Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: En Kısa Hadis
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 2 cevap var
OkumaGösterim: 1761
Google Özel Arama

Gönderen Konu: En Kısa Hadis  (Okunma sayısı 1761 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    sevdaligul

  • Administrator
  • *

  • İleti: 13121
  • Nerden: Konya
  • Rep: +6511/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • GüLe SeVDaLı Bir GeNç
    • MSN Messenger - sevdaligul@gmail.com
    • Profili Görüntüle GüLe SeVDaLı BiR GeNçLiK
  • Çevrimdışı
En Kısa Hadis
« : 15 Haziran 2007, 06:56:09 »


 

ONİKİ YIL ÖNCE gönül koyduğum bir çalışmaya son şeklini vermek üzere Kütüb-ü Sitte’yi okuyor olduğum şu günlerde, belki doğrudan bu çalışmada yer almayacak olan ama hayatıma nur ve sürur taşıyan nebevî incilerle de yüzyüze gelmiş bulunuyorum. Resûl-i Ekrem’in sözlerini muazzam bir cehd ve hassasiyetle bugünlere kadar taşıyan muhaddislere ve de bu sözlerin anlamı ve amacı konusunda muazzam bir himmet sarfetmiş alimlere karşı da hürmet ve minnet hisleriyle dolmamı sağlayan bu hadis okumalarım hengâmında, görebildiğim belki en kısa hadis ise, şöyle: "Lâ tağdab!"

 

Sahîh-i Buhârî, Sünen-i Tirmizî ve Muvatta’da yer alan ve Ebu Hureyre radıyallahu anh’ın rivayet ettiği bu hadis, çok latif vecihler taşıyor. Ashabın Resûl-i Ekrem’e ne derece safi bir kalble muhatap olduğunun da nişanesi olan bu hadis rivayetinden anladığımıza göre, bir adam Resûl-i Ekrem’e geliyor ve "Yâ Rasûlallah!" diyor. "Bana kısa bir nasihatta bulun, uzun yapma! Tâ ki, nasihatini unutmayayım." Ve, bu sözünü birkaç kez tekrarlıyor. İddiasız, saf, samimi bir hal içinde kendi unutkan halini de ivazsız ve hesapsız biçimde dile getirerek nasihat isteyen bu sahabiye, Resûl-i Ekrem arzusuna muvafık kısa bir nasihat ile cevap veriyor: "Lâ tağdab!" Yani, "Öfkelenme!"

 

Bu hadisten şahsen ne anladığımı burada zikredecek değilim. Çünkü, hadisin şarihinin kaydettiği üzere, ulema bu kısa hadis üzerinde o kadar derinlikli ve ciddi biçimde durmuşlar ki, fazla söze hacet bırakmıyor. Meselâ, Ahmed b. Hanbel ve İbn Hibbân’ın kaydettikleri bir rivayetin sonunda, ismi belirtilmeyen bir kimseden şu açıklama ziyade edilmekte imiş: "Resûlullah’ın söylediğini düşününce, gördüm ki, öfke bütün kötülükleri cem’etmektedir." Ki, bu bakımdan, öfke bütün kötülükleri cem’eden bir haslet olduğuna göre, "Öfkelenme!" buyurarak Resûl-i Ekrem’e adı geçen hafızası zayıf sahabiye esasında çok nasihatlar içeren câmi’ bir nasihatta bulunmuş oluyor. Nitekim, İbnu’t-Tîn demiş ki: "Aleyhissalâtu vesselâm, ‘Öfkelenme!’ sözünde dünya ve ahiretin hayrını cem’etmiştir. Çünkü öfke, kişileri birbirlerinden kopmaya, rıfkı bertaraf etmeye götürür. Bazan, kızılan kimseye eza vermeye sevkeder. Bu ise kişinin dinini noksanlaştırır."

