Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: ERKEKLER İÇİN ÇOK ÖNEMLİ HAYAT DERSİ ( BÜKÇE = KADIN DİLİ )
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 3 cevap var
OkumaGösterim: 1080
Google Özel Arama

Gönderen Konu: ERKEKLER İÇİN ÇOK ÖNEMLİ HAYAT DERSİ ( BÜKÇE = KADIN DİLİ )  (Okunma sayısı 1080 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    hkx

  • Sevdalı Üye
  • *****

  • İleti: 704
  • Nerden: istanbul
  • Rep: +371/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • http://www.halil.info.tr.tc
    • MSN Messenger - halilk85@msn.com
    • Profili Görüntüle Deneme amaçlı googledan aldığım site
  • Çevrimdışı


 

Merhabalar değerli dostlarım. Yine bana gelen bir maili sizlerle paylaşıyorum. Bunun kendisine yaralı olduğunu düşünen arkadaşlardan rep lerini bekliyorum. Bu arada bayan arkadaşlardan erkek arkadaşlarına veya eşlerine bu yazıyı göstermek isteyipte kendisi söylemek istemeyen varsa bana iletişim bilgilerini verirlerse ben onlara ulaştırırım.  Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap Güldüğüme bakmayın ciddiyim.



KADIN DİLİ = BÜKÇE‏


BİR KİTAPTAN ALINTI....

Kaynak: Sema Maraşlı’nın Eşimle Tanışmayı Unutmuşuz kitabından…


Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak ona öğüt vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi ağız tadıyla öğüt vermeme izin vermez, sözü ağzımdan kapıp kendi devam  eder.

İş yerimden oğluma telefon açtım, "Akşam  yemeğini dışarıda birlikte yiyelim." dedim. Deniz  kenarındaki bu şirin lokantada şimdi onu bekliyorum.Geliyor aslan parçası, yakışıklılığı da aynı ben.

Yan masadaki kızlar gözleriyle oğlumu süzüyorlar. Bakmayın kızlar, onu kapan çoktan kaptı. Hoş beşten  sonra konuya giriyorum. Oğlum haftaya düğünün var, bir  baba olarak sana bazı konularda yol yordam göstermem gerekiyor.Çocukluğunda suç işlediği zamanlardaki gibi  birden bire kızardı. Kerata ne anlatacağımı  zannettiyse!

-Baba ben yirmi altı yaşındayım, bazı  şeyleri biliyorum artık.

-Ah senin o biliyorum zannettiğin  konularda da çok bilmediğin çıkacak ama ben o konulardan  bahsetmeyeceğim. Keşke konuşabilseydik ama henüz o kadar modern olamadım.Rahat bir nefes aldı. Bu arada  yemeklerimiz de geldi. Oğlumla şöyle keyif yaparak  muhabbet edelim bakalım.

-Kaç dil biliyorsun oğlum  sen?

-İngilizce, Fransızca, bir de Türkçe'yle üç  dil oluyor.

-Bugün ben sana dördüncü dili öğreteceğim. Dilin adı Bükçe. Kadınlar tarafından kullanılır. Sen  buna "kadın dili" de diyebilir sin.Güldü.
Güldüğü zaman benim yanağımdaki gibi küçük bir  gamzesi var, o ortaya cıkıyor.

-Kadınların ayrı bir dili  mi var?

-Tabii ki. Eğer kadın dilini bilirsen bir kadınla  yaşamak dünyanın en büyük zevkidir, ama bu dili  bilmezsen hayatın kararabilir. O yüzden bir kadınla mutlu  olmak isteyen her erkek Bükçe'yi öğrenmeli.

- İyi de  niye Bükçe?

-Çünkü kadınlar konuşurken, genellikle  söyleyecekleri sözü net söylemezler. Eğip bükerler;  onun için dilin adını ;Bükçe" koydum.

-"Bükçe zor bir dil mi baba?" diye sordu  gülerek.

