IZTIBA
Rida'nın bir ucunu sağ koltuk altından geçirip sol omuz üzerine atmak, böylece sağ omuz ve kolu ihram'ın dışında bırakmaktır. Remel yapılması gereken tavafların bütün savtlarında "ıztıba" sünnettir. Tavaf bitince omuz örtülür; tavaf namazı, omuz örtülü olarak kılınır.
Remel yapılan tavaflar dışında hiçbir zaman ıztıba yapılmaz.
REMEL
Erkeklerin, tavafın ilk üç şavt'ında; kısa adımlarla koşarak ve omuzları silkerek çalımlı ve sür'atli yürümeleridir. Müteakiben sa'y yapılacak tavaflarda "remel" sünnettir. Sonunda sa'y yapılmayacak tavaflarda remel yapılmaz.
İSTİ’LAM
Hacer-i esved'i selamlamak demektir. Tavafa başlarken, tavaf esnasında her bir şavtı tamamlayıp hizasına geldikçe ve sa'ye başlanacağı zaman, Hacer-i esved'i istilam sünnettir. Bunun için, Hacer-i esved'e dönüp, namaza durur gibi tekbir ve tehlil ile eller kulak hizasına kadar kaldırılır. "Bismillah, Allah-ü Ekber" denilerek, üzerine konulur ve eller arasından Hacer-i esved öpülür.
İzdiham sebebiyle yaklaşılamazsa, avuçların içi Kabe'ye çevrilmiş halde, eller aynı şekilde kaldırılıp, üzerine konuluyormuş gibi karşıdan işaret edilerek Hacer-i esved selamlanır ve sağ elin içi öpülür.
SAFA VE MERVE
Mescid-i Haram'ın doğusunda yaklaşık 350.m. aralıklı iki tepedir. Güneydeki Safa, kuzeydeki ise Merve'dir. Sa'y, bu iki tepe arasında yapılır.
SA'Y
Safa ile Merve arasında gidip gelmektir. Safa'dan Merve'ye "4" gidiş, Merve'den Safa'ya "3" dönüş olmak üzere "7" şavt'tan ibarettir. Bütün tavaflardan sonra sa'y yapmak gerekmez. Hac ve umre "için sadece birer defa sa'y yapılır.
MES'A
Safa ile Merve arasında sa'y yapılan yere "Mes'a" denir.
HERVELE
Sa'yın her şavtında Safa ve Merve adlı tepeler arasındaki vadî tabanına inildiğinde, yeşil ışıkla işaretli sütunlar arasında, erkeklerin sür'atli, çalımlı ve canlı yürümeleridir. Erkekler için sünnettir. Kadınlar "hervele" yapmazlar.
Edasının şartlarından biri eksik olursa yerine bedel gönderebilir?
Haccın farz olması için gerekli "8" şarttan başka, bu şartları da eksiksiz haiz olan kimselerin bizzat haccetmeleri farz olur. Söz konusu "8" şart bulunduğu halde, bu "5" şart eksiksiz gerçekleşmediği takdirde, bizzat kendilerinin haccetmeleri farz olmaz; yerlerine bedel göndermeleri; ölümleri halinde kendileri adına bedel, gönderilmesini vasiyyet etmeleri gerekir.
Hanefilerde İhram için niyet ve telbiye şarttır. Diğer mezheplerde ise niyet yeterlidir.
Bir kimse, umre veya hacca, yahut her ikisine birden "niyyet" etttikten sonra "telbiye" yaparsa, ihrama girmiş (muhrim) olur. Niyyet eder, fakat telbiye yapmazsa; veya telbiye yapar, niyyet etmezse ihrama girmiş sayılmaz. Malikî, Şafiî ve Hanbelî mezheplerinde, ihrama girmiş olmak için telbiye söylemek şart değildir. Niyyet etmekle ihrama girilmiş olur.
