Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: GELENEKSEL EL SANATLARI
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 3438
Google Özel Arama

Gönderen Konu: GELENEKSEL EL SANATLARI  (Okunma sayısı 3438 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    PERİ

  • Bayan Administrator
  • *

  • İleti: 4321
  • Rep: +323/-1
  • Cinsiyet: Bayan
  • evli ve çocuklu
    • Profili Görüntüle www.sevdaligul.com
  • Çevrimdışı
GELENEKSEL EL SANATLARI
« : 26 Aralık 2007, 02:14:30 »


 

    TARİHÇE         Türkler el sanatları açısından, günümüzden  M.Ö.V yüzyıla kadar uzanan muhteşem bir kültürün mirasçılarıdır. Orta Asya da yapılan kazılarda ele geçirilen eserler devrin en muhteşem eserleri olarak kendilerini göstermektedir. Gerek ağaç işçiliği gerekse, dokuma, deri işleme ve madeni sanatlar açısından yapıldığı devrin en muhteşem örnekleridir. Bu sanatları icra ederken kullandıkları bezeme araçları da(daha sonra stilize olarak rumî ismini alacak olan hayvan asıllı motifler ve hataî ismini alacak olan bitkisel motifler)  büyük bir ustalıkla kullanılmıştı.Kullanılan bu motiflere mitolojik anlamlar yüklenmiş çizilen her desen sevinçlerin veya göz yaşlarının sembolleri olmuş ve sembollerle Türk tarihi yazılmıştı. 
 
Seramik       Seramik sanatının tarihi, Türklerde hayli eskiye dayanır. Orta Asya da Yapılan kazılarda Büyük Hun İmparatorluğu döneminden de öncelere  tarihlendirilen  sırsız seramik mamullere rastlanmıştı.V yy.da baskı tekniği, X yy.da ise renkli çamurla yapılan teknikler görülmeye başlandı. Daha sonraki yıllarda ise gelişerek Fatih döneminde zirveye ulaşmıştı.

 Çini                  Savaş kötüdür. Ancak  savaş sonrası gelişen bazı olaylar vardır ki, bazen iyi ki olmuş demek gelir insanın içinden. Şah İsmail ile Yavuzun savaşı neticesinde Bursa ya getirilen Tebrizli ustaların çini sanatına yaptıkları katkıyı görünce insan da böylesine bir duygu uyanıyor. Çini, Türk ustaların elinde şahlanmış ve mimari yapıların duvarlarında destan olmuştur.

Taş İşçiliği El Sanatlarından ziyade mimari sanat içerisinde değerlendirilen taş işçiliği bana kalırsa el sanatları içerisinde de değerlendirilmelidir. Mezar taşlarındaki ince oymalar, kafes tekniği  uygulanmasındaki işçilik, nakış gibi ince işlemelerle devasa beton ve taş bloklar  hafiflemiş adeta karton kutulara dönmüştü. Soğuk malzemeler ruhuna kavuşmuştu. 

 Ağaç İşçiliği         Bütün el sanatları malzemeleri arasında bana en sıcak geleni ağaçtır. Belki bir zamanlar canlı bir varlık olmasının bunda rolü var. Belki de kültürümüzden kaynaklanan kutsiyetinin, bilemiyorum. Ağaç işçiliğinin ilk örneklerinden birisi 5.Tüekta kurganlarında çıkan bir kartal heykelidir. Türk tarihinde silah ve çadır malzemesi olarak kullanılan Kayın ağacının kutsal olduğuna inanılırdı. Dünyanın merkezinde bulunan hayat ağacının kökleri arasından abı hayat akardı. Şamanlar, gök yüzü ve yer altı seyahatlerinde bu ağacı merdiven olarak kullanırlardı. Görüldüğü gibi ağacın Türk kültüründe oldukça saygın ve geniş bir yeri vardır. Ağaç işçiliği özellikle Selçuklular döneminde zirveye ulaşmıştı.
 
Sedef Kakma Ağaç işçiliği çeşitleri  arasında bahsi geçen kakma işlemi sedef, fildişi ve bağa (kaplumbağa kabuğu) ile yapılarak çok güzel örnekler elde edilmişti. Özellikle 1500 yıllarından sonra gelişen bu sanatın günümüzde artık çok az sayıda ustası bulunmaktadır.  Kullanılan malzemelerde çoğunlukla suni sedeflerdir. Deniz kabuğundan elde edilen sedefler nadir eserlerdendir.

 Cam İşçiliği        Selçuklu dönemi kazılarında bulunan vazo tabak şişe gibi renkli cam malzemeler bulunmakla birlikte daha çok Osmanlı döneminde gelişmiştir.Bu dönemde kesme cam, minecilik ve değerli taşlarla camın birlikte kullanılmasıyla elde edilen eserlerde çok güzel örnekler verilmişti.

Kaat'ı          (Kağıt oyma sanatı) İki veya daha fazla renkte kağıdın kesilerek çiriş ve nişasta karışımı bir yapıştırıcı ile iç içe yapıştırılmasından elde edilen eserlerdir. Kesme işlemi her renk kağıdın teker  teker kesilmesiyle değil de 5-6 farklı renkteki kağıdın üst üste yapıştırılıp kesildikten sonra suya atılarak çözülmesi sağlanarak yapılırdı.  Kullanılan kağıtlar özenle hazırlanmış aharlanmış, kağıtlardı. Yapılan oymalar el yazması kitapları süslemek gayesi ile sayfa aralarına serpiştirilirdi. Deri Kullanılarak yapılan oymaların cilt kapaklarında kullanıldığı da olmuştur. 17 yy da çok güzel örnekler verilmiştir.

