyorum.   Kimin lehinde,  diğer kardeşinin hakkını alan bir delille   hükmedersem, o kimse onu   alma­sın. Ben onun lehinde, Kıyamet gününde boynuna dizil i olarak gelece­ği ateşten bir parçanın verilmesine hükmetmiş olabilirim.

Adamlar ağlayıp birisi şöyle dedi.

—  Ya Rasûlellah! Benim hakkım onun olsun. Peygamber (S.A.V) :

—  Sizler böyle yaparsanız gidin hakkı araştırın,   bölüşün,   kur'a çekin ve nihayet biriniz öbürüne helâl etsin.

Ummu Seleme dilenciyi reddetmeyi ve onu azarlayarak kovmayı menetti ve şöyle dedi :

—  Rasûlüllah'ın (S.A.V) şöyle dediğini duydum. Dilenciyi reddet­meyiniz. Hiç olmazsa bir yudum su veriniz.

Rasûlüllah (S.A.V) seferlerinden birine çıkmıştı. Bu seferde,   yanında Safiyye Bint Huyeyy İbn Ahtab ve Ummu Seleme   vardı.   Peygamber (SAV) Ummu Seİeme'nin hevdeci zannederek Safiyye'nin hevdecine gitti. O gön Ummu Seİeme'nin günüydü (nöbetiydi]. Rasûl-üllah (SAV) Safiyye'yle konuşmaya başladı, Urnrnu Seleme kıskandı. Peygamber (S.A.VÎ Ummu Seîeme'dan sonra Safiyye Bint Huyeyy İbn Ahtab olduğunu öğrendi ve Uramu Seleme'ye geidi. Ummu Seleme :

—Allah'ın elçisi olduğun halde benim günümde yahudînin kızıy­la konuşuyorsun.

Ummu Seleme bu sözü söylediğine pişman oldu.    Rabbinden af dîiedî ve:

— Ey Allah'ın elçisi! Benim için af dile. Beni böyle yapmaya kıs-kançlık şevketti; dedî.

Rasûlüilah ES.A.V) Mekke'yi fetih için çıktığı zaman yanında Um­mu Seleme vardı. Ebva'ya varınca (amcasının oğlu ve Halime es-Sâ-diyye'den süt kardeşi) Ebû Sufyan İbnu'l-Harîs İbn Abdilmuîtaiib, ha-İası Atike Bint Abdilmuttalib'in oğlu ve Ummu Seleme'nin baba bir kardeşi Abdullah İbn Ebî Umeyye fen el-Muğîre'yîe karşsiaştı. Önİar müslüman olmak için Medine'ye gidiyorlardı. Onlar aslında Rasülul-lah'a (S.A.V) karşı gelenlerden ve ona en çok eziyet eden kimseler­dendi. Peygamber ES.A.V) onları görünce, yüz çevirdi. Onlar hakkında Ummu Seleme RasûfüÜah'la şöyie konuştu :

—  Amcanın oğlu ve halanın oğlu (kayınbiraderin) senin   yüzün­den en bedbaht kimseler olamaz.

Rasûlüilah (S.A.V) şöyle buyurdu :

—  Benim onlara ihtiyacım yok.   Amca   oğlum (Ebû Sufyan} na­musuma leke sürdü. Hala oğlum ve kayınbiraderim (Abdullah İbn Ebî Umeyye İbn el-Muğîre) Mekke'de bana   şunları   söyleyen   şahıstır: «Vallahi, sen göğe uzanan bir merdiven buiup o merdivenle göğe çı­kıncaya ben de sana bakmcaya, daha sonra da bir vesika ve seni Al­lah'ın gönderdiğine şehâdet eden dört melek getirinceye kadar  sana İman etmem. Bunu yapsan da sana inanmiyacağımi zannediyorum.--

Haber ikisine ulaşınca, yanında oğlu Ca'fer olan Ebû Sufyan İb­nu'l-Harîs şöyle dedi:

Vallahi, bana izin versin. Şu oğlumun elinden tutayım, ve aç-susuzluktan ölünceye ksdar yeryüzünde yürüyelim.

Bu Peygamber'e (SAV) ulaşınca onlara acidf, ve yanına gelmele­rine izin verdi. İkisi Rasûtüllah'ın huzuruna geldiler, müslüman oldu­lar, Rasûlüilah da (SAV) onların müsiümanlıklarını kabul etti.

Peygamber (S.A.V) Mekke fethinden sonra Medine'ye dönünce üveyoğlu Seleme İbn Ebî Seleme'yi amcasının kızı Umame Bint Ham-za İbn Abdilmuttaüb'le evlendirdi. Daha sonra Rasûlüilah (SAV) as­habının yanına gidip şöyle dedi:

— Görüyorsunuz, onu mükâfatlandırdım?

