Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Gönlümün Kabesi
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 525
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Gönlümün Kabesi  (Okunma sayısı 525 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    ulasu61

  • Sevilen Üye
  • **
  • Avatar Yok

  • İleti: 20
  • Nerden: antalya
  • Rep: +40/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
Gönlümün Kabesi
« : 14 Ekim 2012, 22:03:40 »


 

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap, Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap’ın ana beş şartından biridir. Sonsuzluğun muhteşem ruhu, muhteşem beyin Resulullah efendimizin bu konuyla ilgili meşhur hadisleri vardır:

" - Beytullah'a ulaştıracak azık ve binek hayvanına malik olup da haccetmeyen kişinin Yahudi veya Hristiyan olarak ölmesinin kendisince ne önemi vardır!  Bir adam geldi, Resululllah'a sordu: - Hacc’ı farz kılan nedir ya Resulullah? Resulü Ekrem (s.a.v.) ona şöyle cevap verdi : 
-Azık ve binektir. Umre, kendisi ile öbür umre arasındaki zaman içinde işlenen günahlara kefarettir. Haccı-Mebrur'un ise cennetten başka karşılığı yoktur.
-Her kim beyte gelir, kadına yaklaşmaz, fısk işlemezse o kimse anasından doğduğu gibi döner.
-O, Arafat’tır. Kim cem gecesi sabah namazından önce gelirse, haccetmesini tamamlar. Mina günleri üçtür. Artık, kim iki günde acele ederse onun üzerinde bu günah yoktur, kim de gecikirse, ona da günah yoktur. -Kâbe'de kılınan iki rekat namaz, dünyanın başka mescitlerinde kılınan namazdan yüz bin defa daha sevaptır.’’

Ünlü sufilerden Mevlana Celaleddin Rumi, "Kâbe; Azer oğlu İbrahim’in yaptığı bir binadır. İnsanın gönlü ise, yaratıcının vücut verdiği gerçek Beytullahtır" demiştir. Bu konu Kur’ân-ı Kerim’de,  "İnsanlar üzerinde Allah'ın hakkı, yoluna gücü yetene Beytullah’ı haccetmektir" (Al-i İmran sûresi, 97.ayette) de geçmektedir.

Kitaplarını büyük bir beğeniyle okuduğum, dine bilimle ve modern bir bakış açısıyla bakan yazar Ahmed Hulûsi; bu konuda bir kitabında şunları söylemiştir: ‘’Beyin tarafından üretilen ve sinirler vasıtasıyla bütün vücudu kaplayan bioelektriğin varlığı gibi, dünyanın da altından akmakta olan akım kanalları mevcuttur. Ley hatlarına pozitif akım kanalları, kara akım hatlarına da negatif akım kanalları ismi verilmektedir. İşte bu pozitif akım kanallarının en önemlisi, Mekke’de bulunan Kâbe-i Muazzama'nın altı, bunun uzantısı da Arafat Dağı’nın altıdır. Bu çok güçlü pozitif enerji dolayısıyla Harem-i Şerif'te bulunan insanların beyinleri olağanüstü şekilde etkilenmekte ve faaliyete girmektedirler.

Müminler Kâbe’de yaptıkları her amel için, normale kıyasla yüz bin defa daha fazla sevap kazanmaktadırlar. Dolayısıyla her fiil hatta düşünce (pozitif-negatif), yukarıda belirlenen orana göre ruha sevap veya günah olarak işlenmektedir. İnna aradnel emanete allessemavati vel ardı vel cibali fe ebeyne en yahmilneha ve eşfakne minha ve hamelel insan.İinnehu kane zalumen cehula (Azhab sûresi/72.ayet). Biz emaneti göklere arz'a ve dağlara arz ettik onlar bunu yüklenmekten kaçındılar, endişeye düştüler, insan bunu yüklendi, hakikat o, çok zalim ve çok cahil oldu.

Allah, bildiğimiz manada bir Tanrı değildir, her noktada mevcuttur. Fatır olan Allah’ın programladığı her şey, istenilen biçimde varlığını devam ettirir. Varlığını Allah’tan alan her birim; canlı, şuurlu ve diridir. Allah’ın zat’ı her zerrede mevcuttur, hatta zerre yoktur sadece O’nun Zat’ı vardır. Ne yana başını çevirirsen Allah vechini görürsün. Dolayısıyla, Kâbetullah da canlı ve şuurludur, o gönlünün KÂBESİDİR. Mutlak şuura işaret etmektedir.  Kâbe'de yapılan tavaf, Allah’ın vasıflarıyla vasıflanmak demektir. Bunlar yedi sıfat, Hayat - İlim - İrade - Kudret - Kelam - Semi - Basar Sıfatlarıdır. Kâbe'nin dört yüzünün bulunuşu Efal - Esma - Sıfat - Zat boyutlarına işaret etmektedir. Harem-i Şerif'te esas itibariyle yedi minare vardır. Bunlar da Emmare - Levvame - Mülhime - Mutmainne - Radiye - Mardiye - Safiye mertebelerine ayna olmaktadır.

Kâbe’nin köşesinde yer alan Hacer-i Esved taşı için Resulullah efendimiz  şöyle buyurmuşlardır: "Hacer-i Esved sütten daha beyaz bir şekilde ak idi, insanoğlunun ruhu O'nu kararttı". Hacer-i Esved'i öptüğünüzde beyindeki parazit elektriği boşaltmış olursunuz. Yeni bir şafta (yani dönüşe) başlamadan evvel,  en azından onu bir kere dahi olsun öpebilme hevesimizin altında yatan esas gerçek budur. Beyin, otomatikman bu işlevi gerçekleştirmek ister. Kâbe'nin altından geçen suyun, yani zemzemin en büyük özelliği; içinden pozitif enerji hattının geçmesidir. Bu bakımdan, insana enerji kazandıran ve türlü hastalıklara şifa olan bir sudur.


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
0 Yanıt
783 Gösterim
Son İleti 29 Mart 2010, 12:45:42
Gönderen: sevdaligul