Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: EPILEPSI
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 3 cevap var
OkumaGösterim: 1784
Google Özel Arama

Gönderen Konu: EPILEPSI  (Okunma sayısı 1784 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    orkide

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 5263
  • Nerden: Almanya
  • Rep: +1521/-1
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
EPILEPSI
« : 22 Ekim 2007, 20:18:21 »


 

Epilepsi, beyin hücrelerinin ani faaliyeti sonucu, kişinin o an yapmakta olduğu davranışın kesintiye uğramasıdır.

Epilepsi nedir?

Bu olaya, ani meydana geldiği için havale, nöbet ya da atak denir. Nöbetlerin tekrarlayıcı karakterde olmaları epilepsy olarak bilinir. Ancak, kişinin davranışlarının ani kesintiye uğraması ve üstelik bunun tekrarlayıcı olması epilepsiden farklı sebepler ile de ortaya çıkabilir. Tekrarlayıcı nöbetlerin epilepsy olması için; nöbetlerin beyin hücrelerinin aşırı ve ani elektrik deşarjı yapıyor olmaları gerekir.

Çocukluk çağlarında daha sık olmakla birlikte, epilepsi toplumda sık görülen bir beyin hastalığıdır. Her 100.000 kişide 50 ile 85 arasında değişen oranda epilepsili olduğu bilinmektedir. Çocukluk çağının, epilepsi olmadığı halde, ateşli havale olarak bilinen nöbetleri de çocukta olası bir epilepsiyi araştırma tedirginliğine neden olacağı düşünülürse, 5 yaşın altında %2-4 çocuk ve ailesi epilepsy terimi ile karşılaşır.

Epilepsi nöbetleri

Milyonlarca beyin hücresinin ve üstelik de bu hücrelerin alt yapılarının sonsuz sayıda kombinasyonu sonucu ortaya çıkabilecek nöbetlerin şekli de doğal olarak sonsuz sayıda olabilecektir. Ayrıca, epilepsili bir kişinin ilerleyen yaşı ile birlikte geçirmekte olduğu nöbetlerin şekli de değişebilir. Bu her zaman epilepsinin kötü yönde ilerlemekte olduğu anlamında değildir. İleryen yaşla birlikte, beynin verdiği reaksiyonların şekli değişmektedir.

Nöbetlerin şeklini belirleyen beynin elektrik faaliyetindeki aksamaların sonsuz sayıda çeşidi olması teorik olarak mümkün olduğu halde nöbetlerin daha sık olarak görüldükleri şekiller tanımlanabilir. Bunlar arasında; yüz kol ve bacak kaslarında küçükten büyüğe değişen kasılmalar olabilir. Yani, nöbet sırasında sadece göz kapakları seyirebildiği gibi dudak kenarı hafif çekilebilir. Ancak, unutulmamalıdır ki her göz seyirmesi ve her dudak çekilmesi epilepsy değildir. O nedenle, bu yazı okuyana gereksiz endişe vermemelidir.

Ellerde, parmaklarda küçük titremeler olabilir. Ya da kol ve bacaklarda şidfdetli kasılmalar meydana gelebilir. Küçük kasılmalar bir bölgeden başlayıp, vücudun diğer bölgelerine yayılarak ve üstelik büyük kasılmalara dönüşerek devam edebilir. Bir noktaya sabit bakmak, dudakların morarması, ağızdan köpük gelmesi, altına çiş ya da kaka kaçırmak nöbete eşlik edebilir.

Aniden tüm vücudun kasılması ile birlikte kişiyi karşıya fırlatan nöbetler olabileceği gibi kişinin pelte gibi olduğu yere yığıldığı nöbetler de olabilir. Sadece anlık dalmalar şeklinde seyreden, bir hareketi tekrarlayarak, ya da baş dönmesi, ağızda metal tadına benzer bir tat hissedilmesi, sedece karın ağrısı ya da derin derin nefes alıp verme şeklinde ortaya çıkan nöbetler de olabilir.

Epilepsi'nin hormonal yönü

Bazı epilepsi türleri kişinin hormonal dengesi ile ilişkili olduğu gibi bazıları da kişinin hormonal dengesini bozarlar. Sadece kadınların adet dönemlerinde ortaya çıkan nöbetler vardır. Nöbet kontrolü sağlandığı takdirde, ne epilepsi ne de epilepsi ilaçları kişinin cinsel yaşamını ve doğurganlığını etkilemez. Gerek erkek, gerekse kadının cinsel yaşamını etkileyecek derecedeki sosyal baskı mutlaka ortadan kaldırılmalıdır.

