Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapGüneşin insanlar üzerinde hem fiziksel hem de ruhsal açıdan oldukça faydalı olduğu bilinen bir gerçek. 'Güneş girmeyen eve doktor girer' atasözü bu gerçekliği doğrular nitelikte.
Uzmanlar ise ev sahiplerini uyarıyor: "Güneş gören binaları tercih edin." Karanlık ortamlarda yaşayanların depresyona daha kolay girdiğini belirten uzmanlar, "Güneşsizlik insanların enerjisini azaltarak içe kapanmalarına neden oluyor, yani mutsuzlaştırıyor." diyor. Karanlığın hayal dünyasını daralttığını belirten psikoterapist Şükrü Alkan da güneşsiz kalan kişinin hayata umutla bakamayacağını söylüyor.
Yaz döneminin parlak ve sıcak günlerinden sonra sonbahar mevsiminde birçok insan depresyon tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Yağmurlu ve güneşsiz günlerle başlayan iç sıkıntısı ve yorgunluk hissi, beraberinde mutsuzluğu da getiriyor. İnsanların yaz aylarındaki olaylara olumlu yaklaşımı, kendine duyduğu güven hissi, sorunları çözmedeki rahatlığı, az uyku isteği bir anda yok oluyor. Mevsimsel depresyon olarak tanımlanan bu durumu uzmanlar güneşe bağlıyor. Güneş ışığını vermiyorsa, yaşama arzusunda azalma, iç çelişkiler, diğer kişilere bağımlı olma gibi problemler ortaya çıkıyor. Türkiye'de her dört kadından biri ve her sekiz-on erkekten biri yaşamı boyunca en az bir kez depresyon atağı geçiriyor. Yani depresyon önemli bir halk sağlığı sorunu olarak varlığını sürdürüyor.
Işığın olmadığı yerde mutsuzluk var!
Mevsimler kadar yaşanan ortamlar da ruh sağlığını etkiliyor. Kalın ve sürekli kapalı perdeler, basık ve ışık görmeyen evler depresyona davetiye çıkarıyor. Güneşsiz ortamlarda kıstırılmışlık, çaresizlik duygusunun had safhada olduğunu belirten uzmanlar, bu hislerin, insanı olumsuz düşünmeye ittiğini belirtiyor. Karanlık ortamlar, özellikle depresif yapıya sahip kişilerin depresyona girme sürecini hızlandırıyor. Sosyal aktivitelere katılmayan, sürekli evde zaman tüketenlerin depresyona girmesi için güneşsiz ortamlar biçilmiş kaftan. Kişileri umutsuzluğa hatta arkadaş çevresi kötü olanları yalnızlığa kadar sürükleyebiliyor. Deneylerde bile denekleri depresyona sokmak için bu ortamların kullanıldığı belirtiliyor.
"Güneşin az olduğu ortamlarda hayal kurma oranı azaldığı için depresyon oranı da artıyor." diyen psikoterapist Şükrü Alkan, beynin sürekli karanlık noktalarda kalmasının hayata pozitif bakmanın önüne geçeceğini vurguluyor. Alkan, "Güneşin olmadığı yerde herkesin depresyona gireceğini söylemek yanlış olur. Güneşsizlik depresyon için faktörel olarak bir artıdır." şeklinde konuşuyor. "Çok neşeli, hareketli insan bile güneşten mahrum bir ortamda yaşadıkça ağır hareket etmeye başlar, durulur. Hatta öyle ki karanlık alanlar uzun vadede aile içi ilişkileri bile olumsuz etkiler. Zamanla çiftler daha sinirli ve saldırgan olabilir." ifadelerini kullanıyor.
Güneş ışınları, ruh sağlığımızı etkiliyor
Depresyonun melatonin hormonuyla ilgili olduğunu anlatan Uzman Psikolog Tunç Tataker, güneş ışınlarının ruh sağlığı üzerindeki etkisini şöyle anlatıyor:
"Beynimizde bulunan fındık büyüklüğündeki epifiz bezi melatonin hormonu üretir. Karanlık ortamlarda, bu bez hormon üretimini artırır. Melatonin hormonu insanların fiziki hareketlerini yavaşlatır, onları uykulu ve bitkin yapar. Karanlıkta uykuya dalmamın daha kolay oluşu bunun bir göstergesidir."
Işığın melatoninin üretilmesini azalttığını aktaran Tataker, "Bu kez melatonin artışının aksine belirtiler başlıyor. Kişi neşelenip, aktifleşiyor." diyor. Araştırmalara göre kuzey ülkelerine doğru gidildikçe intihar eğilimleri ve depresyona girme oranları artıyor. İsveç, Norveç gibi İskandinav ülkeleri intihar oranının en fazla olduğu yerler.
Uzmanlar, güneş görmeyen bir ortamda ömür tüketenlerden ilk önce evlerini değiştirmelerini istiyor. Bu mümkün değilse belli aralıklarla gün ışığına çıkmayı tavsiye ediyor. Sürekli evinde vakit geçirenler için "güneş batana kadar perdeleri örtmeyin ve eşyalarınızı ışığı rahat alabilecek şekilde yerleştirin" uyarıları yapılıyor.