Niyetinin Hac mı Umre mi Olduğunu belirlemezse;
Bir kimse Kabe ve civarındaki kutsal yerleri ziyaret niyyet ve kasdı ile ihrama girdiği esnada, yapmak istediği menasikin hac mı, umre mi yahut her ikisi mi olduğunu kalben veya lisanen tayin etmezse, Hanefî Mezhebine göre ihramı sahihtir. Bu kimse;
a) Yapmak istediği menasiki henüz tavafa başlamadan tayin ederse, bu tayin müteberdir. Bu tayine göre ibadetini tamamlar.
b) Hangi nüsükü yapacağını tayin etmeden tavafa başlarsa, umre için ihrama girmiş sayılır. Umresini tamamlayınca, ihramdan çıkar. Daha sonra yeniden hac için ihrama girerse, temettu haccı yapmış olur.
c) Hangi nüsükü yapacağını tayin etmeden ve tavaf da yapmadan "Arafat vakfesini" yaparsa, hac için ihrama girmiş sayılır ve itrat haccı yapmış olur.
(Şafiî mezhebine göre, hac veya umre menasikinden herhangi birine başlamadan, mesela tavaf yapmadan önce niyyette tayin zarürîdir. Tayin yapmadan, edasına başlanan hac veya umre menasiki sahih olmaz.)
d) Bir kimse, sözgelimi kendisine rehber olmak üzere beraber haccetmek istediği ilim ve fazilet sahibi bir kimsenin, veya bir arkadaşının yapacağı menasik için ihrama girmek ister de ihrama gireceği esnada onun hangi menasik için niyyet ettiğini bilmezse, "...falan zatın yaptığı menasik için..." diye niyyet etmesi caizdir. Bu şekilde niyyet eden kimsenin ihramı, niyyetinde belirttiği kişinin ihramlandığı menasik için sahîh olur.
Mikatı ihramsız geçen biri cezadan nasıl kurtulur?
Mîkatı ihramsız geçmiş olan bir kimse, henüz hac veya umre menasikinden birine, mesela kudüm veya umre tavafına başlamadan, geri dönüp mîkat sınırı dışında ihrama girerse, ceza düşer. Bu kişinin, mutlaka ihramsız geçtiği mikata dönmesi gerekmez; kendisine daha yakın başka bir mîkat'a veya hizasına dönmesi de yeterlidir. Sözgelimi Zülhuleyfe veya hizasından ihramsız geçmiş olan bir kimsenin, Cuhfe yahut Karn'da ihrama girmesi caizdir. Hac veya umre menasikinden birine başladıktan sonra, mîkat sınırına geri dönmekle ceza düşmez.
Zülhuleyfe:
Mekke'ye, Medine istikametin-den gelenlerin mîkatıdır. Mekke'ye en uzak mîkat budur. Medine'ye 11, Mekke'ye ise yaklaşık 450 km. mesafededir. Rasülüllah (s.a) Efendimiz Veda Haccında ihrama burada girmiştir. Halen buraya "Abar-ı Ali denilmektedir.
Harem bölgesine veya Mekke'ye ihramsız girmek
a. Hanefi ve Malikilere göre, ister hac ve umre, ister ticaret ve ziyaret gibi başka maksatlarla olsun, doğrudan Mekke'ye veya Harem bölgesine girecek olan afakîlerin mîkat sınırını geçmeden ihrama girmeleri vaciptir. Çünkü ihram bu kutsal beldeye tazim için vacip kılınmıştır. Bu konuda hac ve umre için gelenlerle, başka maksatlar için gelenler arasında fark yoktur. Bu durumda olan afakîler, usülüne göre hac veya umre yaptıktan sonra ihramdan çıkarlar.