-Bana bak, çok önemli bir konu ama eğleniyor  gibisin, biraz ciddiye al. Bir kadınla mutlu olmak  istiyorsan bu dili bilmen çok önemli. Çünkü kadınlar sözü bükerek bükçe konuşurlar sonra da senin sözün  doğrusunu anlamanı beklerler. Felsefesini anlarsan kolay, anlamazsan zor. Mesela Çinli bir karın var, sen karına  sürekli Fransızca "seni seviyorum" diyorsun ama  karın hiç Fransızca anlamıyor. Fransızca "seni  seviyorum" un onun için bir anlamı yoktur. Ona Çince seni seviyorum dediğinde seni anlayabilir.

-Tamam baba,  haklısın ciddiyetle dinliyorum. Peki, sence kadınlar  neden bizimle aynı dili konuşmuyorlar, söyleyeceklerini  direkt söylemiyorlar ?

-Bence bir kaç sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları için, hayır cevabı alıp  kırılmaktan korktuklarından sözlerini de dolaylı söylüyorlar. İkincisi, kadınlar dünyaya annelikle donanımlı olarak gönderildikleri için onların iletişim  yetenekleri çok güçlü.

-Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır öndeler yani.

-Ne bir sıfırı oğlum, en az on  sıfır öndeler. Düşünsene, henüz konuşmayan, küçük  bir çocuğun bile yüz ifadesinden ne demek istediğini hemen anlıyorlar. İşin kötüsü kendileri leb demeden  leblebiyi anladıkları için biz erkekleri de kendileri  gibi zannediyorlar. Onun için leb deyip bekliyorlar. Hatta  bazen, leb demek zorunda kaldıkları için bile kızarlar."Niye leb demek zorunda kalıyorum da o  düşünmüyor?" diye canları sıkılır.

-Biz de bazen  Canan'la böyle sorunlar yaşıyoruz. "Niye  düşünmedin?" diye kızıyor bana.

-Kızarlar oğlum,  kızarlar. Kadınlar ince düşüncelidirler,  detaycıdırlar, küçük şeyler gözlerinden hiç kaçmaz.  Bizim de kendileri gibi düşünceli ol mamızı beklerler,  fakat erkekler onlar gibi değil. Biz bütüne odaklıyız, onlar detaya. Beyinlerimiz böyle çalışıyor.

-Ne olacak baba o zaman, yok mu bu işin çaresi?

-Var dedik ya oğlum,  Bükçe'yi öğreneceksin, bunun için buradayız. Hazır mısın?

-Hazırım baba.

-Bükçe bol kelime  kullanılan bir dildir.  Biz erkeklerin on kelime ile anlattığı bir konu, Bükçe'de en az yüz kelime ile  anlatılır. Dinlerken sabırlı olacaksın. Mesela karın o  gün kendine elbise aldı, diyelim. Bunu sana "Bugün  bir elbise aldım." diye söylemez. Elbise almak için
dışarı çıktığı -ndan başlar, kaç mağazaya  gittiğinden, almak için kaç elbise denediğinden,  indirimlerden, yolda gördüğü tanıdıklarından, alırken yaptığı pazarlıktan devam eder ve sana kocaman  bir hikaye anlatır.

-Hikaye dili yani.

-Aynen öyle. Sen  akıllı bir erkek olarak ona asla, "Hikaye anlatma,  ana fikre gel,  kısa kes." demeyeceksin. Böyle bir  şey dediğinde bittin demektir. İster öyle de, istersen  "seni sevmiyorum." de. İki durumda da "seni  sevmiyorum" demiş olacaksın.

-Ne alakası var baba  "seni sevmiyorum" demekle "kısa anlat"  demenin?

-Çok alakası var. Kadınlar dinlenmedikleri zaman  sevilmediklerini düşünürler.

-Bu önemli. Bükçe'de  dinlemek sevmektir diyorsun.