Ummu Selems :

—  Ya RasûieNah!    Benim saç örgülerim çok sık,   gusül  abdesti için o örgüleri çözeyim mi? (Yani yıkandığım zaman ne yapayım?) di­ye sordu.

Rasûlülİah (S.A.V) şöyle cevap verdi:

—  Ona üç defa su dökmen yeterlidir. Sonra bedeninin her tarafı­na su akıtırsın ve artık temizlenmiş olursun    (veya işte temizlendin gitti).

Bir kadının, kendisi evlenebilmek için kizkardeşinin boşanmasını İstediği, Ummu Seleme'nin kulağına geldi. Ummu Seleme şöylo-dedP:

—  Rasûîüllah'ın şöyie buyurduğunu duydum : Kadın kendisi   öv-lenehllmek'içln kızkardeşinin boşanmasını istemesin!

Ummu Seleme saçma saç ekleyen bir kadın gördü ve ona şöyte dedi :

- Rasûlüilah (S.A.V) şöyle buyurdu: Saça saç ekleme. Fakat iyi hır bez parçası al. Onunla örgü yap.

Umrnu Seleme Peygamberin (SAV) ashabına şöyle dediğini duy­du :

— Kim Ali'yi severse beni sevmiş oîur. Kim beni severse Allah'ı

sevmiş olur.    Kim ona (Ali'ye] buğzederse (kızarsa) bana   buğzetmiş olur. Kim bana buğzederse Allah'a buğzetmiş olur.

Arkasından Ali'ye bakıp şöyle dedi :

— Mü'min sana kızmaz, münafık ise seni sevmez.

Rasûlülllah (S.A.V) vefat edip halk Ebû Bekr es-Sıddık'a bey'at edince Rasûlüllah'ın halifesi müsiümanların annelerine iyilik yapmayı ve ihsanda bulunmayı ihmal etmiyordu.

Bazı kadınlar geldiler. İçlerinden birisi Ummu Seleme'ys Rasûlül­lah'ın en çok ne zaman oruç tuttuğunu sordu. Ummu Seleme şu ce­vabı verdi :

— O, en çok cumartesi ve pazar günleri oruç tutar ve şöyle derdi. O ikisi, gün olarak müşriklerin bayramıdır. Ben onlara muhale­fet etmeyi seviyorum.

Bir başka kadın da :

—  Rasûlüllah (S.A.V) iftarına nasıl başlardı? dedi. Ummu Seleme :

—  Oruçlu olduğu zaman iftarını su ile açardı. Bir nefeste içmez, iki veya üç defada içerdi, dedi ve şunu da İlâve etti :

—  Hanırmyla münasebetten dolayı cünüpken sabah olursa, gusüi abdesti alır ve oruç tutardı.

Bir kadın şöyle dedi :

— Rasûlüllah (S.A.V) yolculuğa çıktığı zaman ne yapardı? Ummu Seleme şöyle dedi :

—  Hazarda (yolculuk dışında) ve seferde beş şeyi yanından   ek­sik etmezdi. Ayna, sürmedan, tarak, misvak ve saç fırçası. Perşembe günü yolculuğa çıkmayı severdi.

Bir kad.n Peygamberin (S.A.V) yatağını ve en    sevdiği    kıyafeti sordu. Ummu Seleme şu cevabı verdi :

— Onun yatağı insanın kabrine konulan şeylerin benzeriydi. Mes-cid'de onun baş tarafındaydı. En sevdiği kıyafet de gömlekti.

Kadınlardan birisi sordu :

—  Rasûlüllah (S.A.V) öfkelendiği zaman ne yapardı? Ummu Seleme :

—  Rasûlüllah'ın (S.A.V) öfkelendiği   zaman yanakları    kızarır. Öfkelendiği zaman onunla konuşmaya Ali'den başka hiç kimse cesa­ret edemezdi,

Bir kadın da şöyle sormuştu :

—Rasûiüllah (S.A.V) evinden çıktığı zaman ne derdi?

Ummu Seleme şu cevabı verdi :

—  O evinden çıktığı zaman şöyle derdi : Allah'ım!   Hata etmek­ten veya hataya düşürülmekten, sapmaktan veya saptırılmaktan, hak­sızlık etmekten veya haksızlığa uğramaktan, saygısızlık.etmekten veya saygısızlığa uğramaktan sana sığınırım.

Birkadın şöyle dedi ;

—  Orta namaz (ikindi namazı) hakkında ne dersin? Ummu Seleme şöyle cevap verdi:

—  Peygamber'e (S.A.V) bir gün ikindiden  sonraki iki rekâtı sor­dum. Bana şöyle dedi : Ebû Umeyye'nin kızı! Sen ikindiden sonraki iki rekâtı sordun. Abdu-Kays'tan bazıları bana kavimlerinin müsluman ol­duğu haberini getirdiler ve beni öğleden sonraki iki rekâtten alıkoy­dular. İşte ikindiden sonra kıldığım o iki rekâttir.