Şafiî Mezhebinde ise, hac veya umre kasdı olmadığında; afakîlerin Harem bölgesine veya Mekke'ye ihramsız girip çıkmaları caizdir.
b.Hıll bölgesinde (mîkat sınırları ile Harem bölgesi arasında) olanların, hac ve umre maksadı dışında, diğer ihtiyaçları için Harem Bölgesine ve Mekke'ye ihramsız girip çıkmaları caizdir. Mîkat sınırları dışına çıkmadıkça, herhangi bir sebeple, Harem Bölgesi dışına çıkmış bulunan Mekkeliler için de hüküm aynıdır.
c. Doğrudan, Harem Bölgesine veya Mekke'ye gitmek kasdı oimaksızın, Hıll Bölgesine girecek olan afakîlerin, mîkatı ihramlı geçmeleri gerekmez. Böylece Hıll Bölgesine ihramsız girmiş olan afakîler, Harem Bölgesine ve Mekke'ye girip çıkma konusunda, Hıll Bölgesinde olanların hükmüne tabi olurlar. Sözgelimi, bir iş için
Cidde'ye, (Cidde Hıll bölgesindedir.) ihramsız gelmiş olan bir afakî, hac veya umre yapmak kasdı olmadığı zaman, Hıll bölgesinde olanlar gibi, Harem bölgesine ve Mekke'ye ihramsız girip çıkabilir ve Kabe'yi ihramsız tavaf edebilir. Cidde'deki işini gördükten sonra, hac veya umre yapmak isterse, bulunduğu yerde (Hıll bölgesinde) ihrama girer. Medine-i Münevvere'ye hacdan önce gitmek üzere Cidde'ye ihramsız gelen bir kimse, herhangi bir sebeple hactan önce Medine-i Münevvere'ye gidemeyip, doğru Mekke'ye gitmek mecbüriyetinde kalırsa, Cidde'de ihrama girer. Bundan dolayı bir ceza gerekmez. Çünkü ilk kasdı, Harem bölgesi değildir.
Hac veya., umrelerini eda edip ihramdan çıktıktan sonra ticaret veya başka bir iş için Harem Bölgesi dışına, mesela Cidde'ye giden afakîler de, mîkat sınırlarının dışına çıkmadıkça,
Mekke'ye ihramsız dönebilirler. Mîkat sınırları dışına çıkmışlarsa, Hanefî ve Malikîlere göre ihrama girmeden Harem Bölgesine ve Mekke'ye dönemezler. Herhangi bir sebeple mîkat sınırları dışına çıkan Hıll ve Harem bölgesi halkı için de hüküm aynıdır. Onlar da mîkat sınırları dı-şından Harem bölgesine ancak ihramlı olarak girebilirler. (Fethu'l-kadir, 2/133 ve 2/286)
İhramlının Vücudu ile İlgili Yasaklar
1) Saç veya sakal tıraşı olmak, bıyıkları kesmek,
2) Kasık ve koltuk altı kıllarını yolmak veya tıraş etmek,
3) Vücüdun diğer yerlerindeki kılları koparmak veya kesmek,
4) Tırnak kesmek,
5) Süslenmek maksadıyla saç sakal ve bıyık-ları yağlamak veya kınalamak, saçlara biryantin sürmek. Kadınlar oje ve ruj kullanmak.
6) Vücüda veya ihrama (kadınlar elbiselerine) güzel koku sürmek, kokulu sabun kullanmak.
Giyim ve Giyim Eşyası ile İlgili Yasaklar
1) Giyim eşyası olarak hazırlanmış (dikilmiş veya örülmüş) şeyleri, normal biçimde giymek. Giyim konusunda yasak olan, dikiş değil, her çeşit giyim eşyasının, normal şekilde giyilmesidir. Normal şekilde giymeksizin, palto, pardesü, gömlek ve benzeri giyim eşyasını, omuza almak veya bunları üzerine örtmek yasak olmadığı gibi, rida ve izar dediğimiz ihram örtülerinde dikiş veya yama bulunması da yasak değildir.
Bele kuşanılan kemerde, omuza asılan çantada ve ayaklara giyilen topukları ve üzeri açık ayakkabı veya terlikte dikiş bulunmasında hiç bir sakınca yoktur.