-Aynen öyle. Devam edelim.  Bükçe ima dolu bir dildir. Kadınlar konuşurken bir  şeyler ima etmeyi severler. Biz erkekler de imalı
konuşuyoruz diye düşünürler ve gözlerimizle onlara ne  demek istediğimizi çözmeye çalışırlar. Oysa  erkeklerin ima yeteneği pek gelişmemiştir. Bizim kastımız söylediğimiz şeydir.

-Geçen hafta Canan bana  "Bir kaç kilo daha versem gelinliğin içinde daha iyi  duracağım." dedi. Ben de "Böyle de  iyisin." dedim. Canı sıkıldı, bir kaç saat surat  astı. ";Neyin var?" diye sordum. "Hiçbir  şeyim yok." dedi. Sence nerede hata  yaptım?

-"Böyle de iyisin" derken o  "de" ekini orda kullanmamalıydın. Canan bunu şöyle anlamıştır. "Böyle de fena sayılmazsın,  eh işte, idare edersin ama tabi daha da iyi, da ha da  güzel olabilirsin."

-Peki ne demem gerekiyordu?

-Şunu  hiç unutma. Kadınlar kendileri ile ilgili, giysileri ile  ilgili ya da aileleri ile ilgili bir soru soruyorlarsa,  kesinlikle iltifat bekliyorlardır. Es kaza eleştirmeye kalkarsan yandın. Bunu hiç unutmazlar. O gün "Hayatım sen zaten Çok güzelsin, kilo vermeye falan  bence ihtiyacın yok." deseydin,  günün zehir  olmazdı. Mesela bir gün kucağına oturup "Ağır mıyım?" derse sakın ;Evet, biraz" falan deme  "Hayır" de. Yoksa bir daha kucağına  oturmaz.

-Yani diyorsun ki bir kadın her daim güzeldir, her  giydiği yakışır ve her kadının annesi bir  hanımefendi, babası da beyefendidir. Bana ne yaparlarsa yapsınlar.

-Aferin oğlum, çok hızlı anlıyorsun bana  çekmişsin. Kadının, kendi anne babasıyla sorunu olsa,  kendi eleştirir ama asla senin eleştirmeni kabul etmez. Bunu kendine hakaret olarak alır.

-Ve asla unutmazlar,  değil mi?

-Aynen öyle. Yıllar once annene, annesi için  "Biraz cimri." demiştim. Hala "Sen beni m  annemi sevmezsin." der ve annesi bize bir şey
aldığında gözüme sokar, en çok göreceğim yere koyar.

-Hadi o konularda dilimi tutarım da, şu ima işini  çözmek zor geldi.

-Zor gibi ama biraz gayret edersen  çözersin. En önemlisi imaları anlayacaksın ama  "Sen şunu mu demek istiyorsun?" diye asla  yüzüne vurmayacaksın.

-Anladım. Anlayacaksın ama  anladığını belli etmeyeceksin. Buna şöyle de diyebiliriz. O beni iğnelediğinde "Niye bana iğne  batırıyorsun?" Diye sormayacağım, o iğneyi ben  kendi kendime batırmışım gibi yapacağım.

-Güzel ifade  ettin oğlum. Mesela dün öğlen annen beni aradı. "Akşama tok mu geleceksin?" diye sordu. Beni  biliyorsun akşam yemeklerinde hep evdeyimdir. Kırk yılda  bir dışarıda yerim onu da haber veririm. Tabi ben hemen  anladım annenin ne demek istediğini. "Tok gel,  yemekle uğraşmak istemiyorum" demek istiyor. Anladım  ama tabi "Ne demek istiyorsun?" demedim.

-Dün çok  yorulmuştu baba, düğün alışverişine çıkmıştık.