 Tezhip         Türkler için bilgi bütün değerlerin önünde gelir bilgi ve erdem sahibi insan tanrı tarafından kutsanır. Asalet bakımından eşit olarak doğan insanlar, bilgi ve erdemleri diğer insanların önüne geçer  İslamiyet öncesi bu inanç hakimken İslamiyetle birlikte bu inanç güçlenerek devam etmiştir. Bilgiye olan saygı güzelliğe olan aşkla birleşince el yazması kitaplar ve fermanlar birer sanat eserine dönüşmüştü. Kitaplar, ciltlenmeden önce süslenirdi. bu işleme tezhip,tezhip yapana da  müzehhip veya mücellit denirdi.

Ebru            Ebru Türk El Yazmaları sanatının bir parçasıdır. El Yazmalarında nasıl yazı bir sanata dönüştürülmüş kağıtlar tezhiplenmişse yine aynı çalışmanın bir parçası olarak kitap sayfalarının ve cilt kapaklarının süslenmesi gayesi ile ebru yapılmıştı. Özel olarak hazırlanan kağıtlar. Kitre denilen ve özel karışımlı bir sıvı içerisine serpilen boyalar şekillendirildikten sonra üzerine kağıt kapatılması ile elde edilir.   Ebrunun bir özelliği aynısının bir kerede daha yapılamaması kendine özgü oluşudur. Sıvı içerisine serpilen boyaların iki defa aynı şekli alması mümkün değildir.
     
 Hat              İslamiyet sonrası Türk Süsleme sanatları arasına giren ve güzel yazı manasında kullanılan hat, yazı olma özelliğinden öte mimaride ve el sanatlarında bir süsleme ögesi olarak kullanılmıştır. Hat sanatında bir çok yazı türü kullanılmakla birlikte en yaygın olanları köşeli yazılar; Kufî ve yuvarlak hatlı olanlar; Sülüs ve Nesih adı altında toplanmıştır. Arap harflerinin yanı sıra Cumhuriyet dönemi sanatçıları yeni harflerle çok güzel  hat örnekleri verdiler.

Minyatür      Minyatür sanatının kökünü araştıran ilim adamları ilk minyatürlerde Uygur Türklerinin resim tekniğini ve Uygur insanının fiziki yapısının resmedildiğini görürler. VIII. y.y. da Uygurlar kitap ve minyatür sanatında çok ileri bir tekniğe sahiptiler. Anadolu Selçukluları döneminde  az sayıda örneği tespit edilen minyatürler, Osmanlılar zamanında oldukça gelişmişti. 
 
 Cilt               El yazmalarının en büyük hususiyetlerinden biriside kitapların ciltleridir. En az içindeki bilgiler kadar kıymete sahip bu ciltler, çok özenle hazırlanır ve birçok teknik uygulanırdı. Kalıplarda kabartma olarak olarak hazırlanan derilerin desenleri sıvılaştırılan altın varaklarla  boyanırdı veya desen oyma tekniği ile oyulur farklı renkte işlenmiş derilerle kakma yapılırdı.           
Maden Sanatı Türk maden sanatının kökü yine Pazırık ve Noin Ula kurganlarına kadar uzanır.  Hunlar ve Göktürkler döneminde çok güzel örnekleri elde edilen madeni eşyalar üzerinde stilize hayvan ve bitki motifleri adeta birer nakış gibi işlenmişti.  Yine Anadolu Selçukluları döneminde güzel eserler verilmişti. 
         
 Yazma           Yazma; kumaş üzerine elle resmedilerek veya kalıplarla basılarak uygulanan süsleme sanatıdır. Diğer el sanatlarında olduğu gibi Türklerde ilk görüldüğü yer Orta Asya dır. Yapılan kazılarda çıkan kumaş parçaları üzerinde yapılan incelemeler bu sanatın M.Önceki tarihlerden beri Türkler tarafından bilindiği ve kullanıldığını gösteriyor. Yazma işlemi esnasında birçok teknik kullanılmıştır. Gerek kalıpların hazırlanışı gerekse kalıp malzemeleri çok çeşitlilik göstermektedir.
 
Halı             En eski Türk El Sanatlarından biridir. Pazırık kurganlarında bulunan . İnsanlık tarihinin bilinen en eski halısı olan bu halının sırları hala çözülmüş değil. Selçukluların Anadoluya getirmiş olduğu düğümlü halı tekniği, özellikle gördes düğümü ile yapılmış halılar olağan üstü bir estetik ve işçilik ürünüdür.
 
 İğne Oyası           Hat sanatında nasıl, yazı süsleme unsuruna dönmüşse, bu defa tam tersi süsleme unsuru olan iğne oyası susturulan Türk kadının sesi, dili, yazısı olmuştur. Türk kadınının Türk devlet geleneğinde gerçek yeri olan eşi ile yan yana olma konumunu kaybettiği dönemlerde konuşması ayıplanan gelin, susmak durumunda olan genç kız iğne oyasında kullandığı renk ve desenlerle karşı tarafa mesajlar göndermiştir. Kâh sitemlerini yolladığı mektup, kâh sevgisinin nişanesi olmuş. Ve gün olmuş el emeği göz nuru ekmek kapısı olmuş.   

 


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
0 Yanıt
1988 Gösterim
Son İleti 04 Ekim 2011, 19:58:07
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
696 Gösterim
Son İleti 08 Eylül 2014, 11:18:26
Gönderen: mskrc37
0 Yanıt
403 Gösterim
Son İleti 12 Ekim 2016, 20:17:16
Gönderen: zubamba
0 Yanıt
37 Gösterim
Son İleti 04 Eylül 2024, 14:10:45
Gönderen: aysuyigiter
0 Yanıt
31 Gösterim
Son İleti 29 Eylül 2024, 22:48:10
Gönderen: aysuyigiter