Daha sonra şunu ilâve etti :

—  Rasûlüllah'm (S.A.V) şöyle   dediğini duydum.   Kim ikindiden önce dört rekât kılarsa Allah onun vücûdunu ateşe haram kılar.

Ummu Seleme (r.anhâ) şöyle demiştir;

Rssûlöllah [S.A.V) erkeğin saçlarını   tepesinde toplamış   olduğu halde namaz kılmasını yasaklamıştır. [14]

Bîr kadın komşu hakkında sordu, Ummu Seleme şu cevabı verdi i

— Rasûlüllah'in (S.A.V) şöyle dediğini duydum : Komşuya eziye­tin azı yoktur.

Bir kadın hizmetçisini azarlayınca Ummu Seleme şöyle dedi:

— Basûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu : İki zayıf hakkında Allah'­tan korkunuz : Köle ve kadın. Namaz ve sağ ellerinizin sahip olduğu şey (köle) hakkında Allah'tan korkunuz.

Daha sonra şunu îîâve etti: - Hizmetçiyle yemek yemek tevazudandır.

Bir kadın Ummu Seleme'ye akrabalık hakkında sordu. O da şöyle

— Rastıiüîlah'm [S.A.V) şöyle dediğini duydum. Akrabalık (ra­him) hakkını arayan vs Rahman'ın bağına sarılan bir daldır. Seninle İl­ciyi kesen kimseyle ilgilenmeme ve senden ilgiyi kesen kimseyle ii-pilenmeme razı olmaz mısın? Kim sana ilgi gösterirse bana ilgi gös­termiştir. Kim senden ilgisini keserse benden de ilgisini kesmiş de­mektir.

. Birgün Umrîıu'I-Hasen Ummu Seleme'nîh yanındaydı. Bezi yok= sutlar gelip yalvarırcasına istemeye başladılar. Onların içinde kadin-lar da vardı. Ummu'i-Hasen :

— Defolun, dedi. Ummu Seleme:

Ömer İhnu'l-Hattab zamanında Ummu Seleme'den alacağı olan bir adam vardı. Adam Ummu Seieme'nin aleyhinde yemîn etti. Mü'-minlerin emîri Ömeer ona, derisini kabartıp etine işleyen otuz kamçı

vurdu.

Ummu Seleme, oğlu Ömer'in Kur'an okuduğunu duydu. Bunun üzerine şöyle dedi:

— Baban Ebû Seieme'nin şöyle dediğini duydum : Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu. Allah Kur'an okuyan bir kui'a verdiği izin gibi hiçbir şeye izin vermemiştir.

Bir adam Ömer İbn Ebî Seleme'ye kendilerinden semavî kitapla­rın indirildiği sema 'kapılarının sayısını sordu. Ömer İbn Seleme ;

— Sema'dan inen kitaplar bir kapıdandır. Kur'an yedi kapıdan ye­di harf üzerine indirilmiştir. Helâl vardır, haram vardır, muhkem var­dır, müteşabih vardır. O misaller getirmiştir. Emirler vermiştir, ya­saklar getirmiştir. Helâli helâl kabul edilmiş, haramı haram kabul edilmiş, onun muhkemiyle amel edilmiş, müteşabihinde durulmuştur. Misallerinden de ibret alınmıştır. Hepsi Allah katındandır. Ancak akıl sahipleri düşünüp anlar, dedi.

Ümmü seleme, bint ebi umeyye hıçkırarak

Eşhedü en la ilahe illallahü vahdehü la şerike le huve eşhedü enne muhammeden abdühü ve resülüh.dedi.

Yaratıcının katına yükseldi   

Cenaze namaz,n,hlcr gün 84 yaşındaydı. [15]

 

Rasulüllah'ın zevcelerinden velî ve arabulucu bakımından en şereflisi.

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
0 Yanıt
1070 Gösterim
Son İleti 05 Mayıs 2007, 09:53:02
Gönderen: çoban
1 Yanıt
1413 Gösterim
Son İleti 25 Temmuz 2007, 22:20:17
Gönderen: sevde34
0 Yanıt
873 Gösterim
Son İleti 05 Mayıs 2007, 17:20:58
Gönderen: çoban
0 Yanıt
901 Gösterim
Son İleti 05 Mayıs 2007, 19:52:47
Gönderen: çoban
0 Yanıt
903 Gösterim
Son İleti 06 Mayıs 2007, 13:29:22
Gönderen: çoban