-Bunun pek çok sebebi olabil ir. Yorulmuş olabilir, bir  kabul gününden tok gelmiş olabilir, bin beş yüzüncü  diyetine başlamış ve o gün yemekle uğraşmak istemiyor  olabilir. Ama bunu biz erkekler gibi kısa yoldan  "Canım benim karnım tok, sen de dışarıda bir  şeyler ye, ya da yorgunum, gelirken bir seyler getir yiyelim." demez. Sanki böyle derse, iyi ev kadını  rütbesi =ozlanacak, mevki kaybedecek. İlla Bükçe  anlatacak, asık bir yüzle karşılaşmamak için senin de  anlaman gerekiyor. "Hayır, evde yiyeceğim ama istersen hazır bir şeyler alıp geleyim, ne  dersin?"dedim. "Tamam." dedi. Döneri sever  biliyorsun, dün eve giderken, ekmek arası döner  yaptırdım. Onun dönerini de porsiyon yaptırdım. Bunu  düşündüğüm için ayrıca sevindi. O da diyette,  düğünde daha zayıf görünme derdinde bu sıralar.

-Bu  Bükçe'de kısa konuşma yok mu baba?

-Var ama yerinde  olsam hiç tercih etmezdim. Kadın konuşmuyorsa ya da kısa konuşuyorsa kesin ciddi bir sorun var demektir. Mesela
baktın canı sıkkın, soruyorsun, "Neyin var?"  diye. "Hiç bir şeyim yok." diyorsa, aman bir  şeyi yokmuş diye bırakma. Yoksa az sonra, çok ilgisiz olduğundan yakınarak, ağlamaya başlar.

-Bükçe'de  "Hiçbir şey yok." demek ";Çok şey var,  benimle ilgilen." demek oluyor, o zaman.

-Evet. Biz  erkekler "Bir şey yok." diyorsak ya gerçekten  bir şey yoktur, sadece başımızı dinlemek istiyoruzdur  ya da bir sey vardır ama; "Şu anda konuşacak bir  şey yok." diyoruzdur. Her ikisinde de konuşmak istemiyoruzdur. Ama kadınlar ilgiyi sevgi olarak
gördükleri için "Bana değer veriyorsan, ilgilen ki  anlatayım." demek istiyordur. Çok nadiren gerçekten  anlatmak istemiyor olabilir, o zaman da fazla üstüne  varıp bunaltmayacaksın tabi.

-Bir arkadaşım da  "Kadınların 'Peki.' demesi tehlikelidir"  demişti.

-Doğru. Bir kadının ağzından çıkan kuru bir  'peki', 'olur', 'tamam' her zaman  tehlikelidir. Bu Bükçe'de "Şimdi tamam diyorum
ama acısını daha sonra çıkaracağım." demektir. Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser. Fakat pekinin  yanında "Peki canım, olur hayatım" gibi bir hoşluk ekliyorsa korkmaya gerek yok.

-Zor bir dil baba.

-Yok  yok gözün korkmasın, her yabancı dil gibi. İlk başlarda biraz çalışacaksın, pratik yapacaksın, bazen  hatalar yapacaksın, dikkat edeceksin sonra otomatiğe  bağlanırsın. Kolay yanı şu; senin bükçe konuşman gerekmiyor. Dili anlaman yeterli.

-Anlamak da pek kolay  değil ama.

-Korkma, o kadar zor değil. En önemli  kuralları ben sana öğretiyorum zaten. Devam edelim. Kadınlar istediklerini söylemek zorunda kalınca, düşünemediğimiz için biz erkeklere kızarlar ve  konuşurken suçlayarak konuşurlar; fakat  suçladıklarının farkında olmazlar. Sitem ediyoruz zannederler.

-Nasıl yani?

-Mesela, karın sana "Ne  zamandır dışarı çıkmadık." derse bunu suçlama olarak üstüne alma, canı seninle gezmek istiyordur, bunu
sen düşünüp teklif etmediğin için kalbi  kırılmıştır. Maksadı seni suçlamak değildir.  "Daha geçenlerde gezmeye gittik." gibi bir  savunmaya girme. "Tamam canım haklısın, ben de  istiyorum, en kısa zamanda gideriz." de, konu kapanır. Tabi ilk fırsatta da sözünü yerine getirirsen iyi olur.

-Küçük ama önemli detaylar.