Bu, ancak kişinin olduğu kadar eşinin epilepsy konusunda bilgilendirilmesi ile olur. Bilgilendirme, tüm olumsuzlukları ortaya serecek açıklık ve netlikte olmalı, ve her türlü olası olumsuzluk karşısında önerileri de sunmalıdır. Epilepsinin eşlerden gizlenmesi asla düşünülmemelidir. Epilepsili kişiler pek ala mükemmel eşler olabilirler. Bu yönlerini gizleyerek, mükemmel bir eş olabilecekleri konusunda kendileri şüphe duyduklarını peşinen kabul etmiş olurlar. Eş seçiminde akraba evliliğinden uzak durulması da ayrıca gündeme getirilmelidir.

Epilepsi'nin iyi yönü


Tarihte epilepsisi olup yaratıcı kişilikleri, liderlik gibi üstün vasıfları ile tanınan kişiler vardır. Bunlar arasında; Büyük İskender, Sezar, Napolyon, Dostoyevski ve Van Gogh ilk akla gelenlerdir. Epilepsiye neden olan deşarjların kaynaklandığı beyin alanı kişiyi hırçın, agresif, depresif ve unutkanlık yapabildiği ve akademik ve sosyal başarısını düşürebildiği gibi, beynin dikkat, hafıza, aritmetik, cesaret, duygulanım alanlarını olumlu yönde etkileyerek üstün vasıfların ortaya çıkmasına da neden olabilir.

Epilepsinin milyonlarca beyin hücresinden bir ya da bir kaçını bir grubunu ya da büyük bir bölümünü tutrarak sonsuz sayıda epilepsi seçeneği ortaya çıkacağından kişinin epilepsisi kişiye özgüdür. Birinin epileptik nöbeti bir diğerine asla uymaz. O nedenle , her epilepsili kişinin zeka ve akademik sorunları olmayacağı gibi her epilepsili kişinin üstün yeteneklere sahip olacağı da anlaşılmamalıdır. Epilepsinin iyi yönünün olduğu göz ardı edilmemelidir.

Epilepsi'nin nöropsikiyatrik yönü

Epilepsiye neden olan elektrik deşarjı beynin duygulanımları da etkileyen bölümünden ortaya çıkıyorsa doğal olarak kişinin duygu ve düşünce sistemlerin de de aksamalar ortaya çıkacaktır.

Tedavi sadece nöbetlere yoğunlaşıp, kişinin davranışlarında hırçınlık, huzursuzluk, unutkanlık vs gibi durumları göz ardı etmemelidir.

Sadece nöbetlere odaklanıp jkişinin yaşam kalitesini ciddi anlamda düşürdüğü halde, nöbetler kadar aşikar olmadıkları için epilepsili kişi tarafından dile getirilemeyen ya da onun tarafından ‘Böyle olacak, herhalde.’ Diye algılanabilen bu durumlar da mutlaka gün ışığına çıkarılıp tedavi edilmelidir.

Epilepsiye yol açan sebebin aynı zamanda neden olduğu bu davranış , düşünce ve duygulanım sorunları ile epilepsinin psikososyal yönünün kişinin üzerine yaptığı baskı sonunda ortaya çıkan depresyon belirtileri sıklıkla birbirine benzer. Ancak tedavileri başkadır. O nedenle, epilepsili kişinin davranışsal sıkıntıları dile getirilmekle kalınmamalı, bu sıkıntıların gerçek sebebi bulunarak ona gore özellikli tedaviler planlanmalıdır. Amaç epilepsili kişinin hiç epileposi olmamışçasına epilepsisi ile baş edebilmesine olanak yaratmaktır. Burada esas olan epilepsy ile mücadelenin epilepsiyi iyi -kötü her yönü ile tanımakla mümkün olabilir.

Epilepsi'nin psikososyal yönü

Aynı süratle hiç bir şey olmamışçasına kendine gelivermesi, hemen hemen her kültürde, yüzyıllardır epilepsiye ‘ruhlar dünyasının’ kapısını aralayan psikososyal yaşamda bir anlam yüklemiştir. Epilepsili kişiler, çevrelerinde özellikli olarak kabul edilmişler, çevrelerinde çekince halesi oluşturan kişiler olmuşlardır.