Omuzlara örtülen rida'nın uçlarını birbırıne bağlamak, veya iğne ile tutturmak caiz,fakat mekruhtur. Buna gerek kalmaması için, izar ve ridanın yeteri kadar geniş ve uzun olanı tercih edilmelidir.
2) Başını ve yüzünü örtmek, takke, bere giymek veya başa sarık sarmak.
3) Eldiven, çorap veya topukları kapalı ayakkabı giymek
Giyimle ilgili bu yasaklar, sadece erkeklere aittir. Hanımlar normal elbiselerini giyerler, ihram süresince, sadece yüzlerini örtmezler.
İhramlı iken "na'l" denilen ve mümkün mertebe ayakların üzerini örtmeyen ayakkabı giymek müstehaptır. Na'l tipi, ayakkabı giyme imkanı olduğu halde, sadece topukları örtmeyen normal ayakkabı giymek mekruhtur. Ayak bileğine bitişik iki tarafa çıkık topukları örten ayakkabı giymek ise cezayı gerektirir.
Harem bölgesi ile ilgili Yasaklar
Mekke şehri ve etrafındaki "Harem" denilen bölgenin avının avlanması, bitkilerinin kesilmesi, yeya koparılması, ister ihramlı, ister ihramsız, herkes için yasaktır.
İhramlıya Yasak Olmayan Fiil ve Davranışlar
1) Herhangi bir şeyin altında ve gölgesinde oturmak, şemsiye kullanmak,
2) Yıkanmak, kokusuz sabun kullanmak,
3) İhram örtülerini yıkamak veya değiştirmek,
4) Kıl koparmadan kaşınmak, gözde biten kılı veya kırılmış tırnağı koparmak,
5) Diş fırçalamak, sürme çekmek,
6) Diş çektirmek, kan aldırmak, iğne vurulmak, yara üzerine sargı sarmak,
7) Çiçek veya meyva koklamak,
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş Yap Güzel koku satan dükkanda oturmak veya güzel koku satın almak,
9) Yüzük, kol saati takmak ve silah taşımak,
10) Bele kemer bağlamak, omuza çanta asmak, (İster dikişli, ister dikişsiz olsun.)
11) Kollarını giymeden palto veya ceket gibi dikilmiş bir elbiseyi omuzlarına almak.
İhramlı Erkeğin başını yorganla örtmesi
12) Yorgan, battaniye veya herhangi bir örtü ile, yüz ve baş hariç, vücudun diğer kısımlarını örtmek, (Ayaklara ayakkabı ve çorap giyilmez; fakat örtülmesinde bir sakınca yoktur.) ''
13) Balık vb. su ürünlerini avlamak,
14) Kendi emri olmadan, ihramsız kişi tarafından avlanan kara avının etinden yemek,
15) Karga, çaylak, yılan, akrep, fare, sinek, karınca, pire, arı, kene, keler, kelebek, kaplumbağa gibi av hayvanı olmayan hayvan ve haşerelerle, kuduz ve saldırgan köpek, kurt ve kaplan gibi yırtıcı hayvanları öldürmek,
Yasak değildir.
Arafat vakfesinde şuurlu olmak şart değildir
" Arafat vakfesinde niyyet, akıl ve bilgi (Arafat'ta bulunduğu ve vakfe yaptığını bilmek) şart değildir. Bu itibarla belirlenen sürenin bir cüz'ünde ister abdestli, ister abdestsiz, ister şuurlu, ister şuursuz, ister uyanık, ister uyku veya koma halinde olsun, Arafat sınırları içinde bulunan bir kimse Arafat vakfesini yapmış sayılır.
Arafat’ta Öğle ve İkindi Namazları'nın "Cem-i Takdîm ile Kılınması
Cem-i takdîm, ikincisinin henüz vakti girmeden, iki vakit namazı birlikte kılmaktır.
Hac'da arafe günü Arafat'ta öğle ve ikindi namazlarını öğle vaktinde "cem-i takdîm" ile kılmak sünnettir.