-Aynen öyle. Mesela  karın "Üşüdüm." diyorsa, "Üstünü  kalın giy." demeni ya da kombiyi açmanı değil, ona  sarılmanı istiyordur.

-Keşke okullarda öğretselerdi biz  erkeklere Bükçe'yi. Ne kadar erken başlasak o kadar  çabuk kavrayabilirdik belki.

-Haklısın, aslında ben de  sana öğretmek için geç kaldım. Neyse zararın neresinden dönülse kardır.

-Not mu alsaydım... Epeyce  detayı varmış dilin.

-Sen bilirsin oğlum, unutacaksan al. Keşke ben de not alıp gelseydim. Umarım sana eksik  öğretmem. Şimdi aklıma geldi. Kadınların en nefret  ettiği sözcük "Fark etmez."dir. "Fark  etmez"i kadınlar "Hiç umurumda değil, ne yaparsan yap." diye anlarlar.

-En değerli sözcük  nedir?

-Sen bil bakalım.

-"Seni seviyorum."  herhalde.

-Evet, kadınlar "Seni seviyorum." sözünü sık sık duymak isterler. Biz erkekler  ";Söylemiştim, zaten biliyor." diy e bu konuda gaflete düşmemeliyiz.

-Bükçe sadece konuşma dili midir  baba? Bunun bir de davranış dili var gibi geliyor  bana.

-Zekan kesinlikle bana çekmiş. Ben de tam ona  geliyordum. Davranışlar da çok önemli tabii. kadınlar  küçük şeylere önem verirler. Akşam ona sarıl, televizyon izliyorsan sarılarak izle. Gündüz onu  düşündüğünü ifade etmek için kısacık da olsa bir  mesaj gönder, küçük sürprizler yap. O yemek hazırlarken ona yardım et, salata yap, çay demle.

-Akşam  gelip sırt üstü yatmak yok yani.

-Gözünde büyütme. Sayınca çok şey gibi görünüyor ama aslında bunlar  zaman alacak, zor ve masraflı şeyler değil. Sen bu  küçük şeylere dikkat et, zaten karın sana paşa gibi  davranır, seni yormaz. Bir erkek bu küçük şeylere dikkat etmezse zamanını karısıyla büyük kavgalar  yaparak geçirir. Sevgiyle geçirmek varken niye kavgayla  geçiresin ki? Kadınlar çok vericidir ama, eğer sen hep
alıp hiç vermezsen, bir gün birden patlarlar. Küçük  küçük alırlarsa, büyük büyük verirler.

-Tamam baba,  bunlara dikkat edeceğim.

-Garson yemek tabaklarını  kaldırırken oğlumun telefonu çalmaya başladı. Belli ki nişanlısı arıyor, konuşmak için deniz kenarına doğru  adımlamaya başladı. Az sonra geldi.

-Baba çok teşekkür  ederim. Bükçe'yi anlamaya başladım. Canan aradı. "Salonun perdeleri ne renk olsun karar veremedim, yarın birlikte mi baksak?" dedi. Tam "Fark etmez,  sen seç." diyecektim ki bunu senin söylediğin gibi  "Ev de perde de umurumda değil." gibi anlayacağı aklıma geldi. "Tabii canım, istersen  birlikte bakabiliriz ama ben senin zevkine güveniyorum, sen  seç istersen." dedim, çok mutlu oldu. Kendi  seçecek.

-O zaten perdeyi çoktan seçmiştir de kadınlar  illa yaptıklarını onaylatmak isterler. Birlikte de gitsen  o seçtiği perdeyi almak isteyecektir. Biz erkekler  onların ne demek istediklerini anlarsak, işlerden kolay sıyırırız.

-Baba tekrar teşekkür ederim. Bu iyiliğini  hiç unutmayacağım.  Bana Bükçe'yi öğretmeseydin hali mi düşünmek bile istemiyorum.

