Ben küçükken düşmüşüz gurbetin yollarına, sene 1973 hayal meyal aklımda
Kardeşim ali yeni doğmuş, minicik bir bebekti kundakta
Ve ağlayışları, ağlayısları sanki isyandı zalim gurbet ocağına
Babam bizden önce gitmiş almanyaya, iki sene sonra bizide aldırdı yanına
Gözüm arkada kalmasın, etrafımda olsun çocuklarım dermiş anama
Mercedeste işciydi babam, yüregi bileği kuvvetli delikanlı bir adam
Benim gibi oda severdi hayal kurmayı, kendinden büyüktü belkide umutları
Söz vermişti hepimize, kitabın üzerine yemin etmişti, alacaktı kırmızı mercedesi
Kız gibi araba derdi babam, önce gıcır gıcır yıkycaksın, sonra bide pasta cila çekeceksin
Atacaksın çocukları arkaya, koyacaksın ferdinin son kasetini
E tabi birazda açıcaksın teyibin sesini , sonra ver elini TÜRKİYE
Zavallı annem, annem hep evdeydi korkardı sokağa çıkmaya
Dil bilmem, yol bilmem der gece gündüz ağlardı
Babamın iş dönüşleri bayramımız olurdu, daha o gelmeden soframız kurulurdu.
Kokusu hala burnumda, buğusu gözümde, kaynayan çorbamızın
Ah derdi anam yetmezdi.. sonra durur derin birde of cekerdi.
Köyün tarhanası olacaktı bey, köyün ekmeği...
Her sofrada gözleri dolardı, ve hasretle kabaran yüreği.
Bi gün hepimize müjde verdi babam, bu bayram TÜRKİYEDEYİZ dedi
Içim içime sığmadı, sabaha kadar uyumadım
Peki ya mercedes hani kırmızı arabayla gidecektik köye
Şaşıracaktı herkez, katırcıların Yusuf küçük dilini yutucaktı
Şapkası ucucaktı muhtar eminin, bizim Kamil bi zenginlemiş ki görme diyecekti Salim ağaya
Ağ yutkunucak, başını öne eğicekti
Meraklı Hüsniyenin ağzı bi karış açık kalicak, çatlıyacaktı hasetinden
Nazlı bir gelin gibi köyün yollarında gezerken bizim araba,
köyün çocukları çığlık çığlığa koşucaktı peşimizden, vay be arabaya bak diyecekti bi tanesi
Bütün köy, bütün köy bizi konuşacaktı, nazara geliriz vallahi demişti anam, kurşun döktürmeli
Arabasız nasıl gideriz köye, Annem önce ev istemiş, araba her zaman alınırda ev alınmazmış
Ahirette iman, dünyada mekan derlermiş TÜRKİYEDE, zavallı babam, herzamanki gibi fedakardı
Umutlarını ertelemiş, en büyük düşünü birakmıştı zamana
Annem ilk defa birşey istemişti ondan, geri çevirmedi, yere düşürmedi sözünü
Annem mutlu, babam umutluydu, alıcaktı mercedesi, alıcaktı...
Amcamın çocuklarına çikolatalar alıcaktı babam, dedeme gözlük, nineme çicekli pazen
Muhtar marlboro ısmarlamış, kahvede kağıt oynarken tütürürmüş bazen
Ne çok istiyorum köyüme kavuşmayı, bu kavuşma bitimi olacak acılarımın
Yıllarca çektiğim sancılarımın keyifli intiharı
Kimse AUSLÄNDER demiyecekti bana, kimse YABANCI
Ve bethovenin 9. senfonisini çalmıyacaktı sokaktaki kemancı
Frau Bäckere ve Herr Müllere inat, türküler dinliycektik doyasıya
Türküler dinliycektik, türküler
Arife günü yollara düştük, trendeki herkezde talihsiz bir heyecan var
Bense giderek dahada sabırsızlanıyorum, geçmiyordu dakikalar
Kimbilir kaçıncı kez saati soruyordumki anneme, öfkeli bir ses böldü heycanımı
Homurdanarak elindeki gazeteyi uzattı yaşlı bir amca
Bu kadarda olmaz, yazıktır, ayıptır, günahtır dedi, neye kızmıştı acaba
Gözüm büyük puntolarla yazılmış habere takıldı, ev fiyatları artacak, ALMANCILAR yollarda
Bi anda gözleri doldu babamın, yumruğunu sıktı, ağlamadı, sustu, almancı ha almancı dedi yavaşca
Yüreği kan kustu, sızladı burnunun direği, cız etti içi ve bir anda, bir anda ateşe vermek istedi tüm geçmişi
ALMANYADA YABANCI; TÜRKİYEDE ALMANCI
Bi anda yaşlar boşaldı gözünden, biz kimdik, kendi VATANIMIZDA bile yabancımıydık yani
Ben ALMANCI değilim amca, ben YABANCI değilim; benimde ciğerim yanık, EZAN sesine hasret yüreğim
Benim hücrelerim türkü söyler, ağıt yakar gözlerim, sen görmesende kınalıdır ellerim
Ve tenim, tenim memleket kokar alabildiğini, benide gozlaklar ağlatır, yakar memleket şiirleri
Hüzün benide soldurur, ve bu dert, bu dert beni iflah etmez, ÖLDÜRÜR
Ben ALMANCI değilim, ben ALMANCI değilim amca, ben YABANCIN değilim
VATANIMA varır varmaz, önce toprağı öpeceğim
VE YEMİN OLSUNKİ DOĞDUĞUM TOPRAKLARDA ÖLECEĞİM,
DOĞDUĞUM TOPRAKLARDA
Şebnem Kısaparmak