20. Yüzyılın özellikle ikinci yarısından sonra beynin yapılarının net bir şekilde açıklanır olması ve epilepsinin de beyin yapıları içindeki yerinin belirlenmesi ile birlikte epilepsi karanlık yüzünü kaybetmiş tedavi edilir hastalıklar arasında yerini almıştır. Hatta bazı epilepsy türlerine hastalık gözüyle değil de o beyne ait bir özellik şeklinde bakmak bile doğru olur. Nöbetlerin beklenmedik bir şekilde ani olarak ortaya çıkmaları epilepsili kişide her an nöbetin ortaya çıkacağı kaygısına dolayısı ile bir huzursuzluk ve tedirginliğe neden olur. Sebebi ne olursa olsun, kaygı yaşam sevincini azaltır depresyon ortaya çıkar. Bu nedenle, toplumun epilepsiye yüklediği yükten başka, epilepsili kişi de elinde olmadan kendini sıkıntıya sokar. Bunun ortadan kalkması epilepsili kişinin epilepsy hakkında, epielpsi ilaçlarının etki mekanizmaları hakkında yeterince bilgilendirilmesi ile olur. Epilepsinin karakteri gereği, nöbetlerin ani ortaya çıkma özellikleri engellenemese bile kişiye ilerideki yaşamı haklkında gerçekle örtüşen bilgiler aktarılarak ondaki belirsizlik kaygısı ortadan kaldırılmalıdır.

Epilepsi'nin ilaç tedavisi

Epilepsinin tedavisi iki aşamalı düşünülmelidir. Nöbetin o anki tedavisi ayrı, nöbetlerin tekrarlamaması için yapılacak tedavi ayrı ele alınır. Nöbet tedavisi acildir. Mutlaka hastane bakımı gerektirir. İvedilikle yapılmalıdır. Bu nedenle damardan verilen ilaçlar tercih edilir. Nöbetlerin tekrarlamaması için yapılması için ise muntazam aralıklarla ve aksatmadan ilaç alımı gerekir. Her ilacın uygun aluınmama koşullarında yan etkisi olacağı doğaldır. Epilepsi ilaçlarının yan etkilerinin ortaya çıkmaması ve tedavinin etkili bir şekilde devamının sağlanması, ve ayrıca epilepsili kişinin ilaç alımını bırakmasının önüne geçilmesi için epilepsy tedavisi sürekli takip gerektirir.

Epilepsi milyonlarca hücre barındıran beyinde ve bu hücrelerin yapısal özellikleri de düşünüldüğünde, ayrıca hücrelerin tek tek ya da gruplar halinde tutulmaları da söz konusu olacağından, çok değişik biçimlerde ortaya çıkabilecektir. O nedenle hiç bir kimsenin bir diğerinin epilepsisi ile eş değildir. Sonuç olarak, tedavi de kişiye özgün olan epilepsiye uygun olarak yine kişinin epilepsisine özgün olacaktır. Kaldı ki artan yaşla birlikte değişen beyin yapıları göz önüne alındığında kişinin kendi epilepsisi bile zaman içinde yine kendine özgü değişiklikler gösterir. Kısacası, bir kişinin epilepsy tedavisi bile zaman içinde değiştirilmek durumunda kalınabilir.

Epilepsi'nin kalıtsal yönü

Epilepsinin kalıtım yolu nile nesillere aktarılması mümkündür. Epilepsinin oluş mekanizmaları anlatılırken asolunan beynin hücresel yapıları, kişinin kaş-göz, boy-pos, kişilik gibi diğer tüm özellikleri gibi kalıtım yolu ile aktarılır. Epilepsinin kalıtsal geçişi her nesilde mutlaka ortaya çıkacak şekilde güçlü değildir. Örneğin, toplumun geneli ile karşılaştırıldığında, epilepsili bir olgunun olduğu ailelerde, bir sonraki nesilde olmak şartı ile değil, ilerideki nesillerde epilepsinin ortaya çıkma riski yaklaşık 10 kat daha fazladır. O nedenle, kalıtsal epilepsy olduğuna kanaat getirilen epilepsili bir kişinino nesil akrabaları arasında başka epilepsili bir kişi olmayabilir. Ancak, kalıtsal materyal, kişilerin ömürleri ile sınırlı olmadan nesiller boyu fire vermeden aktarılmaya devam eder. İki nesil öncesini hatırlamayan, anneannesinin mezarının yerini bilmeyen, kısacası geçmişi ile fazla ilgilenmeyen bizlerin epilepsili yakınlarımızı bilmememiz doğaldır. Üstelik epilepsinin, kendini batıl itikatlardan kurtarıp, gerçek anlamdaki tıbbi yerini almasının öyküsü henüz çok yenidir. O nedenle, toplumca, epilepsili yakınlarımızı gizlemiş saklamış olmamaız da ihtimal dahilindedir. Sonuç olarak, her epilepsy kalıtsal değildir. Kelıtsal olduğu kesinleşmiş ise, yakın çevrede epilepsy kişinin olmaması o epilepsinin kalıtsal olmadığını düşündürmemelidir.