-Şanslısın oğlum. Benim seninki gibi bir babam yoktu. Bunları deneye yanıla  öğrenmem yıllarımı aldı. Sen yine iyisin, hazıra  kondun. Güle güle kullan, isteyene de öğret, herkes de  güle güle kullansın. Kullansınlar ki yüzleri gülsün.
« Son Düzenleme: 08 Şubat 2009, 03:25:53 Gönderen: hkx »
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Kaybedilene herkes sahip çıkar, önemli olan kaybedilmeden önce kaybedilene sahip olabilmektir. (©2008 hkx)

    orkide

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 5263
  • Nerden: Almanya
  • Rep: +1521/-1
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı

"Eğer kadın dilini bilirsen bir kadınla  yaşamak dünyanın en büyük zevkidir, ama bu dili  bilmezsen hayatın kararabilir. O yüzden bir kadınla mutlu  olmak isteyen her erkek Bükçe'yi öğrenmeli."


Bu söze tamamen katiliyorum.Ama o dilin adinin bükce olmasi biraz itiraz gerektirir.


"Peki, sence kadınlar  neden bizimle aynı dili konuşmuyorlar, söyleyeceklerini  direkt söylemiyorlar ?
-Bence bir kaç sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları için, hayır cevabı alıp  kırılmaktan korktuklarından sözlerini de dolaylı söylüyorlar. İkincisi, kadınlar dünyaya annelikle donanımlı olarak gönderildikleri için onların iletişim  yetenekleri çok güçlü."



Bunlari söyleyen adam, kadinlari tam cözmüs durumda.


"Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır öndeler yani.


-Ne bir sıfırı oğlum, en az on  sıfır öndeler. Düşünsene, henüz konuşmayan, küçük  bir çocuğun bile yüz ifadesinden ne demek istediğini hemen anlıyorlar. İşin kötüsü kendileri leb demeden  leblebiyi anladıkları için biz erkekleri de kendileri  gibi zannediyorlar. Onun için leb deyip bekliyorlar. Hatta  bazen, leb demek zorunda kaldıkları için bile kızarlar."Niye leb demek zorunda kalıyorum da o  düşünmüyor?" diye canları sıkılır."
[/color]

Bu cümle de benim tesbitlerime göre cok dogru.  Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Kadinlari anlama acisindan, cok ilginc ve de cogu dogru olan tesbitleri paylastin bizimle. Tesekkürler hkx.

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

            AÇIK KALPLE KONUŞAN DÜŞMAN, İÇİNDEN PAZARLIKLI DOSTTAN DAHA iyidir.

    nevres

  • Güzel Üye
  • ****

  • İleti: 431
  • Rep: +122/-0
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
sema hanımın,evliliği pekmez sandım ve eşimin eşi yok adlı kitaplarını okumanızı(okumadıysanız şayet)tavsiye ederim.esprili bir dille gerçekleri anlatmış.

                                                        ah biz kadınlar ve erkekler Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap
DÜNYAYI ÇİRKİN BULUYORSAN KALBİNİ YOKLA!

    orkide

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 5263
  • Nerden: Almanya
  • Rep: +1521/-1
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
Tavsiye ettigin her iki kitabi da okumadim nevres. Kitap adlari güzel ilginc. Okumaya calisacagim.
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

            AÇIK KALPLE KONUŞAN DÜŞMAN, İÇİNDEN PAZARLIKLI DOSTTAN DAHA iyidir.


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
3 Yanıt
1762 Gösterim
Son İleti 21 Mart 2008, 22:39:00
Gönderen: orkide
2 Yanıt
1357 Gösterim
Son İleti 07 Nisan 2008, 11:59:46
Gönderen: orkide
1 Yanıt
1147 Gösterim
Son İleti 10 Mayıs 2008, 12:35:58
Gönderen: ђ๏Ŧєєz
3 Yanıt
1574 Gösterim
Son İleti 31 Mart 2009, 13:56:49
Gönderen: Hesire LâL
1 Yanıt
1373 Gösterim
Son İleti 20 Temmuz 2008, 15:12:34
Gönderen: hira