GUZEYYE BINT CABIR İBN HAKİM (RADIYALLÂHÜ ANHÂ)
Ummu Şerik Künyeli Hakîm İbn Câbir'in Kızı Guzeyye
Ummu Şerik: — Ben, Allah'ın «Mü'min kadın» dîye adlandırdığı kimseyim,» derdi.
Allah'ın kalbini İslâm'a açtığı Kureyş kadınlarından birisiydi. Mekke'de müslüman olmuştur. Künyesi «Ummu Şerîk»ti. Devs'li Ebu'l-As-ker'lo evliydi. Ummu Şerîk Kureyş kadınlarının evlerine gizlice girip onları İslâm'a davet etmeye başlamıştı. Sonunda Mekke müşrikleri onun yaptığı şeyleri öğrendiler ve onu yakalayıp şöyle dediler:
— Eğer kavmin olmasaydı, biz sana yapacağımızı yapardık- ki yapmışızdır- fakat seni onlara iade edeceğiz.
Kocası Devs'li Ebu'l-Asker ve Abdurrahman İbn Sahr (Ebu Hurey-re) Medine'ye hicret edince Ebu'l-Asker'in ailesi Ummu Şerîk'e gelip:
—Belki sen de onun dinine girdin? dediler. Ummu Şerîk :
— Evet, vallahi, ben de onun dinine girdim dedi. Onlar :
—Seni perişan edeceğiz, dediler. Ummu Serîk kendisi anlatmaktadır.
—Bizi evimizden çıkardılar. Zuihalase denilen mevkîye geldiğimizde, b'r konaklama yeri aramak için yürüyüp durdular. Beni en kötü ve en kaba yük devesine bindirmişlerdi. Altımda hiçbir şey yoktu. Bal sürülmüş ekmek yediriyorlar. Ama bir damla su içirmiyorlardı. Nihayet öğle vakti olup güneşin sıcaklığı arttı. Biz sıcaktan kavrulurken, onlar mola verip çadırlarını Kurdular. Beni de güneşte bıraktılar. Öyle ki aklım, görme ve işitme duyum kaybolup gitti. Bana üç gün böyle davrandılar. Üçüncü gün bana : Bağlı olduğun dini bırak, dediler. Söylediklerini ancak kelime kelime anhyabiliyordum. Bu arada parmağımı göğe kaldırarak Allah'ın bir olduğuna işaret ediyordum. Vallahi bu haldeyken, bana bir kuvvet geldi, ansızın göğsümde bir kovanın soğukluğunu hissettim. Onu tutup bir yudum su içtim. Sonra kova göğsümden çekildi. Baktım ki o gökle yer arasında asılıydı. Onu tutamadım. Daha sonra kova ikinci defa bana sarkıtıldı. Ondan bir yudum daha içtim. Baktım ki yine gökle yerin arasındaydı. Üçüncü defa sarkıtıldığında ondan yine içtim. Artık suya kanmıştim. Başıma, yüzüme ve elbiselerime de su serptim. Çadırlarından çıkıp baktılar ve şöyle dediler :
— Bu sana nereden geldi? Ey Allah'ın düşmanı! Onlara :
— Allah'ın düşmanı ben değilim, onun dinine karşı çıkandır. «Bu nereden geldi» sözünüze gelince; bu Allah'ın katından bana rızık olarak gelmiştir. Bunun üzerine hızla su tulumlarına koştular. Onların ağızlarının bağlı ve çözülmemiş olduklarını gördüler ve :
— Senin Rabbinin bizim de Rabbimiz olduğuna, sana bu yaptıklarımızdan sonra burada sana rızik verenin İslâm'ı da gönderen kimse [Allah] olduğuna şehadet ederiz, dediler.
Hepsi müsiüman olup Allah'ın Rasûlü'ne hicret ettiler. Artık benim onlardan üstün olduğumu ve Allah'ın bana yaptığını biliyorlardı...
Ummu Şerîk Rasüiüllah'a (S.A.V) gitti. O, güze! ve yaşlıydı. Şöyle dedi :
— Ben kendimi sana. bağışlıyorum. Kendimle sana tasaddukta bulunuyorum.
Rasûiullah [S.A.V) onu kabul etti ve onunla zifafa, girdi. Aîşe Bint Ebî Bekr ona :
— Kendisini bir erkeğe.bağışlayan kadında hayır yoktur, dedi.
Ummu Şerik :
— Tamam ben öyleyim, dedi.
Bunun üzerine Allah Ta'âla şu ayetTi indirdi :
«Peygamber nikâhlamayı dilediği takdirde mü'minlerden ayrı, sırf sana mahsus olmak üzere, kendisinin mehHni peygambere hibe eden mü'min kadını almanı helâl kıimışızdır.»
Bu ayet inince Aîşe Ummu Şerîk'e :
— Allah sana, sevgin konusunda çok çabuk cevap veriyor, demiştir.
Ummu Şerik :
— Ben, Allah'ın «mü'min kadın» diye adlandırdığı kimseyim, derdi.
Umrnu Şerik Rasûlullah'tan, zehirli kelerin öldürülmesini emrettiğini duymuştur.
Ummu Şerik Rasûlüllah'm (S.A.V] şöyle dediğini duymuştu :
— İnsanlar Deccal'den dağlara kaçsınlar. .Bunun üzerine sordu :
— Ya Rasûlellahi O gün Arapİar nerededirler? Rasûlullah (S.A.V) :
— Onlar azdır, buyurdu.
Ummu Şerik tulumundan Rasûlüliah'a yağ hediye ederdi. Bir gün' çocukları ondan yağ istediler. Yağ yoktu. Ummu Şerik kalktı, yağ tulumuna bakmaya gitti. Gördü ki ondan yağ akıyor. Kendileri için ondan yağ döktü ve bir süre yediler. Daha sonra ne kadar kaldığına bakmaya gitti. Hepsini döktü ve yağ bitti, Peygamber'e (S.A.V) geldi ve RasûiüMah ona :
— Onu sen mi döktün? Eğer onu dökmeseydin, uzun bir süre senin için yağ olurdu, dedi.
«Ümmü Şerîk'in bîr tulumu vardı. İsteyenlere emanet olarak veirdi. Bir gün bir adam geiip tulumu satın almak istedi. Ümmü Şerik :
— Neden alıyorsun? O pekmez koymaya yaramaz, dedi.
İçinde bir şey olmadığı için tulumu üfürüp şişirmiş ve kurutmak için güneşe asmıştı. Bir de baktı ki içi yağ dolu. Bundan dolayı «Allah'ın mucizelerinden biri de Ümmü Şerîk'in tulumudur,» derlerdi.»