İmam-ı Nevevi
Şafii âlimlerinin büyüklerinden. İsmi Yahya bin Şeref, lakabı Muhyiddin, künyesi Ebû Zekeriyya’dır. 1233 (H.631) senesinin Muharrem ayında, Şam’ın güneyindeki Nevâ kasabasında doğdu. Doğduğu yere nispetle Nevevi denmiştir. 1277 (H.676) yılının Receb ayında vefat etti.
Muhyiddin Ebû Zekeriyya Yahya’yı, babası küçük yaşta Kur’an-ı kerim öğrenmesi için mektebe gönderdi. Kısa zamanda Kur’an-ı kerimi ezberledi.
Zamanının âlimlerinden çeşitli ilimleri tahsil etti. On dokuz yaşına gelince, babası, tahsil için, Şam’daki Revâhiyye Medresesine götürdü. Önce tıp okudu, sonra tamamiyle din ilimleri üzerinde çalıştı. Şafii mezhebinin temel kitaplarından olan Et-Tenbih ile Mühezzeb’in dörtte birini, dört buçuk ayda ezberledi. Kemâleddin Sellâr Erbili, İzzeddin Ömer Erbili, Kemâleddin İshâk bin Ahmed hazretlerinin derslerine devam etti ve fıkıh ilmini öğrendi. İzzeddin Ömer Erbili’ye çok hizmet etti. Her gün hocalarından on iki ayrı ilim okurdu. Zamanla, usûl, nahiv, lügat ve benzeri ilimlerin inceliklerine vakıf oldu. Hâfız Zeyn Hâlid Nablüsi, Radi bin Bürkân, İbni Abdüddâim, Ebi Muhammed İsmâil bin Ebi Yüsr ve birçok âlimden hadis ilmini öğrendi. Kısa zamanda, ilimde devrinin en büyük âlimlerinden oldu ve insanlığın saadeti için pek çok kitap yazdı. Şafii mezhebinin esaslarını kitaplarında bildirdi. Kendisinden; Şeyh el-Mizzi, Ebul-Hasan Attar ve pek çok âlim ilim tahsil ettiler.
İki kere hacca gitti. 1266 senesinde, Dâr-i Hadis-i Eşrefiyyede ders verdi. Vefatına kadar, bu vazifesinin karşılığında hiç para almadı. Mübarek sakalında birkaç beyaz kıl vardı. Kendisindeki sekine ve vakar hâli herkes tarafından görünürdü.
İmam-ı Nevevi hazretleri ömrünün sonlarına doğru, üzerindeki emanetleri sahiplerine verip, borçlarını ödedi. Kitaplarını kütüphaneye verdi. Nevâ’da, doğduğu evde günlerce hasta yattıktan sonra vefat etti. Türbesi ziyaret edilmekte, aşıkları mübarek ruhundan feyz almaktadır.
İmam-ı Nevevi hazretleri, geçinmede kanaat üzere olup, nefsi ve dünyevi arzu ve isteklerden geçmişti. Allahü teâlâdan çok korkardı. Doğru konuşur, yerinde söyler, gecelerini ibadet ve taatle geçirirdi. İlim tahsilinde gayretli olup, salih ameller yapmakta sabrı çoktu. Şam halkının yediği şeylerden yemez, memleketinden, anne-babasının yanından getirdiği, tam helal olduğunu bildiği şeyleri yemekle kanaat ederdi. Yirmi dört saatte bir defa, yatsıdan sonra yemek yerdi. Yine günde bir defa, sahur vaktinde su içerdi. O diyarın âdeti olan kar suyu içme âdetini yapmazdı. Bekar idi. Hiç evlenmedi. Geceleri uyumaz, ibadet eder ve kitap yazardı. Devlet reislerine, valilere ve diğerlerine emr-i maruf ve nehy-i münkerde bulunurdu. Allahü teâlânın emirlerini bildirir, yasaklarından sakınmak lazım olduğunu anlatırdı. Bu işte hiç müdahene etmez ve gevşeklik göstermezdi.
İmam-ı Nevevi hazretlerinin, Kütüb-i Sitte’de geçen hadislerden topladığı Riyâd-üs-Salihin isimli eseri meşhurdur.
Buyurdu ki:
İnsanlar Allahü teâlâya kulluk, ibadet etmek için yaratılmıştır. İnsanlar saadete kavuşmak için yaratılış gayelerine dikkat etmeli ve dünyaya düşkün olmaktan kaçınmalıdır. Dünya nimetleri geçicidir. Dünya ebedi kalınacak bir yer değildir. Ahirette saadete kavuşmak için bir binek gibidir. Sevinç yeri değil, ayrılık yeridir. Akıllı kimseler bu fani dünyaya düşkün olmayıp kulluk vazifesini hakkıyla yapanlardır.
Gecenin on iki kısmından bir kısmını (bir saat kadar) ihya etmek, bütün geceyi ihya etmek olur. Yaz ve kış geceleri için hep böyledir.
Eserleri:
İmam-ı Nevevi hazretlerinin yazdığı eserlerin sayısı çoktur. Okuyanlar çok istifade etmektedir. Eserlerinden bazıları şunlardır:
Ravda; fıkıhla ilgilidir.
Riyâd-üs-Salihin; hadis üzerinedir.
Hadis-i şeriflerin şerhi hakkında, Şerh-i Sahih-i Müslim’i vardır.
Hadis ricâlinin isimlerini harf sırası ile bildiren Tehzib-ül-Esmâ adlı büyük bir kitabı,
ayrıca; Lügat-üt-Tenbih, Tıbyân, Minhâc gibi eserleri de vardır.