Bir camın kırılışına verdim zerreciklerimi…
Bir de hayaline sarılıp, savruldum uzak coğrafyalara…
sessizliğin ve yalnızlığın ucundayım…
ne yana gitsem, milleri uzatıyorum kendimle…
Geceden kalma sorularla, günaydınsız bir sabaha uyanıyorum ..
Demir meridyenlerle çizilmiş penceremden, rastgele bir ışık sızıyor odama…
Arsız bir sevincin izdüşümü..
Kırık hıçkırıklarla kurşunlanmış uykumu, asıp ranzama, geçiyorum aynanın karşısına..
Kavruk bir yüze bakıyorum...
Ne çok olmuş aynalara küseli…
Soğuk ve sessiz taş parçalarının arasında, öğrenmediğim acılar biriktiriyorum yaşama dair.
Sevinci hırpalanmış çocuk gibi, kapı arkalarında söyleniyorum kırılganlıklarımı...
Dar bir odada dönüyorum şimdi…
sinirlerim ne kadar yoklasada ihanetin sınırlarını…
zulamda hala tebessüm tozu var…
"GÜL DESEN GÜLECEKTİM OYSA"
Esaretin zincirleriyle bağlanmış cesaretimi sürüklüyorum, gittiğim yerlere..
zincirin şıkırtılı sesi hep aynı acıyan yerime vuruyor…
gecenin yarısında, nakaratı sende kalmış bir ezgiyle düşüyorum yola…
damağımda son sözlerinin kavurgan tadı
ve yüreğimde derin bir burkulmayla,
mahçup uyuyan sularda akıyorum…
göğsümde çoğalan susuşlar biriktiriyorum…
Suç benim…
Birlikte içtiğimiz sigaraların dumanında boğuldum…
Artık her sigara yakışım, sol göğsümde gıcırdayan berbat bir öksürük nöbetine dönüşüyor…
Anladım…
Öksürmekle sökülmeyeceksin ciğerimden…
Bir sigara daha yakıyorum, yanımda yatan ruhumu zehirleyerek…
Dudağımdan çıkardığım duman halkalarına asıyorum,
dönüş yollarımın darboğazlarını…
Boğazlanıyorum günbe gün, yorgun düşmüş, sana yenilen benliğimle
Karantinaya alınmış
Gülüşlerimi saklı-yorum, kırık-dökük bir yaşamın zındanlarında…
“OYSA GÜL DESEN, GÜLECEKTİM”
Seni alıp götüren bir fırtınanın ertesiyim… içimde sağır bir zaman…
Kör bir gece, sedef’ten gölgeler döküyor avuçlarıma…
Alaca kanatlı atlılar, ellerinde simsiyah güllerle geliyor,
yalnızlık merasimime..
Sen yoksun başucumda..
Sıla'ya giden yollarım tutuk… bekleyen yok, dönüş günümün coşkusunu…
O halde ben neyi bekliyorum öksüz çocuk gibi…
seni getirmez, İstanbul lodosları…
Zaten zındandayım ya !
Kilitledim kendimi sensizliğin zındanına…
Mazgallarından bakıyorum şehrin meydanına..
Meydanda bir darağacı…
Asmışlar darağacına özgürlüğümdeki “ben”i…
Tutsaklığım ölmüyor …nerdesin ?…
Cesedim kendini intihar'a vurmuş Yunus şimdi…
Gel teşhis et beni…
Bak ...aşkıma şahit ol...
Hasan Karadeniz