Efendimizin Nukteleri
Enes (ra) anlatır: “Peygamber Efendimiz (asm) beni, ‘Ey iki kulaklı adam!’ diye çağırırdı.”
El-Bidâye: 6/46
_____________________________
Günün birinde Peygamberimiz, Hazreti Aişe validemize:
"Ben senin bana kırgın olup olmadığını anlarım" buyurdular.
Hazreti Aişe validemiz de: "Bunu nasıl anlarsın?" diye sordu.
Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem de nasıl anladığını şöyle ifade buyurdular: "Kırgın olmadığın zaman, Muhammed'in Rabbi hakkı için, kırgın olduğun zaman da, İbrahim'in Rabbi hakkı için, dersin."
Hazreti Aişe validemiz şöyle dediler:
"Doğru söylüyorsun. Ancak ben senin adını dilimden anmasam da, kalbimden anarım."
__________________________________
Hz.Enes'in bildirdiğine göre:
Resul-i Ekrem(a.s.m.) hanımlarıyla şaka yapan erkeklerin en önde gelenlerinden biriydi. Hz.Aişe ile şakalaşmış, hatta koşu müsabakasında bile bulunmuştu.
Bir yarışta Hz. Aişe onu geçmiş, başka bir zamanda Resul-i Ekrem (a.s.m.) onu geçince gülümseyerek "ödeştik" buyurmuşlardı.
____________________________________
Peygamber Efendimiz (SAV) bir gün hanımlarıyla yolculuk yapıyorlardı.
Enceşe isimli köle şiirler okuyarak develeri hızlandırınca,
Resul-i Ekrem (ASM),
"Enceşe, dikkatli ol! Kristalleri götürüyorsun" diye buyurmuşlardı.
___________________________
Enes bin Mâlik anlatıyor:
Bir gün bir adam gelip Resulullah'tan devesine bindirmesini istedi.
Resulullah ise:
"Seni dişi devenin yavrusuna bindireceğim."deyince,
Adam şaşkınlıkla, "Ya resulullah ben devenin yavrusuna nasıl bineyim?" dedi.
Peygamberimiz de:
Bütün develeri dişi deve doğurmamış mıdır? diye karşılık verdi.
_______________________________
Hz. Hasan rivayet ediyor:
Bir Gün Resûlallâha yalı bir kadı geldi ve:
"Ya resulallah, beni cennete koyması için Allah'a dua et" dedi. Peygamberimiz de :
"Ey falanın annesi, yaşlı kadınlar Cennete girmeyecek" buyurunca kadın ağlayarak oradan ayrıldı. Resulullah (a.s.m.) sözündeki inceliği şu açıklamasıyla daha da anlaşılır yaptılar:
"Ona haber verin, yaşlı kadınlar böyle yaşlı olarak Cennete girmeyecek, genç olarak otuz üç yaşında girecekler"
_______________________________
Resulallahın (a.s.m.), Zâhir isimli bir sahabesi vardı. Zahir, çölde yaşardı. Ara sıra Allah Resûlüne, çöl çiçek ve meyvelerinden hediyeler getirir, Peygamberimiz de onu çölde lazım olabilecek hediyelerle sevindirirlerdi. Efendimizin şakalaştığı sahabelerden biri de Zâhir idi. Onun için Peygamberimiz:
"Zâhir, bizim çölümüz, biz de onun şehriyiz," buyururlardı. Ticaretle uğraşan Zâhir, yine bir gün bir şeyler satmak amacıyla şehre gelmişti. Resûlüllah Efendimiz, o görmeden arkasından gelip, kollarından tuttuktan sonra gözlerini kapadılar.Zâhir, telaşlı bir şekilde:
"Kimsin? Beni bırak," diyerek geri döndü. Peygamberimiz olduğunu görünce de sevindi ve başını, Resûlullahın şefkatli sinesine koydu.
Allah Resûlü şakalarına şu soruyla devam ettiler:
"Bu köleyi kim satın alır?"
Bu soruya Zâhir:
"Pek alıcı bulamazsınız, benim ne değerim olabilir ki ?" diye cevap verince, Peygamberimiz şöyle buyurdular:
"Sen görünüşte belki öylesin, fakat Allah katında değeri yüksek, pahası ağır bir kölesin."
_________________________________
"Evet, ben de şaka yaparım, fakat şaka yaparken bile sadece hakikati söylerim."
Hz. Muhammed Mustafa SAV
Sehl b. Sa'd'ın (r.a.) anlattığına göre:
Allah Resulü (a.s.) bir gün kızı Fatıma'nın evine geldi. Ali'yi evde bulamadı.
-"Amcanın oğlu nerde?" diye sordu.
Fatıma:
-"Aramızda bir şey geçti, beni kızdırdı. Bu yüzden gündüz uykusunu yanımda uyumadı; çıkıp gitti" dedi. Allah Resulü bir adama.
-"Bak, o nerede?" buyurdu. O zat (gidip) geldi ve:
-Ey Allah'ın Resulü! O mescitte uyuyor dedi. Bunun üzerine Allah Resulü mescide Ali'nin yanına geldi. Ali uzanmış, ridası bir yanından sıyrılmış, vücudu toprağa bulanmıştı! Allah Resulü:
-"Ebu Turab! Kalk, Ebu Turab! Kalk" diye diye bedeninden toprağı silkmeğe başladı.
(alıntı)