Epilepsi'ye eşlik eden durumlar

Bazı epilepsiler belli başka hastalık halleri ile birlikte ortaya çıkarlar. Tüberoz skleroz denen kalıtsal bir durumda olduğu gibi. Burada zeka ilgili sorunalrın yanısıra hastanın hareket yeteneği, beynin elektrik aktivitesinde aksamadan başka kalp, böbrekler vs gibi başka organlarda da sorunlar öbeği hep birlikte ortaya çıkabilir. Bunlar da ayrıca tek tek ele alınması gereken tıbbi durumlardır. Bu gibi hallerde epilepsi tek başına değil, diğer belirtiler ile birlikte tedavi edilir. Epilepsi, spastisite, felç ile birlikte olabildiği gibi zeka geriliği, otizm, down sendromu, konuşma bozuklukları, uyku düzensizlikleri ile birlikte olabilir.

Epilepsi ilaçları devamlı alınmalıdır

Epilepsi ilaçlarının kullanım özellikleri vardır. ‘Canım istediği zaman alırım istemezsem almam’ yaklaşımı epilepsi ilaçları için asla geçerli değildir. Çok şükür ki nöbetlerin 2/3’ünden çoğunda ilaçlar bir gün kesilebilir ve kişi ilaçsız yaşamına devam eder. Epilepsili kişilerin yaklaşık 1/3’ü ise yaşam boyu ilaç almak durumunda kalabilirler. Bunlardan bir bölümü hiç bir ilaca yanıt vermez. Yanıt vermeyen epilepsi türlerinde, nöbetlerin ortadan kalkması bir kenara bırakılıp sayısının azaltılması çabası sürdürülür. Ancak, ilaca yanıt vermeyen grup genellikle zeka geriliği, diğer beyin hastalıkları ile seyreden epilepsilerdir. O nedenle, normal zihinsel gelişme gösteren epilepsili kişilerin bu korkun ile yaşamaları gerekmez. Tedavinin başında ilaç seçimi kişiye özel olduğundan bir iki ilaç değişikliğinin yapılıyor olması bu kişilerin moralini bozmamalıdır. Mutlaka kişiye özgün bir ilaç kombinasyonu vardır o da bir iki denemeden sonra bulunur.

Epilepsi ilaçları tam iyileşme halinde kesilir

Belli bir sure nöbet geçirmeyen ve EEG tetkikleri de normale dönen kişilerin uygun görüldüğünde ilaçları kesilebilir. Buradan hemen anlaşılmalıdır ki epilepsy ilaçları bağımlılık yapmazlar. Bazı kişiler ömür boyu ilaç almak durumunda kalabilirler buradan da abnlaşılacağı gibi epilepsy ilaçları bağışıklık da yapmazlar.

Epilepsi ilaçlarının yan etkileri

Epilepsi ilaçları da diğer ilaçlar gibi karaciğerde işlenir kana karışır görevlerini yaptıktan sonra idrarla atılırlar. Bu süreç her ilaç için ayrı bir zaman dilimine ihtiyaç gösterdiğiniden epilepsy ilaçlarının kanda devamlı durmalarının sağlanması ancak söz konusu ilaç idrarla atımı sıfır noktasına düşmeden tekrar alınmasını gerektirir. Epilepsi ilaçlarının sürekli alınmasını gerektiren de bu durumdur. Sonuç olarak, devamlı alınmak durumunda olunan epilepsi ilaçları karaciğer ve böbreğe bir yük teşkil etmeye başlarlar.