Ebu Hanîfe'ye göre, öğle ve ikindi namazlarının cem-i takdîm ile kılınabilmesi için;
a) Arafe günü, "hac için ihramlı olarak Arafat'ta bulunmak" şartından başka,
b) Mescid-i Nemire'de "Arafat hutbesi"ni okuyan imamın arkasında "cemaat-i kübra" ile kılın mış olması da şarttır.
Bu itibarla, Ebu Hanîfe'ye göre öğle ve-ikindi'yi bulunduklah çadırlarda cemaatle veya münferiden kılanların cem-i takdîm yapmayıp, her namazı kendi vaktinde ayrı ayrı kılmaları gerekir.
Şafiî, Malikî, ve Hanbelî mezhebleri ile Ebu Yüsuf ve İmam Muhammed'e göre ise, Arafe ğünü hac için ihramlı oîanların Arafat'ta öğle ve ikindi namazlarını "cem-i takdîm" ile kılabilmeleri için, Nemire mescidi'nde, cemaat-ı kübra ile "kılmış olmaları şart değildir. Çadırlarda, cemaatle veya münferiden kılanların da cem-i takdîm yapmaları sünnettir.
Öğle ve ikindi namazları "cem-i takdîm" ile kılınırken:
Ezan okununca, önce öğle namazının ilk sünneti kılınır, sonra ikamet yapılarak, öğlenin farzı kılınır. Son sünnet kılınmadan, ikindinin farzı için ikamet yapılır ve ikindinin farzı kılınır. İkindi için ayrıca ezan okunmaz; iki farz bir ezan iki ika-metle kılınır.
İki farz arasında başka namaz kılmak mekruh tur. Bu itibarla öğlenin son sünneti ile ikindinin sünneti kılınmaz; fakat her iki farzdan sonra, teşrik tekbirleri getirilir.
Tavafın Sahîh Olmasının Şartları
Şavtların çoğunu, yani en az dördünü yapmış olmak. Diğerleri eksik bırakılırsa tavaf sahih olur. Fakat eksik kalan her şavt için ceza gerekir.
Diğer üç mezhepte, yedi şavtın hepsi rükündür. Bir adım bile eksik bırakılırsa, tavaf sahîh olmaz. Sünnet ve nafile tavaflarda, şavtların ister azı, ister çoğu terk edilsin, ceza gerekmez.
Tavaf namazının terki
Tavaf namazı aslında tavafın vaciplerinden olmayıp, vitir namazı gibi, müstakil bir vaciptir. Bu sebeple terkinden dolayı ceza gerekmez.
Tavafın ceza gerekirse yeniden yapılırsa, ceza düşer
Tavafın vaciplerinden biri mazeretsiz terkedilirse, ceza gerekir. fakat tavaf sahih olur. Tavaf yeniden yapılırsa, ceza düşer. Mazeret sebebiyle terkinden dolayı ceza gerekmez. Kasden terk edilmesi ise tahrimen mekruhtur.
Rükn-i Yemanî istilam edilir mi?
Rükn-i Yemanî de aynı şekilde, yani her iki elin veya sadece sağ elin avucu sürülerek istilam edilir, fakat öpülmez. El sürerek istilam için yaklaşmadığı takdirde, uzaktan istilam gerekmez" Bu sünnet değil, müstehaptır. Rükn-i Irakî ve Şamîde ise, istilam yoktur.
Tavafta şavtların peşpeşe yapılmasının hükmü sünnettir?
Müvalat: Tavafın bütün şavtlarını ara vermeden, peşpeşe yapmak.
Tavaf esnasında, farz namaz için ikamet yapılması, abdestin bozulması veya tavafı bırakmayı gerektiren başka bir mazeretin çıkması durumlarında, tavaf olduğu yerde bırakılıp; kalan kısım sonra tamamlanabilir.
Ziyaret Tavafının vakti ne zaman başlar ne zaman biter?
