Abant Platformu bir ilke daha imza attı. Alevi ve Sünni belli başlı bilim adamlarını, entelektüeli, dede ve kanaat önderini bir araya getirerek "Alevilik" konusunu masaya yatırdı. İki gün sürecek toplantıya önemli isimler katılıyor. Böylelikle Alevilik tarihî, kültürel, folklorik ve aktüel boyutlarıyla ele alınıyor.
Bu hassas konunun ele alınış tarzı Abant'ın ruhuna uygun. Zaman zaman sesler yükselse de, sonuçta herkes önemli bir konuyu müzakere etmek, daha iyi anlamak için bir araya geldiğinin farkında. Dünkü açış konuşmasına Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar da katıldı.
Alevi dedeleri ve araştırmacılar yılların biriktirdiği sitemlerini dile getiriyorlar. Yanlış anlamalar, tarih içinde oluşmuş önyargılar, sınanmamış bilgi ve kanaatler bir bir gündeme getiriliyor. Bu arada herkes kendine düştüğü kadarıyla kusur veya hatasını adeta itiraf ediyor. Mesela Aleviler, yeterince kendilerini anlatmak üzere çaba harcamadıklarını kabul ediyorlar, kapalı toplum halinde yaşamayı bırakıp karşılıklı iletişim kurma, diyalog kurma gibi teşebbüs ve faaliyetlere ihtiyaçları olduğunu dile getiriyorlar. Ama bana göre en anlamlı konuşmayı Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Görmez yaptı.
Alevilerin sorunlarını kurumsal yönden ve Diyanet ile toplumsal statü arayışları çerçevesinde vazettiklerini bir eleştiri olarak zikrettikten sonra asıl iğneyi kendi kurumuna batıran Görmez, Diyanet'in de bugüne kadar üstüne düşen şeyleri yapmadığını, yapabileceği şeyleri ihmal ettiğini açık yüreklilikle ifade etti. Görmez'e göre Diyanet, "Alevileri dinleyebilir, onları anlamak için gayret gösterebilir ve elbette taleplerini öğrenebilirdi. Her hafta camilere 15 milyon civarında insan geliyor. Diyanet, gelen cemaati aydınlatarak, Alevilere ilişkin yanlış bilgileri tashih eder, temelsiz kanaatleri düzeltebilirdi. Diyanet referans kaybını önleyebilirdi. Alevilikle ilgili 16. yüzyıldan itibaren yazılı kaynaklar var. En azından bu kaynaklar derlenip yayınlanabilirdi." Görmez, şimdi Diyanet'in bu üç alanda önemli çalışmalar başlattığını söyledi ve bu konuda yayınladığı üç kitabı örnek olarak gösterdi.
Belki somut şeyler çıkmaz, ama toplantı önemli. Çünkü artık iki kesim arasında diyalog yolları açılmış bulunuyor, karşılıklı konuşma, tanıma ve anlama ihtiyacı teyit edilmiş oluyor. Bu bile başlı başına bir kazanç, umut verici bir gelişme.