Epilepsili kişinin başka ilaçlar da almak durumunda kaldığı durumlar da ayrıcalık gösterir. Şöyle ki , kişinin epilepsisi dışında, örneğin; bir grip vs gibi durumda almak zorunda olduğu ilaçlar, epilepsi ilaçlarının karaciğerden atılma mekanizmaları üzerinden vücuttan atılıyorlarsa hem epilepsy ilacının kandaki düzeyinde değişiklik olacak hem de karaciğere olumsuz bir yük binecektir. Ancak bu durumların hiç biri kontrol edilemiyecek durumlar değildir. Epilepsili kişi de yakınları dab u konuda asla endişe duymamalıdırlar. Epilepsi ilaçları çok çeşitli testlerle gerek atılım hızları gerekse etki mekanizmaları ile çok iyi çalışılmış ilaçlardır. Her yönü ile yan etkileri control edilebilir. Kaldı ki, karaciğer ve böbrek fonksiyonları da gerektiğinde takip edilerek konuya her açıdan çözüm getirilebilir. Bu nedenlerle, epilepsi hekim takibinde tedavi edilmesi gereken bir durumdur.

Hamilelikte epilepsi ilaçları


Ancak, çok iyi bilinmesi gereken bir durum bazı epilepsi ilaçlarının anne karnındaki bebeğe kalıcı hasar vermeleridir. Epilepsili kadın, bu ilaçları kullanmakta ise, hamile kalmadan once ilaçları, bebeğe yan etkisi olmayanlara değiştirilmelidir. Anne adayının, karnındaki bebeğini koruma iç güdüsü ile hiç ilaç almamayı denememesi çok yanlış olur. Annenin, hamileleğin getirdiği hormonal ve psikolojik stres ve ayrıca epilepsinin bebeğinde de ortaya çıkma endişesi ile birlikte nöbet geçirme riski, bebeği ilaçlardan daha fazla olumsuz etkiler.

Nöbet ve bayılma

Nöbet; beynin elektrik faaliyetindeki aksama, adından da anlaşıldığı gibi elektriğin akım süratinde olur. Kişi de onunlşa o sırada birlikte olanlar da daha ne olduğunu anlayamadan olay cereyan ediverir. Böyle bir ani elektrik deşerjına karşı beynin kendini koruma mekanizmaları sayesinde kişi yine aynı süratte kendine gelebilir. Ya da beyin kendini toparlayabilmekl üzere bir sure dinlenmeye çekilir. Böyle ise kişi bir sure uyuduktan sonra hiç bir şey olmamış gibi kendine gelebilir. Bu nedenle ani olup ani ortadan kalkan bu olaylar ‘NÖBET’ kelimesi ile adlandırılırlar. BAYILMA Şuur kaybı ile seyreden ve ‘nöbet’ şeklinde anlık gelip giden ve beynin çalışmasını bozan olaylar sadece beynin elektrik aktivitesi ile ilgili değildir. Örneğin, kan şekeri düşen bir kişi de gözleri kararır yüzü beyazlar şuurunu kaybedip yere düşebilir. Bu ‘BAYILMA’dır ve tekrarlasa bile epilepsi değildir. Kişiler aşırı ruhsal sıkıntı nyani anksiyete diğer bir terimle panik atak yaşadıklarında day ere yığılıp bayılabilirler. Ani ortaya çıkan beyin aktivitesi aksamasının epilepsi teşhisi alması için beynin elektrik aktivitesinin aksaması gereklidir.

Nöbetlerin beyinde kalıcı hasar oluşturması

Elektrik aktivitesindeki aksamanın süresi uzarsa, beynin kendini korumaya yönelik rezervleri tükenir. Bunun sonucunda beyinde nöbete bağlı geriye dönüşü olmayan bir hasar meydana gelir. Nöbetlerin ne kadar süreceği önceden tahmin edilemediği için, her nöbetin uzayacağı dolayısı ile beyne geriye dönüşü olmayan hasar vereceği gözü ile bakıp gerekli tedbirin alınmasında yarar vardır. Ayrıca, henüz bayin kendinbi toparlamadan peş peşe diğer nöbetler meydana gelebilir. Bunlar da kısa bile sürseler beyinde kalıcı hasarlara neden olabilirler. Peşpeşe gelen nöbetler varlığında da gerekşi tedbirin alınması gerekli tedavinin yapılması gerekir. Ancak, bir kere daha altıu çizilerek söylenmesi gereken, kısa süreli nöbetlerin genellikle beyne geriye dönüşü olmayan hasar vermedikleridir.

Teşhis

Nöbetlerin teşhisi için en önemli yöntem, beynin elektriğini kaydeden elektroansefalografidir (EEG) . Ancak, yukarıda anlatılan nöbet oluş mekanizmaları tekrar gözden geçirildiğinde her nöbetin EEG’ye yansımayacağı kolaylıkla anlaşılır. O nedenle, EEG bulguları, epilepsili kişideki diğer bulgular ile birlikte değerlendirildiğinde anlamlıdır.