Ziyaret tavafının vakti, kurban bayramının ilk günü, fecr-i sadık'tan başlayıp, ömrün sonuna kadar olan zamandır, Arafat vakfesinden sonra, her ne zaman yapılsa eda edilmiş sayılır
Ancak Ebu Hanife'ye göre, "Eyyam-ı nahr" denilen kurban kesme günlerinde (Bayramın 3'üncü günü güneş batıncaya kadar); İmam Malik'e göre ise Zilhicce ayı içinde yapılması vaciptir. Mazeretsiz daha sonraya bırakılırsa ceza gerekir.
İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre ise; ziyaret tavafının eyyam-ı nahr'da eda edilmesi, vacip değil, sünnettir. Mazeretsiz daha sonraya bırakılması mekruhtur; fakat ceza gerekmez. Şafiî ve Malikî Mezheplerinde de hüküm budur.
Bayramın ilk günü yapılması ise efdaldir.
Hanefî ve Malikîlere göre, ziyaret tavafının vakti, kurban bayramı sabahı fecr-i sadık ile başlar. Şafiî ve Hanbelîlere göre ise gece yarısından sonra başlar; daha önce sahih olmaz.
Hanefi Mezhebinde haccın vaciplerinin terk edilmesini meşru kılan sebepler (Dip)
Hanefî Mezhebinde, haccın vaciplerinin terk edilmesi konusunda dînen muteber saylan özürler; insanlar tarafından meydana getirilen engeller olmayıp, hastalık, yaşlılık mecalsizlik (aşırı zayıflık), bayılma, kadınlık halleri... gibi semavî engellerdir. Sözgelimi, Arafat'ta vakfe esnasında bayılıp, bayram günleri geçtikten sonra kendine gelen bir kimseye, Müzdelife vakfesi ile remy-i cimar'ı (şeytan taşlamayı) terk etmesi; tıraş ile ziyaret tavafını da geciktirmesi (vacip olan süre içinde yapmaması) sebebiyle ceza gerekmez. Sözü edilen menasiki aynı süre içinde hapsedilmiş olması sebebiyle eda edemeyen kimseye bu menasikten her biri için ceza (koyun veya keçi kesmek) gerekir. (Reddü'l-Muhtar, 2/200; İrşadü's-sarî, 239).
Sa'yin tavaftan hemen sonra yapılması gerekmez.
İhrama girdikten (yani hac veya umre için niyyet ve telbiyeden) sonra yapılması.
Henüz ihrama girmeden, hac veya umre menasikinden hiç biri yapılamaz. Bu sebeple hac sa'yi, hac için; umre sa'yi ise, umre için ihrama girdikten sonra yapılır.
Ancak, hac sa'yinin ihramlı halde (yani ihramdan çıkmadan) yapılması şart değildir. Belirli menasik tamamlanıp ihramda çıktıktan sonra. (ihramsız olarak} da yapabilir.
Hac için ihrama giren kimse, kurban bayramının ilk gününden önce ihramdan çıkamayacağı için, hac sa'yini Arafat vakfesinden önce yaparsa, ihramlı olarak yapar. Arafat dönüşü ziyaret tavafından sonra yaparsa, ihramsız olarak yapabilir. Efdal ve sünnete uygun olan da budur.
Umre sa'yinin ise, umre tavafından sonra, henüz tıraş olmadan, ihramlı olarak yapılması vaciptir.
Umre tavafından sonra, umre sa'yini yapmadan tıraş olan kimse, ihramdan çıkmış olur. Tıraş olduktan sonra ihramsız olarak yapılan umre sa'yi sahihtir. Fakat vacip terk edildiği (sa’yden önce traş olduğu) için ceza gerekir.
Sa’yi yürüyerek yapmak.
Hastalık, yaşlılık, sakatlık … gibi sebeplerle yürüyerek sa’y etmekten aciz olanlar, arabaya binerler.
Alıntı