Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor.
Üye Ol ya da
Giriş YapMilletvekili mazbatalarını alan "Ergenekon" sanıkları Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın tahliye talepleri oy çokluğuyla reddedildi.
12 Haziran’da milletvekili seçilen ve mazbatasını alan Ergenekon sanığı Mehmet Haberal, Mustafa Balbay'ın tahliyesine ilişkin gözler İstanbul Adliyesi'ndeydi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ikinci ''Ergenekon'' davası kapsamında tutuklu olarak yargılandıkları sırada milletvekili seçilen Prof. Dr. Mehmet Haberal ile gazeteci-yazar Mustafa Balbay'ın tahliye taleplerinin reddine karar verdi.
Haberal ve Balbay'ın avukatlarının yaptığı tahliyeye ilişkin başvurular, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelendi.
Mahkeme heyeti, oy çokluğuyla tahliye taleplerinin reddine karar verdi. Kararda, ''herhangi bir yasal dayanağı olmayan tahliye taleplerinin reddine'' ifadesi kullanıldı.
Kararda, dosya kapsamı, sanıklara ayrı ayrı isnat edilen suçlamalar ve bunlarla ilgili sevk maddeleri, delillerin tamamının toplanmamış olması, dosyadaki belgeler ve raporlar, atılı suçların işlendiği konusunda kuvvetli suç şüphe sebeplerinin varlığının devam etmesi, bu suçların CMK'nın 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması ve bir kısım sanıkların savunmalarının alınmamış olmaması gerekçeler arasında sayıldı.
Bu nedenlerle Haberal ve Balbay'ın tutukluluk hallerinin devamına hükmedildiği belirtilen kararda, ''herhangi bir yasal dayanağı olmayan tahliye taleplerinin reddine'' ifadesi kullanıldı.
Mahkeme heyeti, tutukluluk halinin devamına ilişkin kararın bir örneğinin acilen TBMM'ye gönderilmesini hükme bağladı.
Söz konusu karara Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün muhalif kaldı.
'KAÇMA, SAKLANMA VE DELİLLERİ KARATMA İHTİMALLERİ KALMADI'
Şengün, duruşmalarda bir süredir bu sanıkların tahliyesi yönünde görüş bildirdiğini hatırlatarak, TBMM'ye üye olarak seçilmiş olmaları nedeniyle artık kaçma, saklanma ve delilleri karartma şüphelerinin de kalmamış olduğu dikkate alınarak tahliye edilmeleri gerektiğini bildirdi.
Köksal Şengün, karara yazdırdığı muhalefet şerhinde, sanıklardan Mustafa Balbay'ın 6 Mart 2009'da, Mehmet Haberal'ın 17 Nisan 2009'da tutuklandığını hatırlattı.
Şengün, şunları kaydetti:
''Tutuklu olarak davaları açılmış, mahkememizde devam eden yargılamada her 2 sanığın sorgu ve savunmaları tamamlanmış ve tarafımdan sanık Mustafa Balbay için 26 Aralık 2009, Mehmet Haberal için de 9 Nisan 2010 tarihinden itibaren her 2 sanık ile ilgili olarak 'sanıklara isnat olunan suçların vasıf ve mahiyetlerine, dosyada mevcut delil durumlarına, sorgu ve savunmalarındaki anlatımlarına, üzerlerine atılı suç vasıflarının değişme ihtimallerine, tutuklamada beklenen gayenin sağlanmış olup bu aşamadan sonra kaçma, saklanma ve delilleri karartma şüphelerinin bulunmamasına ve gerekirse haklarında adli kontrol uygulanmasının da düşünülebileceğine' ve bireysel olarak sanık Mehmet Haberal'ın 'yaşına, sosyal ve mesleki konumuna ve sağlık durumuna', diğer sanık Mustafa Balbay'ın 'toplum içerisindeki konumu' da dikkate alınarak her 2 sanığın tahliye edilmeleri yönünde oy kullanmaktayım.''
Her 2 sanığın 12 Haziran 2011'de yapılan milletvekili genel seçiminde milletvekili seçildiğini belirten Şengün, anayasanın 14 ve 83. maddeleri dikkate alındığında bu sanıkların milletvekili seçilmelerinden dolayı yasama dokunulmazlığı kazanmalarının bu aşamada söz konusu olamayacağını ifade etti. Şengün, TBMM üyeliğine yasal bir seçim sonucu ve demokratik yollardan seçilen bu kişilerin kazanmış oldukları nitelikleri sebebiyle kaçma, saklanma ve delilleri karatma ihtimallerinin kalmadığını bildirdi.
CMK'nın 100. maddesinin 3. fıkrasında belirtilen katalog suçlarda bile tutuklamanın varsayım olarak ifade edildiğini, bu şekildeki suçlamaların kesin tutuklama sebebi olarak gösterilmediğini kaydeden Şengün, şöyle konuştu:
''Kaldı ki aynı suçlamalarla yargılaması tutuklu olarak yapılmaktayken 22 Temmuz 2007'deki milletvekili genel seçiminde bağımsız olarak milletvekili seçilen Sebahat Tuncel, anayasanın 14. maddesi doğrultusunda değil, milletvekili seçilmesinden dolayı kazanmış olduğu temsil niteliğinden dolayı da tahliye olmuş ve son seçime kadar da parlamentoda görev yapmıştır. Bu durumda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarındaki açık kriterlerle birlikte bir emsal olarak değerlendirilmesi de gerekir. Yukarıda açıkladığım nedenlerden dolayı daha önce ifade ettiğim tahliye gerekçelerine ilave olarak her 2 sanığın TBMM'ye üye olarak seçilmiş olmaları karşısında, bu kişilerin bu niteliklerinden dolayı da artık kaçma, saklanma ve delilleri karartma şüphelerinin de kalmamış olduğu dikkate alındığında tutuklu sanıklar Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay'ın tahliyelerine karar verilmesi görüşünde olduğumdan, aksi yönde oluşan çoğunluk görüşüne muhalifim.'' Haberal ve Balbay'ın tahliye taleplerini değerlendiren özel yetkili cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın da tahliye taleplerinin reddedilmesi yönünde görüş bildirmişti.
ENGİN ALAN İÇİN DE KARAR BEKLENİYOR
10. Ağır Ceza Mahkemesi ise Balyoz davası sanıklarından emekli Korgeneral Engin Alan'ın dosyasını incelemeye aldı.
Savcı Savaş Kırbaş, Alan'ın tahliye talebinin reddedilmesi yönünde mahkemeye görüş bildirdi.
Savcının devlete yönelik suçların dokunulmazlık kapsamı dışında tutulması gerektiğine dikkat çektiği belirtiliyor.
Engin Alan’la ilgili kararın da yarın çıkması bekleniyor.
Alıntı