Yine, yukarıda açıklanan epilepsy oluş mekanizmalarından anlaşılacağı üzere, epilepsy varlığında beyinde damarsal, zarsal, yapısal şekil bozukluklarından şüphelenildiği hallerde magnetik rezonanas (MR) ( beynin radio dalgaları ile görüntülenmesi) ya da tomografi (BT) (beynin Röntgen ışınları ile görüntülenmesi) gerekebilir. Her epilepsy olayında görüntüleme tekniklerine başvurulması gerekmez. Görüntüleme beyinde şekil bozukluğu şüphesi varlığında öngörülebilir. Beynin radioaktif madde verilerek kan akımı incelenerek de epileptic bir nöbetin varlığı ortaya çıkarılabilir. Epilepsiye eşlik eden kompleks hastalıkların varlığından (sendrom) şüphe ediliyorsa, kan tahlilleri de ayrıca gerekebilir.

Sonuç ne olacak?

Epilepsili kişi ve yakınlarının en çok üzerinde durduğu konu gelecekte ne olacağıdır. Epilepsili kişinin durumunun giderek kötüye gidip gitmeyeceği, kendi yaşamını bağımsız sürdürüp sürdüremeyeceği, aile kurup çoluk çocuğa karışıp karışamayacağı, her bir nöbetin beyne zarar verip vermediği, ilaçların yan etkisi olup olmayacağı, devamlı kullanılma halinde ilaçların bağımlılık ya da bağışıklık yapıp yapmayacağı merak edilen konular arasındadır. Bu soruların yanıtlarının da kişiye özgün olacağı buraya kadar anlatılanlardan açıktır.

Genel bir görüş belirtmek gerekirse, epilepsinin kötü yönde ilerlemekte olduğunun en önemli delili nöbet sıklığının ve sürelerinin uzuyor, epilepsili kişinin sahip olduğu hareket, duygu, düşünce ve davranış yeteneklerinde kayıpların ortaya çıkıyor olmasıdır. Öte yandan geleceği epilepsinin birlikte olduğu zeka geriliği, spastisite, otizm vs gibi diğer durumlar belirler.
   

 
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

            AÇIK KALPLE KONUŞAN DÜŞMAN, İÇİNDEN PAZARLIKLI DOSTTAN DAHA iyidir.

    armağan

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 617
  • Nerden: Ankara
  • Rep: +23/-1
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
EPILEPSI
« Yanıtla #1 : 22 Ekim 2007, 21:09:29 »
Arkadaşım güzel ve aydınlatıcı bir yazı olmuş. Emeklerine sağlık.. Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Fakat affına sığınaraktan ben de Epilepsi hastalığının İLK YARDIM
aşamalarını eklemek istiyorum.

   İLK YARDIM
* Hastanın soluk yolu açık tutulur.
* Takma dişleri çıkarılır.
* Dişler arasına gaz tampon konur.
* Kusmuğun akciğere aspirasyonu önlenir.
* Yan yatış pozisyonu getirilir.
* Tekrar gelecek sara nebetine karşı gerekli önlemler alınır.
* Hasta yer yatağında kontrol altına alınır.
* Çarpma ve gerilmelerin etkisine karşı çevre yumuşak eşyalarla kaplanır.
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

    orkide

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 5263
  • Nerden: Almanya
  • Rep: +1521/-1
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
EPILEPSI
« Yanıtla #2 : 22 Ekim 2007, 21:34:00 »
Tesekkür ederim Armagan. Epilepsi hakkindaki eksikleri tamamladigin icin.
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

            AÇIK KALPLE KONUŞAN DÜŞMAN, İÇİNDEN PAZARLIKLI DOSTTAN DAHA iyidir.

    armağan

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 617
  • Nerden: Ankara
  • Rep: +23/-1
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
EPILEPSI
« Yanıtla #3 : 22 Ekim 2007, 21:49:50 »
Rica ederim arkadaşım, bir sağlıkcı olarak ilgimizi çeken konularda daha fazla bilgiler vermeye çalışıyoruz. Umarım okuyan arkadaşlarımızın da işlerine yararlı bilgiler dir bunlar. Yine de Allah kimseye dert verip derman aratmasın. Bunlar zor hastalıklar.
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
0 Yanıt
1044 Gösterim
Son İleti 18 Ekim 2008, 23:04:35
Gönderen: hayat güzel