 

Bu meyanda, İbn Hacer ise, şu açıklamayı getirmiş: "Hadisin büyüğü zikrederek küçüğe uyarıda bulunmuş olması da ihtimal dahilindedir. Zira, kişinin en büyük düşmanı, şeytanı ve nefsidir. Öfke de bu iki şeyden neş’et eder. Kim bu iki düşmanla bütün zorluğuna rağmen onları yeninceye kadar mücadele ederse, nefsinin şehvetini ezmede daha kuvvetli olur." Bazı alimler, benzer bir çerçevede şöyle bir tahlilde bulunmuşlar: "Öfkelenme, zira öfkenin neş’et ettiği en büyük kaynak kibirdir. Zira kişinin arzu ettiği birşeye muhalefetten kibir vukua gelir. Kibir de onu öfkeye atar. Bu durumda, mütevazi olan kimseden izzet-i nefis çabuk zâil olacağı için, öfkenin şerrinden selamette kalır." Başka bazı alimler ise, "Hadisin mânâsı, ‘Öfkenin emrettiği şeyi yapma!’ demektir" demişler. Ki, "Kadı öfkeli iken hükmedemez" mealinde başka bir hadis de var ki, bu mânâyı açıyor ve destekliyor.

 

Ulemanın sünnetin edebiyle edeblenme yönündeki ciddi bir gayret ile değişik veçhelerden tahlile çalıştıkları bu en kısa hadisin bana göre en câmi ve en mükemmel şerhini ise, et-Tûfî gerçekleştirmiş. Her bir hali ve her bir sözü ile bize tevhid ve ubudiyet dersi veren Resûl-i Ekrem’in bu kısacık sözünden, şu tevhid dersini çıkarmış Tûfî:

 

"Öfkeyi defetmenin en kuvvetli çaresi, hakikî tevhidi hatıra getirmektir. Bu, Allah’tan başka failin olmadığını, O’nun dışındaki her failin O’nun bir aleti olduğunu bilmektir. Kime bir başkasından hoşuna gitmeyen birşey gelecek olursa, hemen hatırlasa ki eğer Allah dileseydi bu olmazdı, öfkesi dağılır. Çünkü, böyle düşündüğü halde öfkesinin devamı, onun Allah’a öfkelendiğini ifade eder. Bu ise, ubudiyete aykırıdır."

 

Vâkıa, zannımca budur. O yüzden, her ne yaratılmış ise O’nun izni dahilinde cereyan ettiğinin bilinmesinde fayda vardır ve zaten, mü’minin âyette vasfedildiği üzere "öfkesini tutanlar"dan olması, ancak öfkelendiği anda bu tevhid sırrını hatırlamasıyla mümkün olabilecektir.

Rabbimizin bizi böylelerden kılması duasıyla
alıntı
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim

    BİTANEM

  • Sevdalı Üye
  • *****

  • İleti: 1935
  • Rep: +22/-11
    • Profili Görüntüle www.dostlarinsesi.net
  • Çevrimdışı
En Kısa Hadis
« Yanıtla #1 : 17 Şubat 2008, 08:06:29 »
allah razı olsun
BENİ  BİR  SEN  ANLADIN
Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap..................
SENDE  YANLIŞ  ANLADIN

    PERİ

  • Bayan Administrator
  • *

  • İleti: 4321
  • Rep: +323/-1
  • Cinsiyet: Bayan
  • evli ve çocuklu
    • Profili Görüntüle www.sevdaligul.com
  • Çevrimdışı
En Kısa Hadis
« Yanıtla #2 : 07 Nisan 2009, 02:27:33 »

hadislerin hepsi yaşam kolaylaştırıcı ve sevap kazandıran tavırlara yönelik.peygamber efendimiz(s.a.v) in hiç bir sözü boşuna değildir.

teşekkürler arkadaşım


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
0 Yanıt
1673 Gösterim
Son İleti 03 Nisan 2007, 20:57:56
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
1139 Gösterim
Son İleti 29 Aralık 2008, 17:25:38
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
2556 Gösterim
Son İleti 11 Şubat 2009, 00:32:08
Gönderen: hkx
2 Yanıt
1020 Gösterim
Son İleti 30 Nisan 2010, 04:59:33
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
561 Gösterim
Son İleti 04 Haziran 2014, 00:04:34
Gönderen: turkpin_reklam